• ''eğer tanrı insana yaşamaya zorladığı hayatı kendisi yaşamak zorunda kalsaydı kendini öldürürdü.''
  • alexandre dumas fils’in "kamelyalı kadın" adlı ünlü eseri, tiyatroda temsil edildigi zaman büyük sükse yapmı$.. eserin ilk temsil edildigi gece, yazarın babası alexandre dumas pere’de seyirciler arasındaymı$.. temsil bitince seyircilerden biri eseri a. dumas pere’in sanarak kendisine yakla$ıp:
    — üstat, sizi yürekten kutlarım, eseriniz bir harikaydı, demi$..
    dumas pere yanlı$lıgı düzelterek cevap vermis:
    — bu, benim eserim degil, eserimin eseri..
  • "kötüleri salaklara yeğlerim. çünkü kötüler bazen dinlenirler" sözünün sahibi yazar.
  • "kadınlar çenelerini tutamadıkları için sakal tıraşı olamazlar." demiş şahsiyet.
  • “büyük işler başarmamız için bize ilham verir, kadınlar; sonra da bunları başarmamıza engel olurlar...”
  • üç silahşörler'in ve monte kristo kontu'nun yazarı dumas ile beraber toplamda üç adetler.

    thomas alexandre dumas.
    bildiğim kadarıyla annesi afrikalı bir köle olan, fransa tarihindeki ilk siyah general.
    afrikalı, zenci bir köleden;

    oğlu alexandre dumas dünyaya geliyor. monte kristo kontu'nu yazan, yani en çok bilinen.
    tanımadığım bir kadından;

    en küçük alexandre dumas dünyaya geliyor. kamelyalı kadın'ı yazan junior.

    monte kristo kontu'nu yazan ve the man in the iron mask adlı filme ilham olan romanın yazarını sevsem de, oğlu en küçük dumas'ın gönlümdeki yeri ayrıdır. düşmanlarının toplandığı bir mecliste güzel laflar etmiş.

    hırbo bir seigneur: ama gerçekten sevgili bayım, negrelar hakkında bilgi sahibisinizdir, damarlarınızda akan kara kan sebebiyle.

    cünyır cevap verir, tedirginliğin yuttuğu odanın ölümcül sessizliğinde, sesini hiç yükseltmesine gerek kalmadan.

    dumas: kesinlikle lordum, babam bir katırdı, dedem bir negre, büyük dedem bir maymun. görüyorsunuz monsieur, sizin ailenizin bittiği yerde, benimki başlamış.

    düzeltme: bir tane daha yiyeyim sonra birakicam adlı yazar sağolsun uyardı, alıntıdaki cümleleri dillendıren baba dumas imiş.
  • alexandre dumas, doğum dumas davy de la pailleterie, [24 temmuz 1802 – 5 aralık 1870), père olarak da bilinen fransız yazar. macera türündeki tarihi romanlarıyla ünlüdür. eserlerinin 100 dile çevrilmesi sayesinde en çok okunan fransız yazarlardan biri olmayı başardı. monte kristo kontu, üç silahşörler, yirmi yıl sonra ve demir maskeli adam gibi romanlarından bazıları dizi şeklinde yayınlanmıştı. yirminci yüzyılın başlarından beri romanları yaklaşık 200 kadar filme uyarlandı. dumas'nın öldüğü için bitiremediği son romanı le chevalier de sainte-hermine bir uzman tarafından tamamlandı ve 2005'te okuyuculara sunulduğunda en çok satanlara girdi. roman türkiye'de 2010'da son şövalye adıyla basıldı.

    birçok türde eserler veren dumas, yazarlık kariyerine tiyatro oyunlarıyla başlayarak ilk başarılarını elde etti. ayrıca bir hayli dergi makalesi ve gezi kitabı yazdı; basılmış eserleri toplamda 100.000 sayfayı bulur. dumas, 1840'larda paris'te tarih tiyatrosu'nu kurdu.

    babası general thomas-alexandre davy de la pailleterie, fransız bir asilzade ve köle bir siyah kadının oğlu olarak saint-domingue'de doğdu. soylu bir olması genç alexandre'a louis-philippe ile birlikte çalışma fırsatı yarattı.

    3. napolyon'un seçilmesinin ardından dumas gözden düştü ve fransa'dan ayrılarak birkaç yıl kalacağı belçika'ya gitti. belçika'dan ayrıldıktan sonra birkaç yıl için de rusya'ya taşındı, ardından da italya'ya hareket etti. 1861'de italyanların birleşme çabalarını destekleyen l'indipendente isimli gazeteyi kurdu ve basmaya başladı. 1864'te paris'e döndü.

    evli olmasına rağmen sayısı kırkı bulduğu söylenen ilişkileri vardı. bilinen en az dört gayrimeşru çocuğu vardı. bunlardan biri de kendi adının verildiği alexandre dumas'dır. bu çocuk, daha sonra başarılı bir tiyatro ve roman yazarı oldu ve "alexandre dumas, fils" (oğul) olarak bilinirken, babası da fransa'da gelenekselleşmiş olarak "alexandre dumas, père" (baba) olarak tanınmaya başladı. ilişkilerinden birini de 1866'da kariyerinin zirvesindeki ve neredeyse yarı yaşındaki amerikalı aktris adah isaacs menken ile yaşadı. yirminci yüzyıldaki uzmanlar, dumas'nın babası olduğu üç çocuk daha buldular.

    hayatının sonuna doğru dumas'yla tanışan ingiliz tiyatro yazarı watts phillips, onu "dünyanın en cömert ve en büyük kalpli insanı. aynı zamanda da yeryüzündeki en eğlenceli ve bencil kişi. lisanı bir yel değirmeni gibiydi, bir kez harekete geçti mi ne zaman duracağını bilemezdiniz, özellikle de tema kendisiyse" diyerek tanımlamıştı.

    ilk yılları
    dumas davy de la pailleterie, 1802'de fransa'daki picardie bölgesinin aisne ilinde doğdu. marie-alexandrine isimli bir kız kardeşi de vardı. annesi marie-louise élisabeth labouret bir hancının kızıydı ve babası da thomas-alexandre dumas'ydı. thomas-alexandre, 1762'de saint-domingue'deki bir kolonide doğmuştu. fransız bir asil ve kolonideki topçu sınıfının komiseri olan marki alexandre-antoine davy de la pailleterie ile afro-karayip kökenli bir köle olan marie-cessette dumas'nın oğluydu. annesinin saint-domingue veya afrika'da doğup doğmadığının (kreol olduğu anlamına gelen fransızca bir soyadına sahip olmasına rağmen) bilinmemesinin yanı sıra, atalarının afrika'nın neresinden geldiği de bilinmez. babası tarafından fransa'ya götürülen thomas-alexandre, askeri okulda eğitim gördü ve genç bir adamken orduya katıldı. babası ile arası açıldıktan sonra thomas-alexandre annesinin soyadı dumas'yı kullanmaya başladı. 31 yaşında generalliğe yükseldi ve fransa ordusunda bu rütbeye yükselen ilk afro-antilli oldu. fransız devrim savaşları'nda başarıyla mücadele etti. napolyon'un emrinde general olarak italya ve mısır'daki mücadelelerde yer almasına rağmen 1800'lerde gözden düştü ve fransa'ya dönmesi istendi. dönüşü sırasında gemisi o ve diğerlerinin savaş esiri olarak tutulacağı napoli krallığı'ndaki taranto'da demir atmak zorunda kaldı. iki yıllık mahkumiyeti sırasında sağlığı oldukça bozuldu. alexandre doğduğu sıralarda babası iyice harap olmuştu.

    alexandre dört yaşındayken, babası kanserden öldü. dul kalan annesi oğluna iyi bir eğitim sağlayamadı ve elit bir okuldan gelen teklifi ücretleri karşılayamayacağı için reddetmek zorunda kaldı. buna rağmen yılmayan alexandre dumas, okuyabildiği her şeyi okudu ve kendi kendine ispanyolca öğrendi. babasının devrim savaşları'nda gösterdiği kahramanlığa dair annesinin anlattığı hikâyeler, genç çocuğun parlak hayalgücünü oldukça etkiledi. fakirliklerine rağmen aile babalarının değerli itibarını ve soylu rütbesini korudu. monarşinin yeniden kuruluşunun ardından 1822'de 20 yaşındaki alexandre paris'e taşındı. palais-royal'de louis-philippe'in makamında kendine bir görev edindi.

    kariyeri
    louis-philippe için çalışırken, aynı zamanda tiyatro oyunları ve dergiler için makaleler yazıyordu. bir yetişkin olduğunda, tıpkı onun yaşındayken babasının yaptığı gibi kölelik yapmış büyükannesinin soyadını kullanmaya başladı. ilk tiyatro oyunu henri iii et sa cour 1829'da o 27 yaşındayken sahnelendi ve beğeniyle karşılandı. sonraki yıl ikinci oyunu christine de aynı derece takdir edildi. bu başarılar ona tam zamanlı yazarlık yapabilmesi için yeterli geliri sağladı.

    dumas, 1830'da x. charles'ı devirip yerine tahta orléans dükü'nü geçiren devrime katıldı. dumas'nın eski işvereni louis-philippe ülkeyi yönetmeye başladı. hoşnutsuz cumhuriyetçilerin ve değişim isteyen yoksul kent işçilerinin tek tük ayaklanmalarından dolayı 1830'ların ortasına kadar fransa'daki hayatta huzursuzluk hâkimdi. yaşam yavaşça normale dönerken, ülke de sanayileşmeye başladı. gelişen ekonomiyle birlikte basın yasaklarının da ortadan kalkmasıyla dumas'nın yazarlık yetenekleri birçok kez ödüllendirildi.

    başarılı olan birkaç tiyatro oyunundan sonra, dumas, roman yazmaya karar verdi. savurgan bir yaşam tarzı olmasına ve her zaman kazandığından çok harcamasına rağmen, dumas, zeki bir pazarlamacı olduğunu kanıtladı. gazeteler birçok dizi şeklinde roman yayınlarken, 1838'de dumas da oyunlarından biri olan le capitaine paul'ü dizi roman olarak tekrardan yazdı. personel kadrosunu yazarların oluşturduğu bir yapım stüdyosu açtı ve buradan yüzlerce hikaye ortaya çıktı. bütün öyküleri o kurguluyor, yön veriyor ve eklemeler yapıyordu.

    dumas, birkaç arkadaşının yardımıyla avrupa tarihinden ünlü suçlar ve suçlular hakkında les crimes celebres adındaki sekiz ciltlik eserini 1839'dan 1841'e kadar geçen sürede tamamladı. bu araştırmada beatrice cenci, martin guerre, cesare borgia ve lucrezia borgia'nın yanı sıra örneğin katil oldukları iddaa edilerek idam edilmiş karl ludwig sand ve antoine françois desrues gibi daha güncel olaylara da yer veriyordu.

    dumas, kendisinin eskrim ustası augustin grisier ile 1840 tarihli les armes et le duel romanında iş birliği yaptı. hikâye, grisier'in gözünden rusya'daki aralıkçılar isyanı sırasında yaşanan olaylara nasıl tanık olduğunu anlatıyordu. sonuçta, roman, çar i. nikolay tarafından rusya'da yasaklandı ve dumas'nın ülkeyi ziyaret etmesi çar'ın ölümüne değin yasaklandı. le comte de monte-cristo (monte kristo kontu), les frères corses ve anılarında grisier'ye olan büyük saygısını gösterir.

    dumas'nın pek çok asistanı ve ortağı vardı. auguste maquet aralarında en fazla bilinendir. yirminci yüzyılın sonlarına kadar rolünün ne olduğu tam anlaşılamamıştı. maquet'nin monte kristo kontu'nun hikâyesinin anahatlarını belirlediği ve üç silahşörler ile onun devam romanlarının yanında, dumas'nın birkaç eserine daha önemli katkıları olduğu biliniyor. birlikte çalışma yöntemleri şöyleydi; maquet konuyu tasarlar ve taslakları yazardı, dumas da ayrıntıları, diyalogları ekler ve final bölümünü yazardı. maquet kendi isminin de kitaplarda yer almasını ve çalışması için daha fazla para almasını sağlamak için dumas'yı mahkemeye verdi. parasını alma konusunda başarılı oldu ama ismini kitaplara koyduramadı.

    château de monte-cristo
    dumas'nın romanları o kadar popülerdi ki, kısa süre içerisinde ingilizce'ye ve başka dillere çevrildiler. yazıları sayesinde önemli bir miktarda para kazandı ama kadınlara çok para harcadığı ve şaşalı bir hayat yaşadığı için sık sık iflas etti. ilişki yaşadığı tam 40 metresi bulundu. 1846 senesinde paris'in dışındaki le port-marly'de yanında yazması için ek bir binayla beraber château de monte-cristo adlı kır evini inşa ettirdi. burası sık sık dumas'nın cömertliğinden yararlanıp uzun süre misafir kalan yabancı ve tanıdıklarla dolardı. iki yıl sonra mali zorluklar yaşamaya başladığı için tüm mülkü satmak zorunda kaldı.

    dumas, birçok farklı türde örnekler verdi ve hayatı boyunca yaklaşık 100.000 sayfa yazısı basıldı. deneyimlerini kullanarak yaptığı seyahatlerden sonra gezi kitapları yazdı. kral louis-philippe bir isyanla tahttan indirildikten sonra, louis-napoléon bonaparte başkan seçildi. dumas, bonaparte tarafından sevilmediği ve de alacaklılarından kaçmak için brüksel, belçika'ya gitti. 1859 civarında da fransızca'nın soylular arasında ikinci dil olduğu ve yazmanın çok popüler olduğu rusya'ya hareket etti. dumas farklı maceralar arama arzusundan dolayı ayrılmadan önce rusya'da iki yıl geçirdi. ayrıca rusya hakkında bir gezi kitabı da yayınladı.

    1861'de ii. vittorio emanuele'yi kral seçen italya krallığı kuruldu. dumas buraya hareket etti ve sonraki üç yıl boyunca italyan birleşme hareketinde yer aldı. indipendente adlı gazeteyi kurdu ve yönetti. 1864'te paris'e dönerken italya hakkında gezi kitapları da yayınlatmıştı.

    aristokrat geçmişine ve kişisel başarılarına rağmen, dumas, melez kökeni nedeniyle ayrımcılıkla uğraşmak zorunda kaldı. 1843'te ırk sorunlarından ve sömürgeciliğin etkisinden bahsettiği georges adlı romanını yazdı. afrika kökenli olmasından dolayı kendisine aşağılayıcı sözler sarf eden bir adama verdiği cevabı ünlü olmuştur. dumas, adama şöyle demişti: "babam zenci bir melezdi, dedem bir zenciydi, büyük dedemse bir maymundu. görüyorsunuz ya efendim, sizinkinin bittiği yerde benim ailem başlıyor."

    kişisel hayatı
    dumas, 1 şubat 1840'ta aktris ida ferrier (doğum adı marguerite-joséphine ferrand (1811–1859)) ile evlendi. başka kadınlarla da birliktelik yaşadı ve bu ilişkilerinden bilinen dört çocuğu oldu.

    alexandre dumas, fils (1824–1895), bir terzi olan marie-laure-catherine labay'in (1794–1868) oğludur. başarılı bir roman ve tiyatro oyunu yazarıdır.

    marie-alexandrine dumas (5 mart 1831–1878), belle krelsamer'in (1803–1875) kızıdır.

    micaëlla-clélie-josepha-élisabeth cordier (doğum 1860), emélie cordier'nin kızıdır.

    henry bauer, soyadı bauer olan bir kadının oğludur.

    dumas, 1866 civarında o zamanlar oldukça ünlü bir aktrist olan adah isaacs menken ile ilişki yaşadı. aktris londra'daki mazeppa oyununda sergilediği performansla büyük övgü almıştı. paris'te sergilenen sevilen oyun les pirates de la savanne'da da rol alıp kariyerinin zirvesine çıkmıştı.

    yazılarından başlayarak dumas'yı yıllardır araştıran uzman claude schopp, dumas'nın birlikte olduğu 40 metresinin yanı sıra üç çocuğunu daha buldu.

    ölümü
    aralık 1870'de ölen dumas, doğduğu yer olan aisne ilindeki villers-cotterêts'te gömüldü. ölümü fransa-prusya savaşı'nın gölgesinde kaldı ve değişen modayla da ünü azaldı. yirminci yüzyılın sonlarında reginald hamel ve claude schopp gibi uzmanlar kaybolmuş işlerinin bulunmasının yanı sıra, eserlerinin yeniden değerlendirilmesine ve sanatının takdir edilmesine sebep oldular. dumas'nın fransız kültürüne katkılarından dolayı 2002'de adına bir anma töreni düzenlendi.

    1970'te onuruna alexandre dumas paris métro istasyonuna ismi verdildi. paris'in dışındaki kır evi château de monte-cristo restore edildi ve müze olarak halka açıldı.

    araştırmacılar, dumas'nın arşivlerdeki eserlerini bulmaya devam ettiler. bunların arasında uzman reginald hamel'in bibliothèque nationale de france'ta bulduğu beş perdelik altın hırsızları oyunu da vardı. bu oyun, 2004'te honoré-champion tarafından yayınlandı.

    2002'de dumas'nın ikiyüzüncü doğumgününde, dönemin fransa cumhurbaşkanı jacques chirac, yazarın küllerinin birçok aydının gömüldüğü paris'teki panthéon anıtına tekrar getirildiği törende yer aldı. tören televizyonda da gösterildi. chirac, konuşmasında şöyle demişti: “senin sayende d'artagnan, monte cristo ve balsamo olup, fransa yollarında at sürdük, savaşlara tanıklık ettik, saraylara ve kalelere konuk olduk. senin sayende bizler hayal ettik.”

    chirac, konuşmasında fransa'da hala ırkçılığın var olduğunu kabul etti ve alexandre dumas'nın victor hugo ve émile zola gibi büyük yazarların yanına getirildiği törenin bu çirkinliği düzeltmenin yollarından biri olduğunu söyledi. chirac, ayrıca fransa'dan pek çok büyük yazar çıkmasına rağmen hiçbirinin dumas kadar okunmadığına dikkat çekti. dumas'nın eserleri yaklaşık 100 kadar dile çevrildi ve 200'den fazla filme uyarlandı.

    eserleri
    iii. henri ve sarayı (1829)
    napoléon bonaparte (1831)
    üç silahşörler (1844)
    son şövalye
    monte kristo kontu (1845)
    demir maske (1848)
    siyah lale (1850)
    anılar (1852-54)

    kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/alexandre_dumas

    ayrıca kafkasya anılarında şöyle bir sözü varmış; "eğer azerbaycanlı (o dönemin diliyle tatar) size başı ile onay verirse, ona itibar edin. eğer fars size el veriyorsa, ona inanın. eğer herhangi bir dağlı söz veriyorsa, buna şüphe etmeyin. ancak eğer bir ermeni ile anlaşma yapıyorsanız, mutlaka bir kağıda imza attırın ve iki kişi de şahit tutun ki, sonra kendi imzasını inkâr etmesin."
  • umberto eco'nun anlattığına göre, vaktiyle yazarlar doldurdukları satır üzerinden para aldıkları için, roman içindeki diyalogları uzattıkça uzatırmış -öyle ki bir noktadan sonra hangi sözü kimin söylediği anlaşılmaz hale gelirmiş. ben eco'nun yalancısıyım.

    gençliğinde paris'e ilk geldiğinde bir panayırda üstünün başının kirlenmesine aldırmadan yağlı direğin tepesine kadar tırmandığı rivayet edilir. yıllar sonra artık ünlü bir yazar olduktan sonra, bir sohbet sırasında o günü hatırlatarak, tırmandığı o zirveden inmeye asla niyetinin olmadığını söylemiştir.

    insomniadan mustarip olduğu da söylenir.

    bugün bile hala popüler sinemaya uyarlamaları yapılan tarihi temalı, fantastik, macera romanlarının yazarıdır.
  • en olgun caginda kendi icat ettigi bir yemegi yiyerek zehirlenen ustad.
  • romani ikide bir kesip okuyucuyla konusur bu adam, sinir bozar. siyah lale'de mahkumun hucresi icin aynen soyle bir seyler der: "simdi okuyucu, bu hucreyi daha onceden tarif ettigimiz icin artik corneilus'un nasil bir yere geldigini biliyorsunuzdur"*
hesabın var mı? giriş yap