• belki detay kaçırmışlardır, belki çok gençlerdir, okumakla not almakla ilişkileri minimum düzeydedir diyerek "okur yorumcu" büluğlar ve yaşı kemale erdiği halde büluğ kalmış olanlara ahmet türk'ün farkını bir kere daha anlatalım. neden ?

    "pkk'yla bağı ispatlanmış bir partinin başkanı. daha neyi tartışıyorsunuz anlamadım"
    "zaten millet de görmüyor partinin, taraftarlarının bunca zamandır yediği bokları"

    kendisi 1974'te chp milletvekili olmuş bir isimdir.
    1980 darbesi sonrası bir kürt olduğu için sokulduğu bok çukuru diyarbakır cezaevinde "yarabbim canımı al, bizi bu işkenceden kurtar" dediği günleri yaşamıştır. esat oktay yıldıran'ın bok ve fare yedirdiği, göte cop soktuğu, makat kontrolü yaptığı , lağımda yıkadığı adamlardan biridir. ama ahmet türk tutsa kimsenin kınamaya hakkının olamayacağı kini tutmamış, yine meclis'i amaç edinmiş bir isimdir.

    kentli, orta sınıf, militarist ayetullahlar bilmez veya bilmezden gelir, zira vicdanları yoktur. kör kuyuda yalnız bırakılan adamların hangi ipe sarılacağını bilemezler; hiç kör kuyuya düşmedikleri için kendilerine uzatılan eli umursamayacağını akıllarına da getirmezler. ki buna rağmen ahmet türk, türkiye'de kalmış, maruz kaldığı bunca şiddete rağmen ne yurtdışına çıkmış ne de dağın yolunu tutmuş bir isimdir. ki tutsa da kızamazdım şahsen.

    50 gram biber gazı yedikten sonra devlete öfke saçan adamlar oluyorsunuz. koğuş arkadaşının götüne sokulan copu ağzına aldığını birkaç dakika hayal et ve ahmet türk'ün dinginliğine, sükunetine "kan ve şiddetin durmasını istiyorum" sözlerinin samimiyetine bir daha bak. senin müfredattan miras kalmış içi boş ezberin mi daha gerçek yoksa onun 60 yıllık tecrübesi mi?
  • yere batasıca törelerine bağlı kalarak ölen kardeşinin eşini ikinci eş olarak alan demokratik toplum partisi lideri. ayaklı oksimoron, sen kalk bir yandan demokratik toplum adında parti kur, öte yandan da insanlık dışı törelerine sıkı sıkıya yapış. hiç şaşırmadım, zira gerçek yüzleri bu. sahte demokratlar sizi, siz kim demokrasi kim ! önce evinizdekilere demokrat olun sonra demokrasi nutukları çekin sağa sola.

    http://www.milliyet.com.tr/…12/23/guncel/gun06.html
  • ilk olarak 1988'de öğrenci temsilcileri olarak meclise gittiğimizde o zamanki shp'nin "sol kanat" milletvekili olarak tanıştığım, yıllar sonra ise ankara merkez kapalı cezaevinde karşılaştığım kürt siyasetçi.

    diğer dep'li milletvekilleriyle birlikte ayrı bir koğuşta kaldıkları için "hapishane arkadaşım" diyemem, ama vekillerle zaman zaman görüştüğümüz ve bir keresinde de aynı araçta sadece ahmet türk'le ikimiz adliyeye götürülüp orada da gün boyu aynı nezarette kaldığımız için kendisini ankara cezaevinden bilirim diyebilirim. hatta verdiği bir akılla şimdiki 301'in babası olan o zamanki tck 159'dan açılan bir davadan yırtmamı sağlamıştı sağolsun. yoksa bir yıl fazla yatacaktım. polislere hakaret etmiştim ve geri adım atmak istemiyordum. bana dedi ki "tamam geri adım atma, ama tüm polisleri değil sadece sana işkence yapanları kastettiğini söyle, işkence gördüğünü belgeleyen adli tıp raporunu da mahkemeye sun." öyle yaptım, beraat ettim. on yıl yatacağım kesindi. bir yıl devede kulak gibi geliyordu, umursamıyordum. ileride umursayacağımı söylemişti. hakikaten de on yılın sonuna doğru düşündüm, o dava yüzünden yatacak bir yılım daha olsa o bir yılın bana on yıldan zor geleceğini hissettim.

    apocu filan değildir. ılımlı, barışçı, makul ve "akil" adamdır. dtp içinde de yalnız değildir. tanıdığım kadarıyla avrupa ölçülerinde bir sosyal demokrattır aslında. hatta belki iskandinavya ölçülerine göre bir liberal de diyebilirim. ama memlekette sistem öyle kasvetlidir ki, onun gibiler çok farklı görünür. chp'nin sosyal demokrat sayıldığı bir ülkede de bu normaldir tabii.
  • http://www.milliyet.com.tr/…010/1230520/default.htm

    "türk, mahkeme üyesi hakim musa yeşil’in, "sizce pkk silahlı bir terör örgütü müdür?" sorusu üzerine, "(evet) ya da (hayır) şeklinde cevap vermem istenerek, savunma hakkımın kısıtlanması isteniyor. silahla sorunların çözülemeyeceğine inanıyorum. ancak türkiye’de bir toplumsal realite var. bunu inkar ederek sorunları çözemeyiz. kınamakla sorun çözülemez. dil ve üslubun, sorunun çözümünde önemli olduğunu düşünüyorum. ancak ben sorunun bir tarafını temsil etmiyorum. sorun benim bir açıklamamla çözülecek bir sorun değil" diye konuştu."

    suçu ve suçluyu övmekten yargılandığında, övdüğü iddia edilen suç/suçlu ile ilgili fikrinin hakim tarafından sorulması gayet normal geldi ancak kendisi bunu savunma hakkının kısıtlanması olarak algılamış, cevap vermek zorunda değil, susma hakkını kullanabilir.

    pkk'nın silahlı olduğu kesin, eylemlerinin terör olup olmadığı tartışmalı sanıyorum kendi nazarında. yapılana terör demiyor olmasının sebebi yapılanı meşru gördüğünden mi, yoksa bunu her yolun mübah olduğu bir savaş olarak gördüğünden mi, bilmiyorum.

    içinde yolcu bulunan belediye otobüslerinin yakılması, mavi çarşı katliamı gibi yüzlerce, belki binlerce eylemleri yapmış, şehir terörünü yerleşik bir taktik olarak belirlemiş bir örgütün yaptığına hangi sebepten olursa olsun terör demeyen insanın, yumruk eyleminin de terör olmadığını kabul etmesi gerekir.(yanlış-doğruluğundan bağımsız olarak) etki-tepki ilişkisi tepkiyi verenin uygun gördüğü şekilde oluyorsa, yumruk atan adam da kendince az bile yapmıştır eminim. ahmet türk birine terör diyemiyorsa, diğerine de diyememelidir.

    biraz cesur olup çıkıp "devlet terörü, pkk terörünü doğurmuştur. devlet eliyle terör yapılmış olmasa, bugün pkk terörü diye bir olgu olmazdı." dese en azından tutarlı, tartışılabilir bir argüman sunmuş ve pkk terörü gibi bariz bir gerçekliği de görmezden gelmemiş olacak.
  • bir insanın anadilini konuşmasına izin vermeyi lütufmuşçasına değerlendirenleri köpürten davranışı gerçekleştiren kişi.

    adamın konuştuğu yer devlet meclisi değil, millet meclisi. devletin dilinin ne olduğuna anayasa karar verebilir, milletin diline karışamaz. anadili kürtçe olan insanların temsilcisi oraya geldiyse istediği dili konuşur.

    "devlet" kavramına kutsal anlamlar yükleyip "millet"e baskı yapmak için kullanmaya alışmış bir ülkede yapılması zor bir ayrım ama alsın kafanız biraz artık.
  • kürt = pkk denklemini değilde pkk=dtp=kürt denklemini tercih eden kişi. sonuç değişiyor mu? tabiki hayır.

    (bkz: #17120707)

    edit: (buraya yakışır bu)

    * ocak ayında avrupa parlementosu’nun kürt toplantısı vardı. pkk’nın komünist grubunun yaptığı, pkk’lılar egemen. ahmet türk’ün yanında pkk’lılar var sürekli, kontrol amaçlı. siyasi komiserler. ahmet türk’le beraber sigara içmeye çıktık, içeri tekrar girerken birkaç adım geride kaldım, ahmet türk’ün tekrar yanına geldiğimde o siyasi komiserden biri ahmet türk’e “genel başkan dün açıkladınız belediye başkan adaylarını kızıltepe’yi açıklamadınız” dedi. ahmet türk de “yahu kardeşim ne bileyim dağdakilerin arasında itilaf mı vardır nedir, isim bildirmediler” dedi. beni gördü. bembeyaz oldu. “bunlar bildiğimiz şeyler rahat olun, ama bir önerim var hazır brüksel’e gelmişiz sabri ok şurada duruyor -pkk’nın siyasi örgütünün başı- gidin sorun, verin adını gitsin ne dağdan haber bekliyorsunuz” dedim

    edit:

    dtp'nin kapatılması ile siyasi yasak almıştır. bu entryi görmezden gelenlerce an itibariyle badem gözlü olarak anılmakta.
  • "kürtlerin tarih boyunca türklerle yaptığı en karlı alışveriş, mehmet metiner gibi bir kürdü verip sırrı süreyya önder gibi bir türk'ü transfer etmektir" sözüyle birilerine ayarın allahını veren bir ulu çınar.
  • bugün cnn turk'de bol bol dinledik kendisini. bakın demokratik, üniter devlet savunucusu, halkların kardeşliğinin temsilcisi ve bölgesel politika üreticisi olduğu iddiasındaki bir partinin temsilcisi olarak neler söylemiş.

    soru: bölgedeki olayların dinmesi konusunda bir yönlendirme yapıyor musunuz? burada bir rolünüz var mı?
    cevap: olayı muhatap ile kısıtlamamak lazım. halk demokratik bir şekilde yönlendirilmeli. demokrasiye ihtiyacımız var. bölgede halk fakirlik içinde ve silahlar altında yaşıyor. farklı projelerle ortaya çıkılmalı. bu olaylar ancak demokratikleşmeyle düzelir.

    (cevap alınabilmiş mi bilemiyorum)

    soru: peki sizin temsilcileriniz aksi yönde bir teşvikte bulunuyorlar. temsilcisi olduğu halka kepenk kapatma yönünde telkinler veren temsilcileirniz var. bu konuda ne diyorsunuz?
    cevap: biz onları parti disiplinne şeyettik. uyardık.

    soru: ne olması gerekiyor peki? nasıl biter bu gerilim?
    cevap: eğitim lazım, sosyalleşme lazım (devam eder teranelere bir süre) ve farklı projelerle çıkılmalı. biz parti olarak bu konuda bir politikaya sahibiz ve arkasında duruyoruz.

    soru: bölgede bu çatışmalar nedeniyle 15 yılda 150 milyar dolar harcandı. gap'ın sonlanması için ise 4 milyar dolarlık daha yatırıma ve çalışmaya ihtiyaç var. ancak insanlar güvenlik nedeniyle insanlar bu yatırımları tamamlamaktan çekiniyor. sizin bu konuda bir desteğiniz yok mu? bir yönlendirme yapamıyor musunuz bu olayların bitmesi konusunda? gap bitince 4 milyon kişilik istihdam oluşacak zira.
    cevap: (özetle) halk kendi bildiğini yapar biz yönlendiremeyiz.

    soru: peki bu ekonomik durum için parti olarak öneriniz nedir? ne projeniz var?
    cevap: (kaypak mode on, cevapsızlığın üstünü kapatma çabası maksimumda) ben ekonomist değilim. oturulur konuşulur. bir mantıklı yol bulunur.

    şimdi ahmet bey; madem ki bir politikanız var ise, neden açıklamıyorsunuz? madem ki bir somut öneri bulamıyorsunuz, nasıl "ben halkın demokratik temsilcisiyim" diyebiliyorsunuz? "halk bizi dinlemiyor, biz yönlendiremiyoruz, kepenk kapatmalar halka zararlı evet" diye gevelemekte zarar görmüyorsunuz ama kalkıp da "açın kepenkleri, her şey devam etsin, bizim parti mensuplarımızın olaylara karışmaları durumunda gereken disiplin cezaları alacağı bilinmelidir" diyemiyorsunuz?

    kaypak tabiri, papağan tabiri, her soruya aynı cevabıo verip her şeyi çözümsüzlük kelimesine bağlama çabası tabiri belki bu entrynin silinmesine neden olur. ama öyle be canlarım ciğerlerim. buyrun görün işte. "muhatap meselesine indirgemeyelim olayı" diyerek muhatap işaret eden temsilci. her şey ortada.
  • emine ayna'ya yasağın gelmediği bir düzlemde kendisinin yasaklanması tek kelimeyle bir trajedidir.
  • yasal sonuçları şunları bunları bir yana, tayyip erdoğan'ın sözde güneydoğu açılımına ve sürekli dini programlarla akp mitinglerini canlı yayımlayan trt-şeş'i seçim malzemesi yapmasına, dtp açısından gayet kurnazca bir cevap veren parti başkanıdır.
    edit: ayrıca konuşmanın sadece dtp grup toplantısında yapıldığı da önemli bir detay olarak akılda tutulmalıdır.
hesabın var mı? giriş yap