• türk tarihi bakımından özel bir öneme sahip olan ay, zafer ayı.

    derleyebildiklerim;

    4 ağustos 1578: vadi-s seyl zaferi
    5 ağustos 1552: ponza zaferi
    6 ağustos 1571: magosa'nın fethi
    7 ağustos 1974: kıbrıs barış harekatı
    8 ağustos 1635: revan'ın* fethi.
    8 ağustos 1916: bitlis'in rus işgalinden kurtuluşu
    9 ağustos 1389: birinci kosova zaferi
    9 ağustos 1578: çıldır zaferi
    10 ağustos 1915: anafartalar zaferi
    10 ağustos 1543: estergon kalesi'nin fethi
    11 ağustos 1473: otlukbeli zaferi*
    12 ağustos 1529: navarin'in fethi
    15 ağustos 1461: trabzon'un fethi
    15 ağustos 1551: trablusgarb'ın fethi
    16 ağustos 1501: mora'nın fethi
    17 ağustos 1553: korsika'nın fethi
    19 ağustos 1645: girit'in fethi
    20 ağustos 1543: nis'in* fethi
    21 ağustos 1541: budin'in* fethi
    21 ağustos 1678: ukrayna'nın fethi
    22 ağustos 1534: tunus'un fethi
    22 ağustos 1921: sakarya meydan muharebesi
    22 ağustos 1645: hanya kalesi'nin fethi
    23 ağustos 1514: çaldıran zaferi
    23 ağustos 1519: cezayir'in fethi
    24 ağustos 1516: mercidabık zaferi
    24 ağustos 1578: tiflis'in fethi
    25 ağustos 1516: halep'in fethi
    26 ağustos 1071: malazgirt zaferi
    27 ağustos 1922: afyon'un yunan işgalinden kurtuluşu
    29 ağustos 1521: belgrad'ın fethi
    29 ağustos 1526: mohaç zaferi
    30 ağustos 1922: kütahya'nın yunan işgalinden kurtuluşu
    30 ağustos 1922: başkomutanlık meydan muharebesi

    bu ayı mubarek kanlarıyla boyayan tüm şehitlerimizin mekanı cennet olsun.
  • adını roma imparatoru sezar augustus'tan alan ay gibi ciddi ve bilgi içerikli bir tanım yok aklımda, zaten bunu dedem bile öğrendi bir esprisi kalmadı da ağustos ayı sevmediğim yaz mevsiminin sonunun geldiğinin habercisi mahiyetinde olduğundan benim için güzel bir ay...gerçi ozonun anasını belledik artık ekimde bile tişörtle geziyoruz, yaz bitmiyor ama olsun ağustosun ardı eylül olduğu için seviyorum bu ayı...en azından arkasından sonbahar gelecek diye ümit edebiliyorum...börtü böcek bu ay iyice azıtıyor ama olsun ben o serinliğin, yağmurun ayak seslerini şimdiden duyabiliyorum...bu arada eylül ayında büyük provokasyon var diyorlar asdsa aman dikkat...yine de bir an önce eylül gelsin istiyorum...
  • doğum günümün içinde bulunduğu ay. gereksiz yere sakin veya üzücü geçer.
  • turgut uyar'ı verdi diye seversin aldı diye söversin. kimseden alacaklı kalmaz.
  • kozalak topladım bugün. kızılcıklar olmaya başlamış, siftahı yaptım ben. ne ekşisin mübarek, buna rağmen yeme de dur. akşam mutfakta günün son lokmalarını atarken ağzıma sesleri duydum: ağustos böcekleri! bir an mutlu olsam da kozalak toplarken ve dahi, kızılcık yerkenki hüzün çöktü içime. yazın bitiyor olması demek tüm bunlar.

    kış çocuğuyum, inanılmaz severim kışı ve de karı ama bir kaç sene var ki yaz biterken üzülüyorum ben. sanırsın eve girmiyorum, deniz, kum, güneş manyağıyım. yok hiçbiri yok. evden çıkmıyorum güneş gidene kadar. ama gece sabaha kadar oturuyorum. sanırım bunun için hüznüm.

    bugün diyete başladım sahi ben. sınavlar derdine yaz ayında kilo almayı başararaktan yaz bitmeden verilmesi için diyete başladım. annem beni lafımı bana sattı gerçi: diyet değil, sağlıklı yaşam! evet yeniden sağlıklı yaşam, erken kalkma, egzersizler, yürüyüşler, ekmeksiz abur cubursuz hayat. bu ay böyle geçsin lütfen.

    bugün ağustosun biri. yaz güze dönerken içimde umutlar kat kat.
  • ölüm alacak sanırdım hep,
    bir ağustos aldı seni benden.

    bozulmuş bir yemin,
    öfkeye bulanmış, kırmızı şarapla boyanmış bir tekne,
    umarsız üç kişi,
    denizin çalkaladığı cinnetin
    sabahı sabah edişi,

    hep karşılıksız kalırdı ya,
    orda kıvamı değişti:bendeki şevkat/ilgi talebi,
    ve sendeki tatil, kaptancılık hevesi.

    bir ağustos aldı seni benden,
    gidecektin evvelinden belliydi...
    ama yok,
    o ağustos aldı seni benden.
    fark ettim,
    koştum peşinden,
    yetişemedim.

    sen zaten o ağustos’unmuşsun.
    dönmek istemedin besbelli.

    bir ağustos aldı seni benden, geriye getirmedi.

    23/10/04 göcek 13:52
  • zafer bayrami..
    deprem ayi..
    bu yil gecirdigim en guzel gunlerin bittigi ay.
  • dogum gunumun oldugu ay
  • bana, yıl döngüsü eylül ayında başlayıp ağustos ayında biter gibi gelir.
    o yüzden günlerin pazar'ı neyse , ayların pazar'ı ağustos'tur.

    upuuuuzun bir pazar günü...
    hoşgeldin...
  • 11 ayın sultanı olabilecek tek ay ağustostur bence. birincil sebebi doğduğum ay olması. şaka değil lan gerçek benim gibisi bi daha dünyaya gelir mi ? gelmez. geçen gün alnımdan öptüm gaza gelip. kızım dedim sen olmasan dünya çok sıkıcı olurdusjskkss

    sonra bir tarafının hala yaz oluşu bi yandan da eylülle yaptıkları kapı komşuluğu ile bize gelecek serin havaları müjdelemesi. hem kışçıları hem yazcılari ayni anda mutlu eden başka bi ay daha var mıdır sanmam.

    sonra ağustos benim için biraz dolapların boşaltılması, annemin her yeri ve her şeyi naftalinlemesidir. anamın çeyiz sandığıdir, el boyaması yastık kenarları, iğne oyalari, küstüm yastıkları, horoz ibiği, türkan şoray kirpiği, dantelleridir. babannemin, ananemin ördüğü çoraplar ve patiklerdir.

    ağustos benim için sanırım geçmişi anma ayıdır bi yerde. bütün hatıralar eşyalar üzerinden anılır, yad edilir ve yerine konulur. annem bütün o anıların içinde yeniden çocukluğuna, genç kızlığına döner. böyle zamanlarda dudağının kenarında buruk bi gülümseme olur annemin. kimse görmez ama ben görürüm. işte onu ne zaman görsem bi ağlayasım gelir ama tutarım kendimi ulan her yerde ağlayan sulugöz mü sandınız sandınız beni?

    güzel ay ulan ağustos. benim sen sevdiğim ay. hatta bana göre yılın son ayı çünkü benim gibiler için yıl eylülde başlar:)

    neyse bu entryi yazarken ve okuyanların da beynini follos ederken ben bu şarkıyı dinliyordum.

    niyeyse burnumun diğeri sızladı. allah allah noldu lan bana duygusallaştım birden acaba büyüdüm mü? tövbe tövbe pazarcı çocuklar apla diyor artık bana. öyle demeyin lazım olur şakasını bile yapamıyorum. yani baya baya büyümüşüm.

    büyümek çok zor. artık misafirlikte kenarda çocuklara kurulan sofrada yemek yiyemiyorum. o sofra bana her zaman daha rahat gelmiştir. sonra koca koca insanların sıkıcı muhabbetlerini dinlemek zorunda kalıyorum. zibilyonuncu kez tayyip, kılışdar muhabbeti hiç çekilmiyor biliyor musunuz ? ama ben yine de köyün delisi olmanın verdiği yetkiye dayanarak bu sıkıcı, iç karartan muhabbetlerden ya kaçıyorum ya da ortalığı karıştırıyorum. öteki türlü ruhum sıkılıyor.

    evet, bu kadar. yani aslında bu kadar değildi ama yazarken yazacaklarimin büyük kısmını unuttum. aynen bu büyük kısımsız hali aynen :)
hesabın var mı? giriş yap