• "ben bir ateist değilim. kendime bir panteist diyebileceğimi de düşünmüyorum. ilgili soru bizim kısıtlı akıllarımız için çok geniş. biz, pek çok değişik dilde kitapla doldurulmuş bir kütüphaneye giren küçük bir çocuğun durumundayız. çocuk kütüphanedeki kitapları birisinin yazmış olması gerektiğini bilir. nasıl yazıldıklarını bilmez. yazıldıkları dilleri anlamaz. çocuk, kitapların sıralanmasında esrarengiz bir düzen olduğundan şüphe eder, ama ne olduğunu bilmez. bu durum, bana göre, en zeki insanın bile tanrıya göstereceği yaklaşımdır. biz, evrenin muhteşem bir şekilde düzenlendiğini ve belirli kanunlara uyduğunu görmekteyiz, ancak bu kanunları çok bulanık bir şekilde anlayabilmekteyiz."

    albert einstein
  • birçok kişinin farkında olmadan içinde bulunduğu akımdır.

    ya varsa sağlamcılığı agnostiklerden ziyade deistlerde görülür. agnostikler daha mantığa dayalı düşünür.

    ateist der ki, tanrı yoktur. bunu diyebilmesi için olmadığını kanıtlaması gerekir ki günümüz teknolojisi ve bilgisiyle bu imkansızdır. deist der ki dinlere inanmıyorum ama bir güç var. inanan der ki senin ananı bacını sikerim allaha peygambere küfür etme.

    agnostik de kanıtın var mı yarraam? der ve sıyrılır. var veya yok, onu ırgalamaz.

    kendini ateist sanan çoğu insan da agnostiktir, haberleri yoktur.

    edit: neredeyse her agnostik tanrının var olmadığını düşünür. lakin kanıtlanabilir bir durum olmadığı için yoktur demez.
  • olumden sonra yasami veya baska bir rahatlatici senaryoyu umut etmek ile felsefi olarak bilinemezci olmak, kacinilmaz bicimde bir celiskiye isaret etmeyebilir.

    tanrinin varligina bilimsel ve felsefi yonden yaklasan birinin kacinilmaz olarak varacagi sonuc bilinemezciliktir. belki ilerde final fantasy misali, dunyanin derinlerinde bir yerlerde yesil yesil akan gaia enerjisi kesfedilir, yahut mars roverlari gelisi surekli ertelenen foton kusagina girip bozulurlar (yok ya, foton kusagi iyi birseydi, dna'yi bile 12 sarmalli yapiyordu. oyleyse o roverlar sibernetik organizmaya donusurler, el ele tutusup age of aquarius sarkisi soylerler), o zaman isler degisir. ama simdilik, degil huxleyden taa immanuel kanttan (algi kaliplari, vs) bu yana gelen mevcut argumanlar isiginda, tanrinin varligi ve yapisiyla ilgili tek akilci yaklasim budur.

    dolayisiyla bilinemezcilik kanimca bir inanctan ziyade bir cikarimdir. hatta guclu ve zayif bilinemezci olmak dahi (hicbir zaman bilinemez, simdilik bilinemez) loto oynar gibi degil, yapay zeka uzmanlarinin,norologlarin bulgularina gore belirlenir kisi tarafindan. bunun bir nedeni, genelde agnostiklerin illa bilim adami olmasalar dahi bilimsel metodu benimsemis insanlar olmalaridir; her turlu probleme bu kafa yapisiyla yaklasmalaridir.

    tabii bu yaklasimi benimsememis olan mistikler, sufiler, new age meraklilari, bilinemezciligin genel gecer yargilarindan alinabilirler ve "sen bilemiyorsun diye benim kisisel tecrubelerimi hice sayamazsin" diyebilirler. ama bu mantikla kendilerini napolyon sananlara, tecavuz travmasini atlatmak icin uzaylilar tarafindan kacirilip kicina metal sokuldugunu iddia edenlere, lsdli kafayla algisi degisince kozmosla baglanti kuran hippilere, bu hippilerden binlerce yil once yine mantarlarla kafayi bulup evrenin sirrini sayilarda arayan pisagorlara yahut ramthaya da inanmamiz gerekirdi. hem de bu tip iddialara sahip insanlarin bir tanesinin dahi anektodal orneklerden ve itiraflardan oteye gecemediklerini, kontrol grubu bulunan double-blind peer-reviewed hicbir deneyde bunlari dogrulayacak bir kanit bulunmadigini, tam da aksine, yiginla psikolojik ve fizyolojik aciklamalarin getirilebildigini bile bile inanmamiz gerekirdi.

    sonucta son paragrafi bilimsel bidi bidi olarak gorseniz dahi olayin ozu sudur: insanin elde edebilecegi tum bilgiler ve yasayacagi tum tecrubeler, algilariyla ve o algilara karsilik gelen kategorilerle (zaman, mekan, nicelik, nedensellik, vs) sinirlidir. eger meditasyonlariniz esnasinda tanriyla saf bir bag kurdugunuza gonulden inaniyorsaniz, muhtemelen benzerlerinizin "en az" yuzde 99.99unda oldugu gibi algilariniz fizyolojik ve/veya psikolojik (ki o da tamamen fizyolojiye indirgenebilir ileride) etkenlerle bozulmustur.

    ammaaaa diyelim ki sizde hicbir sey sorun yok, yine de bilinemezciligin son savunma hattini gecemezsiniz, o da meshur tupteki beyin argumaniyla ozetlenebilir. yani siz tecrubelerinizin gercek ve orjinal mi oldugunu, yoksa sadece 23.yyda bir bilimadaminin deneyinden veya 22.yydaki bir bilgisayar programindan mi ibaret oldugunuzu bilemezsiniz, 40 yillik budist rahibi de olsaniz, atlantis bilgesi de olsaniz bilemezsiniz. [descartesi meshur yapan sey de budur zaten, birakin bu tecrubelerin gercekligini, adam varligindan dahi suphe etmis, sonunda dusunuyor olmasinin en azindan var oldugunu kanitladigini ama bu kadarla kaldigini soylemistir]

    dolayisiyla bilinemezcilik, subjektif ataklarla ustesinden gelinemeyecek bir cikarimdir.

    ote yandan bilinemezcilik cikarimini yapmak icin illa butun inanclardan feragat edilmesi gerekmez. zira halihazirda bulunan inanclara egitim ve aile yoluyla maruz kalmamissak dahi, olum korkusu gibi varligi ve siddeti evrimsel nedenlere rahatca dayandirilabilecek psikolojik etmenler yuzunden kacinilmaz olarak inanclar gelistirebiliriz. gece yataga yatip olmus akrabalarimizi dusundugumuzde, ister istemez onlari cennetvari mekanlarda hayal edebiliriz ama bu, ne cennetin olduguna kanittir ne de bizim cennetin varligina daha cok ihtimal verdigimize. en iyi ihtimalle umuttur, inanc degil.

    ama inanc olsa dahi bu celiski yaratmaz. zira ben izafiyet teorisine de inanamiyorum mantigima aykiri oldugundan (daha dogrusu mantik degil de intuitiona karsi oldugundan) ama hem matematiksel hesaplarla hem de deneylerle dogru oldugunu biliyorum. edit: kaptanin seyir defteri kisisi uyardi, sezgi lafini kullanmak karisikliklara yolacabilir diye. muhtemelen demek istedigim common sense. yani isigin hizinin, gozlemcinin hareketine bagli olmadan hep ayni algilanmasina, gunluk hayatta karsilastigim ilgili her ornegin aksini onerdigi icin, benim kafam basmiyor ama dogru oldugunu kanitlayabiliyorum.

    kisisel yatkinliklarim ve onyargilarim beni bir tarafa cekerken, aklim, mantigim ve kontrollu gozlemlerim muthis bir kesinlikle baska bir seyi soyleyebilir pekala. insanin arkadas ortamlarinda bilinemezci olup, gece yattiginda baska seyler dusunmesi de samimiyetsizlikten ziyade, hayatimizin cogu alaninda oldugu gibi burada da bir cekismeden ibarettir. ama ben inanmasam da, kavrayamasam da, inkar etsem de izafiyet teorisi dogrudur, benim subjektif yargimdan ve kapasitemden bagimsiz olarak vardir. bilinmezcilige dogru yaptigim cikarimlar da ayni sekilde beni yokolus korkusunun kucagina atabilirler ama isabetlidirler ve bir bilinemezcinin bu mucadelenin farkina varmasi bile zaten dusuncesinde tutarsizlik olmadigina en guzel ornektir.
  • diyelim ki ne bir nevi matrixte olabileceginiz , ne kendinizi sartlandiriyor olabileceginiz, ne de olasi fiziksel dengesizlikler sizi ikna etmedi, "yok kardesim, ben hakkaten de birseyler hissediyorum; yani bir guc var, bir baglanti var, kozmostur, allahtir, gaiadir, enerjidir, siriuslulardir, bir sey var sonucta" dediniz.

    olmadi, yine olmadi. dunyanin en kil adami olarak tarif edeceginiz her turlu tecrubenizi yalanlayabilirim ve sizin tanri tasvirinizden farkli ama herseye gucu yetebilen bir tanrinin, herkesle birlikte sizi de 5 saniye once yaratmis olabilecegini, tum anilarinizi, egilimlerinizi, onyargilarinizi ve bilgilerinizi de 5 saniye once kafanizin icine koydugunu iddia edebilirim. yani o cok emin oldugunuz tecrubenin hayal degil gercek * olup olmamasi bir yana, bunu hic yasamamis olmaniz fakat sadece onunla ilgili bir aniya sahip olmaniz -ki bu ani da disardan yapay olarak yerlestirilmis- da olasi. bu tanrinin gucu herseye yettigine gore, olan bitenden suphelenmeniz de imkansiz.

    simdi bu bize cok absurd bir alternatif olarak gelse de burada savunmada olan bilinemezcinin amaci, varliginiza herhangi bir mantikli aciklama getirmek degil. zira tanrinin bizi 5 saniye once yaratmis olmasi her ne kadar curutulemez bir ihtimalse de pek olasi degil. bunun yerine, tecrubelerinden ve bilgilerinden son derece emin olan insanlarin ayaklarinin yere basmasini saglamaktir. her turlu son derece olasi aciklamayi hice saysak bile [kimyasal dengesizlikler, travmalar, sartlandirilmalar, mantik hatalari, tesadufler, konformizm] bir sonraki adimda karsimiza daha az olasi ama yanlislanamayan aciklamalar cikacak [tupteki beyin, uzaylilarin deneyi, sanal gerceklik, ruya] ve en sonunda en asilmaz bariyere gelecegiz: descartesin bahsettigi, bizi surekli yaniltmak isteyen seytani varlik gibi bir gucun bizi bu sekilde dusunmeye -artik her neye inaniyor ve dusunuyorsak- zorlamasi, ikna etmesi, hatta bastan oyle yaratmasi.

    bilinemezciler manyak gibi bunlarin hepsine ayni olasiligi atayip gulunc duruma dusmezler yahut gunluk hayatlarini da surekli bir paranoyayla yasamazlar ama bilgilerinin kesin oldugunu iddia eden insanlarin da yukarda belirtilen engellerden muaf olmadiklarini bilirler. iste bu yuzden de guvenle, hicbir art niyet veya asagilama olmadan, suratiniza nanik yapma geregi duymadan "tanrinin var olup olmadigini, varsa da dogasini bilemezsiniz" diyebilirler. [artik burasi iyice suphecilik koktu]

    nitekim diyorum, bilemezsiniz iste bilemezsiniz, canima degsin *.
  • albert einstein, nikola tesla, immanuel kant, charles darwin gibi ergenleri barındıran düşünce.

    bilim beceriksiz değildir ancak bugün için evreni anlamakta yetersizdir. bak daha kendi güneş sisteminin ucundaki bir gezegeni uzay aracı ile görüntüleyebildiğin için seviniyorsun. gidemedin bile, sadece yıllar süren bir yolculuk sonunda görüntüleyebildin. nasıl çük kadar algı kapasitenle, hayal bile edemediğim bu evrenin bir yaratıcısı yoktur (ya da vardır) diye kesin bir kanaate varacaksın. bugün için geçerli olan akla en yatkın düşünce agnostisizm'dir.
  • ateizmin "ya varsa" versiyonu, "yok galiba ama ben yine kesin bisey soylemiyim" de denebilir.
  • genelde cevap entry girmem fakat başlık takibimde olduğu için şu ifadenin: "bu felsefede olan insanların çok kolaya kaçtığını düşünüyorum" ne kadar sığ ve gerçeği yansıtmadığını da belirtmek boynumun borcu olsun.

    agnostik anlayıştaki insan kolaya kaçmaz aksine zoru seçmiştir. çünkü kolay olan dogma bir fikire inanmak ya da hiçbir şeye inanmamaktır.

    russell sorgulayan denemeler kitabında: "inanma arzusu ile keşfetme arzusu birbirine zıttır." der. agnostik anlayıştaki bir insan sürekli keşfetme arzusundadır. yani hiçbir şeyi ispat edemem dedikten sonra yan gelip yatmıyor aksine kendini ve dünyayı anlama adına bilimin ve bilginin ışığında sürekli araştırıyor.

    evet agnostik insan her zaman bir kanıta ihtiyaç duyar. tanrı'nın var olmadığını kanıtlayamayacağı ya da tanrı'nın var olduğuna kanıt sunamayacağını düşünerek amaan neyse ne diyip kenara çekilmez. özellikle bu konunun üzerine gider. üzücü ki özellikle ülkemizde çok yanlış bilinen bir nokta bu.
  • mükemmel ötesi saçmalık yorumlar gelmiş agnostisizm hakkında.

    açıklama yapayım; öncelikle bu agnostisizm bir fikir akımıdır, yani herhangi bir din yahut inanç değildir.
    kelime anlamı ise "bilinemezcilik"tir.
    ilahi veya doğaüstü varlıkların bilinmediğini, bilimsel olarak ispatlanamadığı ve gözlemlenemediği sürece bilinemez olduğunu savunan felsefi ideadır.

    yani özet olarak bu düşünce der ki; tanrı'nın varlığına inanmak da, inanmamak da pek mantıklı değil. çünkü insan aklı henüz bunun farkındalığına erişebilecek seviyede evrimleşmemiştir.
  • birçok yerde karşıma çıktığı için belirtme ihtiyacı hissediyorum: ateizmden önceki değil sonraki duraktır. zaten son duraktır.
  • "ya tanri varsa" dersen agnostik olursun belki, ama bu agnostiksen "ya tanri varsa" diyorsun anlamina gelmez. dinle ilgili her turlu du$uncenin (tanri var ya da yok, $u peygamber dogru, bu yanli$ vs) anlamsiz (irrelevant) oldugunu du$unmektir agnostik olmak.
    agnostik, tanri ya var der, var ama kari$miyor dunya i$lerine, salmi$ cayira hesabi (ki mukemmel bir tanri, fikrimce, yok orasi egri olmu$, yok burasi gunahkar olmu$ diye zirt pirt mudahele etmez yarattigi $eye), ya da yok. ikisi de ayni kapi. o zaman soru anlamsiz der.
    ateistinki ise bir inanc oluyor sonucta donup dola$ip anladigim kadariyla. sen tanriya inaniyorsun, ben tanrinin olmadigina inaniyorum gibi.
    agnostisizm ise bir inanc degil, bir tavirdir. cozmemiz gerektigi du$unulen ama aslinda oyle olmayan soruyu atlayip diger sorulara gecer. (bkz: bilinemezcilik) (bkz: laedriye)
hesabın var mı? giriş yap