• kışın doğa uykuya yatar, eski pagan rahiplerine göre ölür. tüm habitat, uykuya geçer. doğa melankolik bir hüzne kavuşur. ağaçlar yapraklarını döker, nehirler buzla kaplanır, göller donar. eski tanrılar, sessizce doğanın içindeki güçleri tekrar biriktirmesini ve toplamasını bekler. doğanın ölümü ve bekleyiş, aslında yaşamın coşkulu bir çığlığıdır bu nedenle doğanın ölümünde, içsel bir dönüşüm gerçekleşir. bense, kışın en ölü zamanları agalloch dinlerim. limbs diye bir şarkıları vardır, muazzamdır.
    #9898715
    (bkz: limbs)
    2:50
  • john haughm ve don anderson bilboard'a ayrı ayrı röportaj verip grubun dağılmasına her şeyi anlatmışlar. her şey net, açık söylenmiş. bu kadar şeffaf bir grup ayrılığı görmemiştim açıkçası. okumak isteyenler: http://www.billboard.com/…-john-haughm-don-anderson

    grubun ayrılma sebebini özet geçecek olursam:
    -john haughm parasını müzik üzerinden kazanırken don anderson ve diğer elemanlar başka işlerde çalışıyorlar
    -bu sebeple agalloch john haughm için birinci öncelikte, diğer üyeler ise kendi takvimlerine göre vakit ayırıyorlar. problem de buradan çıkıyor zaten.
    -jon haughm daha çok konser vermek, turlara çıkmak istiyor. grubun sene içinde provalar gerçekleştirmesini istiyor. don anderson ve diğer elemanlar ise bunlara ayıracak vakitleri olmadığını söylüyorlar. jon haughm da grubun bu sebeple geri kaldığını düşünüyor.

    valla bu röportaj öncesinde john haughm biradere saydırıyordum grubun dağılmasıyla ilgili ancak okuyunca gördüm ki esasında ortada bir suçlu yok. john haughm haklı olarak turlara çıkmak istiyor, don anderson ise grubu bir tür yan iş gibi görüyor. ikisinin de agalloch'tan beklentileri farklı olunca da bu sonuç normal. gene de don anderson'un "biz olmadan agalloch'u nasıl düşünebilir? arkadaşız sanmıştım..." formatlı triplerinden çok hoşlaştığımı söyleyemem, hele ki john haughm'un yıllardır daha çok konser vermek istediğini biliyorken. olan sonunda fanlara oldu gibi, napalım artık. iki taraf da kendi grubunu kuracakmış zaten, bakarız artık.
  • benim için dünya'nın en rahatlatıcı müziğini yapıyorlar. açarım agallokumu; dersimi çalışırım, uykumu uyurum ya da gerine gerine oturup çayımı içerim.
  • karadenizin karlı dağlarında, akşam üstü karanlığında dinlendiğin de hüznü iliklerinize kadar yaşatan çok hoş bir soundu olan müzik grubu.

    (bkz: not unlike the waves)
    (bkz: you were but a ghost ın my arms) iki koyu hüzünlü parçaları.

    ups!! (bkz: pantheist)
    (bkz: limbs)
    (bkz: falling snow)
  • john haughm'un pillorian'ı kurması ve geri kalanların khôrada'yı kurmasıyla mitoz bölünen, eski don anderson-perverlerden olmak hasebiyle ve eski agalloch'un yüzde yetmiş beşini ihtiva etmesi sebebiyle bu bölünme sonrasında gönüllerin ikincisiyle* ikame edeceği grup.

    ingiliz dili ve edebiyatında doktora sahibi olan, new york'ta halk-tipi bir kolejde hocalık yapan anderson'ın bu hazin ayrılığa dair şunları söylüyor:

    "biz asla onun [john haughm] ezelden beri birlikte çaldığı en iyi arkadaşları yerine başkalarını tercih edeceğini ne tahmin ne de hayal ederdik. ancak grup [ticari] bir işe dönüşünce ve kimi üyeleri geçimleri için buna bağlı olunca kira ödemek için konsere çıkmaya başlıyorsunuz ki, bu da sonun başlangıcıdır zira müzik yapmak için müzik yapmıyorsunuz."

    duygusallığı ve beyefendiliğinden taviz vermeyen bu açıklamasıyla, insanı hayata dair zor tercihlerinden biriymişçesine tercihe zorlayan topluluk (idi).
  • yaptıkları müziğin tarifi olmayan, şarkılarını dinlerken kendinizi dünyanın bir kaç şanslı insanından biri olduğunuzu hissettiren grup. nolur dinleyin ulan bu adamların bir kaç şarkısını. mahrum bırakmayın kendinizi böyle dünya üstü bir güzellikten.
  • benim gibi black metal düşmanı bir metal müzikseverin dahi aklını çelmeyi başarmış post black metal grubu. türün özellikle vokal tarzından hiç hazzetmesem de, isis stili post metal sekansları, parçalara başarıyla yedirilmiş doğa sesleri her post rock-metal severin beğeneceği cinsten. melankolik bölümler dahi asla sırıtmıyor. henüz, bir parçayı dahi ıskaladığını görmediğim grup, harika ashes against the grain den sonra marrow of the spirit ile eminim ününe ün katacaktır.

    2010'un en iyi albümleri serisi vol.3
  • sarrkilarinda bolca akustik gitar kullanan grup. ama sirf bu nedenle opeth'e benzetmek dogru olmaz; ornegin sarkilarinda cok karmasik bir yapi yoktur, ayni akor butun sarki boyunca tekrar edebilir. daha cok katatonia'nin eski donemlerini andirir. akustik gitar genelde butun sarkilarda altta devam ederken, ikinci gitar (elektro) onun ustune basit solo partisyonlari atar, riff caldigi zamanlarda ise cok akilda kalici degildir. bazi akor dizileri cok basit olmalarina ragmen, dinlendikce oldukca melankolik bi hava yaratir. melodik konusma diyebilecegimiz bi vokal ile black vokal kullanirlar. enteresan gruptur.
  • our fortress is burning part ii bloodbirds ile yazın bile üşüteceğine inandıgım grup. *
hesabın var mı? giriş yap