• dream on, sweet emotion, back in the saddle gibi birçok kusursuz şarkıyı yazan, yıllar geçmesine rağmen hala aynı enerjiyle konserler vermeye devam eden efsane rock grubu.

    - steven tyler 60’lı yıllarda yonkers’ta (new york) yaşarken, “chain reaction” isimli grubu kurdu. o dönem joe perry, tom hamilton ve joey kramerjam band” isimli başka bir gruptaydı. 1970’te boston’da iki grup aynı yerde konser verdi. tyler ve kramer daha önceden tanışıyor olsalar da, iki grup o günden sonra bir araya gelmeye karar verdiler. steven tyler, “chain reaction” grubunda bateristken; yeni grubunun ön planda olan üyesi oldu.
    - gruba “aerosmith” ismini, okuldayken defterlerine sürekli “aerosmith” yazan grubun bateristi joey kramer vermiştir. bu isim olmasa grup; “the hookers”, “jack daniels” ya da “the spike jones” isimlerinden birini alacaktı.
    - aerosmith ilk konserini, 6 kasım 1970’te massachusetts'te, joe perry’nin annesinin tanıdığının aracılığıyla “miscoe hill” isimli bir okulun spor salonunda verdi.
    - aerosmith’in en kısa ömürlü üyesi ray tabano’ydu. steven tyler’ın çocukluk arkadaşı olan tabano, 1970’te gruba alındı. ancak 1971’de gruptan ayrıldı ve yerine brad whitford gruba katıldı. tabano’nun dışında, rick dufay ve jimmy crespo da grubun eski üyelerindendir.
    - beatles, rolling stones, yardbirds, led zeppelin ve new york dolls gibi gruplardan etkilenmişlerdir.
    - aerosmith, bugüne kadar en çok albüm satan amerikan rock grubudur. abd’de 70 milyondan fazla albüm sattılar. dünya çapında ise bu sayı 150 milyondan fazla!
    - crazy, pink, janie’s got a gun ve livin’ on the edge isimli şarkılarıyla 4 grammy kazandılar.
    - steven tyler ve joe perry ikilisi bir dönem “toxic twins” ismiyle anılmıştı.
    - mötley crüe, ratt, guns n ’roses, tesla, l.a. guns, cinderella, faster pussycat, skid row, extreme gibi birçok ünlü grup aerosmith hayranıdır.
    - the simpson’ın bir bölümünde konuk oyuncu olarak rol aldılar.
    - “janie’nin got a gun” isimli şarkılarının klibi david fincher tarafından yönetildi.
    - aerosmith, 2001 yılında rock and roll hall of fame’e girdi.
    - “toys in the attic” isimli albümleri 8 milyondan fazla satış yaparak, aerosmith’in en fazla satış yapan albümü olmayı sürdürüyor.
    - steven tyler’ın kızı liv tyler, “crazy” isimli şarkılarının klibinde oynamıştır.
    - 1986 yılında hip hop grubu “run dmc” ile yaptıklar “walk this way” düeti, en iyi hip hop-rock birlikteliklerinden biri olarak kabul edilir.
    - 2008 yılında “guitar hero aerosmith” oyunu piyasaya sürüldü. ilginçtir ki bu oyunun satışlarından; albümlerinden daha fazla kazanç elde ettiler. ayrıca bu oyun için 4 şarkılarını yeniden kaydettiler.
    - “armageddon” filmi için “i don’t want to miss a thing” isimli şarkıyı kaydettiler.
    - 2002 yılında mtv, aerosmith’i mtv icon ile onurlandırdı.
    - aerosmith, “charlie’s angels” filminin müziklerine de katkıda bulunmuştur.
    - 1976 yılında çıkan “rocks” isimli albümleri; slash, nikki six, james hetfield gibi birçok yıldıza ilham verdi.
    - aerosmith, “lizard love” isimli şarkıyı “rugrats go wild” filmi için kaydetti.
    - 80’li yılların başı aerosmith’in için kötü bir dönemdi.
    - grup hayran kitlesini “the blue army” olarak adlandırmıştır. buradaki “blue” hayranlarının giydiği mavi kot pantolonlardan gelir, “army” ise hayranlarının genç ve zorlu tavırlarından.
    - steven tyler, “chain reaction” grubundayken “steven tally” ismini aldı. daha sonra aerosmith kurulunca ismini “tyler britt” olarak değiştirmek istedi. ancak menajeri, isminin “steven tyler” olması için onu ikna etti.
    - grup, “pump” isimli albümlerinin isminden memnun değildi. bu ismi “bobbing for piranhas” olarak değiştirmek istediler ancak bu olmadı.
    - steven tyler, bir yerde para dolu bir bavul buldu ve o parayla “dream on” isimli şarkıyı yazmak için kullandığı klavyeyi (keyboard-org) satın aldı.
    - “dream onrolling stone dergisinin yaptığı “tüm zamanların en iyi 500 şarkısı” listesinde 173. sırada yer alıyor.
    - steven tyler, gerçek sesini kullandığı tek şarkılarının “dream on” olduğunu söylemiştir.
    - “sweet emotion” isimli şarkıları steven tyler’ın hissettiği duygularla ilgilidir. şarkının her bir satırı tyler’ın o sırada hissettiği duyguyu temsil eder.
    - massachusetts eyaletinde 13 nisan’da “aerosmith günü ” kutlanır.
    - 80’lerde kötü gittikleri bir dönemde grubun önemli üyelerinden joe perry ve tom hamilton olmadan “night in the ruts” isimli bir albüm çıkardılar.
    - yine 80’li yıllarda grup üyeleri zararlı alışkanlıklarından vazgeçme kararı alıp tekrar bir araya geldi.
    - grubun disney hollywood stüdyolarında “rockin roller coaster” adında kendi roller coaster'ları vardır.
    - kanatlı aerosmith logosunu grubun eski üyelerinden ray tabano tasarlamıştır.
    - joe perry ilk gitarını 6 yaşındayken aldı. bu gitar, amcasının ona yaptığı ukukeledir.
    - joe perry aslında solaktır.
    - joe perry, “sweet emotion” isimli şarkılarında “talkboxkullanmıştır.
    - 2003 yılında “kiss” ile birlikteki gerçekleştirdikleri turnede, joe perry kiss üyelerinin botlarını giydi.
    - steven tyler, güçlü sesi ve attığı çığlıklar nedeniyle “demon of screamin” olarak bilinir.
    - piyanist olan steven tyler’ın babası, bir lisede müzik öğretmenliği yapan klasik müzisyendi.
    - steven tyler aynı zamanda bir motosiklet meraklısıdır.
    - steven tyler, “bandit” isminde bir rakunu olduğu söylemiştir.
    - grubun bas gitaristi tom hamilton, “uncle salty” isimli şarkılarında ritim gitar çalmıştır.
    - canlı performanslarında “love in an elevator” isimli şarkılarının en son kısmını bütün grup üyeleri birlikte aynı mikrofona söyler.
    - “noboy’s fault” isimli şarkıları hiçbir zaman hit olmadı ancak birçok müzisyenin “rocks” albümündeki favori şarkısıydı. guns n’ roses gitaristi slash rolling stone dergisine; “rocks” albümünden “back in the saddle” ve “last child” isimli şarkıları çok sevdiğini ancak albümdeki favori şarkısının “nobody’s fault” olduğunu söylemiştir.
    - bazı konserlerinde “train kept a-rollin'” isimli şarkının “slow train” olarak bilinen yavaş bir versiyonunu çalarlar.
    - “walk this way”, boston’da jaywalking’i azaltmak için yapılan bir kampanyada ve insanları yaya geçitlerini kullanmaya teşvik eden reklamlarda kullanıldı.
    - joe perry’nin sevdiği karışımlarla hazırlanmış, “joe perry's rock your world hot sauce” isminde bir acı sos vardır.

    kaynakça
    https://www.factinate.com/things/facts-aerosmith/
    https://ohfact.com/…eresting-facts-about-aerosmith/
    https://www.uselessdaily.com/…eryone-needs-to-know/
    https://uproxx.com/…urprising-facts-about-the-band/
    http://www.aerosmithtemple.com/aerosmith-fun-facts
    https://societyofrock.com/…nt-know-about-aerosmith/
    https://www.buzzfeed.com/…urprising-aerosmith-facts
    https://www.needsomefun.net/…smith/nggallery/page/1
    https://www.boomsbeat.com/…c-voice-best-selling.htm
    https://www.rollingstone.com/…-steven-tyler-247638/
    https://www.grammy.com/…assic-song-grammy-hall-fame
    https://www.songfacts.com/
  • bir muzu yanlamasina yiyebilecek agiz buyuklugune sahip bir vokale sahip grup.
  • yarak yarak gruplar senelerdir ülkemize gelirken bir kere gelmemiş olması kimin suçuysa allah belasını versin o kişinin.

    edit: lan tanıdık, yazar falandır şimdi, geri alıyorum lafımı. öpüyorum yanaklarından. ehe ehe, getirsene be abicim şu adamları ? <3
  • - gitar ve vokal tekniğinizi nasıl geliştirdiniz ?
    + küçükken odamda asılı duran aerosmith posteri önünde ruhumu şeytana satarak

    (bkz: james hetfield)
  • bugün ofiste bu adamların 1974 yılında verdikleri bir konseri izledim 10 dakikalık bir videoydu ve inanılmaz gaza getirdi beni. daha sonra 2011 yılına ait videoları izledim ve arada bir fark göremedim. o zamanlar ki konserlerinin kalitesi ile şimdi ki konserleri arasında fark yok. aynı kalite, aynı gaz ve aynı mükemmel müzik.

    1974 yılında babam 31 çekmeye yeni yeni başlamıştır
    2011 yılında babamın bir oğlu daha olsaydı benden sonra o da yeni yeni 31 çekmeye başlamıştı

    42 senelik lan bu grup ! aerosmith ilk albümünü çıkardığında doğanlar emeklilik için gün sayıyorlar bu adamlar hala 50.000 kişiye konser verip groupie'lerden seçmece yapıyorlar.

    o değil de, 42 senede bu grubu bir kez bile istanbul'a getirmeyenlerin allah belasını versin. yatacak yeriniz yok olm !
  • biri zamanında bana unutup gideceksin, geçmişinde sevdiğin bir grup olarak kalacak demişti hakkında...

    bilinçli bir şekilde, isteyerek ve severek dinlemeye başladığımda 15 yaşında olmalıyım. nasıl da hasta olmuştum hemen. sonra sıcak bir günde okulda boş işler peşindeyken, boş bir sınıfta bir arkadaşımı film izlerken buldum. film be cool'du, uma thurman'ın belinde mini minnacık bir aerosmith dövmesi vardı. vuruldum resmen. benim de olmalıydı.

    işte sonra oturup aerosmith şarkıları bulmak ve indirmekle geçti birkaç haftam. oturup internetten deli gibi araştırıyordum. limewire vardı sanırım o zamanlar, oradan indirmiş olmalıyım. sonrasında ise bu çok sevdiğim grubun yeni çıkmış olan albümünü aramakla geçti zamanımın bir kısmı, hele ki bulduğum günü hiç unutmuyorum. babamla d&r'daydık, yabancı albümlerin arasında bulmuştum, o siyah kapağın üstüne beyaz kocaman logolarını bastıkları cd'yi. hiç düşünmeden aldım ki o zamanın parasıyla pahalıydı bile.

    sonraki hedefim ise bu aşık olduğum stevie ve grubunun benim bir parçam olmasını sağlamalıydım! ve tabii ki bir de bir şekilde konserlerine gitmeliydim. gnr bile türkiye'ye gelmiş; fakat bunlar hiç gelmemişti. o zaman ben onlara gitmeliydim.

    bu arada şu parçam olma kısmını anneme açtım. cevap açık ve netti, asla olmaz. bir ergen için oldukça kolay pes etmiştim, daha doğrusu öyle gözükmüştüm. neden sonra annem dayanamadı bir süre sonra yanıma gelip bir daha "15 yaşında olmayacaksın, hadi gel yaptıralım" dedi.

    dünyalar benim olmuştu, kendimi ifade ettiğini düşündüğüm ve hayran olduğum grup tenimi, vücudumu süsleyecekti. daha güzel ne olabilirdi ki?

    o dövme için önce onlarca dövmeci gezdik, temiz bir yer bulana kadar ki; bilen bilir bir annenin hijyenik bulacağı ve yeterince iyi olduğunu düşüneceği bir dövmeci bulmak kolay değildir. sonra dövmeciyle geçen ilk görüşme: neden istiyorum, emin miyim, nereye istiyorum, nasıl olsun, bu yanımdakinin annem olduğuna emin miyiz vs. sonunda ikna olup üzerinde çalışacağını söyledi. böylece bir sonraki haftaya bir randevum oldu ve o siyah cd kapağını arkamda bıraktım.

    ve bir sonraki hafta anneannem, annem ve ben heyecanlı bir şekilde dövme yaptırmaya gittik. nasıl da mutlu ve heyecanlıydım. bütün gün nasıl güldüğümü ve herkese anlattığımı hatırlıyorum. bunun için okuldan bile erken çıkmıştım. o izin kağıdını kocaman bir sırıtışla teslim ettim kapıdan çıkarken. dövmeyi yapan çocuk da iyi karşıladı bizi. biraz daha konuştuk ve logoda aerosmith yazan yere adımı yazacağını; çünkü şimdi aerosmith'i çok sevdiğimi fakat ileride aynı şeyleri hissetmeye devam etmeyebileceğimi, söyledi. logo güzeldi ve her zaman estetik olarak hoş dururdu, fakat isim benim ismim olmalıymış... suratımı astım; ama annemlerin de ısrarıyla kabul ettim, varsın olsundu. bir aerosmith dövmem olması yeterliydi.

    her zamanki gibi iğne derimden içeri girdiği anda rengim attı, başım dönmeye ve kulaklarım uğuldamaya başladı. 10 saniye sonra gözlerim kararmıştı. ayıldığımda o dövme koltuğuna boylu boyunca uzanmıştım. dövmecim endişeli gözlerle bana bakıyordu ve elinde bir bardak suyla bekliyordu. anneannem bileklerimi ovuyordu, annem ise alnıma ıslak bir şeyler dokunduruyordu. utandım... ama şimdi bakıyorum da dövmecinizle aranızda her zaman bir bağ oluşur, çok özel ve mahrem bir şeyi paylaşırsınız, bu bayılma işiyle çok daha fazla şey paylaştık.

    tekrar oturdum koltuğa, camdan dışarıyı seyrederek dövmemin yapılmasını hissettim. 7 saat sürdü. bu süreçte havanın yavaş yavaş kararmasını, güneş ışınlarının solmasını izledim. rexx sinemasının önünden geçen insanları ve saatler geçtikçe kalabalığın nasıl değiştiğini gördüm. bu sırada aerosmith şarkılarını dinlemeye devam ettik. sohbet ettik üzerine, o kadar büyülü bir gündü ki. bittiğinde iki kanatlarının arası 16 cm olan bir dövmem vardı.

    o kadar heyecanlı ve mutluydum ki; aerosmith artık benim bir parçamdı sanki... herkese gösteriyordum. bunu gururla yapıyordum. o kadar ki birkaç gün sonra çok sevdiğim din kültürü hocama bile gösterdim. adam beni her zaman severdi, inanmadığımı bildiği halde severdi. bir kere en iyi öğrencilerinden biriydim. onun dışında saygılıydım ki o zamanlar hala saygı duyduğum şeyler varmış... gerçi içinde bulunduğum ortam tam bir hoşgürü ortamıydı belki de havasından suyundan etkileniyordum. üstüne anlıyordum anlattığı şeyleri ve mantığını. o gün gidip dövmemi gösterdiğinde yavrum allah aşkına kapat, bana göstermen uygun değil, dediğini hiç unutmuyorum. insan sınırlarını bilmeli tabii... ben hiç bilen biri olmadım. yine de güzel olmuş değil mi, diye sorduğumda mutluluğumu bozmayıp güle güle kullan, demişti.

    yüzlerce kişiye gösterdim dövmemi hem de hiç utanıp sıkılmadan, insanların hoşuna gidiyordu. tam bir rockerdım işte. erkekler özellikle görmek için can atıyordu... ben hiç anlamadım, aslında ne düşündüklerini ve hayal ettiklerini. aynı din kültürü hocamın uygun değil dediği anda bana attığı mahcup bakışları anlamadığım gibi. o benim için bir aerosmith dövmesiydi ve ben bunu sadece böyle görecek kadar saftım.

    bundan 5-6 ay sonra hayallerimi gerçekleştirdim ve londra hyde park'da aerosmith konserine gittim. dövmem gözüksün diye giydiğim büstiyarı hatırlıyorum, hava o kadar pisti ki... üstüme kazak giymek zorunda kalmıştım, saçlarım yağmur ve nemden kabarmıştı, makyajım bile konser saatine kalmadan akmıştı. haziranın sonunda 14 derece yağmurlu ve puslu bir ingiltere havası işte.

    ama o iğrenç hava bile o mucizevi deneyimi mahvedemedi. hayatımın en güzel günlerinden biriydi. o kadar büyülüydü ki... neredeyse nefes bile almıyordum, gerçekten sahneye çıkarlarken 2-3 dakika nefes almayı bıraktığım için boğuluyormuş gibi olduğum zaman kendime geldim.

    o kadar kalabalıktı ki o gün yanlış hatırlamıyorsam 100.000 kişi vardı, o çamur deryasında. döpyesli teyzelerden tutun 2-3 yaşındaki çocuklara kadar geniş bir izleyici kitlesi vardı. toplamda 1 saat 20 dakika süren o şölen, muhteşem bir rüyaydı benim için. o gün yanımdaki birinin de dediği gibi o anda dünya batsa umrumda olmazdı. mutluluktan ağladığımı hatırlıyorum; ama pek fark edilmiyordu yağmur yağdığı için. şarkı söylemeyen ve kimselerin şarkı söylediğini görmeyen ben o gün söyledim. bütün ruhumla o şarkıları yaşadım ve en sevdiğim şarkıların hepsini söyledikleri için kendimi dünyanın en şanslı insanı saydım.

    hele bir de stevie'yi o 20 küsür metrelik sahnede koştururken görmek, hem de o yaşına rağmen... bir de en sevdiğim şarkılarından birinde toxic twins'i yanyana bir pufta oturup biri gitar çalarken diğeri ona yaslanmış ıslak gözlerle şarkısını söylerken görmek... şimdi bile gözlerim doluyor.

    döndüm ve her şeyimden çok sevdiğim ipod'umla her an her koşulda dinlemeye devam ettim. okulda sıkıldığımda şarkı sözlerini defterlerime, converse'imin kenarlarına, duvarlarıma ve bilumum yerlere yazdım. kafamdan mırıldandım.

    mutlu günümde, neşeli olmak istediğimde şarkılarını dinledim.
    üzüldüğüm ve acı çektiğimde dinledim.
    hayal kırıklığına uğrayıp, umutsuzluğa kapıldığımda dinledim.
    yoldayken veya odamdayken dinledim.
    kutlama yaparken ve yas tutarken dinledim.
    unutmak için, hatırlamak için dinledim.

    kendimi anlatmak için kullandım sözlerini; duygularımı anlamlandırmak için, bir şeyler hissetmek için dinledim. başkalarını gördüm bazen de...

    bir gün dinlemeyi bıraktım ta ki yeni albümlerini çıkarana kadar... tam bir fiyaskoydu. dedim ki haklılarmış, artık sevmiyorum.

    bugün ise o kadar çok istedim ki dinlemeyi ve eski sevdiğim şarkılarını açtım. hala seviyormuşum, hala beni mutlu ediyormuş. bir şey değişmemiş ki; bu grup hala benim en sevdiğim grup, o karadelik ağızlı stevie hala en sevdiğim frontman, o şarkılar hala bana bir şeyler hissettiriyor.
  • bize guns n roses'ı bahşeden yüce insanlar.
  • şarkıları bi şekilde beni kendilerine çekmeyi sağlamış grup, odamdaki eski çekyatın üzerine sahne gibi çıkıp televizyon da klipleri başladığında steven tyler 'la beraber düet çalışmalarımız oldu zamanında...:)
  • bazilari buna israrla "yurasimit" derler.
  • üzerinde bir cenabetlik olduğunu düşündüğüm grup. 1999 yılında seattle yakınlarındaki the gorge'da konserlerine gitmek için bilet almıştık. yola çıkmamıza saatler kala steven tyler'ın rahatsızlığı yüzünden konserin iptal olduğunu duyunca yıkılmıştık. burada yaşadığım hayal kırıklığından olsa gerek son dakikaya kadar bilet almadım istanbul'daki konserine. bu sabah evden çıkarken keyfim olursa giderim dedim. kısmette yine iptal olması varmış demek ki. iptal olmasına üzülmedim ama bu sefer. o kadar can gitmiş, biz de eğlenmeyiverelim...
hesabın var mı? giriş yap