• "kendini eksik hisseden biri mükemmelliğe, kendini tam hisseden birinden daha yakındır."
    sahife: 67 satır: 24

    okumayan primat kalır derim, ona göre!
  • okurken yabancı dilde yazılmış da türkçe' ye kötü bir çeviri yapılmış hissi uyandıran kitap.
  • "içinde evrim var kızım kesin çok seversin." diye kandırıldım eylem tarafından.
    3 gün önce okumaya başladım, 242. sayfadayım. öncelikle belirtmek isterim ki;
    bu kitabın kurgusu "kesinlikle" james cameron'un avatar'ından esinlenmiş. bir sorun yok, her fikir, her eser başka bir fikri ve eseri ateşler, olası ve fakat sorun şu ki; çok bayağı bir dil hakim kitaba. odaklanıp, kurgunun içine giremediğim hiçbir kitabı okumam, hiçbir filmi seyretmem, tam odaklanıyorum ve kurgunun içine giriyorum, azra abla öyle bir laf ediyor ki, anlatmaya çalıştığı insanımsıların rezilleşmiş dilini getirip kitabın üzerine bomba gibi atıyor. günümüzde hepimizin günlük ağızla kullandığımız bu kelimeler, kitabı basitleştirip, okuyucuyu kurgudan tamamen koparıyor. bir kitap yazılırken, sadece güne ve zamana hitap etmesini hiçbir zaman doğru bulmadım ben, öyle bir kitap olmalı ki, bundan 150 sene sonra okuyan kişi de, kendi zamanının dilinde okuyabilmeli. okuyamadıktan sonra, okuduğunu anlamlandıramadıktan sonra ne yazık ki o kitap "muhteşem" dahi olsa gelecek nesillere aktarılamazsa çok da önem arz etmez. günümüzün okunmuş, içi boşaltılmış ve bir kenarı atılmış binlercesinden farkı kalmaz. demem o ki; bir yazar yazdığı kitabın dilini, zamanının basitleştirilmiş ve gerçek anlamından dönüştürülmüş kelimeleri ile doldurmak yerine, kelimelerin gerçek anlamlarını bozmadan kuşaklar sonrasına aktarılması adına titizlikle çalışmalı.
    diğer kitaplarını okumadım, okumayacağım da zaten. bu kitabını da eylem tarafından kandırılmasaydım okumazdım, nasıl bir yazar olduğu konusunda söyleyebileceğim tek şey elimdeki bu kitap ve umarım diğer kitapları da bunun gibi kurgudan kopartan günümüz anlamsızlığına teslim edilmemiştir.
  • yaklaşık ilk yüz sayfası başka bir gezegende geçen, günümüz insanından "insansı" diye bahseden, evrimin sonlanmadığı iddiası üzerine kurgulanmış, fi, çi , pi üçlemesinden daha başarılı bulduğum azra kohen kitabı.
  • bu bir bilimkurgu kitabı değil onu bi bilelim. bilimkurgu sosu serpiştirilmiş bir kişisel gelişim kitabı.

    bilimkurgu sever olarak "bir de şu türkiye çok satan bilimkurgu listesinden deneyeyim" diyerek alırsanız karşılaşacağınız şey marketlerin indirim rafındaki kişisel gelişim kitaplarının içine bilim kurgu serpiştirilmiş hali.

    kitapta muhtemelen yazarın inandığı türlü komplo teorileri romanın kahramanları ağzından gerçekmiş gibi anlatılıyor. aşı karşıtlığı. nükleer karşıtlığı, astrolojiye inanç ve fazlası...
    misal, astrolojiden gerçekmiş gibi bahseden, "milyor" km uzaktaki gök cisimlerin manyetik etkisinin bizi etkileyebileceğinin söylendiği bir kitap.

    kitabın öğrettiği bir şey varsa o da bu ülkede "çok satanlar" listesini ciddiye almamak gerektiğidir.

    s140 tan öncesi işkence sonrasında sürüklüyor. keşke bu kadar yoğun komplo teorisi propagandası ve her sayfasında vıcık vıcık kişisel gelişim olmasaymış.

    sadece bir sayfada geçecek bitki hayvan türleri için o kadar dipnot gerek var mı ya...

    kitap özetle "azıcık insan olun". ama 600 sayfa yazayım ki anladığınız garanti olsun ;d
  • --- spoiler ---

    sonje küsüratllı sayfalar boyunca delirtti. toplumumuzdaki erkek beyniyle birebir uyumlu bi uzaylı. penisini tanımadığı kadınlara emdiren, baska kadınların duygularına yenik düşüp sarılan, öpen ama aşık olduğunun farkında bile olmayan bi öküz.
    aşık olduğu kadının kendisine dokunmasına dahi katlanamayan,duygu empatisi olmadığı halde kendisini üstün gören bir varlık.
    numi ise hiçbir durumda sonje'den yardım istemeyerek kendisini gözümde bi kat daha yükseltmiştir. son durumda dahi o kadar zor durumda olmasına rağmen kurtarmıştır kendini ve diğerlerini.
    başrol sonje ve numi olsada kitap tamamen seksten oluşmuyor, hatta bir iki sayfada var. toplumun birçok sorununu o kadar uzun anlatmış ki sanırım duygusal boşluktan bu konuya sinir oldum. bilemiyorum.
    saygılar
    --- spoiler ---
  • başıma bir şey gelmeyecekse pek de beğenmediğim bir kitap oldu. akilah azra kohen'in kafayı taktığı birkaç meseleyi (şeker zehirdir, toprakla uğraşın, evrende hata yoktur vs) bin kere evire çevire, aşağı yukarı aynı cümlelerle, mesaj vericem diye gözünüze soka soka yazdığı kitap.

    fikirler ve felsefe bazında doğru olsa da eksik gedik boşluklu kurgusuyla ve sürekli "8 kere daha yazayım da iyice anlasın geri zekalılar" mantığıyla beni mutlu edememiştir.

    dili açısından akıcı, kendini okutan bir kitap olsa da gereksiz bir zaman alıcı.
  • azra kohen çok mu zeki yoksa çok mu aptal ve basit bir yazardır, tüm kitaplarını okumama rağmen hala çözememiş bulunmaktayım...gerek röportajlarından ötürü, gerek ayşe arman gibi yalakalarla takılıp sosyal mecralarda bu tip insanlara övgüler dizmesinden ötürü, gerek kitaplarındaki kurnazlıklardan ötürü, bu kadın hakkındaki fikirlerim çok uçlardadır..

    kitaplarındaki aşk hikayelerini görmezden gelmeye çalışıp, dünya görüşünü analiz etmeye baktığımda gerçekten başarılı ve cesur buluyorum.fakat gel gelelim bu vizyonunu kelimelere transfer etmesine baktığımda tamamen leş bir yazar.

    öte yandan kafamdaki yeni bir sekmede birden şu beliriyor ve böyle bir dünya görüşüne sahip insanın bu kadar basit olacağına inanmak istemediğimden dolayı, kurgularının ve bağlamlarındaki basitliği;
    hitap ettiği kesimin seviyesine inmeye çalışıp, ne okusalar, ne öğrenseler kardır güdüsüyle, varsın popülist kültür seviyesinde olsun yeterki şu dünya görüşümden bir nebze faydalansın insancıklar prensibine bağlamak istiyorum...

    aedene gelirsek; 10 üzerinden 7 verdiğim bir kitaptır.ana fikir, hatunun kitaplarının genelinde belirttiğim üzere çok başarılı, ama 600 sayfayı okumaya değmeyecek kadar bıktırıcı, bazı yerlerindeki saçmalıklarıyla tısssssslattıracak kadar usandırıcı bir kitap...
  • ılk elime alıp başladığımda biraz okuyup bıraktım. sonrasında doğum yaptım ilk 3 ay sadece çocukla ilgilendim falan derken bi gece uykusuz uykusuz hayatım iyice monotonlaştı bari bi kitap okuyayımda beynim açılsın deyip elime aldım. sabaha kadar okudum. 1 saat kadar uyuyup tekrar devam ettim. emzirirken, masaj yaparken, yemek yaparken falan gözüm hep kitapta, bitirmem lazım hemen! bittiğinde ise çok büyük bir boşlukta buldum kendimi ve böyle bi dünyada bütün bunlar olup biterken insanlığın sonunun geldiğini düşündüm. okuyacaklara tavsiyem kitabın başında sıkılıp bırakmayın. numi ve sonjenin dünya gezegenine gelmesiyle olaylar başlıyor. dünya gezegeninin ilk bakışta görünmeyen ya da alışılmış, geçiştirilmiş, içimizde yer etmeyen durum ve olaylarına başka bi açıdan bakmanıza yardımcı olacağını düşünüyorum. kurgusunun avatara benzediğini yazanlar olmuş. azra kohende bu konuda bir youtube kanalında açıklık getirdi. kitapta yaratılan 12 gezegen var ve hepsinin temelde varlığını en üst noktaya taşımak yani mükemmelleşmek gibi bir düsturu var. bu açıdan bakıldığında avatarla alakası yok denecek kadar az. ıkisi de bilim kurgu evet ama bu kadar. birinde insanlar bir gezegeni işgal edip kaynaklarını sömürmeye çalışırken kitapta farklı gezegenden 2 varlık dünyaya ayak basıyor ve insanlığın kaderini değiştiriyor. bir diğer açıdan kitabı bitirdikten sonra kendime iş edinip kitabın altındaki dipnotları tek tek araştırmaya koyuldum. fakat kendimi edindiğim bunca gerçeklikle yaşadığım dünyadan bağımsız farklı bir gizli dünyada buldum. vay arkadaş dünyada neler olup bitiyormuş diye sürekli iç geçirerek, kimi zaman ağlayarak, kimi zaman umutsuzluğa düşerek okuduğum bu kitap beni farklı bir insana dönüştürdü. ayrıca altta önerilen müzikler de şahane. okurken mutlaka dinleyin.
  • aeden aslında bir gezegenin adı ve bu gezegende insandan daha üst düzeyde evrimleşmiş insan formunda canlılar yaşıyor. bu canlılar düşünce hızıyla galaksiler arası geçiş yapabiliyorlar. bu canlılara '' gerçek insan '' diyebiliriz zaten dünyaya geldiklerinde insanların çok ilkel olduğunu , birbirlerini öldürdüğünü ( savaşlar, kavgalar vs.. ) , beslenirken bile kendilerini zehirlediğini ( şeker yiyerek , yapay besinler tüketerek vs..) , para için savaşlar çıkardıklarını (petrol vs..) , insanların kim için ve neden çalıştıklarını bilmedikleri işlerde çalıştıklarını , parası olmayanın parasını olanı ezdiğini, insanları tedavi ediyoruz diyerek ilaç üreten şirketlerin aslında insanları sürekli ilaç kullanmaya teşvik edip zehirleyerek çok büyük paralar kazandıklarını, kanser gibi birçok tehlikeli hastalığın tedavisini bulan doktorların şüpheli ölümleri ( şirketler çok para kazanıyor bu hastaları tedavi ediyoruz diyerek) , doğanın katledilmesi , her tarafınn betonlaşması , hayvanların yok edilmesi vss..( daha çok var aklıma bu kadarı geldi) gibi dünyada olan bu düzenin insanlar tarafından benimsendiğini ve hiçbir şey olmuyorcasına hayatlarını sürdürdüklerini görünce insanlara '' insansı'' diyorlar. olaylar bu 2 gerçek insanın dünyadaki bu düzeni değiştirmeye çalışmasıyla birbirine bağlanıyor.
    kitap dünyaya farklı bakmamı sağladı diyebilirim. kitabın eleştirilecek yönleride var tabi. tavsiye ederim.
hesabın var mı? giriş yap