• benim oğlanı paketli gıdadan uzak büyütüyoruz. "aman şöyle zararlı, aman böyle zararlı" diye anlattıkça anlatıyoruz çocuğa, çocuk markette o reyona girmiyor dahi. elma cipsi, şeftali cipsi atıştırıyor yavrucak..
    ama o yanımda yokken bambaşka tabi...

    oğlanı okula bıraktıktan sonra, "aaa, zararlı o" dediğim ice tea ile günün şanslı paket gıdasını alıp parkta oturup, abur cubur öğünü yapıyorum.
    sonra eve gidip çocuğa, kızartmasız kavurmasız yemekler, rafine şekersiz kekler, pekmezli tatlılar...
    abur cubur, paketli gıda benim karanlık tarafım sanki...seviyorum..

    "eşim dostum beni sağlıklı besleniyorum sanıyor,
    abur cubur seviyorum, kimse bilmiyor"
  • başkalarının evlerinin mutfak çekmecelerinde çeşit çeşit bulunmasını kıskandığım; bununla beraber, bizim evde birkaç dakikadan fazla böyle durmasının imkansız olduğunu bildiğimden dolayı da hüzünlenmeme sebebiyet veren yiyecekler.

    oysa, ben de ne kadar isterdim markete gidip bir sürü abur cubur alıp, canım isteyince birkaç eti puf, eti cin vs. yiyebilmeyi. ne yazık ki olmuyor, olamıyor. fazla yememek gerek diye az az alıyorum. ancak, az olunca da ''yiyelim de bitsin'' hastalığım devreye giriyor ve aldıklarımın hepsini yiyip bitirmeden içim rahat etmiyor.
  • ne geleceğe dair umutlarım, ne sevenlerim, ne sahip olduklarım..

    beni hayata bağlayan buymuş arkadaş. evimde değilim bu gece, aç da değilim ama, dayanılmaz bir atıştırma isteği başladı, etrafta atıştırabileceğim hiçbir şey yok. önümde abur cubursuz koca bir gece.. nasıl geçecek bilmiyorum. bisküvi, çikolata, gofret.. bifa'yla farkı fark etmeye bile razıyım. ah ulan. bu hallere düşecek adam mıydım ben. biraz ileri görüşlü olaydım, açeydim gollerimi, bi biskrem alaydım sabahtan.. şu an eti browni intense başlığını sol frame'e taşıyan olursa yemin ederim ip'sinden adresini bulur adam toplayıp ağzını yüzünü kırdırırım. zeytinburnu'nun ıssız sokakları beni bekliyor sanırım. bir umut.. yarım saat içinde dönmezsem, doyamadan gitti yazın başlığıma.

    edit: gidemedim lan. kesme şeker yiyorum. amına koyim böyle hayatın.
  • öğün dışında yenen ve kıç-göbek olarak direk yapıya katılan yemeklere verilen isim..
  • ablamin mutfak dolabinda yazan mutfak kurallarindan biri:
    "yemekten once abur cubur yemeyin, yemegi yakarsam onun yerine yersiniz."
  • hastalık gibi bulaşıcı ve gittikçe insanı kendine bağımlı hale getiren yiyecek-içecek grubu. bu tür yiyeceklerin en büyük tehlikesi, tehlikesiz olarak görülmeleri. sigara, içki vb. alışkanlıklar global olarak zararları ilan edilen ve büyük ölçüde bu zararları kabullenilen alışkanlıklar. oysa ki abur cubur'ların dünya çapında temel bir gıda maddesi muamelesi gördüğünü herkes bilir. hatta durum bundan da öteye gider ve temel gıdalardan fazla bu abur cubur'ların reklamları yapılır. ambalajları ve reklamları janjanlıdır, dikkat çekicidir, özendirir.

    sinsidir bu abur cubur'lar, damağınızı alıştırır ve bağımlı hale getirir insanı. çünkü içinde yapay lezzet vericiler ve şeker vardır, üstelik bu şeker çoğunlukla doğal da değildir, glükoz ve türevleridir. insan iştahını ve metabolizmasını kısırdöngüye sokmak ve kendine çekmek için tasarlanmıştır bunlar adeta.

    mucize bir mekanizma olan vücut, normalde dokunma ve tat alma duygularıyla, zararlı gıdalara karşı savunma yapabilecek donanımda olsa da; yapay malzemelerle tatlandırılmış, kokulandırılmış ve dokulandırılmış bu gıdalar karşısında kanar ve onların tuzağına düşer. böylece 7'den 70'e herkesin tüketimini garantilemiş bu endüstriyel gıda, onun zararlarını farketmeyen ve şüphe duymayan bir toplumun hayatının bir parçası olur.

    bunu ciddiye alıp resmen kesin ve kararlı bir tutumla bırakmayı kafaya koyduğunuz ve bunu gerçekleştirdiğiniz gün anlamaya başlarsınız aslında durumun ciddiyetini. artık her şekeriniz düştüğünde elinizi atacağınız ve sizi sağlıklı gıdadan uzaklaştıran o mekanik gıda yoktur hayatınızda, ama bunu sağlamak çok zordur. o an anlarsınız ne derece bağımlı olduğunuzu, çünkü bağımlılık vücudunuzun şeker dengesini alt üst etmiştir. bunu düzene koymak için resmen mücadele vermek zorundasınızdır. kolay olmaz bu süreç, ve doğal gıdalardan yardım almanız gerekebilir bu noktada.

    gün gelip de çok uzun süredir uzakta olduğunuz mekanik gıdadan bir lokma ağzınıza attığınızda anlarsınız yapaylığını, zararlı tadını ve yabancılığını. o an mideniz ağrır, şişkinlik olur, veya hasta gibi hissedersiniz kendinizi. tiksinirsiniz onu çılgın gibi yediğiniz zamanlardan.
  • gunluk olarak yakilacak enerjinin uzerinde enerji barindiran normalin disinda caba sarfedilmemesi durumunda vucutta depolanip sagliksiz bir yapilanmaya neden olacak yenilebilen maddelerin tumune verilen genel ad.
  • yemememiz gereken seyler butunu.. (bkz: doktorun dedigini yap yaptigini yapma)
  • anneannemin abırcabır şaklinde telaffuz ettiği kelime
    (bkz: denizli şivesi)
  • 1. insana mutluluk veren, genelde kilo almaya sebep olan, çok saglikli oldugu soylenemeyecek cikolata, seker, cips, findik-fistik ve turevleri. her zaman karsi konulmasi gereken ama bir o kadar da cezbedici yiyecekler grubu.
    2. ben
hesabın var mı? giriş yap