*

  • hayvan korkusu..
  • (bkz: zoofili)
  • (bkz: araknofobi)
    (bkz: klostrofobi)
    (bkz: nekrofobi)
    (bkz: uktefobi)
    (bkz: ssgfobi) *
  • (bkz: hippofobi)
  • freud'un bir yerden okuduğum araştırmasına göre daha çok kadınlarda ve örümcek korkusu şeklinde görülen korku tipiymiş. yalnız benim çevremde bunca yıllık yaşantım boyunca hep erkeklerde ve daha çok köpek korkusu olarak rastladım, belki zoofobinin konusuna girmiyor ya da o da benim ya da ulusumun orijinalliği demek ki. orijinallik dedim de tıbbi değil belki, ancak zoofobiyi hayvan korkusu olarak kabul ettiğimizde en enteresanına bir süre önce şahit oldum: balık korkusu. bu korkunun da fişofobi olarak literatüre geçmesini talep ediyorum. olay aslında tam olarak şöyle gelişti:

    bir gün ev arkadaşımla televizyonda akvaryum mu gördük ne olduysa muhabbet balıktan açıldı. o sıralar hangi balıkların sezonu olduğundan, hangisinin iyi gideceğinden, rakıdan, mezelerden bahsederken normal olarak gaza geldik ve o akşam balık yemeye karar verdik. arkadaşım evimizden fazla bir mesafede olmayan kadikoy balik carsisi'na balık almaya gitti, o sırada kız arkadaşım aradı, ona akşam balık yiyip yemeyeceğini sordum, "deli misin, bayılırım, ben de ne zamandır çok istiyordum" dedi, ve doğal olarak plana dahil oldu. ben beceriksiz ev arkadaşı rolümü üstlenerek hızla kocaman bir kaseye salata yapmaya başladım. kız arkadaşım ile balık almaktan dönmüş olan ev arkadaşım da "balıkların kafalarını koparıp bağırsaklarını sökme" vahşetine giriştiler. hızlı hızlı balıkların kafasını koparırken birden kız arkadaşımın parmağına kılçık battı ve o ince sesiyle çok minimal çapta bir çığlık attı, aslında çıkardığı ses yaklaşık "viyk!" gibi bir şeydi. balık katliamına dalmışken sesin tam da o anda elinden kaymış olan balıktan geldiğini sanan 1.95 boyundaki yapılı ev arkadaşım ise zıplayarak balığı havaya attı. tabi bu tam bir fobi sayılmaz belki ama dar anlamda bir hayvan korkusu olduğu bir gerçek...
  • doğaya ve bilhassa kendi doğasına yabancılaşarak, kendisinin de bir tür hayvan olduğunu unutarak apartmanlarda, betonarme şehirlerde evrilen insan korkusu. hayatın bazı renklerini hiç göremeyecek olmaya sebep olan üzücü bir körlük.
  • hayvan korkusu. bildiğim kadarıyla öyle sadece kediden, köpekten, kuştan, ottan boktan korkmak değil de; genel olarak, bütün hayvanlardan korkma durumu... tıbbi bir tedavisi de yokmuş bunun. bizimle aynı gezegeni paylaşan, bizim var olduğumuz her yerde var olan, kendi türümüz dışındaki canlılardan korkarak koca hayat nasıl geçer bilemiyorum. acı ama gerçek; onlar her yerdeler...

    kanımca bir insanda hayvan fobisi oluşmasında ailelerin de rolü büyük. küçüklüğünden beri evini bir kedi/köpekle paylaşmış bir insan, hayvanlarla büyümüş bir çocuk düşünün.* bir de "aman elleme ısırır!", "sakın yaklaşma tırmalar!", "dokunma pis, tüyü kaçar", vb. beyanlara maruz kalan bir çocuk düşünün. bu şekilde yetiştirilen insanların hayvanları sevmemesini, sevse de uzaktan sevmesini*, ya da deli gibi korkmasını anlayışla karşılamak gerekir.
  • bir ay kadar (yamulmuyorsam 6 seans) psikologa gittim bu meret için ama hiç bir şeye yaramadı.az başımı ağrıtmadı bu halen de ağrıtıyor.abi bir insan kapıdaki kedi yüzünden evine giremez mi? yok arkadaş kaç kere bina kapısındaki kedi yüzünden gidemedim evime ama hala birileri tutturuyor gel bir şey yapmaz diye.

    bu arada olayın kökeni hayvanın negatif anlamda neler yapabileceğini düşünmek ,en azından benim için böyle.
  • annemin sahip olduğu korkudur ve bize olan etkileri evde asla kedi köpek gibi bir hayvan besleyememenin çok ötesindedir. misal, hemen bir anımı anlatayım: yıllar önce kireçburnu taraflarında annem, ben ve annemin üç arkadaşıyla beraber bize kiralık ev bakmaktayızdır. üç katlı apartmanın bahçe katında yaşayan adamda, ki kendisi aynı zamanda o apartmanın görevlisidir, göreceğimiz dairenin anahtarı vardır. apartman yokuşta olduğu için bahçe katına inen uzunca bir merdiven vardır ve merdivenin tepesinde, yani bizim durduğumuz yerde demir kapı vardır. biz beş kişi sesleniriz sesleniriz adam duymaz, ama aşağıdan köpekler havlamaya başlar. bir bakarız ki ikisi rottweiler olmak üzere üç adet dana kadar köpek bizim sesimize iyice sinirlenmiş havlıyorlar. içimizden birinin"ben bi inip bakayım, köpekler nasılsa bağlıdır" diyip coşması ve demir kapıyı açmasıyla beraber kadın daha merdivene adımını atamadan köpekler yukarı dört nala koşmaya başlarlar ve işte burada biz stratejik olarak sıçarız. kadınlar apartmanın dış kapısına yani arabaya doğru kaçışırlar, bense en geride kaldığım için köpekler aramıza girerek beni kadınlardan ayırırlar. "allahım nolur açılsın" diye bir umut kapıyı omuzlamak için apartmana doğru seğirtirim ama köpekler üstüme doğru koşar, onu da yapamam. geri geri bikaç adım atarım ve sırtım kapıya yapışır. köpeklerden biri ön ayaklarını omuzlarıma kadar dayayıp ayağa kalkar ve suratıma bakar.. kadınlardan gençliği köyde geçmiş bi tanesi gelir hayvanı ite kaka kovalar ve kabus biter. peki bunu niye anlattım? köpekler bir şekilde aşağıya yollanır, demir kapı tekrar kapanır, o arada ben kendime gelirim, etrafa bakınırım ama annemi etrafta göremem. annem, köpeklerin sesini duyduğu ilk anda seinfeldde george costanza'nın yangından yaşlı kadını iterek kaçışı misali en önden kaçmış, arabaya binmiş, binmekle de kalmamış kapıları da kilitlemiştir. hatta kendisi teknoloji özürlü olduğundan kilidi açıp da arabadan çıkamamaktadır. yani arabaya kaçabilsek açıp da bizi içeri alamayacaktır.. işte böyle çoluğunu çocuğunu köpeklere yem ettirir hayvan korkusu, yani ciddi bir iştir..
  • tedavi gerektirdiğini düşündüğüm korku türü. sosyal fobisi olan doktora gider, agora fobisi olan doktora gider, panik atak olan doktora gider. ama bir tek bu börtü böcek korkusu olan arkadaşlar sorunu olduğunu kabul etmez ve her şeyi onlara göre ayarlamanızı bekler. çünkü korkuyolar anlıyo musun, çok feci bişey yani...
    yok abi anlamıyorum, anlamaya da niyetim yok. ben yıllardır sosyal fobi ile pençeleştim, iyi kötü aştım. niye? anlamsız bir korku çünkü. git sen de tedavi ol. kimseye zararı olmayan bir hayvandan korkman normal değil. kabul et ve tedavi ol. çünkü hayvandan arınmış bir ortam bulamazsın, istemen de çok acımasızca. bu dünya bizlerden önce onlara aitti çünkü. eskiden birlikte yaşardık sonra ihtiyacımız kalmayınca biz onları kovduk. ama hala her yerdeler ve sen hala onların bir çok şeyinden faydalanıyorsun.
    ben de insanlardan faydalanıyorum o yüzden sorunsuz bir şekilde birlikte yaşama yolu arıyorum. sen de biraz makul ol lütfen.

    edit: çok korkunca ortalığı nasıl velveleye verip tek bir emir ile hayvanları ortamdan nasıl uzaklaştırabildiğinizi gurur verici hikayeler gibi anlatmışsınız ama gurur duyulacak bir şey değil. gerçekten. bir noktadan sonra sadece bıkkınlık veriyorsunuz insanlara.
hesabın var mı? giriş yap