• yenilmiş durumda olan.
  • (bkz: ezik)
  • bir yere sürtülerek yahut bir canli tarafindan kemirilmek suretiyle a$indirilmi$ olan.
    (bkz: bit yenigi)
  • (bkz: yeniliş)
  • ellerimdin
    ellerindim severdim
    nefesine koyar başımı dinlerdim
    güzel miydin?
    güzeldin… gördüğüm güzeldi

    görmediklerim yaktı beni, içimi, tenimi, bedenimi…
    göremediklerim, hissedip de konduramadıklarımın acısı…

    pazartesi ciğerim yanar her pazartesi sarhoş geçen saatler sonrası kavuşma seansı
    yatağımı yakan sıcak değil içimi yakan
    çok daha fazlası…
    beni yakan sonu belli hikayeyi değiştirememenin acısı…

    büyüttüğüm umutlar altı ayda harcadığım geleceğimin yası
    altı ayda doyamadığım sekerin ağzımdaki pası
    ben seker sevmem ki
    ama en sevdiğim damağımdaki dimağımdaki hazzı
    unutmaya mecbur kaldığımın resmi
    yarım kalmışlığımın aynası sokağın puslu lambası
    sönsene dibine bile hayrın yok
    benim yanan ciğerim yeterince aydınlatır mahalleyi sana gerek yok…

    sımsıkı sarılsana dizlerimin hali yok beni ayakta tutmaya
    üstüme çullanma gücüm yok taşımaya tükendim
    seni de beni de seninkileri de benimkileri de taşımaya hevesliyken bu dizler
    zaten incinmiş hasarlı ama kararlı dizler
    simdi kabuk bile tutmayan yaralarından akan kanlar toprağı besler

    kanmış çocuk yüreğimin yaraları nereye akıtsın acılarını
    kandırılmış bu koca adamın gözyaşlarıyla kavrulur mu… iyileşir mi
    tuz basılan yaraların acısı çabuk geçer mi… geçsin nolur geçsin…
    üzerine titrediğim… hayalinle geçirdiğim günler
    senleyken sensizdim hasretinden
    ne değişti
    ben değiştim
    ama istemeden
    değiştik de sen ben mi oldun yani
    ya ben kim olayım da bir daha gitme… olamam ki…
    beni benken sevmeyen sen kim olsam seversin…
    söyleseydin denerdim… söz vermezdim ama çok isterdim çok denerdim… çok severken gitme diye…çok öperdim…*
  • "bir hayvanın veya böceğin bir şeyi yiyerek o şeyde bıraktığı iz" (bkz: tdk)
  • çukurova kırsalda, birinin bağına bahçesine bir başkasının hayvanları girip zarar verirse şayet, bahçe sahibi hayvanların içinden istediği bir tanesini seçip alabilir. verdiği zarara göre bazen birkaç tane de olabilir bu. yazısız bir kuraldır adeta. hatta hayvan sahibinin teklif etmemesi ayıp karşılanır bir zarar sözkonusu ise.

    bu zararı telafi etme durumuna "yenik almak" denir.
  • belki zeytindağı gene de bir tür yeniklik, tarihsel muhaliflik kitabı olarak ayrılıyor, özel yerini bulup yazarına alternatif kader biçme fırsatı veriyor. (bkz: falih rıfkı atay/@ibisile)

    kaçaklığın tadı, yetersiz ve utandırıcı çözücülüğündeki çekim... bir arkadaşım, takım yenikken sakatlanıp sahadan çıkmayla pek rahatladığını, mahkemeden kurtulduğunu anlatırdı. tanrısal insanın zaaflar, korkaklıklar, kolaycılık şeklini almış yol azıkları.

    "ancak mutlak yalan doğruyu söyleyebilir bugün. doğruyla yalanın ayrım yapmayı nerdeyse imkansızlaştıracak ölçüde birbirine geçmesi ve en basit bilgi parçasına tutunmanın bile bir sisyphos emeği gerektirmesi, savaş alanında yenik düşen ilkenin mantıksal örgütlenme alanında zafere ulaştığının işaretidir." theodor w. adorno- minima moralia

    (ilk giri tarihi: 18.1.2018)

    (bkz: sahada kazanmak vs masada kazanmak)
hesabın var mı? giriş yap