• şimdilerde bir tek şehirlerarası otobüslerin bilet satış acentaları için kullanılan deyim.
  • murathan munganın yeni kitabı
  • küçüklükten beri hoşuma gitmiş sözdür bu..ama yazıldığı gibi "yazıhane" şeklinde kullanılmamalı, imkanlar dahilinde yayılarak "yazaaaaane" telaffuzunda bulunulmalıdır..ofis, , dükkan hiç birine benzemez yazaaanenin şahsına münhasır bir karizması vardır..
  • ofis ve bürolar hep bir soğukluğu, yazıhaneler ise bir sıcaklığı çağrıştırır. ofisler, bürolar genelde temiz, pak, ısıtma/soğutma sistemli, steril ve de tozsuz ortamlar vaad eder sahibine. oysa yazıhaneler muhtar masalarına benzeyen formika ve sac karşımı masalarla tezyin olunmuştur çoğu zaman. duvarlarında sarı-yeşil post it’ler yerine, siyah-beyaz fotoğraflar ve “hakkımda ne düşünüyorsan allah sana iki katını versin” yazılı tabelalar, ayet-el kürsiler vardır. döşemesi yırtık sandalyeler, tozlu raflar, alışveriş yapılan toptancının hediyesi kalemlik yazıhanenin tabii dekorudur. bu dekor ofislerde genelde çalışanların getirdiği, pazarlamacıların bıraktığı, ilaç firmalarının imzalarıyla süslü modern büro malzemelerinden müteşekkildir. ofisler sigara içmenin yasak olduğu herkesin plastik bardaklarda makine kahvesi içip diş sararttığı yerlerken yazıhanelerde tüttürülen sigaranın lezzeti başka, kokusu başkadır. çay markayla alınır.
    ofisler klimanın suni havasına terk edilmişken, yazıhaneler kışın piknik tüpüne takılı, iptidai, tek göz radyan sobalarla ısınır. yazın ise pervanesi kırık tel kafesi çıkık, markası bile hatırlanmayan almancı bir akrabanın yetmişlerde getirdiği metal gövdeli vantilatörlerle sıcağa meydan! okunur.
    ofise gelen misafir patronun gözünde mesai gasp eden bir şeytandır. zaten ziyaretçi bakışlardan rahatsız olur. yazıhanelerde patron kişi her daim mahalleli ile, komşu esnaf ile muhabbet halindedir. muhabbet çoğu zaman üç tabure ve bir tavla vasıtasıyla inşa edilmiş tavla oynama sahasında devam eder.
    özetle yazıhane şehir, ofis kenttir.
  • murathan mungan'ın seçki kitaplarından biri. içinde yazarların, yazmak üzerine, neden yazdıklarına ve yazının onlar için ne demek olduğuna dair yazıları yer alıyor. seçkide george orwell, peter handke, ursula k le guin gibi yazarların yazıları var.
  • kartal tibet'in bilumum ofis için kullandığı tabir.
  • istanbul üniversitesinde türk dili ve edebiyatı okuyan 3. ve 4. sınıf öğrencileri tarafından çıkarılan kültür dergisi. edebî dile önem veren, dergicilik ve edebiyat için mesai harcayan bir grubun ürünü.
  • asker ocağında ofis veya büro yerine ısrarla kullanılan terim. bildiğimiz oda işte. bu odayı habitat bellemiş askeri organizmalara ise yazıcı denir.
  • ofis değil; büro ya da yazıhane derdi babam. daktilosunu çağrıştırır bana yazıhane hep. gözümün önüne duvardaki çerçeveli, hafif sararmış diplomalar ile dosya dolabı gelir...ve bazen burnumun direği sızlar.
  • yazaane...

    saray yavrusu gibi de olsa, yerin dibinde rutubet kokan karanlık-izbe bir yer de olsa, bütün yazıhanelerin bir ortak noktası olur; konfigürasyon... patron masası, önünde de iki koltuk, ortalarında bir sehpa, sehpanın üstünde büyükçe bir kültablası... değişmez...
hesabın var mı? giriş yap