• aksiyon filmlerinde sıklıkla kullanılan, hemen akabinde can alıcı bir aksiyon gerçekleşen dialog.
  • uskudar musahipzade sahnesinde izledigim, belediye sehir tiyatrolarinin yeni oyunu. ilk biz izlemis olduk ancak oyuncularin tecrubesi, dogalligi bunu bize hic yansitmadi. oyunda darbe zamanindan esintiler, gunumuze de guzel mesajlar var.bir burokrat , profesor ve is adaminin arasinda gecen gecmise dair olaylar, pismanliklar uzerine kurgulanmis.sonradan ortaya cikan kirmizili kadinsa hayat enerjisi dolu ve asiri yetenekli. oyunun finali gercekten beklenmeyen bir son sizi sasirtacak. dekor, efektler, ışıklar, kiyafetler bir harika dostum! cok kalabalik ve tatli bir ekip. ellerine, kollarina, yureklerine saglik.
  • ezan mı okunuyor?
  • gökhan eraslan yazmış, naşit özcan yönetmiş. epey toy bir oyun. birkaç hususta birtakım düzeltmeler yapılırsa eli yüzü düzgün bir oyun çıkar elbet:

    1. zekice yazılmış bir kara mizahla pek güzel olabilirdi bu metin. bunun yerine "küfür komiği", "şapşallık komiği" ile güldürmeye çalışmış yazar ve yönetmen sürekli. oysa ne kadar dramatik bir konu, ne kadar histerik bir karakter var ortada.
    2. dil başka bir açıdan da kulak tırmalıyor: amerikan filmi gibi dostum! kendilerine silah doğrultan kadına "sen tam bir kaçıksın" diyen adam, sözüm sana...
    3. birazcık günümüze uyarlasaymış keşke yazar oyunu, o kadar müsait ki buna! ortada tecavüz var, yolsuzluk var, rüşvet var, tehdit var, dinleme var... bir ufak espri bari yapsaydın dostum, yapmamak için tam bir kaçık olmalısın!
    4. vermeye çalıştığı siyasi mesaj da azıcık karışmış bence. adamların siyasi geçmişi ve bugünü karışınca (bunlar hep mi sağcıydı yoksa döndüler mi nedir...), üstüne bir de zaten pek muğlak olan demokrasi kavramının muallakta kalan ve yüzeysel bir eleştirisi eklenince...

    işte böyle birkaç şeye el atılsa, gene harika olmaz ama eli yüzü düzgün bir oyun çıkar. yalnız 82 doğumlu bir insanın darbe hikayesi yazabilmesi için sanırım çok ciddi fizibilite çalışması yapması gerek, yaşamadan bilmenin pek zor olduğu yıllarmış.

    edit: canım canon in d dedi ki, tecavüz edilen kadın ülkeyi temsil ediyor olabilir, simgesel anlatım olabilir. yani yazar, sermaye+devlet+aydın sınıfı hep beraber batırdılar ülkeyi demek istemiş olabilir. iyi, yazar böyle düşünsün, kendi fikri (kesinlikle sakat bir fikir kanımca). ama, yahu, sırf bunun için koskoca oyun yazılır mı anacığım!
  • gazeteci kız rolündeki oyuncunun performansıyla şahaneleşen oyun.
  • bürokrat, iş adamı ve profesör olan ancak geçmişlerinden kaçan, bu nedenle de görüşmeyen üç eski arkadaşa isimsiz mektuplar ulaşır ve aynı gece, aynı saatte bir tren garında olmaları istenir. mektubu yazan kişi hiç tanımadıkları bir kadındır. ve üçünün arasında sır olan, geçmişten kalan bir günün hesabını sormak için gelmiştir.

    oyunda özellikle dekor şahane, bazı sahneler dekorun da katkısı ile tam fotoğraflık olmuş. konu ve oyunculuklar da iyi. şehir tiyatrolarının sezon programı ilk açıklandığında büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştım. ancak sezonun ortalarında gelen yeni oyunlar yeniden umutlandırdı. vakti geldi de o oyunlardan biri, izlemeli.
  • gökhan erarslan'ın yazıp naşit özcan'ın yönettiği gerçekten bu seneye damgasını vuran işlerden biri. özellikle yeşim koçak başarılı bir oyunculuk sergilediği oyun.
hesabın var mı? giriş yap