• new york lower east side ‘ı mesken tutmuş, 1960’ların radikal anarşist, situasyonist * oluşumlarından. ressam ben morea ve şair dan georgiakis’in de aralarında bulunduğu bir grup sanatçı ve siyasal aktivistçe 1966’da black mask adı altında bir araya gelmiş, iki sene içinde amiri baraka’nın black mask fanzinlerinde çıkan bir şiirinden yola çıkarak bu adı almışlar ve kelimenin tam anlamıyla yeraltına inmişlerdir.

    “analiz gücüne sahip sokak çetesi” anlayışını eylemlerine uygulamışlar, tatlı sevgi kelebekleri * manhattan parklarında hare krishna söylerken, onlar tekelci sanat kapitalizminin önde gelen simgesi olarak gördükleri modern sanatlar müzesi’nin kapanması için çalışmış, 1968 mayısında da pentagon’u işgal etmişlerdir. bir afişlerindeki

    “we must learn to fight as wll as to seek love*
    we must take up the gun as well as the joint...*

    mottosu, bütün pasifliğiyle kapitalist sistemin bir uzantısı olarak gördükleri hippi kültürüne karşı aldıkları pozisyonun en güzel ifadesidir.

    the weathermen da dahil bir çok radikal eylem grubuna ilham kaynağı olmuşlardır. 1978’de sanat tüccarının önde gideni * andy warhol’u vuracak lezbiyen-feminist aktivist valerie solanas ‘ın da motherfuckers ile işbirliği içinde olduğu bilinmektedir; hatta i shot andy warhol filminde solanas’ın warhol’u vurduğu tabancayı ben morea’dan aldığı iddia edilir.
  • (4 3 2 1'de seçkin selvi'nin dipnotundan öğrendiğim kadarıyla) polislerin siyahlara uyguladığı şiddetin ifadesi olarak kullanılan sözler. leroi james'in* newark'taki ırk ayaklanmaları üzerine yazdığı bir şiirden alınmış ve 68 kuşağı öğrenci eylemleri sırasında yaygın olarak kullanılmış. up against the wall'un sözlük anlamı idam mangasının karşısına dizilmek, çok zor duruma düşmek.
hesabın var mı? giriş yap