• herman hesse’nin özel yasamindan izler tasiyan kitabi. kamuran sipal cevirmistir.
  • hermann hesse'nin bir romanidir bu. 'tekerlegin altinda' anlamina gelir. sanirim duzenin carklari altinda ezilen genclikle bir alakasi vardi, okuyup okumadigimi bile hatirlayamadim simdi.
  • farklı yerlerden gelip, farklılıkların paydasında iki insan. iki insanın yan yanalığı ayçöreğinin yanında ayran içmek gibi... hessenin tıpkı diğer kitaplarında olduğu gibi kişisel seyahatlerin, serüvenlerin, kendini keşfetme yolculuğunda zıtlıkların barışıklığını, tüm bunların iç içe geçmişliğini ifade ettiği yapıtı. ve ölüm karşısında yaşamın salt varoluşu, ölümün yaşama kattığı anlamı, ölümün hepimizdeki karşılığını dile getirdiği kitap.
  • 6'inci siniftayken edebiyat hocamin bana tavsiye ederek okudugum kitap... o zamanlar anlamamistim ne demek istedigini... sinifta kimseye degil sadece bana vermisti o kitabi ve sunu demisti:
    - muto, bu kitabi senden okumani rica ediyorum... odev degil, sadece bir rica...

    anlamamistim ne demek istedigini, okudum, iade ettim, tesukkur ettim... simdiki hayatimi dusundukce anliyorum hocamin ne demek istedigini... kitaptaki butun metaforlar hayat buluyor benim hayatimda ve her ne kadar anlamamis da olsam o zaman hocamin demek istedigini, tesekkur ediyorum ona her aklima geldiginde... ongorusuyle beni kurtarmaya calistigi icin...
  • hesse'nin okuduğum ilk kitabı. daha da önemlisi hesse'nin en dokunaklı bulduğum, en sevdiğim, en etkilendiğim eseri. adı geçtiğinde bile içimi sızlatışı bu dokunaklılığından, kahramanların her herman hesse kitabında olduğu gibi ince ince anlatılmasından, kişi analizlerinin olayların önüne geçip derinleştirilmesindendir esasen.
  • küçüklüğünden beri başarıya koşullandırılmış, nerdeyse tüm vaktini ders çalışmakla geçiren hans'ı motive eden şey arkadaşlarının önünde olduğunu görmenin verdiği haz ve daha başarılı olmaktır. fakat heilner ile tanışması, tüm bakış açısını değiştirir. aslında kendisinin tayin etmediği bir hayatı yaşamaktadır, her şeyin kurallarla belirlendiği sıkıcı bir tekdüzeliğin dışında arzular ve coşkun duyguların olduğunun ayırdına varır hans. artık eski hans değildir, hiçbir düzene tabi olmayacak bir şekilde kendisini yaşamın akıntısına bırakır.

    --- spoiler ---

    pes etmeyeceksin, yoksa çarkların arasında ezilir gidersin.

    --- spoiler ---
  • hermann hesse'nin gençlik döneminde yazmış olduğu kitaplardan biri.

    öncelikle şu videoyu izleyiniz:

    http://www.youtube.com/watch?v=zdzfcdgpl4u

    sonra şu giriye de bir göz atınız:

    (bkz: pietizm/@flavius aetius)

    --- spoiler ---

    "bazı kuşlar kafese kapatılamazlar" ve "pes etmeyeceksin yoksa çarklar arasında ezilir gidersin" tarzı mesajlar verir.

    --- spoiler ---

    şimdi bir şeyler karalamaya başlarsak bu kitapta yer yer pietizm vurgusunu görebiliriz, örneğin hans giebenrath'ın köyünde yer alan pietist kişi gibi. pietizm sözcüğü pious kökünden gelir, yani görev bilinci. kitapta anlatıdığı üzere bizim gencin, yani hans'ın, görevi bellidir o da derslerinde başarılı olmak. çünkü hans çok az kişinin girebildiği okula girmeyi başarmıştır. peki hesse gençlik döneminden sonra yazmış olduğu das glasperlenspiel** eserinde ne diyordu bakalım:

    "yüksek makam seni bir göreve getirdi mi şunu bilmelisin ki, üst kademelere tırmanış özgürlükten değil, bağımlılıktan içeri atılmış bir adımdır. mevki ve makamın otoritesi arttıkça, hizmet zorlaşır. kişilik güçlendikçe, keyfi davranışlar geri plana itilir." (bu arada belki lazımdır)(bkz: das glasperlenspiel/@flavius aetius)

    henüz bir çocuk olan hans'ın kişiliği şekillenmeye başladıkça keyfi davranışlara yönelmesini anlatan fakat keyfi davranışlara yönelmesinin ise çarklar arasında ezilmesine neden olacağını gösteren kitaptır.

    vasat bir kitap olabilir, fakat hani bellinsky insancıkları okuduktan sonra yepyeni bir yazar geliyor demiş ya işte bu kitap da hermann hesse'nin ilerleyen yaşlarda ortaya koyacağı narziss und goldmund, das glasperlenspiel, der steppenwolf gibi pek çok güzel kitabın habercisidir.
  • öss zamanında nasıl da güzel olabilecek günlerimi hiç edip deliler gibi kendimi herşeyden soyutlayıp kurulmuş bir robot gibi ders çalıştığım günleri hatırlattı ve üzdü beni bu kitap. neyi ne için yaptığının hiç farkında olmayan gençlerden sadece biriydim aslında. peki bu bizim suçumuz muydu veya seçimimiz miydi? işte yazar bu kitapta, hayatta ne kadar özne olduğumuzun sorgulamasını yapıyor. herkes kendi kültürel belirlenmişliğini yaşar. nerede olursak olalım çarkların arasından geçmek kaçınılmaz olacaktır. umudum çarkların biraz daha insanın doğasına uygun dişlilerden oluşmasıdır. tabi bunun için insanı iyi anlamak gerekir.
  • türkiye'deki her genç bir dönem hans oldu...
    sanırım hayat için hiçbir zaman plan yapmamalı ve bu kadar hırslı olmamalı. çünkü hayat bizimde karşımızı bir hermann çıkartabilir ve feleğimizi şaşırtabilir, geçmişimize sövdürebilir.
    --- spoiler ---

    belki de hayatında en özgür olduğu, en başına buyruk ve her şeyden sıyrılmış olduğu gün öldü. kendini sınavlar yüzünden bir türlü atamadığı soğuk ırmağın sularında ebediyen uyurken buldu hans.
    evlerden ırak derdi annem duysa.
    --- spoiler --
  • bitirir bitirmez bu adam niye böyle yahu dediğim hermann hesse romanı. bir yazar arkadaşın söylediğinin aksine yazarını hissettiriyor bana kalırsa. romanın merkezinde okurun bir an bile uzaklaşamayacağı hans var. hans'ın dalgalı ruh hali, bir önceki ruh halini hemen terk edebilmesindeki akışı; okuru hans ile ilgili muğlak bir yoğunlaşmaya bırakıyor.
    anlatımdaki buğulu -hüzünlü diyemeyeceğim- ton, yazarın tüm yapıtlarında görülebilecek türden kanımca. hans'ın sıradan bir manzaradan, balık tutmaktan naifçe keyif alması ve sonu; hayat-ölüm çatışmasına romantik bir bakış getiriyor. bu yüzden de okur hans'ın sonuna üzülemiyor, yazarla ortak bir kaderi dertleşiyor.
hesabın var mı? giriş yap