• "bu döktüğün her bir taneyi kirpiklerinle toplayacaksın öteki dünyada."

    üzerindeki lacivert swetşörtün alt boğumunda görüyorsun parlayan azca bir tanecik. yemeğini bitirdin, tuz ekmiştin kağıdının ucunu yırtıp yemeğin başında patateslerin üzerine. ketçapı mayonezi yine aynı özenle açmıştın rahatça, alışkınsın artık - yıllar. kağıdın üzerinde duran tanecikleri, parmağın zaten yağlı ıslak biraz, yapıştırarak parmağına yaladın parmağından. var tabi etrafında bi sürü insan da, pek aldırmazsın sen yiyorsun o sırada. yeme edimi.

    baktın sayfadaki kadına, saçları kısacık görmüştün bi kaç gün önce de televizyonda. gülümsediğini farkediyorsun. ana başlığını yazının büyük harflerle, görmedin daha en sonunda göreceksin gazeteyi katlarken aceleyle. tekrar baktın resmine kadının bi iki cümleyi göz ucuyla okuduktan sonra. o da gülümsüyor sana. seviyorum bu kadını güzelliği nasıl içindeki dışına klişe timi fln geçti aklından bişeyler - yansımış. güzel değil olmayabilir mi önemi ne kadar diye düşündün yine çocukluğunun sorusu. korkuyorsun sınanmaktan bu düşündüklerin yüzünden, çok mu emin oluyorsun bazı şeyleri düşünürken? güzelliğine baktın yine kadının. iç sayfalara geçtin buldun tam sayfa hepsini okudun. içinin güzelliği.

    geçti bitti yazı, alttaki kutucukları da okudun. vaktin azalıyor. son sayfaya baktın, yine dolu bi sayfa yarı yarıya. okudun gülerek yine, onu da seviyorsun. güldüren seni sevdiriyor kendini sana. son cümlesinin güzelliğini düşünürek katladın gazeteyi. olabilir diye düşündün yine bugünlerde bu yıllarda olmasa da olacak bizden sonrada yaşayanlarda, onlar yaşar bizim devamımız onlar da diye düşündün. biraz saçmaladın yine, daha tam oturmuyo mu üstüne bu giysiler?

    parladı orada koyu bir fonun üstünde minicik bi tanecik kasıklarının üzerinde göbeğinin biraz aşağısında. güneşi aldı sen bacaklarını düzeltip de kalkayazarken. daha yakından baktın daha da parladığını gördün, saydamlığının derecesini gördün beyazlığını, içindeki katmanları, hareleri gördün. daha da yakından baktın, tadını da biliyorsun. hiç düşünmeden dokundun parmağınla ona, dilinin ucuna dokundun ve gitti. içine aldın. yuttun.

    ziyan etmedin. öteki dünyalardan kadir kıymetleri bildin. yürü. geç kalma işine. gazete elinde.
  • tek bir tuz tanesi, tüm okyanusu lezzetlendirebilir.

    buradaki tuz tanesi metaforu için (bkz: carl gustav jung)
    (bkz: cum granis salis/#78137309)
hesabın var mı? giriş yap