• psikanalitik kökenli terapi yaklaşımları arasında değerlendirenler vardır. lakin burada ve şimdi* odaklı olduğu ve insanın karar verme, sorumluluk alma yetisinden bahsettiği için insancıl perspektifler arasında değerlendirmek daha makul olur.

    türkçe en detaylı kaynak prof. dr. füsun akkoyun tarafından yazılan transaksiyonel analiz, isimli kitaptır. bunun dışında iletişimle ilgili bazı kitaplarda da bahsi geçer.
  • azmi varan da türkiyedeki önemli uygulayıcı ve eğitimcilerindendir.
  • azmi varan'ın konuyla ilgili çok ciddi ve iddialı söylemleri var. (eric berne'in türkiye şubesi de diyebiliriz kendisi için)

    şöyle ki: (azmi hoca'nın slaytlarından araktır)

    ebeveyn: ben olmayan.

    yetişkin: ben, bugün.

    çocuk: dün.

    paçanızdan çekiştiren veledi susturabildiğinizde ya da onu büyütebildiğinizde yetişkin olmak için bir adım atmış oluyorsunuz. zira şu an hala ne idüğü belirsiz canlılarsınız. şu an hala yaptığınız her şeyi aslında 5 yaşındaki velet haliniz kontrol ediyor. ve şu an hala ne yaparsanız yapın bir yetişkin değilsiniz. bu durumda yetişkin nedir? diyesi geliyor insanın... ve yukarıda iki nokta koyup ardından tamamlanmış şey olduğunu söyleyesim geliyor. fark edebilmek gibi de değil aslında daha farklısı. kavrayabilmek için, büyüyebilmek için, ''farkına varılması gereken bir şeylerin olduğunu bilmek'' gerekiyor aslında. korkmamak gerekiyor. içindeki çocukla barışmak gerekiyor. onunla bir arada yaşamayı öğrenmek gerekiyor ya da onları hiç gün yüzüne çıkarmadan yaşamayı öğrenmek gerekiyor ki bu da mümkün değil...
  • insanda üç farklı ego halinin bulunduğunu ifade eden analiz yöntemi. söz konusu üç ego çocuk egosu, yetişkin egosu ve ebeveyn egosudur. insanın mutlu olabilmesini bu ego durumlarını kontrol edebilmesi ile gerçekleşeceğini iddia eden analiz yöntemi sağlıklı bir bireyde üç ego durumunun da eşit hallerde zuhur etmesini diler. birey ancak bu üç ego durumunu da bilinçli bir şekilde kontrol edip gerektiği durumlarda da susturabilir ise doğru kararlar veren mutlu bir birey olabilir. basitçe açmak gerekirse;
    çocuk egosu: dizginlenemeyen, yer yer yaramaz, söz dinlemez, bencil, kıskanç vs. ego hali. örneğin eğlenmek istediğimiz ya da eğlendiğimiz zamanlar çocuk egosunun ağır bastığı hallerdedir.
    ebeveyn egosu: kendi ebeveynlerimizden öğrendiklerimizi ilerki yaşlarımızda kullanarak, ama yanlış ya da doğru bir bilgi olduğunu düşünmeksizin, büyüklerimizden gördüklerimizi uygulama halidir. örneğin, yanımızda bizle yürüyen arkadaşımıza hava serin olduğu için ceketini giymesini söylememiz ebeveyn egosunun ağır bastığını gösterir.
    yetişkin egosu: hesap yapan, program yapan, ne harcadığını ne kazandığını kısacası bugününü yarınına katarak hareket eden ego durumudur. örneğin borca girip altından kalkamayacağını düşünen birey almak istediği arabadan vazgeçip yeterli birikimini yaptıktan sonra araba almaya karar verirse yetişkin egosu devrededir demektir. ancak borca girerek araba alan bireyin çocuk egosunun yetişkin egosundan daha büyük olduğunu görmek kaçınılmazdır.
  • soren kierkegaard diye bi amca var. bu meretle ilgili pek guzel fikirleri var. kimileri bu fikirlere "arak" diyor. arak da olsa kompozisyon guzel.
  • bireyin diğer kişilerden farklı yönlerinin incelenmesi ve karşılaştırılmasıdır. yani bireysel farklılıkların önemidir.
  • ben ok'im- sen ok'sin isimli müthiş kitapta giriş bilgileri yer alır.. teknik bilgilerin yer almasının yanı sıra hayata dair uygulanabilecek bir çok örneği de bünyesinde barındıran kitaptan bu analize ilişkin çokça faydalınabilir.. insanın kendi kendine bile bir nevi transaksiyonel analiz yapmasını sağlamasının yanında çocuk yetiştirmeyle ilgili de vizyon kazandırıyor..
  • günümüz popüler organizasyonel iletişim kavramlarından biri.
  • özellikle 9-14 yaş arası çocuklar ve gençler için yazılmış, onlara öz-saygılarını geliştirmeleri için çocuk, yetişkin ve ebeveyn yanlarıyla nasıl baş etmeleri gerektiğini öğreten (bkz: çocuklar, gençler ve yetişkinler için transaksiyonel analiz) kitabını incelemek için şuradan veya şuradan...
  • eric berne'in başlattığı bir kuramdır.
    dört temel yaşam pozisyonundan bahseder. ben iyiyim sen iyi değilsin, ben iyi değilim sen de iyi değilsin, ben iyi değilim sen iyisin ve ben iyiyim sen de iyisin. ilişkilerin ve iletişimin sağlıklı temellerde başlaması ve devam etmesi için gerekli olan pozisyonun ben iyiyim sen iyisin pozisyonu olduğunu söyler ve eş düzey bir iletişimden bahseder.
    berne'e göre insanın üç temel ihtiyacından birisi diğereri tarafından fark ve kabul edilmektir. varlığını ve yaptıklarının görülmesini isteyen insanlar, eğer olumlu davranışlarıyla bu tepkileri alamazlarsa ne yapıp edip olumsuz davranışlarla dikkatinizi çekmeyi başarırlar. diğerlerine varlıkları ve yaptıkları işler üzerinden verilen geribildirim türlerinden bahseder bir de.
    yaşam pozisyonu diyebileceğimiz bu kabul iletileri (berne'e göre okşama diye tanımlanır - strokes-) dört türde incelenebilir.
    birincisi davranışa yönelik olumlu kabul iletisidir. örn: sokakta kalmış kediler için yaptığın barınak iki kedinin soğuktan donmasını önledi. bu tür bir cümle kişiyi geliştirir, besler.
    ikincisi var oluşa yönelik olumlu kabul iletisidir. süpersin, iyi ki benim arkadaşımsın, harika bir insansın, gibi... iyi gelir ve bir süre kişiyi götürür ama uzun vadede gelişimine anlamlı bir katkı sağlamaz.
    üçüncüsü davranışa yönelik olumsuz kabul iletisidir. raporunu zamanında teslim etmedin; bu da benim raporuna yazacağım üst yazıyı geciktirmiş oldu. ilk başta duyan kişinin hoşuna gitmeyebilir ama besler, geliştirir çünkü insanlar neyi doğru, neyi yanlış yaptıklarını, neyi farklı yaparlarsa daha iyi yapabileceklerini duymaya ihtiyaç duyarlar.
    dördüncüsü ise var oluşa yönelik olumsuz kabul iletileridir. kişiyi suçlayan, yargılayan, etiketleyen ifadelerdir. kişilik gelişimine son derece zararlıdır. örn: senden ne köy olur ne kasaba!, tembel, sorumsuz, dağınık...
    ne verin, ne de alın... duyan kişi yol su elektrik olarak bir zaman bir şekilde sizden veya başkalarından acısını çıkarır.
    berne bir de benlik durumlarından bahseder. herkesin içinde iyi veya kötü diyemeyeceğimiz, farklı zaman ve koşullarda ortaya çıkardığımız ebeveyn, yetişkin ve çocuk benliklerimizden bahseder. bu benlik durumları arasında gidip gelen cümlelerin analizini yaptığımızda ise transaksiyonları ve gizli transaksiyonları analiz edebiliriz.
    ta'da ayrıca oynanan psikolojik oyunlardan bahsedilir.
    bu konuda füsun akkoyun'un transaksiyonel analiz kitabına bakılabilir.
    ayrıca claude steiner, kendi web sitesinde tüm kitaplarının ingilizce metin versiyonlarını ücretsiz yayınlamıştır. türkçe'ye çevrilmiş iki kitabı vardır. duygusal okuryazarlık, güç oyunları, gücün öteki yüzü adlı kitaplardır.
    yetişkin eğitiminde ta'nın kullanımını merak edenler için ise julie hay'in eğitmenler için transaksiyonel analiz kitabı oldukça kapsamlıdır.
hesabın var mı? giriş yap