aynı isimde "tiran" başlığı da var
78 entry daha
  • eşimle birlikte sadeleştirilmiş balkan turumuzun ikinci ayağı olan, gelişimi ile beni şaşırtmış arnavutluk'un başkenti.

    öncesi: kastoria/@panic13

    gezimizin ikinci gününde kastoria'dan buraya geçmiştik. araba ile çok kısa sürede gümrüğü geçip, google amcanın tavsiyesi ile enfes bir dağ yoluna girdik, oradan ohrid gölünün dibinden tekrar harika dağ yollarına girerek yaklaşık 3 saatte tiran'a ulaştık. işim gereği bir çok ülkeye yurtdışı ziyaretim oldu. tiran, açık ara balkan ülkeleri arasında ekonomik olarak en hızlı gelişen yer diyebilirim. diğer ülkelerde merkezden çıktığınız anda sanayi veya oturum anlamında pek bir şey kalmazken tiran başta olmak üzere arnavutluk'un genelinde baya ciddi sanayi ve ticaret ağını görebiliyorsunuz. ilk etkilendiğim bu oldu.

    buraya kadar gelmişken bi adriyatik denizine girmemek olmaz dediğimiz için 20 dakikalık kısa bir araba yolculuğu ile durres'e geçtik. tam anlamı ile 90'ların kumburgaz'ı diyebiliriz. arnavutluk'un genel olarak güvenliği konusunda endişeli olduğumuz için hemen sahilin dibinde, özel bir otoparka arabamızı bıraktık, günlük 200 lek imiş. oradan hemen sahile şandel. denizi aşırı sığ ve mayıs olmasına rağmen ılıktı, ayrıca sahilde duş yoktu. mekanları vasattan halliceydi ama fiyatları nispeten uygundu. adriyatik'te 30 dakika için denize girip, biramızı içip üstümüzü tekrar değiştirip tiran'a geri döndük.

    iskenderbey meydanı'ndan başlayp tavsiye edilen tüm turistik mekanları gezdik. oradan kaleiçi'ne giderken bunkerart müzesini gördük. bu bunkerlar hakkında bilgim vardı, merak ettik ve bilet alıp içeri girdik. açıkçası çok ama çok etkilendim. komunizm adı altında kendi halkına zulmetmek sanıyorum komunist rejimlerin ata sporu. imkanı olanların mutlaka orayı ziyaret etmesini tavsiye ederim. sonra kaleiçi, cami, pramit falan derken balık pazarına oturup bir şeyler içtik, akşam oldu. arnavutluklu bir müşterimin geleceğimden haberi vardı, akşama sağolsun bizi yemeğe çıkardı, o da eşini getirdi. dağların eteklerinde yer alan mükemmel manzaralı bir et lokantasına geldik. gece sonunda bizi otelimize kadar bıraktı.

    buraya kadar gelmişken tiran'daki dünyanın en büyük bektaşi dergahını da ziyaret edelim dedik. burayı kuran dede tam 30 yıl boyunca hapiste kalmış enver hodja zamanında. serbest kaldığında tek isteği bu dergahı tamamlamakmış. o 2011'de ölüdkten sonra tamamlanmış. içinde minaresiz camiye benzer bir yapı ile arnavutluk tarihindeki büyük bektaşi dedelerinin türbeleri ile mezarları var. zaten bektaşilik arnavutluk içinde ayrı bir din olarak tanınıyormuş. biz gittiğimizde ciddi kalabalık vardı.

    tiran'a bir daha gelir miyim? tatil için hayır sanırım. belki 20-25 yaşlarında üni öğrencisi olup ucuz tatil yapmak istesem tercihim olabilirdi, biz takılmadık ama sağlam gece hayatı varmış. bununla birlikte tarihi doku veya turizm anlamında pek beni içine aldığını söyleyemem. komunizm etkisinden geçmiş bütün ülkeler gibi geniş yollar ve yüksek lojman tarzı evler dışında pek bir şey göremedik. ayrıca fiyatlar da ucuz falan değil yani, yeme içme gayet tr fiyatlarının üzerinde. ama balkan turu yaparken 1 gün eklenmeyi kesinlikle hak eden bir yer.

    sonrası: ohrid/@panic13
62 entry daha
hesabın var mı? giriş yap