the hollow men
-
t s eliot'un 1925 tarihli şiiri. epigraf cümlesi olan "mistah kurtz-he dead", şiirin joseph conrad'ın heart of darkness`isimli romanı ile bağlantısını göstermekte. "hollow men" başlığı ise dante'nin "cehennem"ine gönderme.
we are the hollow men
we are the stuffed men
leaning together
headpiece filled with straw. alas!
our dried voices, when
we whisper together
are quiet and meaningless
as wind in dry grass
or rats' feet over broken glass
in our dry cellar
shape without form, shade without colour,
paralysed force, gesture without motion;
those who have crossed
with direct eyes, to death's other kingdom
remember us - if at all - not as lost
violent souls, but only
as the hollow men
the stuffed men.
ii
eyes i dare not meet in dreams
in death's dream kingdom
these do not appear:
there, the eyes are
sunlight on a broken column
there, is a tree swinging
and voices are
in the wind's singing
more distant and more solemn
than a fading star.
let me be no nearer
in death's dream kingdom
let me also wear
such deliberate disguises
rat's coat, crowskin, crossed staves
in a field
behaving as the wind behaves
no nearer -
not that final meeting
in the twilight kingdom
iii
this is the dead land
this is cactus land
here the stone images
are raised, here they receive
the supplication of a dead man's hand
under the twinkle of a fading star.
is it like this
in death's other kingdom
waking alone
at the hour when we are
trembling with tenderness
lips that would kiss
form prayers to broken stone.
iv
the eyes are not here
there are no eyes here
in this valley of dying stars
in this hollow valley
this broken jaw of our lost kingdoms
in this last of meeting places
we grope together
and avoid speech
gathered on this beach of the tumid river*
sightless, unless
the eyes reappear
as the perpetual star
multifoliate rose
of death's twilight kingdom
the hope only
of empty men.
v
here we go round the prickly pear
prickly pear prickly pear
here we go round the prickly pear
at five o'clock in the morning.
between the idea
and the reality
between the motion
and the act
falls the shadow
for thine is the kingdom
between the conception
and the creation
between the emotion
and the response
falls the shadow
life is very long
between the desire
and the spasm
between the potency
and the existence
between the essence
and the descent
falls the shadow
for thine is the kingdom
for thine is
life is
for thine is the
this is the way the world ends
this is the way the world ends
this is the way the world ends
not with a bang but a whimper. -
kanimca bu siirin asil degerini gorebilmek icin yuksek sesle okunmasi gerekir, cunku muhtesem bir ritmi vardir. son dizesi de hollow man ile ironik bir tezat olusturur.
-
şiiri daha iyi anlamak için t s eliot amcamızın bu şiirden bir süre sonra unitarian kiliseyi bırakıp anglikan olduğunu bilmek gerekir diye düşünmekteyim. zira kendisi unitarian liberalizminin ekonomik liberalizm ile el ele verdiğini, bunun da dini metalaştırdığını, sanayileşen, modernleşen toplumları iyiden iyiye çürüttüğünü düşünmektedir.
diğer yandan da eliot'a göre bir insan geleneklerinden hiç bir şekilde kopmamalı, genekten edinecek mutlaka bir şey bulmalı. aksi olursa the waste land'de olduğu gibi medeniyet kaybedilir, toplum çoraklaşır. birinci dünya savaşının da müsebbi olarak bu durumu görür eğer son bölüm tekrar okunursa.
"we are the hollow men" derken eleştirdiği kilisenin tanrılaştığını vurguluyor olabilir.
burda tabi sorguladığı kesinlikle tanrı değildir. eliot amcamızın zoru kilise iledir. tanrı kavramı ile arasının iyi olduğu barizdir. onu deliler gibi sevmektedir, ondan ziyadesi ile de korkmaktadır. korkusu şu satırlarda belli olur;
eyes i dare not meet in dreams
in death's dream kingdom
death's dream kingdom cehennemi simgeliyorsa, onun kapısında tanrı ile direkt karşılaşmayı kaldıramıyacağını söyler.
onun buyruklarının yerine getirlmesi taraftarıdır. ama yozlaşmaya karışıdır. ama bunu ümitsiz bir şekilde söyler. tüm bu yozlaşmanın sonucu da mesela birinci dünya savaşıdır. savaş meydanında dünyayı metalaştıran kilise ve ekonomik gücler yüzünden bir çok genc telef olmaktır.
"this is the way the world ends" cümlesinin orginali ise '*' diye devam eden bir şarkıdandır. burda da gene çaresizliği görürüz. geriye dönülmiyeceğini, sonunda ölümün ve de tanrı ile yüzleşmenin olduğunu..
hamiş: eliot amcamızda bir çelişki yakaladığımı demeden gecemiyeceğim. madem savaşı çıkaranlara, ekonomiyi bu kadar baş tacı yapanlara bu adar kızgınsın ateş püsürüyosun, neden gittin aglikan oldun ingiliz vatandaşlığına gectin kuzum? ingilitere çok mu masum sanki. hallah hallah. birinci dünya savaşını dedem mi çıkardı? -
-
her nedense t.s.eliot'a ait en sevdiğim, okumaktan haz aldığım ve en başarılı eseri olarak gördüğüm şiirdir. belki de diğer öne çıkanlardan derste okuduk diye tam olarak tadına varamamışımdır.
apocalypse now filminin complete dossier olarak geçen özel dvd ve blu-ray sürümlerinde marlon brando tarafından kurtz karakteri ile şiirin tamamının seslendirildiği bir klip bulunabilir. -
leeds çıkışlı ama madchester akımına dahil diyebileceğimiz bir grup aynı zamanda.
-
apocalypse now filminde, albay kurtz'un * bir sahnede elindeki kitaptan yüzbaşı willard'a * ilk bölümünü okuduğu ve rahmetli dennis hopper'ın yarısını piç ettiği şiir...
-
çevirisi aşağıda ki gibi olan şiirdir.
ı
bizler içi oyuk adamlarız
bizler içi doluk adamlarız
birlikte eğilen,
kafaları saman tıkalı.yazık!
kurutulmuş seslerimiz
birlikte fısıldaşınca
sessizdir,anlamsızdır.
yel nasılsa kuru otlarda
ya da sıçan ayakları cam kırımlarında
kuru kilerimizde
görünüş biçimsiz,gölge renksiz
kötürüm güç,jest kımıltısız
onlar ki göçüp gittiler,
göz kırpmadan ölümün öbür ülkesine.
anarlar bizi,anarlarsa,derler ki
yitik azılı canlar değillerdi,ama
içi oyuk adamlardı
içi doluk adamlardı
ıı
düşlerde bakamadığım gözler,
ölümün düşsel ülkesinde.
bunlar görünmez;
orada bu gözler
gün ışığıdır kırık bir sütun üzre,
orda bir ağaçtır salınır
ve sesler
yelin türküsünedir
daha uzak ve daha ağırbaşlı
solan bir yıldızdan
daha yakına yaklaşmayayım.
ölümün düşsel ülkesinde.
ben de kılık değiştiriyim.
şöyle seçme giyisilerle
sıçan kürkü,karga tüyü,çapraz çomaklar
bir tarlada
ne yöne eserse yel,o yöne
daha yakına değil
istemez o son karşılaşma
alacakaranlık ülkesinde
ııı
bu ölü ülkedir
bu kaktüs ülkesidir
burada taştan putlar
yükselir,onlar kabullenir
bir ölü elinin yakarışlarını
solan bir yıldızın parıltısında
hep böyle midir
ölümün öbür ülkesinde?
yslnız uyanış
o saatte,biz tam
titrerken sevecenlıkle
dudaklar ki öpüş içindir
yakarışlar sunar kırık taşlara
ıv
burada değil gözler
burada göz ne gezer
bu ölen yıldızlar vadisinde
bu oyuk vadide
bu kırık çenesinde yitik ülkelerimizin
bu sonuncusunda buluşma yerlerinin
el yordamıyla aranıyor
ve kaçınıyoruz konuşmaktan
yığılmış kıyısına bu kabarmış nehrin
göremeyeceğiz belirmezse
gözlerimiz yerlerinde
sonrasız yıldızı
katmerli gülü gibi
alacakaranlık ölüm ülkesinin...
işte tek umudu,
boş adamların
v
çevresinde döndüğümüz frenkinciri
frenkinciri frenkinciri
çevresinde döndüğümüz frenkinciri
saat beşte sabahleyin
düşünceyle
gerçek arasına,
devinimle
eylem arasına
düşer o gölge
çünkü senindir o ülke
kavrayışla
yaratma arasına,
çoşkuyla
yanıt arasına
düşer o gölge
hayat uzun mu uzun
kösnü ile
kasılma arasına,
cinsel güçle
varlık arasına,
kök ile
soy sop arasına
düşer o gölge
çünkü senindir o gölge
çünkü senindir
hayattır
çünkü senindir o
işte böyle kopar kıyamet
işte böyle kopar kıyamet
işte böyle kopar kıyamet
gümbürtüyle değil iniltiyle -
son dönemde izlediğim bir dizide * kısa bir bölümünün sıkça okunduğu ts eliot şiiri.
here we go round the prickly pear
prickly pear prickly pear
here we go round the prickly pear
at five o'clock in the morning.
burada etrafında dolaşıyoruz frenk incirinin
frenk inciri frenk inciri
burada etrafında dolaşıyoruz frenk incirinin
saat sabahın beşinde -
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap