• ian mcewan'ın aynı adlı romanından uyarlanmış bir paul schrader filmi. christopher walken ve rupert everett'i aynı anda görebilme zevkini bahşeder. olay venedikte geçer. oraya tatile gitmiş bir ingiliz çiftin, tuhaf bir çiftle tanışmasını konu eder. filmin romanı kadar başarılı olmadığı söylenir*.
  • angelo badalamenti'nin müziği ian mcewan'ın şiirsel nesri ve paul schrader'in kendini aşması sonucu ortaya çıkmış magnum opus. rupert everett'in hayattaki en iyi performansı. christopher walken yine ilah gibi. natasha richardson tiyatro'dan sinemaya başarılı bir geçiş yapmış. helen mirren ise yıllanmış şarap gibi.
  • jamie walters'ın kendi adıyla çıkardığı albümden güzel bir şarkı. albümde hold on'dan sonraki en güzel parçadır kanımca. sözleri de şöyle:

    you took the path of least resistence
    and i´ve gone from bad to worse
    they say that one man's
    blessing is another one's curse

    the sun shines softly on the ruins
    as try to find my way
    you knew exactly what you were doin'
    but left me chattered anyway

    chorus
    it just kills me to see you runnin'
    to the comfort of strangers
    everyone saw it comin'
    everyone but me
    funny how time keeps on runnin'

    like a river of changes
    and it´s left me with nothin'
    but the comfort of strangers
    i remember when i was helpless
    and i needed you the most
    you left me so defenseless
    and vanished like a ghost
    we live without answers forever
    and it´s really not enough
    there's all the reasons we're
    not together
    but whats that say about us
    and like a child inside
    i can't help but cry
    and i won't let you deny me now

    chorus
  • film yönetmenin bir nakış misali ince ince işlediği görsel bir şölen, adeta bir karnaval olarak çıkıyor izleyicinin karşısına. venedik, romanda net bir şekilde belirtilmemiş olsa da filmi izledikten sonra karakterlerin bilinçaltına inen bir aracı olarak olayların geçebileceği en ideal mekanmış diye düşündürüyor. kanımca, film ve roman birbirini destekleyen, etkiyi tamamlayan ama bir o kadar da birbirinden bağımsız olarak düşünülüp değerlendirilebilecek eserler. ayrıca, filmin senaryosunda da sürpriz bir isim var: (bkz: harold pinter)
  • filmin pek muhteşem müzikleri de angelo badalamenti'ye aittir. buyrunuz track list'ini de:

    1. theme from "the comfort of strangers" (main title) (04:04)
    2. roberto's arabesque (02:35)
    3. getting lost (04:04)
    4. days of passion (03:57)
    5. turkish undertones (03:20)
    6. preludium (04:22)
    7. pleasure dome (03:35)
    8. the river styx (01:20)
    9. the other side of the mirror (05:47)
    10. theme from "the comfort of strangers" (end title) (03:05)
  • başlığı tennessee williams'ın a streetcar named desire'ında blanche karakterinin söylediği "i have always depended on the kindness of strangers" lafını anımsatan güzelim ian mcewan romanı.
  • skin'in timecode filminin soundtrack'inde söylediği süpper güzel şarkı. işte sözleri:

    you’re a good girl, ‘though i stink of fat
    i need this, i need him, i need her,
    i need everybody.

    why?

    but you’re my best friend, you slide beneath my shadow
    skin you’re my cool friend, the only one i would ever truly leave

    as the day ends and the night begins
    these big city lights come like stars that don’t shine right
    as all of us depend on love from those above
    that comfort, the comfort of strangers

    listen
    i love you
    way too much way too much
    way too much
    i can wallow in your reckless recklessness
    slave to all things useful to you

    you are a dream to me i can’t recall your name
    your face
    your smell
    your taste
    your mouth

    i was kinder then, but not now.

    as the day ends and the night begins
    these big city lights come like stars that don’t shine right
    as all of us depend on love from those above
    that’s comfort, the comfort of strangers

    i say, i don’t want to hurt you, but really i do
    i want to caress you like no girl before then leave you cold
    hey you listen
    i said that i loved you and really i meant it, too
    i tried to keep some semblance of feeling,
    trapped beneath this dizzy work of art

    as the day ends and the night begins
    these big city lights come like stars that don’t shine bright
    as all of us depend on love from those above
    that comfort, the comfort of strangers

    you are a dream to me
    you you you are
    i don’t want to hurt you
    no i don’t want to hurt you
    but i don’t want to hurt you
    i said i love you
    i… i need the comfort of strangers
  • yabancı kucak, özellikle sosyopatların içinde rahat ettiği bir konfordur. nitekim, kucağını size sunan yabancılar da az sosyopat değildirler, hatta piskopat da çıkabilirler. sizi çevreleyen tanışıklık ağlarını aralayıp, kendinizi bu ağlarla sarılıyken bile güvende hissetmemenize rağmen, alakasız bir yerde güvende hissetmek amacıyla yanaştığınız kucakta kader ağlarını örmektedir. (bkz: minibüste tanımadığı çocuğu kucağına alan kız)
  • --- spoiler ---
    kitapta venedik lafi sadece bir kez gecer. o zamana kadar kadar yazarin dantel gibi anlattigi yeri gozunuzun onunde canlandirirsiniz. sicak, daracik sokaklar, pek de ingilizce konusamayan kisiler akliniza gelince gozunuzun onune magrip ulkeleri gelir. bu ulkelere yasananlari yakistirabilirken, olaylarin venedik'te gecmesi gerilimi arttirici bir baska tedirgin edici unsurdur.

    yazar sizi yavas yavas gerilime, sonra dogru hazirlar. ikinci gorusmelerinden sonra hissettikleri tedirginlikle adrenalin seviyesi ile birlikte atesleri koruklenen ciftin uc gun seviserek gecirdikleri gunden sonra umutlanirsiniz. ters bir seyler olacak beklentiniz ve panik duygunuz azalir. ama son dakikada ters bir krose ile yasananlar yasanacaktir.

    yazar aski, kadinligi, erkekligi cok hos anlatir. peri masaliymiscasina. akliniza duser, var midir boyle asklar, iktidar savaslarinin yasanmadigi, kisilerin birbirinde huzur bulup, birbirinde bu denli kaybolabildikleri ve birbirlerinde kendilerini bulabildikleri.
    --- spoiler ---
  • türkçe ismi (yabancı kucak) mükemmel olan ian mcewan romanı. pavese'nin yolculuk hakkında yazdığı ürpertici sözlerle açılır.

    "yolculuk bir yabanıllıktır. sizi yabancılara güvenmeye, evinizde ve dostlarınızın yanındayken duyumsadığınız bütün o alışılmış huzurdan uzaklaşmaya zorlar. sürekli olarak başınız döner. temel şeyler dışında -yani hava, uyku, düşler, deniz ve gök dışında- hiçbir şey size ait değildir, her şey sonsuza ya da bizim sonsuz diye düşlediğimiz şeye yönelir."
hesabın var mı? giriş yap