*

  • 88 çıkışlı erasure albümü..
  • ilişikteki linkte yer alan film karesi ile de, the others'a esin kaynağı olduğu görüşü kuvvetlenen, henry james'in the turn of the screw romanından uyarlanmış psikolojik gerilim filmi. başrolde, güzeller güzeli deborah kerr.

    http://home.hiwaay.net/~oliver/dkport10.htm
  • 1988 tarihli erasure albümü. 1966 yılında ike` : ike turner`ve tina turner tarafından seslendirilen river deep - mountain high harici vince clark ve andy bell ortak çalışmalarından oluşan albümden a little respect, ship of fools ve chains of love single olarak yayımlandı.

    şarkı listesi :

    1. a little respect
    2. ship of fools
    3. phantom bride
    4. chains of love
    5. hallowed ground
    6. sixty-five thousand
    7. heart of stone
    8. yahoo
    9. imagination
    10. witch in the ditch
    11. weight of the world
    12. when i needed you
    13. river deep, mountain high
  • gizli hazinesi dinlendirici etkisi olan weight of the world olan erasure albümü. arkasından human league'den human çok güzel gider.. 1988 senesi boyunca saisho marka walkman'imden eksik olmayan bir albümdür ayrıca, bir bomb the bass, bir the communards, bir coldcut, bir erasure gidip gelmişizdir ama kasetler sara sara heba olmuş mudur, evet olmuştur.*
  • 60 lardan gelen bir gerilim klasiği film.
    evet the others ı hatırlatır ve sonraki bir çok çocuklu gerilim filmlerini etkilemiştir.
    daha ilk açılıştaki çocuk şarkısı bile ürpertir insanı....
    deborah kerr in üstüb performnası da canavar....
  • the turn of the screw'un çok başarılı bir uyarlaması olmuş, hikayeden ayrıldığı tek nokta konuya bütün olarak enigmatik bir şeklinde yaklaşmıyor. kitapta nihai bir karara vararak gerçekliği tartmak mümkün değilken (gerçek üstü versus şizofren bakıcı ikilemi), film için olayın doğaüstülüğü şüphe götürmez. izlemesi çok keyifli.
  • bittiğinde "e bu mudur yani?" gibi bir hisse kapılabilirsiniz. genelde filmleri "şimdi şurda şu olcak kesin" mantığıyla izlediğim için sadece ve sadece ben böyle hissetmiş olabilirim. aksini savunamam. ancak, film bittikten sonra parçaları birleştirince neyin ne olduğunu anlayabildim, ya da anlayabilirsiniz.

    ve evet, yer yer repulsion, yer yer the others' a rastlıyorsunuz. ama yine de sonunu anlamanız -eğer konusunu bilmiyorsanız- zor olabilir.

    mini not : flora'yı oynayan minik aynı nil karaibrahimgil'e benziyor.
    ayrıca deborah kerr'de bir catherine deneovu havası, tipi var. hangisi büyük ya da hangi film birbirinden etkilenmiş bilemiyorum ama ana karakterlerin ruh hali aynı.
  • görüntü yönetmenliği ve kamera açıları mükemmel olan, çocuklu korku filmlerinin atası.
  • korku sinemasının başyapıtlarından. atmosferi, hikayeyi anlatım tarzı ve derinlikli senaryosu ile bir sinema severin bir filmden isteyebileceği her şeye sahip.

    ve spoiler.

    --- spoiler ---

    yoruma açık bir finali olduğu kanısına şahsen katılmıyorum, daha doğrusu eksik buluyorum, zira hikayenin kendisi baştan sonra yoruma açıktır. her şey göründüğü gibi olmayabilir ve kuvvetle muhtemel değildir de, filmin başından itibaren verilen irili ufaklı ipuçlarından anlaşılabileceği üzere. deborah kerr'in karakterinde yoğun bir şekilde hissedilen bastırılmış cinsellik ve bununla yüksek derecede alakalı sanrılar olabilir aslında bir buçuk saat boyunca izlediğimiz. miss giddens'ın başlarda görülen çocukların amcasına olan karşılıksız ilgisinin miles'a yönelmesinin bir sonucu olabilir tüm yaşananlar. olmayabilir de elbet.

    şahsi kanaatim, the innocents'ın zekice bir karışım ile hayaletlerin de gerçek olup olaylara müdahil edildiği psikolojik bir gerilim filmi olduğu yönünde.

    bir de, çoğu kimsenin gözünden kaçmış olabilir ama, miss giddens'ın karanlık koridorlarda duyduğu seslerin kaynağını araştırdığı ve halihazırda yeterince korkutucu olan 1:11:00-1:11:05 saniyeleri arasındaki sahnede arka planda insan suretine benzeyen parlak bir beyazlık görülmektedir. uzun süre bunun küçük erkek oyuncu miles, kasıtlı eklenen bir efekt veya gerçek bir hayalet olduğuna dair söylentiler dolandıktan sonra yapımcılar dvd'deki commentary bölümünde görüntüye yanlışlıkla giren bir clapperboard olduğunu açıkladılar. ben pek inanmadım buna, zira sahne yavaş çekimde izlenildiğinde yetişkin bir erkek yüzü açıkca seçilebiliyor. ne olduğunu bilmiyorum, fakat izlerken bunu farketmek ve sahneyi durdurup tekrar tekrar izlemenin filmin etkisini arttırdığı bi gerçek.

    belki gerçekten de bir hayalettir, kim bilir..

    :)
    --- spoiler ---
  • konusu ve kurgusu çekildiği yıla göre muazzam olan bir başyapıt.
hesabın var mı? giriş yap