• tarihin çoğuludur tevarih. tarihler demeye gelir. tarihler demek zaten kulağa biraz tufah da gelir. ama tarih denen, aslında tevarihdir; yani çoğuldur, çoktur.
    tarihte hakikatin görececiliği için post-modern olmaya gerek yok aslında. bugünden, "bugün-n"e yapılan her bakış, hakiki olanın ister az ister çok, bozulmasıdır. bozulma deyince korkulmasın. şunu demeye çalışıyorum: bu satırları yazarkenki ben ve düşündüklerim ile, bu satırları yazdıktan bir dakika sonra, "bir dakika önce şöyle yazdım çünkü şöyle düşündüm" diyen ben arasında, daha doğrusu söylenen ile bir dakika önce olan arasında hakikat zemini üzerinde bir farklılık vardır. hakikat an'ın kendisi ise, geçmiş, o hakikatin bir başka an üzerinde kavrandığı halidir. kendi içinde bir gerçekliği ve hakikatin kendisine de yakınlığı vardır ama hakikate eşit değildir (kimi zaman denk olabilir ama kesinlikle eşit değildir)
    tarihin de böyle olduğuna inanıyorum. an üzerinde durulan noktadan "an-n" noktasında olanların görülme ve hiçbir zaman "an-n"deki hakikati kapsayamacak biçimidir bence tarih. bir yakınsamadır, bir nevi limittir, ya da halil berktay'ın ifade biçiminden ödünç alırsam, asimptotlara yaklaşan eğrilerdir. o eğriler, kimi noktalarda asimptotlara çok yaklaşırlar ama hiçbir zaman da tam dokunamazlar.
    tarihçinin belli bir dönem ve olay hakkında buldukları ve ortaya koydukları da, o dönemin ve olayın yakınsaması, o dönem ve olaya yönelen eğrilerdir. bu nedenle, tarih özünde çoğuldur, çoktur. kimilerinin eğrisi teğet geçer asimptota, hakikatin kalbine inmenin sınırındadır. kimilerinin eğrisi ise çokça uzağında kalır. ama bakıldığı zaman ikisi de tarihtir. burada, pek tabii ki, öne sürdüğü tezlerini çürütebilecek türden belgelere hiç yer vermeme ya da benzer türde belge/bilgi tahrifatlarından arınmış, namuslu bir tarihçi varsayımıyla hareket ediyorum; ki memleket sınırlarında aksinin ekseriyet oluşturduğundan şüpheleniliyor. maalesef.
    sözü bağlamak gerekirse, nasıl ki tarik değil tarikat kullanılıyorsa (ki tarikat, tanrı'ya yani hakikate ulaşma yollarının farklı ve birden fazla olabildiğini göstermesi bakımından çoğuldur), benzer bir süreci çağrıştıran ve hakikate olabildiğince yaklaşmaya çabalayan tarih yerine de belki tevarihi kullanmak düşünülebilir; kimbilir düşünülmelidir de.
  • "bu ne hayret ne hamiyyet ne şecâ'tdir bu
    hiç görülmüş mü tevârih-i selefde emsâl"

    zafername'den
hesabın var mı? giriş yap