• baş rolde kit harington beyfendinin yer aldığı tarihi film. ilk fragmanı yayınlanmıştır.
  • fragmanı gayet hoş, beni heyecanlandırmaya yetti ki zaten kit harington rolünün hakkını vermiştir.ayrıca birleşik krallık'ta 2 ocak 2015'te vizyona girecekmiş.senaryo vera brittain'in anılarından esinlenilmiş. vera hanım yıllar önce yazmış ve sanırım 1933 te çok satan bile olmuş bu anı. bu anılar bbc tarafından mini bir dizi olarak da yayınlanmış bir süre. oyuncular arasında merlin'den tanığımız colin morgan, victor richardson rolünde yer alıyor.
  • öyküye feminist bakış açısıyla başlayarak şaşırtan, daha sonra giderek klişeleşen, dramı artırdıkça etkisini kaybeden bir film. alicia vikander bir kez daha gözleriyle oynuyor, yardırıyor, filmi tek başına taşımayı başarıyor.

    spoiler

    feminist başlıyor film. 1914'ün ingilteresi pek tabii viktoryen ingiltere kadar muhafazakâr değil. ama kadınların okumaları, çalışmaları hâlâ o denli hoş karşılanmıyor. kadınlar ve erkekler flört dönemlerinde yanlarında refakatçi olmadan görüşemiyorlar. böyle bir ingiltere'de vera babasından güzel ve büyük bir hediye alır: piyano. fakat vera buna sevinmez. zira piyanoya harcanacak paranın kendi eğitimine harcanmasını, babası ise onun okula gitmemesini istemektedir. filmin başındaki tartışmada "ben evlenmeyeceğim, öyle bir kadın olmayacağım, okuyacağım," der. babasına herkesin önünde karşı çıkar. sadece babasına değil tabii. kadını eve kapatan sisteme, adetlere de bir karşı çıkıştır bu. derken vera ağabeyinin destekleriyle babasını ikna eder (feminist tarafın zarar gördüğü anlardan ilki de bu olur. ağabey-erkek- destek olmasa idi vera-kadın- sınavlara hazırlanamayacaktı). sonra okulu kazanır. okumaya başlar. okuldaki öğretmeni de feministtir ve kadınların ne zor şartlar altında okula girdikleri üzerine nutuklar atar. derken vera okulu bırakıp hemşire olmaya karar verir. feminist anlatının zarar gördüğü ikinci yer de burası olur. vera savaş var diye okumaktan vazgeçer. vera kitaplar arasındayken toplumsal görevini yerine getirmediğini düşünür. öyle ya, sevgilisi roland erkeklik görevi (?) olan askerliği yerine getirirken vera'nın kitaplar arasında durması doğru olur mu? o da kadına biçilen hizmet/hemşirelik görevini ifa etmelidir, bu zor zamanlarda okumamak gerekir. vera'nın düşünceleri bu şekilde. böylelikle vera hemşire olur.

    kim bilir, belki de ne yönetmenin feminist anlatı kurma gibi bir isteği vardır, ne de vera feministtir. belki ben başta vera'nın okumada diretmesine gereğinden fazla anlam atfetmişimdir. ama eğer ki öyle bir istek varsa yönetmen bir süre sonra bu feminist anlatıyı yerle bir ediyor. öyle bir istek yoksa bu açıdan sorun yok.

    feminizmi geçeyim. film, bir kadının üç kişiyi (roland'ı görene dek bir şeyler hissettiği victor'ı, nişanlandığı roland'ı ve kardeşini) kaybetmesini draması yoğun bir şekilde, klişe deyimle mendil ıslatacak kadar yoğun bir duygusallıkla anlatıyor. ilk bir saati dönemi, kadınların bu dönemdeki yaşantısını, savaşın yaklaşmasını, dört karakterin ama özellikle vera-roland'ın ilişkilerini iyi bir şekilde yansıtırken savaşın başladığı ikinci yarıda irtifa kaybediyor, temposu düşüyor, dramasını artırdıkça etkisini kaybediyor. duygusal sahnelerle dolu ikinci bölüm etkilemesi gerekirken sıkmaya başlar. filmin sonuysa önemli. vera başta ağabeyinin savaşa gitmesi için babasını ikna etmeye çalışacak bir kişiyken finalde savaşa topyekun karşı çıkar. barış yanlısı olur. tabii bunun altı da doldurulur. vera ağabeyinin savaştığı yerde hemşirelik yapmaya gider ama onu almanların olduğu ameliyathanede görevlendirirler. böylelikle almanlarla ingilizler arasında fark olmadığının farkına varır vs.

    testament of youth ortalama bir film özetle. ikinci kez izleyemeyeceğim filmlerden.

    spoiler
  • son 5 dakikası güzel bir film.
  • acıyı çok küçük küçük nüanslarla kalbime saplayan film. sanatsal manatsal diye bi sıkılırım demiştim ama sonuna kadar tüm karakterleri yaşadım. gerçek bir hikaye olmasından mıdır bilemedim.
  • filmi izlerken sanki kitap okuyormuş havasına kapıldım. inanılmaz hoş. ve akıcı bir film. manzara seçimi , cast seçimi çok iyi oturmuş.
    çok yakın 3 arkadaşa katılan bir kız kardeş(alicia vikander- sonra değineceğim). harika olmuş. vera'nın yaşadığı özlemi ve acıları o kadar ince ince yüreğimize batırıyor ki sonunda insanın boğazına biri sarılmış acı çektiriyor hissi var. bunu atlatmak için salona gidip rastgele muhabbet etmem gerekti.
    oyunculuk harika .
    alicia'ya gelirsek ( umarım okuyunca kızmaz ) son zamanlarda izlediğim 4 filminde de harika bir oyunculuğu var. çok ama çok ünlü olup , çok paralar kazanacak. önce kendisini ingiliz sandım. harika bir ingiliz aksanı var. oyunculuk harika. isveçli olduğunu öğrenince şaşırdım. esmer hatun. ( akşam minübüste bir kız gördüm aşık oldum hemen . filmden sonra onu unutup buna aşık oldum . ne maymun iştahı var be..) o derece tatlı biri. kod adı uncle da da harikaydı.
    bence filmi izlemelisiniz. bbc nin filmleri çok iyi oluyor onu anladım ..
  • (bkz: atonement)
    biraz andırıyor bir de fransızca konuşan asker sahnesi ortak gibi
  • şiir gibi anlatılmış film. duygu çok iyi geçiyor karşı tarafa. savaşı bir kez daha sorgulatıyor. bitmek bilmez bir intikam döngüsü "ölümlerin anlamı ne neden öldürüyoruz neden ölüyoruz"
  • kit harington (nam-ı diğerjon snow) ve alicia vikander'in başrollerini paylaştığı, 2014 yılı ingiliz yapımı film. harika işlenmis bir kurgu ve hikayeye sahip. oyunculuklar gayet başarılı. can yakan bir film. gerçek bir film.
    sanırım çok gereksiz olacak ama bence vera brittain karaketerini canlandıran isveçli alicia vikander britanya aksanlı ingilizceyi gerçek ingilizlerden daha iyi konuşuyor.
    evet, eğitim sistemi.
  • cephedeki savaştan ziyade cephede savaşanların arkalarında bıraktıkları dünyayı, arkada bırakılan kişinin gözünden (vera) aktaran fazlasıyla akıcı, oyunculukları gayet başarılı bulduğum başarılı bir dönem filmi.
hesabın var mı? giriş yap