• mao zedung'un türkçeye ilk çevrilen kitabı. marksizm üstünden batı felsefesi ile konfüçyus üzerinden doğu felsefesinin ilginç bir bireşimi diye hatırlıyorum, okunmasından yıllar sonra.

    gene hatırladığım kadarıyla çelişki ya da karşıtlık teması üzerine kurulmuştu bütün tartışma. çelişki denilen şey, mao'nun gözünde ying yang ile karşıtların birliği arası bir şeydi.

    bir de örnek hatırlıyorum, çelişkinin belirleyici, koşulların hazırlayıcı olduğu üzerine: bir yumurtayı uygun ısıda gereği kadar tutarsanız civciv çıkar, ama bir taşı hangi ısıda ne kadar tutarsanız tutun bir bok olmaz, diye.
  • ayrı dünyaların kavramlarıdırlar.
  • "yaşam ve kuram" demeyi tercih ederim.

    (bkz: bilmem anlatabiliyor muyum)
  • (bkz: #7074979)
  • bir fıkraya da konu olmuştur,fıkramız da şöyledir;

    bir gün bir ilköğretim öğrencisine,öğretmeni tarafından bir konuyu araştırması ödevi verilmiş.konu 'teori ve pratik arasındaki fark'mış.
    ailedekilerin yardımcı olacağını düşünerek koşa koşa eve gitmiş ve akşam eve gelen babasına aldığı ödevi anlatmış,yardımcı olmasını istemiş.
    bunun üzerine babası da 'şimdi senden bir kaç şey yapmanı isteyeceğim,belki hiçbir şey anlamayabilirsin ama sonunda bu ödevi güzel bir şekilde tamamlayacağını düşünüyorum' demiş.çocuk kafasını sallayarak onay vermiş.bunun üzerine babası 'şimdi annene git ve 2 milyon dolar karşılığında bir insanla beraber olup olmayacağını sor?' demiş,çocuk afallamış.babası ise gidip yapmasını,kendisinin sordurttuğunu söylememesini istemiş. çocuk annesine gidip soruyu sorduğunda annesi çocuğun suratına tokadı yapıştırmış tabi,sonradan bir süre sessiz kalarak çocuğa 'babanın haberi olacak mı?' diye sorduğunda çocuk 'hayır' cevabını vermiş. bunun üzerine annesi '2 milyon dolar karşılığında evet olabilir.' demiş. babasına dönen çocuk,annesinin cevabını babasına aynen iletmiş. babası da 'güzel,şimdi aynı soruyu ablana sor' demiş.çocuk hiçbir şey anlamamasına rağmen ablasının odasına girerek bu soruyu sormuş. ablası ise tereddüt etmeden evet demiş.tekrar babasına dönen çocuk,ablasının cevabını babasına anlatmış ve hala hiçbir şey anlamadığını ifade etmiş.
    babası ise 'teori ile pratik arasındaki fark,aslında tam gözlerinin önünde' demiş,çocuk hala bir şey anlamadığından 'nasıl yani?' diye sormuş.
    bunun üzerine babası da durumu şöyle açıklamış;
    'bak oğlum,şimdi teoride 4 milyon dolar sahibiyiz ve hiç başağrımız yok. ama pratikte annen ve ablan tanımadığın insanların ellerinde ve en pezevenklik yapmaya başladın.'
  • zannımca en doğru inanış; pratiğe geçmeyen teorinin anlamsız olduğudur. teori bilginin öğrenilmesi, pratik uygulamaya geçirilmesi demektir, uygulanmayan, uygulanamayan bir bilginin kimseye faydası yoktur pek muhtemelen de zaman içinde teorik bilgi kaybolur.
    en basitinden örneklendirelim; almanya ya giden bir işçileri ele alalım, giderken çoğu almanca bilmemekte, (elbette ki istisnalar mevcuttur) ancak zamanla orada kalarak, teorik olarak almanca dersi görmeseler bile, zaman içinde pratik ile yani konuşmaya çalışarak, almancayı kaparlar. ancak teoride öğrenilen bir bilgi sahibi insan, pratiğe geçiremediği durumlarda bu bilgiden bile yoksun olabilir. örneğimiz bu sefer italyanca olsun, 8 sene boyunca işin eğitimini almış, lisede çatır çutur konuşan bir türk genci, üniversite hayatına başladıktan sonra mahrum kaldığı pratik sonucunda zamanla "kapı" kelimesini bile hatırlayamamakta, fiil çekimlerini karıştırabilmektedir.
    pratik sahibi insanın teoriyi öğrenmesi daha kolaydır, elbet öğrenir ancak teorik bilgi sahibi insanın pratiğe dökümünde aynı şeyden bahsedilemez.
    ona da şöyle örnek verelim, futbol oynayan bir genç, 4-4-2, 3-5-2 gibi taktikleri bilmeyebilir, ancak futbol yeteneğine ve futbol oynama bilgisine sahiptir. bu arkadaşa bu taktikleri, kontratak nedir, libero nedir anlattın mı hemen kapacaktır olayı, çünkü zaten bu söylenilenleri yapmaktadır. ancak teorisi süper olduğu halde sahaya çıkıp topa vuramayacak insanların sayısı da epeyce fazladır. bu insanların akle gelen ilk örneği, futbol temelli yazarlar tarafından eleştirilen hıncal uluç tur.

    çıkarılması gereken sonuç ise şudur, teorisiz pratik başarıya ulaşabilirken, pratiğe dökülmeyen teorinin başarıya ulaşması zordur.
  • hattımızın diğer ucunda leonardo da vinci var:

    "uygulamaya elvermeyen teori anlamsız,
    teoriye dayanmayan uygulama ise kısırdır."
  • (bkz: #9829192)
hesabın var mı? giriş yap