• bu da giovanni'nin deyimiyle:
    trio çinko due
  • kanat oyuncularının oldukça önemli oldugu arka 3 'lününü göbegindeki adamın libero olarakda görev yapabilecegi formasyon..almanya 90 dünya kupasında bu taktigi oldukça verimli bir şekilde kullanmıştır...
  • özellikle bugün (günün mana ve ehemmiyetine binayen) oynanan maçlarda kullanılan sistem.. takım dizilişi...
  • bu mantalitenin diğer bir varyasyonu için (bkz: 3 4 3)
  • bazı yugoslavların üj-bej-ki şeklinde telafuz ettiği dizilim.
  • federal almanya ile ozdeslesmis sistem. mavi mavi ciciler giymis italyanlarin 4 4 2 sini her zaman doven, ofsayta dusurmekmis, yok cizgi halinde savunmaymis gibi politik oyunlarin olmadigi delikanli sistem; derken bir de baktik ki... aaa o da ne? almanya euro 2004 'te 4 4 2 oynamaz mi?
  • genelde elinde kalas gibi ama guclu ya da hizli stoperleri olan takimlarin uyguladigi sistemdir. defans oyunculari uc tanedir, 2 kazma ama iyi kesici stoper ve "bir teknik libero" seklinde ikiye ayrilmistir. stoperler sagda ve solda, libero ortadadir. libero kademelere girer, stoperlere gore daha sarkik oynar. ama oyun kurmak icin ileri de cikar. stoperler 4-4-2'ye kiyasla rakip forvetlere cok daha yakin oynar, cunku 4-4-2'nin aksine topu sektirirlerse arkalarinda toparlayacak bir libero vardir. esas olan rakip forvetleri cok yakin oynayarak bozmaktir. avantaji geride teknik bir oyun kurucuya imkan vermesi ve 4-4-2'de mevcut olmayan attacking midfielder'a olanak vermesidir (tabi 4-3-1-2 ile bu sorun cozulebilir ama bu sefer de kanat akini yapmak zorlasir). eger elinizde oyun kurma ozelligi olmayan topa bodoslama giren stoperler varsa bu sistem uygulanabilir.

    ote yandan sarkik libero ve adam adama savunma oynayan takimlarin oyuna hakim olmalari cok zordur. ozellikle rakibin fuleli forvetleri varsa capraz kosularla bu stoperleri birbirleriyle tokustururlar icabinda. ustelik sarkik liberoyla oynandigindan bu fuleli forvetler cok zor ofsayta duserler, bu da adamlara acaip bir hareket alani yaratir. oysa cizgi savunmali 4-4-2'de alani savunmak esastir ve hizli forvetleri ofsayta dusurmek daha kolaydir. bir baska handikap, kanatlarda dar ama cok uzun bir koridorda motor gibi ileri gidip gelmesi beklenen kanat adamlaridir. zamanla ortaya cikmistir ki o mesafeyi 10 sene ayni azimle gidip gelen hiz ve gucte insan olamaz. karsisinda 4-4-2 oynayan takimlar sag ve sol beklerini de cikartarak 3-5-2'nin bu kanat oyuncularini helak ederler.

    dunyada su anda pek uygulayicisi kalmamistir. neredeyse her takim dortlu ve cizgi defansla oynamaktadir.
  • karl heinz feldkamp zamaninda galatasarayin dizilisi olmustur. o zamanlarda besiktas in ingiliz tarzi 4 4 2 sine ustunluk saglayinca spor yazarlari hep bir agizdan efendim ortasahada daha cok olduklarindan oyunda ustunluk sagiliyorlar bu taktik superdir 4 4 2 sucks seklinde yorumlar yapmislardir. olaylar gelismis ve fatih terim zamaninda 4 4 2 tekrar populer olunca da bu yorumlari yapan spor yazarlari direk donmusler ve 3 5 2 kaka formasyon olmustur. simdilerde de bu cahiller ne zaman 3 5 2 oynayan bir takim gorseler eskide kalmis bunlar olmaz boyle sey diye ahkam kesmektedirler. 2002 dunya kupasini kazanan brezilyanin ya da 2004 avrupa milletler kupasini kazanan yunanistanin ya da 2002-2003 sezonunda puan rekoru kirarak sampiyon olan besiktas ya da 2002-2004 arasi firtina gibi esen genclerbirligi in nasil oynadigini bilmedikleri cok asikardir. fatih terim sonrasi "3 5 2 sucks" bir nevi hurafe haline gelmistir.
    aslinda 3 5 2 ya da 4 4 2 arasindaki secimde belirleyici olan sey temel olarak defansin ortasinda oynayan oyuncularin yapisi ve kanat oyuncularinin ne kadar kanat oyuncusu oldugudur.
    iyi sistem, kotu sistem yoktur. iyi takim, kotu takim vardir sayin seyirciler.
  • 4-4-2'yle olan çekişmesi gerçekten defanstaki 1 liberonun varlığına dayanmaktadır.. hiç ayrıntıya girmeden 3-5-2'nin zamanında çok tutulması dönemin 4'lü defanslarının geride çakılı oynamalarından dolayı(dönemin ingiliz 4'lü defansları buna güzel bir örnektir) en basit anlamıyla 2li forvetlere karşı 4 defansın fazla ve gereksiz gelmesi, burdaki bir oyuncunun orta saha mücadelesine katılarak oyunun hücum yönünde daha etkin olmayı sağlama amaçlıdır.. ki hakikaten öyle de olmuştur.. buna karşılık olarak da 4'lü defans teorisyenleri bekleri daha ileri sürerek onları da orta saha gibi kullanmayı amaçlayıp, 3'lü defanstaki liberoyu genel olarak ön libero ya da daha farklı bir şekilde orta sahaya monte ederek bir yeniliğe daha imza atmışlar, beklerin oyuna oldukça dahil olduğu 4'lü defanslar 3'lü defans optimizasyonlarına karşı genel bir üstünlük sağlamıştır..

    genel olarak mekanikleştirilmiş 4'lü defans kombinasyonlarının 3-5-2 ve türevlerine karşı çok daha üstün yapılar olduğunu düşünen bir insan olarak elbette 3'lü defansın çeşitli avantajlarını da görmezden gelecek değilim.. fakat şöyle bir saptama yapabilirim ki ne 4'lü defansla kazanılmış kupalar, ne de 3'lü defansla elde edilmiş spesifik başarılar bu sistemlerin birbirlerine karşı iyiliği ya da kötülüğü hakkında salt fikir verici düzeyde değildir..

    bu 4'lü defansta beklerin ileri sürülmesiyle ortaya çıkan yeni süreçte 3'lü defansçılar son 4-5 yılda liberoyu kaldırarak buna karşılık vermeye çalıştılar.. ki kısmen başarılı oldukları da söylenebilir.. çok az kullanılıyor fakat elde var olan çok yetenekli bekler eğer açık olarak da oynayabiliyor iseler 4lü defansta bunların önünü açıkla kapatarak veriminin düşmemesini isteyen hocalar bu bekleri açığa sürerek 3'lü defans uygulamasına geçiyorlar.. liberoyu takımdan atarak geride 3 adamdan oluşan bir çift tandem oluşturarak bu 3 oyuncunun arasını biraz açıyorlar.. böylece açıkların geriye dönememesi durumunda sağ ve sol stoperler çizgiye yakınlaştıkları için onların arkasına bakabiliyor, hem de kısmen maç içinde kaydırmalıya dönerek sol ve sağdan ikinci hücumcu olarak bindirmeler yapabiliyorlar.. fabio capello'nun serie a şampiyonu roması vincent candela ve cafu'yla, luis felipe scolari'nin 2002 dünya şampiyonu brezilyasıysa roberto carlos ve yine cafu'yla(hmmm) bunu son derece güzel bir şekilde yerine getirdiler.. 4'lü defans optimizasyonlarına cevap olabilecek bu çift tandemli sistemlerin geliştirilerek devam etmesini umuyorum fakat oldukça spesifik durumlarda kullanılan sistemler olarak görünüyorlar şu an..

    3-5-2 türevleri hala modern ve mekanikleştirilmiş 4'lü defanslara karşı ezik, çaresiz.. 3'lü defans kullanan takım bir finalde 4'lü defansı hacamat edip kupayı alamaz mı? elbette alır, sonuçta futbol bu.. ama son değişimleriyle beraber önemli aşamalar kaydetmiş halleri arasında bile futbolun temelini uygulamak açısından hala önemli farklar görünen bu 2 sistem arasında 3-5-2 oldukça geride, hızla revize edilmesi ve 4'lü defans sistemlerinin yanına yaklaştırılması gerektiği çok açık bir şekilde ortada..
  • özellikle sarkık liberoyla ve adam markajıyla oynatılmaya çalışılan versiyonunu son decere demode bulduğum oyun sistemi.

    en iyi futbol sistemi temelde eldeki malzemeye en uygun olandır gerçeğini bir kenara not ederek kısaca 3-5-2 nin tarihine bir göz atalım. klasik ya da türkiye'deki teknik direktörlerin algıladığı 94* öncesi 3-5-2 ye kabaca bakacak olursak neden günümüzde uygulanamayacağını rahatlıkla anlayabiliriz. bu sistemin savunma tarafında, mahalle maçlarından da bildiğimiz en geride bir adamın durması ve bu adamın bütün olaydan kopuk vaziyette sağdan soldan sarkan topları süpürüp, çift stopere kademe yapmasına dayanan bir görev anlayışı var. içlerinde kazma olmayanlarını oyunu başlatmak içinde kullanabilirsiniz. her iki kanatta dinamo gibi çalışan hızlı, teknik, hem defans hem ofans olayını iyi bilen kanat adamlarının desteklediği kabalık bir orta sahaysa bu sistemin en temel noktası. zira futbolda orta sahayı ele geçirmek topa ve oyuna sahip olmanın temel gereği. bu anlayış 80'lerin ortalarından 90'ların ortasına kadar son derece başarılı oldu. danimarka'nın 86 dünya kupasındaki sürpriz çıkışının ardından almanya başta olmak üzere bu sistem avrupa'da bir anda tutulmaya başlandı. bu sistemin başarısında 4-4-2 nin savunma anlayışının rolü büyüktü. çakılı şekilde oynayan ve kolay kolay oyuna girmeyen 4 lü defanslar nedeniyle orta alanda hem sayısal hem diziliş olarak bocalamaya giren 4-4-2 türevlerine karşı büyük bir üstünlük sağlandı. almanya 90 dünya kupasını kazanırken, 92'de almanyayı finalde deviren danimarka avrupa şampiyonluğunu alırken 3-5-2 artık en elit futbol sistemi haline gelmişti.

    ancak her sistemde olduğu gibi 3-5-2'nin de bir takım zaafları vardı. futbol eleştirmenleri 94 dünya kupasında 3-5-2 nin panzehiriyle karşılaşmakta gecikmediler. bu panzehir kabaca 4-1-3-2 olarak tabir edebileceğimiz bir 4-4-2 türeviydi. ancak klasik 4-4-2 denemeyecek kadar çok yenilik içeriyordu. 3-5-2 ile orta sahanın önemini anlayan futbol guruları 4 lü defansın sağ ve sol beklerini klasik stoper anlayışının dışına çıkarıp orta sahaya yaklaştırırken, orta alanda fiziken güçlü, savaşçı ve topu oyuna sokabilen hareketli dmleri hem oyun kurma sorununu gidermek için hem de rakip orta sahanın elini kolunu sallayarak tandem üzerine gelmesini engelleyen bir yıpratıcı set olarak kullanıyorlardı. sağ ve sol açıkların rakip hücumlarda içeriye gömülmesiyle birlikte orta alanda hem sayısal hem de dizilim oarak üstünlüğü ele geçiren bu yeni sistem 3-5-2 nin orta alan hakimiyeti için büyük bir sorun haline geldi ve kısa sürede kendini futbol dünyasına kabul ettirdi. 80'lerin başından beri sovyetler tarafından uygulanmakta olan alan savunmasını da işin içine katınca 3-5-2 teorisyenlerinin artık bir alternatif bulması kaçınılmaz olmuştu.

    3-5-2 yi en çok kabul eden ülkelerden biri olan almanya bu alternatifi de ilk bulan ülke oldu diyebiliriz. 94'teki hezimetin ardından euro96'ya nispeten yaşlı diyebileceğimiz bir takımla gelen almanlar, 3-5-2 de bir takım modifikasyonlara gidiyordu. bunların en önemlisi klasik adam adama markaj yerine alan savunmasına dönmekti. bunu yaparken tıpkı kaleci gibi oyunun dışındaymış gibi duran sarkık liberoyu iki stoper arasına yakınlaştırıyor hatta zaman zaman gerideki üçlüden biri orta sahaya yaklaşırken diğer iki oyuncu boşalan tarafa doğru yay şeklinde geriliyordu. 4-1-3-2 nin orta alandaki sayısal üstünlüğüne çift dm mantığıyla yaklaşarak en azından dizilim olarak daha mücadeleci bir orta saha anlayışı da sağlanmış oldu. almanlar defansta alınan önlemlerin yanında 4-1-3-2 nin kalbi olan dm lerin oyun kurma yeteneğini presle bozuyor, tandem'in arkaya atılan toplardaki zaaflarını da kullanıp 4-1-3-2 yi tam anlamıyla bozguna uğratarak tek bir yenilgi bile almadan avrupa şampiyonu etiketiyle almanya'ya dönüyorlardı.

    üçgen formatından çıkıp da daha düz bir hat haline gelen 3 lü defans ve alan savunmasıyla pekiştirilen orta saha anlayışına 3-6-1 gibi daha defansif ama orta sahayı ele geçirmeye yönelik, 3-4-3 gibi hem kanat adamı hem forvet şeklinde içeriye dalış yapabilen oyuncularla gole dönük alternatifler de eklendi. fakat 3-5-2 ve varyasyonlarının 4-1-3-2 ye göre en büyük handikapı oyunu çift yönlü oynayabilen futbolculara daha fazla gereksinim duymasıydı. 4-1-3-2 de çok kaliteli kanat adamlarınız olmasa da işi götürebilirsiniz ama 3-5-2 de bi yanda cafu bi yanda da roberto carlos gibi hızlı, teknik, hem defansif hem ofansif çalışabilen elit futbolculara ihtiyacınız var. bunun yanında liberonuzun da popescu tarzı topla barışık, oyuna toplu ve topsuz girebilen niteliklere sahip olması gerekiyor. 4-1-3-2 nin daha sade ve görev adamı tarzında oyuncularla kolaylıkla işletilen bir sistem olması 3-5-2 ye oranla daha fazla tutulmasına neden oluyordu. 98 dünya kupasında* fransa nın 3 dmc nin oyun içerisinde sürekli yer değiştirmesi ve daha geniş alanda uyguladığı baskıyla çeşitlendirdiği 4-1-3-2 modeli 2 yıl aradan sonra bir büyük zafer daha kazanıyordu. başını hollanda'nın çektiği 4-2-3-1 varyasyonuysa kalabalık orta sahanın sadece defansif değil ofansif olarak da futbolu ne kadar güzelleştirebileceğinin bir göstergesiydi. euro 2000'e gelindiğinde neredeyse bütün elit takımlar 4-4-2 nin çeşitli varyasyonlarıyla ama temelde tandem ve ön liberolu sistemlerle sahaya yayılıyordu. 2002 ve 2004'teki şampiyonalarda da değişen bir şey olmadı. günümüzde 3-5-2 nin en yaygın versiyonu çizgi şeklinde 3 lü defansla önlerinde 1 veya 2 dmc ve gerektiğinde içeriye sıkışan amr/aml lerle uygulanan modern versiyondur. burada çift forvet ve playmaker pozisyonundaki serbest oyuncu dışında amaç rakibin oyununu bozmaktır. bu taktiği en iyi uygulatan teknik direktörler arasında lucescu'yu sayabiliriz.

    yukarıda belirttiğim gibi modern futbol oyun sistemlerinde takımın yapısına en uygun olan sistem o takım için en iyi olandır. yine de genel anlamda 3-5-2 nin özel oyunculara olan ihtiyacı bu sistemin giderek daha az tutulmasına yol açıyor. buna karşılık türkiye'de nedense çoğu takım özellikle istanbul'un büyükleriyle oynarken adam adama defans kurgusu ve orta sahada adam kalabalığının her şeye çözüm olacağına inanarak son derece demode bir 3-5-2 çeşitlemesi olan 3-6-1 de ısrar ediyor. bu takımlar sarkık libero olayının bokunu çıkartmanın yanı sıra özellikle orta alanda vasıfsız düz oyuncuların saldım çayıra mevlam kayıra misali sahaya dizilmesi ve sözde savunma yapmaya çalışırken 3-6-1 in en hayati özelliği olan açıkların forvet pozisyonunu alamaması sonucu genelde sahadan boynu bükük ayrılmaktalar. eğer önümüzdeki yıllarda sayısı gittikçe azalan süper kanat oyuncularının nüfusunda bir patlama yaşanmazsa 3-5-2 daha çok nostalji bir oyun sistemi olarak teori kitaplarında yerini alacak gibi görünüyor.
hesabın var mı? giriş yap