tenha
-
kalabalik olmayan yer.
-
seyrek, siki$ik yerle$tirilmemi$ olan.
-
(bkz: tenya)
-
fazıl hüsnü dağlarca'nın bir şiiri.
-
gayri meskûn..
-
(bkz: tenhi)
-
-
usulca ve mırıltıyla söylenince derinlik kazanıp ete kemiğe bürünenlerden. güzel he ye eklenen kusursuz yalnız elif le bitiyor.
ten in ama daha çok tin in yalnızlığa elverişli yazgısının ortaya çıktığı; edebin de bu yazgının içinden devşirilebileceği; tinin ve tenin yalnızca kendisi olabildiği; dıştan(tenden) içe(tine) doğru bir güzergahın açıldığı; gitmeler ile gelmelerin samimiyetinin sınandığı; hep'lerin, hiç'lerin, keşke'lerin en yüksek sesle söylendiği yer.
aynı zamanda bir imkan: baş(lı) baş(ın)a kalınca ortaya çıkan, büyümenin çağrısı ile çocukluğun şıpinişi keşfe açık dünyasını birbirine bağlayan; geçmişin tekinsiz anılarının gürültülü amorf yankısı ile yeni başlangıçların sevinçli hallerinin birbirine eklemlendiği yer.
bir de tenhalaşmak vardır ki; iyileşmek için yarı açık bir halde uykuya dalan bir cift gözün, uyandıktan sonra görülen rüyayı hatırlama uğraşına benzer bir uğraştır. -
anneannemce, insanı kıt allahı bol yer.
-
incesaz'ın biricik şarkısı eyvah'da ince bir şekilde işlenmiş kelime.
saklanırdı aşkımız
geçerken son vapurlar
öyle tenha gözlerin
öyle tenhaydı sonbahar
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap