• teknopoli yeni dünya düzenin adıymıs valla ben yazanın yalancısyım (bkz: teknopoli: yeni dünya düzeni neil postman; tercüme: mustafa emre yılmaz gelenek yayıncılık). yani teknololi manyaklığıdır bu konuda sürekli yazılar yazmakdır yine örnek olarak islami olsun (bkz: fehmi koru)
  • mustafa emre yılmaz tarafından türkçeye çevrilen ve keşke bu kadar rezalet çevrilmeseymiş denilen eser.
  • kültürel bir aidstir. bu kavram içerisinde a$kın bir amaca, anlama ve kayna$mı$lığa yer yoktur.
  • teknolojik deterministliğini ve muhafazakarlığını açıkça ortaya koymuş postman bu kitabında.
    teknolojinin ve dolayısıyla teknopoli dediği dönemin imgesel düzende kurduğumuz anlamları yok etmesinden bahsediyor ancak alet kullanan toplumlar, teknokrasi ve teknopoli diye ayırdığı, ki comte'un teolojik - metafizik ve pozitivist aşamalarının tersten kurulmuş bir hali gibi görünüyor bu dönemler, ve kullanan ve icad eden arasında kurduğu teorisinde eksik olan yegane şey "iktidar".. yani bu araçların sahipleri kimler ? gereksinimlerden üretilen teknoloji aslında kimin gereksinimi için geliştiriliyor? ve bu kontrol mekanizmalarında teknoloji özerk bir varlığa mı sahiptir?

    bu sorulara dair herhangi bir cevap bulamıyorsunuz kitapta. zira, eğer cevap vermiş olsaydı zaten teknolojik determinist olmayacak ve sınıf kavramını es geç/e/meyecekti.

    postman'ın kitabı aslında 20. yüzyılın genelinde geliştirilmiş olan devletin ideolojik aygıtları meselesi, iktidar ve kontrol meselesi, pozitivizm eleştirisi ve bilimcilik meselesi gibi konuların basitçe kendi düşüncesi bağlamına oturtmaya çalışan ama her yönüyle eksik kalan bir kitap.. öyle.
  • paradigma yayınlarından çıkan ve mustafa emre yılmaz'ın harika çevirisi ile şiir gibi akan bir kitap.
    teknoloji, bilim, okul ve diğer konularda önemli şeyler söyleyen ilginç bir kitap. postman'ın o alışmak zorunda kaldığımız marksist bakış açısı yerine, daha teolojik daha muhafazakar bir pencereden olaylara bakması gayet anlamlı olmuş.
  • teknolojik ilerlemenin neden her zaman iyi bir şey olamayacağını, günümüzde neden teknolojinin kutsallaştırıldığını ve her yeni şeyin coşkuyla karşılandığını abd özelinde inceleyen, böyle bir fenomenin hangi tehlikeleri beraberinde getirebileceğini gösteren bir kitap. yazar teknopoli terimiyle teknolojinin kültürün her alanına sirayet ettiği ve teknolojinin kültür tarafından sınırlanması yerine kültürün neredeyse tamamen teknoloji tarafından şekillendiği bir toplumu kastediyor.

    bunu yaparken anketleri, sosyal "bilimleri", enformasyon bombardımanını, ölçme ve nesnel temele oturtma saplantısını, insani olanı küçümseme kompleksini ve tekniğe tapıcılığın diğer sorunlu sonuçlarını eleştiriyor. çoğunu da yerden yere vuruyor denebilir.

    içinde bulunulan çağın anlaşılması adına oldukça ufuk açıcı bir kitap.
  • neil postman'ın genel teknopoli tanımı; dünyamızda olagelen tuhaf ve tehlikeli şeylerin adı.
    rousseau'nun bilimler ve sanatlar üzerine söyleminde bilmeye,bilime ve teknolojik araçlara salt kötümser bakış açısıyla yaklaşmasının görece yumuşatılmış haliyle kaleme alınmış bir eser. teknolojinin iyi yanları olabileceği gibi aslolan kötü yanları olduğu vurgulanıyor. içinde bulunduğumuz döneme,kültürlere ve bilim addettiğimiz değerlere eleştirel bakılmasını savunuyor.

    teknoloji dünyasının felsefi boyutuna meraklı olanların beğenerek okuyabileceği, akıcı ve anlaşılır çevirisi olan bir kitap.
  • `neil postman`'na ait bir kavram ve kitabın adı. değişen dünyada özellikle de gelişen teknolojiyle insan hayatının nasıl farklılaştığı irdelenmiş kitapta. insanoğlunun teknolojinin etkisiyle artık teknik aletlerin verilerinin, rakamsal değerlerin doğruluğunun kabul ettiğini ve işin felsefesini, tarihini, dilini, yapısını anlamaya çalışmanın öneminin yitirildiğini anlatmaya çalışmıştır neil postman bu kitabıyla.
  • fotoğraf ve telgraf (1830'lar), rotatif (1840'lar), daktilo (1860'lar), transatlantik kablo (1866), telefon (1876), film ve telsiz telgraf (1895). alfred north whitehead durumu çok iyi özetlemektedir: "19. yüzyılın en büyük buluşu, buluş fikrinin kendisidir."
  • "bugünün sıradan insanı ortaçağda yaşayan sıradan insan kadar saftır. insanlar ortaçağda ne olursa olsun dinin otoritesine inanırlardı. bugün ise insanlar bilimin otoritesine inanmaktadırlar."
    *

    "teknolojik değişme toplama bir eklemek ya da toplamdan bir çıkarmak demek değildir.
    teknolojik değişme ekolojiktir. 'ekolojik' kavramını çevre bilimcilerin kullandığı manada kullanıyorum.
    önemli bir değişiklik topyekûn değişikliğe sebep olur. eğer tırtılları doğal ortamlarından çıkarırsanız geriye kalan, aynı doğal ortam eksi tırtıllar değildir; artık elinizde geriye kalan canlıların hayat şartlarını yeniden düzenlediğiniz yeni bir çevre vardır. aynı şey tırtılların olmadığı bir ortama tırtılları eklediğiniz zaman da geçerlidir.

    teknolojik araçların ekolojisi de bu şekilde çalışır. yeni bir teknoloji ne bir şey ekler ne de çıkarır; her şeyi değiştirir.
    matbaa icat edildikten elli sene sonra avrupa artı matbaa değildi. karşımızdaki. artık bambaşka bir avrupa'ydı varolan.
    televizyondan sonra amerika, amerika artı televizyon değildi. televizyon her politik kampanyaya, her eve, her okula, her kiliseye, her endüstriye yeni bir renk kattı."
hesabın var mı? giriş yap