*

  • jorge amado'nun nasib ve gabriela'nın hikayesi ardında bahia'da gerçekleşen sosyal değişimleri anlattığı okunası romanı...
  • türkçe çevirisi "tarçın kokulu kız" adıyla okuyucuya sunulan, jean-paul sartre tarafından, halk romanının en iyi örneği olarak tanımlanan bir jorge amado romanı.
  • başrolünde marcello mastroianni'nin yer aldığı 1983 yapımı film. jorge amado'nun aynı adlı romanından uyarlanmıştır.

    bir suriye göçmeni olan ama ülkesinin daha önce tâbîsi olduğu osmanlıya ithâfen "türk" olarak anılan/tanınan (ama zaman zaman buna tepki gösteren) nacib'le âşık olduğu gabriela'nın öyküsünü anlatır. vaktizamanında cnbc-e de "gabriela" adıyla yayınlamıştır bu filmi.

    http://www.imdb.com/title/tt0085575
  • can yayınları'ndan çıkan baskısının kapağı nedeniyle yayınevlerine seslenmek istediğim kitap.

    ey yayınevleri!

    biliyorum kitap daha çok ilgi çeksin diye kadın çıplaklığından faydalanıyorsunuz.

    ama yolda, otobüste okuyoruz biz bu kitapları. az daha düşünceli olsanız.

    hiç değilse adı sanı zaten bilindik yazarların kitaplarında bu oyuna girişmeseniz.

    jorge amado'nun kitabını satmak için bu oyuna gerek mi var? adamın kitapları zaten "55 ülkede 49 dile çevrilmiş" (kaynak: arka kapak) böyle çıplak kadınlı kapak resimleri ne ucuz oyunlar.

    bu şekli hususu geçip esasa giriyorum.

    neredeyse kitabı yarısında bırakacaktım. ramak kalmıştı.

    başlayıp 20-30 sayfa kadar okuduktan sonra araya başka şeyler girdiğinden bırakmak durumunda kalmıştım. sonra kitaba devam etmeye çalıştığımda toparlamakta güçlük çektim. bıraksam mı, diye geçirdim zihnimden. ama neden sonra devam ettim. iyi ki de etmişim. o kadar mutluyum ki devam ettiğime.

    şahane beğendim.

    kitabın türkçe karşılığı olan tarçın kokulu kız gabriela. kendisi aslında kitabın sonlarına kadar baş konu değil bence.

    esas konu müthiş bir siyasi çekişme.

    yıllardır ılheus kentini yöneten albay, şehre sonradan gelip yatırımlarıyla halka kendini sevdiren mundinho falcao ile yarışabilecek mi?

    albay, yılların verdiği özgüvenle seçimlerden başarıyla çıkacağını düşünüyor. halkın da bu siyasi çekişmede kendisinden yana olacağını sanıyor. sonuçta onyıllardır bu şehirde, bu şehri yönetiyor.

    böyle bir gerçeklik varken şehre sonradan gelmiş "dış mihrak"ın kazanacağına ihtimal vermiyor.

    yani bir yanda statüko var, diğer yanda yenilik.

    mundinho'nun etkileyici atakları albay'ı zora sokuyor.

    albay, seçimleri kazanmak uğruna kan dökmekten, hileli yollara başvurmaktan çekinmiyor.

    önemli detaylar var burada.

    yalnız bu detayları görmek için şehirdeki metres hayatından biraz kafayı kaldırabilmek gerekiyor.

    şehirde her erkeğin bir metresi olması olağan bir durum haline gelmiş.

    evli kadınların, kocasını aldatması ise kocanın hem karısını, hem adamı öldürme sebebi. ve böyle bir durumda karısını ve adamı öldüren koca ceza almıyor. aksine, eğer onları öldürmezse insan içine çıkamayacak hale geliyor.

    ahlaken böyle bir şehir.

    bir yandan da hızlı bir şekilde gelişiyor. kakao sayesinde gittikçe zenginleşiyor.

    nasip, bu şehrin bar işletmecisi. bar da şehrin ekabirinin uğrak mekanı.

    nasip, aşçısı işi bırakınca aşçısız kalıyor. aşçı olarak köle pazarından gabriela'yı buluyor.

    gabriela süper güzel bir kız. herkes onu çok güzel buluyor. birlikte olmak karşılığında evler, tarlalar, bağlar, bahçeler, mağazalarda açık çekler, paralar, neler neler teklif ediyorlar. ama o ille de nasip diyor.

    öyle dediği halde nasip'i dev üzecek bir şey yapıyor.

    ama insan kızamıyor ona. böyle bir tuhaf saflığı var gabriela'nın. başkası için o şartlarda ölüm sebebi olacak bir şeyi o yapınca nispeten normal karşılanıyor.

    1950'lerde yazılan kitabın cinsel içeriği yazarın memleketi brezilya'da tepkiyle karşılanmış.

    tepki duyacaklarına bu yazarı bağırlarına basmalılar. brezilya'da bahia diye bir yer varmış, bu yerde ilheus diye küçük bir yer varmış... bunları yazar sayesinde öğreniyoruz.

    1925 yılının ilheus kentini, bu küçük kentin nasıl gelişmekte olduğunu, buradaki insanların yaşamını, dertlerini o kadar sıcak, o kadar renkli yazmış ki sanırsın hepsi bizim yan mahallede. o kadar yakınlar.

    http://www.birazkitap.blogspot.com/…kokulu-kiz.html
  • tarçın kokmayan, aslında karanfil kokan kızın romanı.

    1900'lü yıllarda brezilya'nın gelişmekte olan kenti ilheus romanın en belirgin kahramanlarından. sefil bir kentin yavaş yavaş bir ticaret şehrine dönüşerek zenginleşmesini izlerken bir yandan da kent halkının olaylara paralel olarak değişen yaşamlarına tanık oluyoruz. barbarlıktan medeniyete uzanan tehlikeli merdivenler kahramanları olgunlaştırıyor.

    kitabın adının tarçın kokulu kız olmasına itirazım var. kız tarçın rengi tene sahip ve karanfil kokuyor. 489 sayfa boyunca hiç tarçın kokmadı. kitabın adı sadece gabriela olsaydı, ya da karanfil kokulu kız olsaydı okumayacak mıydık? neden eserlerin isimlerini kafalarına göre çeviriyor yayınevleri?

    ilk yüz sayfada, kitaba adını veren ama tarçın kokmayan kızdan hiç bahsedilmiyor. önce çevreyi, kenti ve orada yüzyıllar boyunca yaşanmış gelenekler hakkında bilgi sahibi oluyoruz. ilheus'da yaşıyor gibi kentin sıkıntılarını, gemilerin yanaşamadığı işlevsiz limanını, çapkın erkeklerini, dedikoducu kadınlarını, doktorları, barları, caddeleri tanıyoruz. sonra karakterler tek tek gelip romana yerleşiyorlar. takip etmekte biraz sıkıntı yaratacak kadar çok kahraman var. ama sayfalar ilerledikçe bu kalabalığa da alışıyoruz.

    zengin olmak uğruna insan öldürerek kakao plantasyonlarını sahiplenen ve bu yetenekleri nedeniyle albay ünvanını kazananlar, zaman ilerledikçe ve kent modernleşme yoluna girdikçe kendilerini iktidar savaşının içinde bir siyasi çıkmazda buluyorlar. gelenekler ve yıllar süren tutucu fikirleri ilheus'un gelişmesine engel olamıyor.

    kent ve insanlar, aşk ve cinayet, para tutkusu ve açgözlülük romanda bir kentin tarihinin sayfalarında, yazarın sade, akıcı ve özgün diliyle sunulmuş. brezilya hakkında dönemini hakkıyla anlatan bir kitap.
hesabın var mı? giriş yap