*

  • ali poyrazoğlu'nun oyunculuğunun yani sira uygulama ve yönetmenliğini de üstlendiği iki bölümlük oyun. gündelik yaşam içinde sıradan sanılan küçük olayları falan anlatıyor.

    dekor ve kostümlerini murat coşkun'un hazirladığı oyunda ali poyrazoğlu sahneyi bülent kayabaş, özdemir çiftçioğlu, suzan aksoy, berrak kuş, eser ali ve oylum karakaş ile paylaşıyor. * *
  • ali poyrazoğlu'nun kendi sözüyle 'en iyi kadın oyuncu' ödülünü almayı planladığı keyifli gösteri... sonunu söylemem.

    seneler sonra edit: spoiler vardi, artik yok.
  • büyük beklentilerle gidilmemesi gereken oyun.

    oyunun kendi içinde tekrarlara girmesi bir süre sonra sıkıcı oluyor ve ilk çeyreğinde verdiği keyfi veremiyor maalesef. ali poyrazoğlu ve arkadaşları oyunculuklarıyla günü kurtarıyor, gönüllerdeki yerlerini koruyor. nefeslerine sağlık ama yine de, keşke o sıkıcı tekrarlar olmasaydı demeden edemiyorum.
  • "takıntılarını fırlatıp atabilirsen ruhunla yüzleşebilirsin..." mottosunu taşıyan tiyatro eseri. bülent kayabaş ve ali poyrazoğlu koparıyor.
  • ali poyrazoğlu nun matmazel arşaluys taşaklıyan karakterini canlandırdığı oyundur. ben oyuna giderken beklenti çıtamı biraz fazla yüksek tutmuşum ki umduğumu bulamadım. tabi bu beklenti ali poyrazoğlu'nun yıllar içinde sergilediği oyunlardan alınan keyfe göre hasıl olmuştur. nerde "evet evet evet" oyunu ve oradaki ali poyrazoğlu nerde dün gece izlediğim oyun. ben de çok eskilere gittim galiba ! bugünlere doğru gelelim. son bir kaç yıl içinde oynanan ali poyrazoğlu oyunları ile mukayese edildiğinde bile çok kötüydü diyeceğim ama yine de dilim varmıyor. çünkü oyunda oyuncular rollerini hakkı ile oynuyorlar. ama ortada sürükleyici bir konu olmayıp, sürekli küfür üzerine inşa edilmiş, sadece sonu küçük bir espri barındıran bir oyun da ancak bu kadar oluyor. sorun türk tiyatrosunun genel açmazında. oyun sıkıntısı var oyun! civciv yumurta misali türk tiyatrosundaki düşüşün sebebi bu oyun sıkıntısı mıdır, yoksa türk tiyatrosundaki düşüşten dolayı mı iyi oyun yazılmıyor artık, bilemiyeceğim.
    e anlatıcı nerdesin? anlatsana bize meseleyi...
    edit: oyun bir frasız kabare oyuncusunun*yazdığı oyundan uyarlama.
    ayrıca şuradaki eleştiriye de göz atmakta yarar var.
    http://www.salom.com.tr/?pid=2&hid=4636
  • ckm tiyatro salonu gibi büyük bir salonu tıklım tıklım doldurmayı başaran ve oyun sonunda salondaki tüm izleyiciler tarafından ayakta alkışlanan tiyatro oyunudur. o salondakiler de dahil olmak üzere, içimizden bir çok kişiyi anlatan güzel bir komedidir. dün geceki finalde, şebnem özinal salonun çoşkusu karşısında göz yaşlarına hakim olamamıştır. oyuncuların şaşkınlık, mutluluk, sevinç göz yaşı tepkilerini gören izleyiciler ise karşılarındaki profesyonellerebir kez daha hayran kalmışlardır. ayrıca, kesinlikle ali poyrazoğlu en iyi kadın oyuncu ödülünü almalıdır, zira değme kadınlara taş çıkartacak şekilde file çorap ve topuklu ayakkabıyı taşımaktadır. bülent kayabaş ise bu rolde çok sevimli olmuştur.
  • beklentilerinizin çok veya az olması pek birşey değiştirmiyor ne yazık ki. oyun, genel olarak vasat, arada güldürse de sıkıcı olmaktan kurtulamıyor.
  • oyundaki tüm karakterlerin takıntıları var ve hepsi dr.mümtaz beyin muayenehanesine bu takıntılarından kurtulmak için geliyorlar. mümtaz bey hastalarını bir seansta takıntılarından kurtarmakla ünlenmiş bir psikolog. oyun çok eğlenceli geçiyor. kendinizde ve çevrenizdeki insanlarda rastladığınız çeşitli hal ve hareketlerin sonunda takıntıya dönüşebileceğini görebiliyorsunuz. oyundaki en sevdiğim ve oyunculuğu en hoşuma giden karakter her şeyi iki kere yapma ve söyleme takıntısı olan, berrak kuş'un oynadığı karakterdi, tabi ali poyrazoğlu ve bülent kayabaşın performansları da tartışmasız çok etkileyiciydi. p.s: oyunun sonunu mutlaka görün!!!
  • türk insanının (elitinden fakirine hiç farketmeksizin) belden aşağı espri ve küfüre gülmeyi ne kadar çok sevdiğini ve buna ne kadar çok ihtiyacı olduğunu rahatça gözlemleyebileceğiniz çok başarısız komedi türündeki tiyatro kabusudur.
hesabın var mı? giriş yap