• big bang adlı kpop grubunun en ilgi çeken elemanlarından biridir. gerçi kpop aleminde genelde her üyenin kendine ait bir fan kitlesi de bulunur ancak gruba bakıldığında ilk göze çarpanlardan olduğu ortada.

    gerçek adı choi seung hyun olan t.o.p, grupta rapper kimliğiyle yer alır. grubun diğer rapperı ve lideri g-dragon ile çocukluk arkadaşıdır ancak g-dragon başka yere taşınınca uzaklaşırlar. bir gün gd onu arayıp "yg entertainment bir grup kuracakmış" şeklinde kendisini haberdar ettiğinde t.o.p tereddütsüz bu teklife atlar ve ikili çalışmalara başlar. t.o.p başta kabul edilmez ama pes de etmez. aylarca çalışıp, hayli kilo verdikten sonra-zira çocukken şöyle bir şeydir- şirkete kabul edilir. şu anda ise şöyle ya da şöyle görünüyor, ee az kilo kaybetmemiş.

    big bang şahsen favori gruplarımdan. kpop aleminde de saygı gösterilen bir gruptur. zaten kore popu öyle bir camia ki 1987-1990 yılları arasında doğmuş üyelerden kurulu bir grup bile artık kıdemlilerden sayılıyor,varın siz düşünün.

    t.o.p'ye dönersek nasıl tabir edeceğimi bilemediğim sert diyebileceğim ses tonuyla kendisinden rap dinlemek ayrı zevktir. solo kariyer de yapmıştır, turn it up parçası özellikle tutmuştur. bunun dışında oyunculuk deneyimi de vardır i am sam ve iris dizilerinin yanında 71 into the fire filminde rol almıştır.

    grubun yakın zaman önce çıkardığı süper albüme girmezsek 2010 sonunda t.o.p grup arkadaşı g-dragon ile bir düet albümü çıkarmıştır. knock out, high high ve baby good night parçaları albümden öne çıkanlardandır. 2ne1 grubundan park bom ile düetleri oh yeah de süperdir.

    canlı performansını da paylaşalım ki daha iyi tanıyın, sevin. şu videoda kendisi önce solo takılmakta ardından gd ve taeyang da katılmaktadır. tavsiye edilir.

    grubun tüm üyeleri gibi o da şu ara solo albüm çalışmalarına ağırlık vermiştir.
  • adam karizmatik hanımlar beyler. yapcak bir şey yok. ayrıca farklı saç şekillerini ve renklerini denemekte g-dragon'la yarış halindeler sanırım. işin garibi ne yapsalar yakışıyor.
  • son günlerde adı uyuşturucu skandalına(?) karışmış star. star diyorum çünkü gerçekten star, önceki entrylerde gayet güzel anlatılmış.

    olayın tam ayrıntılarını bilmiyorum ama kısaca: trainee bir kızla marijuana içmiş. illegal madde kullanımı ile suçlanmış, kanında bulunmuş, şimdilerde yargılanıyormuş. askerliği iptal edilmiş + madde kullanımı yüzünden beş yıl hapis veya 50 bin dolarlık para cezasına çarptırılabilirmiş. işin kötü yanı, adam medyada linç ediliyor. özür mektubu yayınladı, günlerdir kaldığı binadan çıkmıyordu, bugün de evinde baygın halde bulunup hastaneye kaldırılmış, anksiyete ve uykusuzluk problemleri için kullandığı ilaçların overdose'undan şüpheleniliyormuş. umarım bir an önce iyileşir.

    koreliler uyuşturucu konusunda çok hassas sanırım. ve düşünüyorum, t.o.p kore'de değil de amerika'da olsaydı, aynı şeyleri yaşar mıydı? uyuşturucu, fikrimce, iğrenç bir şey, kimse kullanmamalı ama bir ülkede insanların sokakta içtiği şey diğer ülkede kanında bulunduğunda beş yıl hapisle yargılanıyorsan, kariyerin sarsılıyorsa burada garip durum var.

    kankası g-dragon'ın da başına benzer
    bişeyler gelmişti. koreliler bu işleri baya ciddiye alıyor sanırım.
  • kore süper bir ülke ama kolektif olarak manyaklar böyle, inanilmaz bir baski olusturabiliyorlar kisiler üzerinde. 3 kere ot icmis adam, karisini satip haroin almis gibi davraniyorlar. ama aksam gidip sise sise soju devirip, lan bu da uyusturucu degil mi diye sorgulamiyorlar. canlarim ya, ama eminim cözecekler bu meseleleri kisa sürede diger bircok toplumsal meseleleri cözdükleri gibi, biraz acili olacak sadece.

    t.o.p da yakisikli fit yetenekli cocuk, 1.82 boyu var. takmasin kafasina. esek yüküyle parasi vardir. gitsin tarkan tevetoglu gibi amerika'da yasasin. ya da avrupa'ya gelsin, güzel güzel takiliriz.

    edit: ya da türkiye'ye gelsin, heijan'la düet yapar hahah
  • doom dada'nin yıl dönümü olması vasıtasıyla denk geldiğim bir yazıyı paylaşmak istiyorum. ufak tefek eksiklikler olsada güzel bir analiz yapmışlar linki de yazının en altına ekledim.

    "k-pop’ın en büyük gruplarından olan (bkz: bıgbang)’ in en büyük üyesi ve rapçisi t.o.p (choi seunghyun) grup içinde ve grubunun lideri olan kendisi gibi rapçi g-dragon ile olan alt grubu gd&top dışında sesini pek duyurmuyor. tanınırlık olarak 13 senedir sürdürdüğü müzik kariyerinde, grubu olmaksızın rap yapan kitlenin ve sektörün gözünde rapi hatırı sayılır bir konumda olması inanılmaz bir başarı çünkü tek başına klip çektiği sadece 2 şarkı çıkardı. full albümü yok, tek şarkılık bir dijital single’a sahip. fakat onu kaliteli kabul etmelerinin en büyük sebebine hala az ama söz şarkılarıyla akıllardan silinememesi diyebiliriz!

    “dinleyicinin neye sempati duyacağına göre yazmayı tercih ediyorum ancak herkesin bireysel düşüncelerini sergilemesi için belirli bir miktar düşüncelerimi serbest bırakıyorum ve her şeyden öte, samimi görünmesi önemli.”diyen t.o.p’nin “doom dada” şarkısı klip ve sözlerindeki tüm samimiyetini aldım ve kendisinin de istediği gibi bireysel olarak içinden çıkardığım anlamları size anlatacağım. elbette ki yoruma açık, okurken bu öyle olmayabilir diyebileceğiniz bir yazı olacaktır; işte tam da o zaman bu yazım, t.o.p’nin yapmak istediğini yapmış olacaktır. o zaman hepinize şimdiden keyifli okumalar dileyerek başlıyorum.

    t.o.p söz olarak öncelikle “uzun zamandır görüşemedik” diyerek selamlarken klipte ise daha ilk sahneden duş lambalarının tam önünde durarak bizi karşılıyor. bu aslında bu duş ışıkları, ana nakarattan biraz önce gelen iddialı cümlesinin sembolleştirilmiş hali diyebiliriz. cümle ise: “kulak zarınızı yıkan bir duş!”. kendi rapini özetlediği net bir cümle. bu şarkı, sektörde ki bütün kötü raplerden kirlenen kulaklarımızı yıkamak için üretildi. zira duş lambalarına dönük olduğu zamanda sırtında beliren hoparlör bunu daha da destekliyor. ayrıca bu duş lambalarının önündeki sahnelerden sadece klibin başında da yok, genel arka plan olarak kullanılan mekanlardan birisi olmuş, karşımızda beliriyor.

    sonrasında t.o.p bayat müzikler yüzünden uyuyan, karanlıkta kalmış ruhlarımız olduğunu ve sadece işittiğimiz müziğinin bir diken gibi kulak zarımıza batarak bizi hemen uyandıracağını söylerken klipte bu bizzat yaşanıyor. t.o.p hızlandıkça etrafındaki siyah karartılar aydınlığa ulaşmak için çabalıyor, onun yaptığı tek yardım ise şarkı söylemeye devam etmesi. yanında hareketsiz duran kadınların onun rapini beğendiği için ona hizmet ettiğinin temsili olduğunu söyleyenler gördüm fakat benim görüşüm ise şarkının devam eden sözlerinde. daha şarkının ilk bir dakikası dolmadan, ortalığın çok sıcak olmaya başladığını yani aleve verdiğini ama buna daha yeni başladığı için üflemeyi denemelerini çünkü çoktan yanık kokusunun gelemeye başladığını söylüyor; buna takiben ben kadınların ateşi söndürme çabası olduğunu düşünüyorum ama ellerindekileri t.o.p rapinin ateşini söndürmek için fazla yetersiz kalıyor. kendisini rap kralı sayan t.o.p, tahtında otururken ve de başka bir anda bir gözü kapalı. bu bana korsanları hatırlattı. korsan kaptanlar özellikle tek göz bandı takarlar, bunun nedeni ise sürekli kamara ve güverte arasında gidip gelirken karanlık bir ortamdan çok ışıklı bir ortama birden geçmeyi kolaylaştırmaktır. bu bahsettiğim karanlık yer ile ışıklı yer, korsanlara göre güverte ve kamara olurken, t.o.p için onun rap yapmaya başladığında birden aydınlanacak olan sektörün ta kendisi oluyor. müzik videosunun ilerleyen anlarında, t.o.p’nin bulunduğu yerde gösterişli avizelerin karanlık bir yeri, ışık doldurması da buna başka bir örnek demek mümkün. sonra ateşinin uyandırdığı, durdurulamaz sıcak ruhlarla dans etmek istediğini söyleyerek bir oraya bir buraya ilerliyorlar. bu onun müziğinin harekete geçirici oluşunun ifadesi.

    hemen sonrasında, daha önceden karanlıkta kalmış olan ruhları, rapiyle uyandıracağını söyleyen t.o.p arkasında bu ruhları temsil ettiğini düşündüğüm şekilde hareket eden bir siyahlık içinde bir zebra üstünde beliriveriyor. zebralar gruplar halinde yaşarlar ve t.o.p görüntüsünde olduğu gibi evcilleştirmenin, binek hayvanı olarak kullanılmanın başarılamadığı bir hayvandır. bu açıdan kendisi gibi grubuna sadık ve ama çevresine karşı başına buyruk bu hayvan ile peşinden gelecek çaylaklara ve müziğini dinleyecek ruhlara iz göstereceğini söylüyor.

    nakarattan sonra gelen dize de “ben 21.yüzyılda olağanüstü bir koreliyim. mikrofonu elinde tanrı vergisi, rapin basquiat’yım.”diyor. basquiat grafiti sanatçısı ve yeni dışa vurumcu ressam; aynı zamanda uluslararası bilinirliğe sahip ilk afroamerikan ressam özelliğini taşıyor, bu açıdan t.o.p onu kendi ile bütünleştirmiş olabilir çünkü uluslararası olarak bilinirliğe sahip olan ilk koreli rapçilerden olduğu da su yutmaz bir gerçektir. oturduğu sandalyeyi de özellikle seçtiği düşüncesindeyim. cappellini, aynı isimde sanat yönetmeni ve onun tasarım şirketidir. t.o.p’nin kişisel hayatında tasarım koltuklara aşık olduğunu ınstagram’dan biliyoruz fakat kendisi aynı zamanda cappellini gibi, kore müziğinde seçimler yapan ve yön veren bir sanat yönetmeni gibi görüyor. aynı sahne içinde t.o.p, eserlerine hayran olduğu ve bizzat hesabından paylaştığı kendi ülkesinin ünlü ressamı whanki’nin eseri önünde duruyor. bu sahneyi klipte kullanmak için bizzat whanki vakfından telif hakkı almış. tam emin olmamakla birlikte eserler gerçek izinle taşımış veya müzesinde çekim yapmış olabilir. tüm bunlar olurken yanında bir geyik görüyoruz. geyik birçok kültürde dişil sembolün karşıtı kült hayvandır. aynı zamanda spiritüalizm de manevi arayışı temsil eder. geyikler ömürleri boyunca ormanın derinliklerinde ilerlerler yani insanın hayatı boyunca zorluklarıyla karşılaşıp mücadele etmesi gibi.

    “uzun zamandan sonra açıyorum ağzımı ve koreyi bitiriyorum tek şarkımla. seni çıldırtacak bir pinot noir’im.” pinot noir, diğer şaraplar ile benzer görünüş ve tadına rağmen daha pahalı olduğu halde daha çok tercih edilen ve sevilen bir şaraptır. t.o.p şarap ile olduğu sahnede yüz ifadeleri değişiyor. şarabın onu değiştirdiği gibi o da müziği ile bizi değiştiriyor.

    6.png

    gelelim t.o.p’nin karşılaştırma ve hakiki göndermeler yaptığı yerlere, klibin başından neredeyse sonuna kadar klipte şuana kadar anlattığım şeylerle bağdaşmayan goriller görüyoruz. bu goriller “huysuz hissediyorum. çocuklar köşesine çekilsinler.”dediği ilk anda kadraja giriyorlar ve ilk defa mikrofonu buluyorlar, ne olduğunu anlamaya çalışarak birbirlerine uzatıyorlar. goriller, klip boyunca k-pop sektöründeki çaylak rapçileri temsil ediyor. hatta bu goriller uzun süre boyunca mikrofonla ne yapacağını bile bilemiyorlar.

    nasıl ki insanlar, gorilden insan aşamasına geldiyse; t.o.p’de son yani en üst evrenin insan olması gibi, rap de adının anlamı gibi en üstün kendisi olduğunu söylüyor. çaylak rapçilerin t.o.p’ye ulaşmak için daha çok yolları var.

    bu gorilin, t.o.p kıyafeti ve hareketleri ile onu taklit ettiğini görüyoruz. fakat ne kadar taklit ederse etsin hala evrilmemiş ve t.o.p gibi olamamış. sadece sahte ve korkunç duruyor. yani çaylak rapçilere büyük bir atıf bulunmakta.

    fakat o ne ki?

    bu sahneler, bu anlamı dışında, başka anlamlara da çekilebilecek çok yöne sahip!

    daha önce evrime benzettiğim, goriller ve t.o.p’nin birbirlerine zincir ile bağlı oldukları anlar “the seventh seal” filmindeki insanların ölüm ile birbirine bağlı oldukları bu sahneye sizce de çok benzemiyor mu? t.o.p’nin simgesel ve sorgulayıcı yönü düşünüldüğünde bu filme bir atıf olduğunu düşünebiliriz. filmin konusu 10 yıldır savaş ve şeref uğruna yollarda olan bir şövalyenin memleketi isveç’e döndüğünde, onu almaya gelen ölüme son bir hamle ile satranç oynamayı teklif edip eğer kazanırsa yaşamaya devam etmek istemesini anlatıyor. hayata dair derin sorgulamalar taşıyan bir filmdir.

    başka bir film atfı ise klibin sonlarına doğru gorilin kemik kırma sahnesidir. bu sahneyi birebir “2001 a space odyssey” filminde görüyoruz. bu filmin sahnesinde ise bütün goriller taşa taparken içlerinden sadece bir tanesi “bilinç” kavramını ve içindeki yıkıcılığı fark ederek kemik kırmaya başlıyor. ayrıca sonra aynı goril, 2 ayağı üzerine kalkıyor ve diğerleri de onu takip etmeye başlıyor. işte bu ilkel insanın ilk evrimi. bunun t.o.p klibinde ise açılımı, kendisi o goriller içinde kemik kıran goril olması ve asıl yol gösterici olduğu! fakat sahneler birebir olduğu halde tip olarak goriller farklı, gorilleri ise “planet of the apes 1968” filminde ki goril ırkına benzettim. bu filmde de astronot taylor insan ırkının deneyler ve spor yapmak amacıyla kullanılan maymunların hükmettiği bir gezegene düşmesini anlatıyor. bu da insanlığın evrimleşmesi ve üstünlüğünü sorgulatan bir filmdir.

    gorilin, t.o.p ile aynı hareketi yaptığı sahne de ise giydiği kıyafet, t.o.p hakkında hiçbir şey bilmeyen bir insana rock’n roll kralı olarak anılan elvis presley tarzını hatırlatıyor. t.o.p ise rap’in kralı.

    bir sonraki anda bir otoban çekimi görüyoruz. bu yol çekimi açısından, anlaşılmasının fazlasıyla zor olduğu film olan the lost highway’e bir gönderme olduğu düşüncesindeyim. hepimizin farklı anlamlar çıkarabileceği ve yorumlayabileceği filmi birkaç cümle ile bile özetleyemiyorum. buradan kendisine nasıl bir pay çıkarmış olabileceğini size bırakırken sahnelerin gerçekten aynı olduğunu fark edeceksiniz.

    klibin sonraki sahnesinde ise bir motosikleti süren t.o.p olduğundan kendisi çok rahat bir şekilde tadını çıkarırken yanındaki çaylak rapçileri temsil eden çocuk bir hayli korkmuş gözüküyor; hatta eliyle korkudan dürtüp ağlıyor. fakat çocuk direksiyona geçtiği vakit t.o.p, fazlaca sıkılıyor hatta uykusu gelip esniyor. bu durum ise iki rapçi arasındaki derin kalite farkını ortaya koyuyor. fakat t.o.p, bu çocuğun elinden tutuyor ve bir yol gösterici oluyor. çocuğun ayağına baktığınızda ise evrim şemasına benzettiğim sahnede ki ikinci hal ile birebir aynı, yani müzik evriminde son aşama olan t.o.p’ye varması için yolu var. t.o.p ise ona yol gösterirken gorillerin ne yapacağını bilemediği mikrofonu omuzlamış ama varılabilecek en son aşama kendisi olduğu için mikrofon da onunla birlikte gelişmiş ve büyümüş.

    eh o kadar ressamlardan örnek verdi ama kendini bir de salvador dali’ye benzetmeden geçse ayıp olurdu, değil mi?

    rapçilerin sürrealist adamı t.o.p, öncü sürrealist ressam dali’inkine benzer bir bıyık takarak sektörün dali’si olduğunu da üstüne basa basa vurgulamış.

    ardından bir patlama yaşanıyor, bu t.o.p’nin yarattığı bir patlama, grubunun ismi olan bıgbang ile de bağdaşıyor. fakat onu taklit edenler patlama yaratmak yerine, buna benzer bir şey görüntü meydana getirebiliyorlar anca brokoli*! ve de bu sahne akıllara hiroşima’yı da getiriyor. ne alaka, adam koreli diyeceksiniz. ama baştan beri anlattığım gibi t.o.p, ırksal değil daha çok insansal düşünüyor. insan nereden nereye geldi ve bazı içsel sorgulamalar olan şeylere atıfta bulundu klip boyunca. burada da hiroşima’ya benzeyen görsel sonrası, insan beynine en çok benzeyen sebze olan brokoli* gösteriliyor. goril kemikleri kırdığından bu yana insanın derin yıkıcılığının hala geçmemiş olması ve beynini bu yıkıcılık için kullanmasına bir gönderme olması mümkün.

    şarkının ana nakaratı olan cümle “doom dada”. doom: ingilizce mahkum etmek, hüküm vermek, kötü kader, son bulmak gibi anlamlara gelirken dada ise dadaizm’in ana karakteridir. dadaizm ise bu insanın yıkıcılığı teorime örnek olarak; dünya savaşı sonrası çıkan barbarlığa, sanat ve gündelik hayattaki genel katılığa karşı çıkan bir akımdır. son dize de ise t.o.p, meditasyon ile üçüncü dünyayı gözlemleyeceğini söylüyor. (bkz: üçüncü dünya ülkeleri) kavramını tarih derslerinden duymuşsunuzdur. dünya savaşında, dünya 2 kutuplu olmuş, bu iki taraftaki ülkeleri de seçmeyen devletler ise bağlantısızlardı. bağlantısızlar grubundaki ülkeler aynı zamanda üçüncü dünya ülkeleri şekilde anılır, günümüzde bu kavram her ne kadar gelişmemiş ülkeler için kullanılsa da. üçüncü dünyayı izlerken insanlığın gücünün daha parlak medeniyetlerin kazancı olacağını söylüyor. burada insanlığın yıkıcılık yerine gücünü parlak medeniyetler üzerine kazanacağı üzerine savaş karşıtlığı düşünce karşıtlığı yattığı düşüncesindeyim.

    t.o.p son dize de ise ayrıca ağır bir medya eleştirisinde bulunmakta. kitlesel medya araçlarının kendi istedikleri veya insanların anlamak isteyecekleri şekilde dönüştüğünü, bu şekilde hareket ettiğini ve bu durumun medyada belirtilen, kendi gibi insanları zora soktuğunu söylüyor. ama hemen sonrasında aslan kral filminden duyduğumuz “hiç üzülme.” “sorun yok.” anlamlarına gelen “hakuna matata” sözlerini söyleyerek bu durumun kendisini pek de etkilemediğini veya umursamadığını anlatarak meditasyonda en üst mertebe olan “yeni dünya’ya, mavi ışık, parlar umarım.” iyi dilekleri ile rapini bitiriyor."

    bana kalırsa siyah beyaz olmasından tutun ekranda gösterilen en ufak noktaya kadar hepsinin bir anlam taşıdığı aşikardır. bilinçsiz çekilen boş kliplerdense insanlarımıza boş gibi gelen bilinçli klipler daha iyidir.. günümüzde sirf çekmiş olmak için çekilen binlerce klibin öylesine yazılmış binlerce sözün yanında doom dada ilaç gibidir.

    orjinal yazı için link

    klip için link
hesabın var mı? giriş yap