susarak

• sus söyleme ile susma söyle arasında taraf(tar)lar(ın)ının (k)ayıplara karıştığı bir saf; bir araf.
• "ne acılar kelimeye aktarılabilir, ne sevinçler.
  güneş altında söylenmeyen ne kaldı?"
• (bkz: susarak özlüyorum)
• gülten akın'ın uzak bir kıyıda isimli kitabında yer alan şiiri, susarak:
  
  yalan ülkesidir sarıp kuşatırlar kurumla kurulla
  tünerler üstüne, uzun da sürmüştür kimileyin
  çoraktır ne şiir ne masal ne türkü
  bizimle göçmüştür oysa söylencemiz
  masalımız uyumuştur biz dönesiye
  sözlerin yurdunu bilenler için
  bir başka dil saklarız dilimiz içinde
  
  silme kıyadır durur alnacımızda çöker eğnimize
  susarız gözlerimizde binbir iğne
  resmiyle doludur tarih susarak öldürdüğümüzün
  örselenmiş susuz solgun zambakları
  sular diriltiriz söyleşe söyleşe
• türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi öykü yazarlarından birisi olmasının yanında aziz nesin'i diğerlerinden ayıran en önemli özelliği zekasıdır ve diğer zeki insanlar gibi katagorize edilerek tek bir kalıba dökülemez. nedeni ise zeka ile ödüllendirilmiş insanların her biri gerçek anlamda yalnız ve eşsizdir.
  
  zeka bir çok şekilde kendini gösterebilir ama -en azından bence- karışık kavramları basit şekilde anlatmak, anlatabilmek keskin zekanın ne kadar az görülür bir meziyet olduğunu gösterir.
  
  tıpkı bu şiirde olduğu gibi.
  bir insan kendine has duygularını sadece tümden gelim kullanarak -belki de- en iyi bu şekilde ifade edebilirdi.
  
  `ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde ....`
• vokali biraz zayıf olsa da sounduyla aşmış bir deniz tekin parçasıdır. nelerden vazgeçer nelerden kaçarız...