• (bkz: j'accuse)
  • emile zola'nın kitabı.

    "ama işte dreyfus, savaş kurulu’nun önündedir. en sıkı kapalı oturum istenir. bir hain, alman imparatorunu notre-dame’a kadar götürmek üzere sınırı düşmana açmış olsaydı, bu denli sıkı sessizlik ve gizlilik önlemleri alınmazdı. ulus şaşkına döndü, insanlar birbirlerine fısıltıyla korkunç olaylar, tarih’i öfkeye boğan korkunç ihanetler anlatıyor ve elbette, ulus başını eğiyor. yeterince ağır ceza yoktur, o da kitlesel yozlaşmaya katılacak, suçlunun alçaklık kayasının üstünde kalmasını, pişmanlığın içini kemirip durmasını isteyecektir."
  • emile zola'nın 13 ocak 1898 tarihinde l'aurore (şafak ) gazetesinde yayımlanan yazısı. yazının orjinali j'accuse...!'( suçluyorum ) dir. itham ediyorum anlamına da gelir. söz konusu yazı dönemin fransa cumhurbaşkanına hitaben yazılmıştır.
    yahudi asıllı yüzbaşı alfred dreyfus'un( suçsuz olmasına rağmen ) haksız yargılama neticesinde mahkumiyetine ilişkin sorumlular hakkında bir haykırış yazısıdır. sorumluların isimlerini vererek onların işledikleri suçları yüzlerine tokat gibi çarpar. pek tabi ki bunu yumuşak bir dille yapmamaktadır. bu sebeple yargılanmayı bile göze almıştır.
    gerçek bir meydan okuma nasıl olur bunu insanlığa göstermektedir.

    yazının sonu şöyle biter:

    '' ...suçladığım insanlara gelince onları tanımıyorum, hiçbir zaman görmedim, kendilerine ne hıncım var ne de kinim. benim için önemsiz varlıklar, toplumsal kötülük ruhlarından başka bir şey değiller. burada yerine getirdiğim edimse, gerçeğin ve adaletin patlamasını çabuklaştırmak için başvurduğum devrimsel bir yol yalnızca. benim tek bir tutkum var, öylesine çok acı çekmiş ve mutluluğu hak etmiş insanlık adına ışık tutkusu. ateşli karşı çıkışım ruhumun çığlığından başka bir şey değil. beni ağır ceza mahkemesine çıkarmayı göze alsınlar ve soruşturma gün ışığında, apaçık yapılsın. bekliyorum.''
  • "gerçek toprağın altına kapatıldığı zaman, orada öyle bir toplanır öyle bir patlama gücü kazanır ki, patladığı gün her şeyi kendisiyle birlikte havaya uçurur."

    breh breh ne döktürmüş üstad
  • ''ordunun onuru, ulusun çıkarı söz konusudur'' aslında bu cümle mektubun alt başlığı niteliğinde.
    ordunun onuru yanlışın devam ettirilmesine, ulusun çıkarı ise bir yalanın ortaya çıkartılmamasını bağlı.

    suçu işleyenlerden çok suça göz göre göre karşı çıkmayanların itham edilmesinin hukuki felsefe açısından aydınlatılmasına dair çok güzel bir mektup.
  • can yayınlarından çıkan bu kitap, fransa’da meşhur dreyfus olayı üzerine emile zola’nın dönemin cumhurbaşkanına yazdığı mektuptan ve tahsin yücel’in kaleminden olayın sonrasının anlatıldığı bir metinden oluşuyor.

    olay şöyle gelişiyor: yahudi kökenli bir subay olan alfred dreyfus haksız yere casuslukla suçlanıyor. kanıt olmamasına rağmen, tamamen hukuksuzca yapılan bir yargılama sonucu dreyfus sürgüne gönderiliyor. aslında ufak bir araştırmayla asıl casus ortaya çıkabiliyor fakat ordu itibarının sarsılacağı kaygısıyla olayı açığa çıkarmıyor. dreyfus yahudi kökenli olduğu için “biçilmiş kaftan” olarak görülüyor.

    olay sonrası bütün fransa ayağa kalkıyor. zola cumhurbaşkanına bu haksızlığa son vermesi beklentisiyle mektup yazıyor. mektuptan sonra ülkenin önde gelen yazar, şair, ressam, bilimadamı ve bazı politikacıları davanın yeniden görülmesi için bir “aydınlar bildirisi” imzalıyor. fransa, dreyfusçular ve dreyfus karşıtları olarak neredeyse ikiye ayrılıyor. ve tabii ki zola da vatan hainliğiyle suçlanıyor. ve evet, tabii ki zola yargılanıyor.

    “intellectuel” (entelektüel, aydın) sözcüğü ilk kez o zaman aşağılayıcı bir sözcük olarak dreyfusçular için kullanılmış, onlar da olumlu bir terim olarak benimsemişler. zola’nın ilk aydın olduğu söylenirmiş.

    ayrıca yahudilerin “ulus bilinci”nden ilk kez bu olay sürecinde söz edilmeye başlandığını söyleyen yazarlar da varmış.

    kitaptaki birçok şey o kadar tanıdık ki. mutlaka okunmasını tavsiye ediyorum.
  • kitap, 19. yuzyil fransasinda haksiz yere casuslukla suclanan yuzbasi alfred dreyfus'un sucsuz oldugunun orataya cikarilmasi icin ugrasan emile zola'nin yazmis oldugu ve donemin onemli gazetesinde yayinlanan mektubundan olusmaktadir. tarihler, yerler, mekanlar degisse bile insanlarin yasamis oldugu problemlerin ayni kaliyor olmasi kesinlikle dusundurucu.
  • çoğunluğun ya da sesi çok çıkanın her zaman haklı olmadığını ortaya koyan emile zola manifestosu. olayların öncesinin ve sonrasının da anlatılması güzel olmuş.

    --- spoiler ---
    yukarıdaki alıntılardan farklı olarak;
    "ey adalet, ne korkunç bir umutsuzlukla sıkılıyor insanın yüreği!"
    "... kılıcı çağdaş tanrı yapmak da bir suçtur."
    ve bence en korkuncu da "bu tarz insanlar" hala varlar;
    "... uyuyabiliyorlar,eşleri ve çocukları var, onları seviyorlar."
    --- spoiler ---
    edit:imla
hesabın var mı? giriş yap