• 1993 tarihli bir iain banks kitabi, orjinal ismi complicity.
  • analı babalı psikolojinin sonucu olarak domestik ekonomide çocuk için
    annesiyle özdeşleşmesi sonucu babaya karşı geliştirdiği tavır.her zaman anne, babanın yasasında suç ortağıdır. analistle suç ortaklığı yapan analisant örneğinde olduğu gibi suç ortaklığı kurmak ikili ilişkilere iyi gelir. ego için her an birine karşı suç işlenmektedir. ortada suç olmasa bile bir yasa vücuda gelmelidir. evet babanın yasasından sonra suç kavramı doğar ama sanki yasadan önce suç varmış gibi yaşar insan. obsesyonel nevrozun biricik adresi bu suç ortağının evidir.
  • (bkz: sevgi)
    insanoğlunun paylaşarak işleyebileceği en büyük suçtur sevgi. peki suç nedir? “doğaya karşı gelmek” desem, cinayetten dem vuracaklar ve fakat; sosyal bir varlıksa insan, cinayetin doğasında nasıl bir masumiyet arayabilir? sosyal varlıklar için cinayet bir suçmuş, evet! en azından kendi türünü yok etmek yasaklanmış ve azılılaştırılmış bir olguya evrilmiş geçen yıllar içinde. bırak cinayeti; ihanet, intikam, işkence, aldatmaca ve yalan... “iki kişilik bir suç düşünemiyorum” diyecektim neredeyse; sevgiyle tanışmadan evvel, ne garip! paylaşılmış bir doğaya ihanetmiş sevgi ve fakat; ne güzel! azizim, suçu övme vakti mi gelmiştir şimdilerde? ne zaman övmedik ki oysa? ama isteyerek, ama istemeyerek...

    “sevgi emektir” derler fakat,
    sevgi iki kişilik bir cinayetmiş deniz!
    kurbanın kimliğiyse meçhul kalmış ama,
    yine de varmış, varmış ve varmış deniz...

    ne diyeyim? ben susayım ve şair konuşsun o vakit:

    “bu cümle, yazmayı öğrendiğimin kanıtıdır. bu cümleyse okumaya devam ettiğinin kanıtı. birlikte, iki kanıtı olan bir suç işleyeceğiz. bir hayata son vereceğiz. ancak korkma. doğum yeri belli olmayan ölümün serpilişi o kadar yavaş olacak ki ölenin kim olduğunu anlamayacaksın. işlediğin bir suçtan ötürü, belki de ilk kez pişmanlık duymayacaksın! belki de o gün geldiğinde, bir hayata son vermenin suç olmadığına inanacaksın. ancak şimdi titrediğini biliyorum. elindeki kağıdı tutmayı sürdürmekle, yırtıp atmak arasında hangi hızla gidip geldiğini rüzgarından hissedebiliyorum.
    tek başına işlenen suç bir göktaşıdır. sırtında sadece sahibine yer vardır. ancak suç, var olan en güçlü tutkaldır. suçun işlenmesinde payı olanların her biri, birbirine yapışır. her ne kadar birbirlerinden kaçmaya çalışsalar da suç çekimi onların ayrılmasını engeller! sanıldığı gibi, suçun işlendiği yere değil, birbirlerine dönerler. çünkü suç güvenli ve güvenilir değildir. güvensizlik, yirmi dört saatlik gözetimler gerektirir. suç ortakları birbirini gözetler! bu yüzden, sen ve ben bir suçla yapışacağız. tutkalımız ne dostluk ne de aşk; güvensizlikten delirmemek için, yalnız kalana kadar, ortaklarının birbirlerini öldürmeye çalıştıkları suç! kızdıran, acıtan, muhteşem suç! bütün şahdamarlarını mat eden suç! ancak bizim ortaklığımızda rahat bir uyku için birinin diğerini öldürmesine gerek yok! çünkü işlenecek suç gerçekleştiğinde, sayımız bire düşecek.”

    öyleyse ne mutlu kurbanı meçhul sevgi cinayetlerini; pervasız bir mutlulukla, cesurca işleyebilenlere! suç ortaklıklarından dem vurunca, sevgili profesörün dizeleri de daha bir anlam kazanıyor beynimde: hem güzel hem korkunç bir şeydir gerçek, çok özen ister! böyle buyurdu deniz: en büyük suç ortaklığını bir basiret sayanların, erdemleri üzerine...
  • bugün tele1'de chp pm üyesi olduğunu öğrendiğim zeynel emre isimli siyasetçiden güzel bir tanımlama duydum:

    “en güçlü ortaklık suç ortaklığıdır”

    yani herkesi kolayca harcarsın, ancak birlikte suç işlediğin veya işlenen suçlara şahit olanları kolay kolay silemezsin. tabi bu cümleyi günümüz siyasi ve politik ortamındaki olayların kolay anlaşılabilmesi için kurmuştur. düşününce gerçekten öyle.

    izlemek isteyenler için bağlantı adresi
  • en büyük ve vazgeçilmez ortaklık türü.
  • zalimin zulmünde mazlumun suç ortaklığı vardır, kışkırtması.

    "ve evrenin vazgeçilmez, önemli bir öğesi olmak isteyen yazar, bu evrendeki haksızlıklardan nasıl sıyrılabilirdi acaba? oysa onun da payı bulunmalıdır bu haksızlıklarda; ama yazarın haksızlık yaratmayı kabul edişi, ancak bu haksızlıkları ortadan kaldırmak üzere girişilmiş bir aşma hareketi içindedir. bana, yani okuyana gelince, eğer haksızlık dolu bir dünya yaratıyor ve onun varolmasına yardım ediyorsam, bunun sorumlusu olmamak elimde değildir. ve yazarın bütün sanatı beni, kendisinin bulup ortaya çıkardığı şeyi yaratmaya, yani suç ortaklığına katılmaya zorlayışındadır." jean-paul sartre - edebiyat nedir

    "kişi evrensel haksızlıkla kendi suçortaklığını anlamaya yanaştığında kavurucu bir utanç duyacaktır. insanlar da, buna katlanmaktansa, görünüşünün düzgünlüğüyle kendi özlerini sakatlayan ve bunu da alay eder gibi yapan şeye bağlanmaktadır." theodor w. adorno- minima moralia

    (ilk giri tarihi: 30.1.2018)

    (bkz: suç ortağı)
    (bkz: suç ortakları)
  • hırsızlar çalarken değil paylaşırken kavga edermiş
  • suç yolunda suça konu fiillerde hakimiyet gerçekleştirilmesi suretiyle oluşan ortaklık, müşterek faillik
hesabın var mı? giriş yap