*

  • karamasov kardesler'de alyosha'nin hamisi ve piri. zosima, dostoyevski'nin tanri anlayisinin vucuda gelmis halidir ve bir anlamda alyosha'ya el vermek ister olmeden evvel. rus ortodokslugunda askin (transcendental) tanri anlayisini dislayan ogeleri pek begenir dostoyevski ve zosima'nin kisiliginde bize tanriyi - yeryuzune inmis ve insanda vucut bulmus bir tanriyi - nasil sevmemiz gerektigini anlatir. zosima'ya gore her seyi aktif bir sekilde sevmek gerekir; yani, sevgiyi hem eyleme dokmek, hem de hic kimseden sakinmamak gerekir. cunku her sey birbiriyle iliskilidir, her sey birbirine dokunur ve insanlik koca bir okyanus gibi salinir durur. belki de tam da bu nedenle ruslar egilip topragi operler, cunku her sey gibi topragin kendisi de kutsaldir.

    kitapta, zosima ile ilgili en muthis sahne, dmitri ve fyodor karamasov'un kendisini ziyarete geldikleri gun, herkesin muthis saygi duydugu ve aziz olduguna inandigi bu din adaminin dmitri'nin onunde diz cokmesidir. bunu yapar cunku dmitri'nin cekecegi acilari gormus ve bunun agirligini hissetmistir. cekecegi acilar yuzunden onun kendisinden cok daha kutsal biri olacagini ve tanriya daha fazla yaklasacagini soylemek ister bize bu davranisiyla. gercekten insanin yuregine dokunan bir sahnedir bu.
  • karamazof kardeşlerin bilge ve de aşmış aynı zamanda ermiş kişisi. alyoşa'nın da üstadı olur.

    (bkz: alyoşa)
  • karamazov kardeslerin simdi filmi cekilse zosima dede rolune seyh kıbrısi cuk oturur.
  • fyodor pavloviç'e hitaben söylediği sözler perşembenin gelişini çarşambadan haber verir, karamazov kardeşler sarsıcı bir eserdir. henüz başında kitabın en müthiş pasajlarından biri onun ağzından dökülür:

    önemli olan kendi kendinize yalan söylememeniz. kendi kendine yalan söyleyip, söylediği yalana inanan kimse sonunda işi, kendi içindeki, çevresindeki gerçekleri tanımamaya, bunun sonucu olarak da kendisine ve çevresindekilere saygı duymamaya dek vardırır. kendi kendine olan saygısını yitirince içinde sevgi diye birşey de kalmaz insanın. içinde sevgi olmayınca oyalanmak, eğlenmek için kötü tutkulara, iğrenç şehvete bırakır kendisini, hayvanca yaşamaya başlar. bütün bunların tek nedeni insanın çevresindekilere ve kendi kendisine yalan söylemesidir. kendine yalan söyleyen kimse herkesten çabuk da gücenebilir ( bu cümlenin başka bir çevirideki karşılığı "kendine yalan söylediği için alıngan olur" gibi birşeydi). gelgelelim, gücenmek bazen hoş birşeydir ne dersiniz? onu hiç kimsenin incitmediğini, hakaret etmediğini bile bile, hiç yoktan bir hakaret yaratmak iş olsun diye kendi kendine yalan söylemek, olayları büyütmek, bir sözcüğü diline dolamak, pireyi deve yapmak bazen insana zevk verir. bunun böyle olduğunu bilir, bilir ya, gene de önce kendisi gücenir, zevk duyarak, büyük bir zevk duyarak gücenir, sonra da yürekten bir kin beslemeye başlar kendine hakaret eden insana.
  • egoyu yenmek-yok etmek için tavan yapmasını sağlamak gerekir düşüncesine uyan bir yarı ermiş figürü de staretz zosimadır..paralı, eğitimli subayımız eğlenceden eğlenceye koşan, inancın temelini oluşturan herkesin ve her şeyin aslında bir olduğu, birbirine bağlandığı ve sevgi temasını ancak sarsıcı olay ya da olaylardan sonra anlayabilen ve o düşüncenin aydınlığında farkındalık ışığıyla aydınlanan bir karakterdir dostoyevski baba nın belleğinde..sakin, gerçeküstü ve bilgili ve hatip kimliğiyle sağlam ve etkili bir figürdür..
  • dostoyevski'nin karamazov kardeşler adlı eserinde yer alan, hayatıyla ilgili bölümde gözlerimi doldurmuş karakterdir. ölmekte olan gencecik abisi, staretz zosima'ya kendisinin yerine de yaşamasını vasiyet eder, staretz zosima da bunu en erdemli şekilde gerçekleştirir.
  • bratya karamazovı'daki şakirt karakter alyoşa'nın lideri. öncelikle

    (bkz: ivan karamazov/@flavius aetius)

    şimdi gelelim bu elemana. rus edebiyatı ve sineması ile ilgili bir şey yazarken öğrendiğim ilk husus mevcut karakterlerin isimlerinin etimolojisine bakmak.

    staretz burada açıklanmış zaten. güney slav dillerinde yaşlı adam anlamına gelen staretz rusça da rus ortodoks manastırında* yer alan ders ya da tavsiye veren şahıstır. yaşlı adam anlamıyla alakalı birkaç kelam edip olayı ırkçılık, turancılık çizgisine taşıyayım ccc.

    standart olarak hıristiyanlık mezopotamya'dan çıktığı andan itibaren gerek anadolu'nun gerekse tarımla geçinen diğer yerlerdeki toprak ana figürünün etkisiyle isa'dan ziyade meryem ana imgesini daha çok vurgulamaya başlamıştır. eskiden kalma kiliselere gidin, meryem ana ikonaları çok daha fazladır. öte yandan türklerin ve diğer göçebe grupların asya'dan akması ile birlikte yaşlı ve ak sakallı adam motifi gerek anadolu da gerekse hazar ile karadeniz'in kuzeyinde artmıştır. "rus'u kazısan altından tatar çıkar" sözü sadece iki grup arasındaki ilişkiyi ya da tatarların milletin karısını kızını kaçırmasını ele almaz, tatar kültürünün rus kültürü üzerindeki etkisini gösterir. göçebeler görece erken öldükleri için, sakal çıkaran insanların azlığı -ki sakalları da seyrektir- ve bu sakal çıkaran kişinin sakalının kırlaşması/aklaşması için geçecek vaktin görece uzun olmasından dolayı ak sakallı adam figürüne sahiptir.

    staretz manasına gelen yaşlılar ise kilise otoritesine göre daha bağımsızdırlar, yani birisi tarafından göreve atanmazlar; bilakis kutsal ruh esinine sahiptirler. bu noktada staretz olan kişilerin görevi yer aldıkları manastır hayatında kendilerine danışanlara yardımcı olmak ve onların da ruhani esinlenmesini sağlamaktır.

    ismi olan zosima ele alınacak olursa yunanca kökenli bir kelimedir ve aynı zamanda doğu ortodoks ile katolik kiliseleri tarafından çileci, staretz unvanına sahip aziz sınıfından bir kimsedir. internette bulabildiğim kadarıyla kelime yunanca'da yaşam, hayat dolu, hayatta kalmaya çalışan, hayatta kalabilmiş anlamlarına geliyor. kendisinin yer aldığı bölümde abisinin kendi yerine de yaşamasını vasiyet etmesi sanırım bu durumla ilişkili. öte yandan zosima kelimesi yunanca dişil bir kelimedir ve genellikle kadın ismi olarak kullanılır.

    bir diğer kelime ise zosimus'tur, zosima'nın eril hâli. kelimenin anlamı zosimaya benzer şekilde yaşayabilen, kendi ayakları üzerinde durabilen demek. keza rus ortodoks kilisesi'nde de solovkili zosima* isimli aziz ilan edilen birisi vardır, kendisi solovetsky manastırı'nın kurucusudur aynı zamanda. kurduğu manastır novgorod cumhuriyeti'nin en önemli manastırlarından birisi hâline gelmiştir. siz bilmezsiniz rusya o zaman rusya adını almamıştı, novgorod'un şekli moskova knezliği'nden(velikiy knez/büyük knez ancak iv.ivan yani korkunç ivan zamanında olmuştur) daha taşşaklı idi. keza bahsi geçen zosima'nın sıfatı da hegumen'dir, anlamı lider, kontrolü elinde tutan demektir; bildiğin egemenden aşırmışlar. rus'u kazısan altından tatar çıkar.

    öte yandan dostoyevski'nin ele aldığı karakter muhtemelen ninovalı ishak(bazen suriyeli ishak diye de geçer) isimli suriye hıristiyanı olan ve azizliğe çıkarılmış eserlerinin büyük bölümünü çilecilik üzerine vermiş kişidir. konuyla alakalı bir makale şurada, mevzubahis şahsın wiki sayfası da şurada. kaldı ki dostoyevski'nin kendisi de karamazov kardeşler'de bizatihi bu kişiye atıfta bulunmuştur, detayları verdiğim linkte var.

    dostoyevski'nin karakterine zosima adını koymasının bir diğer nedeni ise biraz daha ilginç olabilir. bu benim teorim, ama teorilerimde genelde haklı çıkarım; because i can.

    1870li yılların rusyasında eski slav dillerinde yazılmış olan anlatıcı zosima'nın* hayat hikayesi rusça'ya çevrildi. bu çeviri mormon kitabı'na* benzerdir, ilginçlik bu ya. bahsi geçen zosimus'un hikayesi karamazov kardeşler de yer alan zosimus'un hikayesine benzerdir, zosimus isimli bir kişi çölde çileci bir yaşam sürmektedir. hikayenin ingilizcesi şurada var. ha hikayedeki benzerlikler ile the book of mormon'daki benzerlikler "biraz fazla", sanırım dünyanın endüstriyelleştiği ve yaşamın eskisine nazaran daha dinamik bir hâle gelmeye başladığı bir devirde rusya'da da mormonluk benzeri her ne kadar yeni bir din denmese de insanın dine bakış açısı ya da dinin insana vaat ettiği esikeye nazaran daha farklı hâle gelmiştir. mormonluk ve anlatıcı zosima'nın hikayesi ile ilgili uzun ve doyurucu bir makale şurada var. dostoyevski kuvvetle muhtemel bu çeviriden hareketle karakterine zosima adını vermiştir.

    özetle staretz zosima dindar çevrelerde bir çeşit kanaat önderidir.
  • karamazov kardeşler'de alyoşa' nın üstadı, büyüğü, şeyhidir. kitapta hayatı ve verdiği öğütler ile olmazsa olmazdır, şöyle der:

    ellerinde bilim var; ama maddeden başka şey tanımayan bilim... insan varlığının en soylu yanı maneviyat inkar ediliyor; zaferle, hatta nefretle reddediliyor. insanlar, hele şu son zamanlarda bir özgürlük teranesi tutturdular; neymiş bu peşinde koştukları özgürlük?
    yalnızca esirlik ve kendine kıymaktan ibaret! çünkü insanlar, "ihtiyaçlarını tatmin etmeye bak, sen de en yüksek, en zengin kişilerle aynı haklara sahipsin" inancına saplandılar. "ihtiyaçların giderilmesi konusunda hiç çekinme, hatta isteklerini alabildiğine artır!" bugün herkesin dilinde bu var, özgürlük böyle anlaşılıyor. ihtiyaçları alabildiğine genişletmek hakkı neler doğurur? zenginleri yalnızlığa ve manevi çöküntüye, yoksulları kıskançlığa, suç işlemeye götürür. çünkü hak bağışlanırken ihtiyaçların giderilme yolları gösterilmiş değildir. güya mesafeler kısaltılmakla düşüncelerin havadan iletilmesiyle insanlar birbirine yaklaşır, kardeşlik bağları güçlenirmiş... insanların bu türlü birleşme araçlarına inanmayın. özgürlüğü, ihtiyaçlarını genişletmeye ve gidermeye yarayacak bir araç saydıkları için yaratılışlarına zıt giderler, anlamsız, ahmakça istek, alışkanlık ve ipe sapa gelmez hayallere yer verirler. sırf karşılıklı kıskançlık, şehvet ve kibir için yaşarlar. ziyafetler, gezip tozmalar, arabalar, rütbeler, buyruk kulu uşaklar öyle önemli bir ihtiyaç sayılır ki, uğruna hayat, onur, insan severlik her şey feda edilir. bunları sağlayamayınca kendine kıyanlar bile olur. zengin olmayanlar arasında da aynı şeylere rastlanır. yoksul tabaka ulaşamadığı isteklerini, kıskançlıklarını şimdilik sarhoşlukla körletir. ama pek yakında şarap yerine kanla sarhoş olacaklar, gidiş o gidiştir. sorarım size: böyle insan özgür olabilir mi?
    ...

    böylelikle insanlığa hizmet, kardeşlik, insanlar arasındaki uyumla ilgili düşünceler gittikçe sönmektedir, hatta alayla karşılandığı bile oluyor. çünkü bunca alışkanlıktan sıyrılıvermek kolay değildir, kendi kendine uydurduğu başı sonu gelmez ihtiyaçları gidermeye alışmış, bu ihtiyaçların tutsağı olan adam artık çaresizdir. yalnızlığı içinde bütün dünya vız gelir ona. malı mülkü yerindedir, ama hayatta neşesi, sevinci kalmamıştır.
  • rus seyyah.
hesabın var mı? giriş yap