• sovyet uyruklu ekonomi politik ve sosyalist planlama uzmanı. 1877-1974 yılları arasında yaşamıştır. petrograd politeknik enstitüsü'nde istatistik eğitimi almıştır. 1917 yılından sonra sovyet iktisadi planlama çalışmalarında aktif görevde bulunmuştur. geliştirdiği bir tabloyla, karl marx'ın emeğin nicel olarak hesaplanabileceğine dair olan varsayımının doğruluğunun kanıtlanmasına ön ayak olmuştur. moskova devlet üniversitesi'nde ekonomi profesörü olarak görev yapmış ve 1931 yılında sovyet bilimler akademisi'ne kabul edilmiştir. kendisi planlama yaklaşımları içerisinde, kamu iktidarının tespit ettiği iktisadi hedefler doğrultusunda oluşturulan bir nihai talep setine ulaşmayı amaçlayan ve temel kaygısı tutarlılık olan bir planlama sürecini savunan teleolojik planlama yaklaşımının öncülerindendir. strumilin'in çalışmaları, tarihsel açıdan, onun dönemine kadar daha çok betimsel nitelikte olan planlama kavramını bilimsel bir çerçeveye oturtmuş olmasıyla onu ön plana çıkartır.

    (bkz: istatistik)
    (bkz: iktisat)
    (bkz: ekonomi)
    (bkz: sosyalist planlama)
    (bkz: vasily nemchinov)
  • mises'in sosyalist planlama sorununa herhangi bir cevap getirememiştir. açalım:

    elimizde tek sayfası olan ve hiçbir iktisatçı tarafından ciddiye alınmamış (yine sosyalist hesaplama problemini çözmeyi amaçlayanlange-lerner teoreminin aksine) şu makalesinde çözdüğü iddia ediliyor. burada bir sürü yanlış var ama ben mises'i yanlışladığı söylenen kısma binaen ilgili olan kısmı alıntılayacağım.

    "a most important feature of planning of prices of producer and consumer goods in the ussr hitherto has been the deliberate redistribution, through the price mechanism, of nearly all accumulations from subdivision & social production of subdivision."

    vurguyu gördük mü? görmediysek tekrar bakalım

    ------ bu kısım önemli----
    through the price mechanism
    ------bu kısım önemli----

    bi' daha bakalım:

    ---price mechanism----

    allah allah? mises 1920'deki makalesinde ne diyordu yahu, acaba hiç okudu mu bunun mises'i yanlışladığını iddia edenler? mises'in iddiası tam olarak şuydu:

    "fiyat mekanizmasının olmadığı bir toplumda üretim ve dağıtımda hesaplama yapılamayacağı için bu toplumda kaynakların rasyonel tahsisi imkansızdır."

    fiyat mekanizmasının ekonominin en önemli unsurlarından biri olduğu bugün tüm iktisatça kabul edilen bir şey. bu mikroiktisadın girişidir. mesela mit'nin açık iktisat derslerinde ilk derste (supply & demand) anlatılan ilk şey fiyatlar, oradaki ilk ders videosunda dördüncü dakikadan itibaren anlatılıyor. zaten fiyatlar da arz ve talepten ortaya çıkmakta, bu da ekonomik aktiviteyi zorunlu kılıyor.

    ee, adamınız fiyat mekanizmasından bahsediyor? demek ki bu mises'le alakalı değil. zaten mises de sscb için kapitalist bir dünyada sosyalist bir ada diyor ve "hesaplama problemi sscb'ye uygulanamaz, çünkü sscb tam olarak sosyalist bir dünyada gerçekleşmiyor, hesaplama için bakabileceği diğer kapitalist ülkeler var." diye ekliyor. nitekim de öyle oluyor. peter wiles polonya'ya gidiyor, oskar lange ve diğer iktisatçılar polonya'nın ekonomisini planlamaya çalışıyor, wiles onlara bunu nasıl yaptıklarını soruyor ve aldığı cevabı raporluyor:

    "dünya fiyatları, kapitalist fiyatlar, tüm intra-sovyet blokta kullanılıyor. rubleye çevriliyor ve ikili muvakkat hesaplara kaydediliyor."`:socialist ımpossibility and the argument from existence'nin altında`

    yazıdaki diğer hatalara değinmiyorum bile. hesap için emek değer teorisi kullanmak da şahaneymiş gerçekten. neyse. sosyalist hesaplama problemini çözemeyen bir şahıs.
  • birincisi, stanislav strumilin'in hiçbir iktisatçı tarafından ciddiye alınmadığını iddia etmek açık net cahilliktir. strumilin'i referans alan maurice dobb, paul baran, paul sweezy, ülkemizden korkut boratav, ergin yıldızoğlu, erinç yeldan gibi onlarca iktisatçı sayabilirim. hatta korkut boratav'ın doktora tezi sosyalist planlamada gelişmeler adlı çalışmanın kaynakça kartında strumilin önemli bir yer teşkil etmektedir.

    ikincisi, kapitalizmdeki değer yasasınının sosyalizmde de var olduğunu zannetmek de ayrı bir cahilliktir. sosyalist üretim sisteminde değer yasasının olmadığını hiç kimse söylemedi. aksine sosyalist üretim sisteminde de meta üretimi söz konusudur ve bu durum marx'ın çağından beri bilinen birşey. bizim çağ dışı yarı cahillerimizin bilmediği ise sosyalist üretim ilişkilerinin yasaları ile kapitalist üretim ilişkilerinin yasalarının birbirine benzerlik gösterdiği halde farklı oluşudur. strumilin sosyalist üretim ilişkilerinde kapitalist değer yasasının yalnızca münferit durumlarda işlediğini bunun dışında genel olarak sosyalist değer yasasının geçerli olduğunu söylemiştir.

    üçüncüsü, strumilin özel olarak mises'e bir cevap verme çabası içinde değildi. mises'in sosyalizmde değerin hesaplanamayacağı iddiasına karşı, stanislav strumilin ve leonid gatovski gibi sovyet iktisatçıların sosyalist üretim ilişkilerinde değerin nasıl hesaplanacağını ortaya koydukları çalışmaları ve bunların sosyalist planlama süreçlerine uygulanarak, sovyetler birliği'ni ikinci emperyalist paylaşım savaşı'ndaki yıkıma rağmen dünyanın en büyük ağır sanayi gücü haline getirmesi, eğitim, sağlık gibi alanlarda gerçekleştirilen üstünlükler ve uzaya ilk defa insan göndererek uzay çağını başlatan ülke olması gibi sonuçlar doğuran sovyet planlama çalışmalarının başarıları, gerek teorik ve gerekse pratik anlamda sosyalizmde değerin hesaplanamayacağı iddiasını çürütmüş olduğundan strumilin'in çalışmalarına atıfta bulunulmuştur.
  • "birincisi, stanislav strumilin'in hiçbir iktisatçı tarafından ciddiye alınmadığını iddia etmek açık net cahilliktir."

    strumilin iktisatçı tarafından ciddiye alınmıyor demedim, o makalesi ciddiye alınmadı dedim. ölçmenin de çok kolay bir yolu var, google scholar. atıf sayısı 2 (iki)

    "ikincisi, kapitalizmdeki değer yasasınının sosyalizmde de var olduğunu zannetmek de ayrı bir cahilliktir."

    bunun kısaca ekonomiyi hiç anlamamakla ilgili olduğunu sanıyorum. kapitalizmdeki değer yasası denilen şey değerin genel teorisi. senin üretim modelin ekonominin doğasını değiştirmez. değer nasıl belirlenir? insanların bir şey için ödemeye razı olduğu bedel ile. düşünce deneyi: diyelim gümüşün ve altının hiç bilinmediği bir toplumdayız, yolda giderken bir adet gümüş ve bir adet altın kolye bulduk. hangisinin daha değerli olduğunu nasıl anlayacağız? bunu objektif olarak ölçebilir miyiz? bunu yaşadığın yere götürürsün, insanlar bunu elde etmek için verecekleri şeyi söylerler (muhtemelen bazıları büyük bedeller önerir -iki koyun, bir dönüm arazı vb- bazıları da bunun değerinin olmadığını düşünür ve döner arkasını gider) ve böylece o an için onun değeri belirlenir. eğer aynısından birer tane daha bulursanız bunun için insanların aynı bedeli ödeyip ödemeyeceği bile belli değildir.

    sanki sosyalizm post-scarcity bir toplumda gerçekleşecekmiş gibi konuşuluyor, eğer öyle bir toplum olsaydı hiçbir şeyi tartışmanın gereği kalmazdı. ama sosyalistler de kapitalist toplumdakiyle aynı şeylerle yüzleşmek zorunda kalacak: elimizdeki kısıtlı kaynaklar neler ve bunları en verimli biçimde nasıl kullanacağız soruları. ekonominin özü değişmiyor ki ekonomik kurallar değişsin. ekonomik kurallar değişmediği için de evet kapitalizmdeki ekonomik güçler orada da olacak ya da kendine yer açacak kara borsayla, rüşvetle vb.

    "strumilin sosyalist üretim ilişkilerinde kapitalist değer yasasının yalnızca münferit durumlarda işlediğini bunun dışında genel olarak sosyalist değer yasasının geçerli olduğunu söylemiştir."

    kanıt?

    "sovyetlerin başarıları vb vb"

    öncelikle (bkz: #54006564)

    ikincisi sscb'nin en başarılı olduğu alan askeriye. bu da çok basit şekilde devletler arası rekabetin bir sonucu. sscb'nin halk yokluktan kırılıyorken uzaya çıkmaları da soğuk savaş rekabetiyle alakalı, sanki sscb her şeyi çok iyi başarıyordu da uzaya da o yüzden çıktı gibi bir intiba yaratılıyor. "biz bilimde, sanatta şunda bunda batı'dan çok ilerideyiz" demek için gözle görünen şeylere yatırım yapılırken aynı ülke içinde 2 milyon kişinin öldüğü kıtlıklar yaşıyordu. sscb hangi metrikle ölçerseniz ölçün halkın yaşam kalitesi olarak herhangi bir batı ülkesinden kat kat daha düşük durumdaydı. sonralarda aynısını doğu almanya, venezuela, kamboçya, çin, küba vb de yaşadı.

    "gerek teorik ve gerekse pratik anlamda sosyalizmde değerin hesaplanamayacağı iddiasını çürütmüş olduğundan strumilin'in çalışmalarına atıfta bulunulmuştur."

    yahu strumilin'in çalışmaları sosyalizmde değerin hesaplanamayacağını çürütmedi. sscb'de böyle bir sorun yoktu bile. bilgi problemi vardı, onu da çözemedi zaten verilere bakarsan. stalin bunu çözmeyi hedefleyen az sayıdaki kişiyi (buharin bunlardan biri) de "siz revizyonist halk düşmanısınız" diye ya gulaglara gönderdi ya da öldürttü.

    makaleye tekrar dönecek olursak:

    "it is known that all new value, constituting the national income d, is created only by living labour and is therefore proportonial to the expenditure of such labour in the different enterprises." "

    burası tamamen yanlış. bu da değerin emeğe paralel olduğu fikrinden kaynaklanıyor. az emekle çok değer de üretilebilir, çok emekle az değer de. bu yüzden değer=gider değil. eğer yeni bir üretim metodu geliştirilirse ve üretim için harcanan gider azalıp üretilen değer çoğalırsa nasıl hesaplanacak bu durumda?
    kaldı ki gideri geliri nasıl belirleriz onu da merak ediyorum fiyat mekanizması yokken.

    "the national income consists, in addition to wages, of the entire accumulation of the fund m."

    burada yine dediğime geliyoruz. hesap için ne kullanılıyor? maaşlar+bütçe. peki bunlar neyden oluşuyor? sürpriz. fiyatlardan. demek ki neymiş, strumilin de fiyatların elzem olduğunu kabul ediyormuş.

    qed.
  • akademik bilgi düzeyi ve araştırma becerisi google.com ile sınırlı olanların hakkında yorum yapmaya çalışırken çuvalladığı çok açıktır.

    "o makalesi ciddiye alınmıyor" denilen makale ile ilgili daha önceden de maurice dobb, paul sweezy, korkut boratav vb. tarafından alıntılandığını belirtmiştik. korkut boratav'ın cambridge üniversitesi'nde aldığı doktora eğitiminin meyvesi olan soyalist planlamada gelişmeler adlı kitabında sosyalist planlamada fiyat saptama ilkeleri başlıklı bölümün ana kaynağını strumilin'in ilgili çalışması ve strumilin'in çalışmasından yararlanılarak hazırlanan l. gatovski'nin, z.pirozynski'nin ve n.volisky'nin vs. çalışmaları teşkil etmektedir.

    bir de deniyor ki 'sscb'nin başarıları askeriydi'. daha demografik verileri nasıl yorumlayacağını bilmeyen, elmayla armutu ayıramayan bir insana tıpta, eğitimde, sanayide elde edilen başarıları anlatmaya çalışıyoruz. eğitim ve sağlık alanındaki nicel verilerin ortaya koyduğu üstünlüğü göz ardı ediliyor. onca yıllık ambargoya rağmen küba'nın eğitim ve sağlık sistemi türkiye'nin eğitim ve sağlık sisteminden "askeri rekabet" yüzünden daha iyi olabiliyor değil mi sevgili kardeşim? senin mantığına göre küba'nın türkiye ile bu konuda rekabet ediyor olması gerekir.

    sadede gelirsek, 1920 yılında mises'in iddia ettiği gibi, sosyalizmde değerin hesaplanamadığını sanıyor bazı arkadaşlar. ama bunun gerçek olmadığını hem teorik, hem de pratik açıdan, tarihe baktığımızda görebiliyoruz,

    <<sosyalist ülkelerin fiyat teorisine ve uygulamasına damgasını vurmuş olan -marxist değer teorisinin kategorileriyle ifade edecek olursak toptan fiyat (p):
    p=(c+v)(1+r) denklemleriyle hesap edilir.

    bu denklemlerde (c), değişmeyen sermaye kullanımı, yani hammadde, malzeme giderlerinden ve üretim araçlarının aşınma paylarından (amortismandan) oluşan geçmiş emek; (v) endüstri içi ücretlerden oluşan canlı emek masraflarını; (r) ise kar oranını ifade eder. (c) ve (v) endüstrinin ortalama (birim başına düşen) maliyetleridir.

    bu fiyat denkleminde açıklanması gereken bazı teorik ve pratik hususlar vardır.

    teorik olarak denklemdeki unsurlarla marksist değer teorisinin kategorileri arasında özdeşlik olmadığını tespit etmek gerekir; (c) ve (v) marksist iktisadın değer kategorileri değil, cari toptan fiyatlardan ve ücretlerden oluşan fiyat kategorileridir.>> *(boratav, korkut; sosyalist planlamada gelişmeler, s. 145, ankara, 1982)

    sosyalizmin ekonomik başarılarına ilişkin olarak ve özellikle documantation française ve dünya sağlık örgütü gibi "tarafsız" kuruluşların ortaya koyduğu demografik verileri göz önüne aldığımızda -örneğin sağlık ve eğitim alanında- ya da fiziki üretim verilerini dikkate aldığımızda -genel olarak ağır sanayide- sscb ve diğer sosyalist ülkelerin gerçekleştirdiği üstünlükleri de şu başlıktan okuyabiliriz: (bkz: sosyalizm/#14955850)

    ve sonuç olarak tarihe baktığımızda sosyalizmde değerin hesaplanabildiğini, bunun üzerine ortaya konan teorik çalışmaları ve pratik uygulamasını bu şekilde görebilmekteyiz.
  • sscb'nin sağlık alanındaki muhteşem başarılarını görmemize sebep olan hadise. kişi başına düşen x oranını artırmakla o alanda başarıyı artırmak aynı şey değil, önce şunu bilelim. yine dünya sağlık örgütü'nün verilerine bakalım:
    ölüm oranları 01
    ölüm oranları 02

    muhteşem sovyetler planlamasına rağmen ölüm oranları ortalama 1.5 kat fazlaymış abd'den. ayrıca:

    "kırsal bölgelerde hastanelerin %27'si kanalizasyon sistemine sahip değilken, %17'sinin de suyu yok. sovyetler birliği'nin her yerinde ilaç ve tıbbi malzeme kıtlığı vardı ve (değerli) para olmadığı için batı ülkelerinden ithal etmek de mümkün değildi. temel malzemeler -tek kullanımlık iğneler ve aşılar dahil- noksandı ve muayene ekipmankarının çoğu tamir edilmesi gereken yerleri sağlanamadığı için kullanılamıyordu." soviet healthcare from two perspectives

    sovyet verilerine birçok farklı açıdan bakılabilir:

    a) sovyetler birliğinden gelen veriler ne kadar doğru? devletler genellikle kendi verilerini -özellikle kötü işleyen ekonomi zamanlarında- abartma eğilimindedirler. sscb için de bunu onaylayacak veriler var elimizde. mesela alternative statistics of g.i. khanin makalesine bakarsak:
    alternatif büyüme hesabı

    ve nikolay rijkov'un sözü de şurada dursun:
    "we stole from ourselves, took and gave bribes, lied in the reports, in newspapers, from high podiums, wallowed in our lies, hung medals on one another. and all of this—from top to bottom and from bottom to top."

    fakat ben "bunlar burjuva yalan dolan siz işte böyle yalancısınız" laflarını tekrar işitmeyi kaldıramadığım için bunu geçeceğim.

    b) sanayileşme ve büyüme

    ülkelerin büyüme trendlerinden biri de gelişmekte olan ülkelerin büyümelerinin daha hızlı olması ama küçülmelerinin de buna nazaran daha şiddetli geçmesi. (dc north, 2009, shf. 3-7)
    ortalama büyüme ve küçülme oranları

    sovyet rusya'ya bakarsak henüz sanayileşmemiş bir bölgeydi, yani sanayileşmenin büyümeyi direkt olarak kat kat artıracağını söylemek normal. yani sovyet rusya'nın büyümesi için stalin gerekmiyordu.

    işin acı yanı bu büyümenin bedeli. evet, sscb stalin'in demir yumruğuyla bir büyüme dönemine girmiş olabilir fakat bu büyüme sürdürülebilir değildi (kapsayıcı kurum-dışlayıcı kurum mevzu, eğer daha farklı terminoloji kullanmak istersek north'un open access society-closed access societysine de bakabiliriz.) stalin'in bu büyümesi milyonlarca insanın canına mal oldu.

    yani bir insanın şunları savunabilmesi için gözünün fanatiklikten ne kadar kör olmuş olması gerekiyor acaba?

    -sscb ekonomisi şahaneydi, şöyleydi, böyleydi
    +e baba ölümler? baskı? sansür? insan hakları??
    -aslında onlar olmadı senin tek kaynağın vikipedi mi google çomarı seni!! bak sscb uzay çağını başlattı!!

    hayır siz insanların iyiliği için böylesi bir terörü savunabiliyorsanız pinochet'ye, erdoğan'a filan hiç laf etmemeniz lazım. (inb4: onlar halk için değil kendi çıkarları için yapıyorlar, burjuva onlar!!)

    eğer trade off'umuz şu olsaydı:
    baskıcı bir terör rejimi ve ekonomik gelişim vs baskıcı olmayan toplum ve ekonomik kötülük, insanların birçoğu ikincisini tercih ederdi sanıyorum.

    gerçek trade off şu ama:

    baskıcı olmayan rejim ve müreffehlik vs baskıcı rejim ve çöküntü

    ve bir sürü insan ikincisini seçebiliyor.

    şimdi benim askeriye örneğim de sosyalizm başlığındaki tartışmada the workers of the world'ün bahsettiği paul romer'ın örneklerinden, valla hadi beni sevmiyorsunuz da koca paul romer'a da itimat edelim artık.

    kâr-ücret meselesini anlatmaya çalışmaktan vazgeçtim çünkü ana nokta ısrarla ama ısrarla kaçırılıyor. patates üzerinden hesaplarsınız artık full+full sosyalist toplumda. ona karışmıyorum.

    bu arada karşıdakine hakaret etmeden bir entry girebiliyor muyuz acaba merak ettim. deneyelim mi?
  • sscb'ye ilişkin veri aktarırken sosyalizme ilişkin bir çıkarsamada bulunuluyorsa, bu aktarılan verilerin kapitalist restorasyon sürecine mi yoksa restorasyon öncesine mi ait olduğuna dikkat edilmelidir. sscb'de sağlık sisteminin kötü olduğunu anlatan verilerin linkleri açılmıyor ama ben yine de söyleyeyim, 1985 yılından itibaren sovyetler birliği'nde yürürlüğe konan 'uskorenye' yani ekonomik alanda yenilenme hareketi, ülkede 'pazar sosyalizmi' adıyla kapitalist üretim ilişkilerinin yeniden yerleştirilmesi süreciydi. sovyet sağlık sistemi, eğitim sistemi söz konusu olan bu kapitalistleşme sürecinde çöktü, sosyalist ekonomi kademe kademe tasfiye edildikçe sovyetler birliği de çözülme noktasına geldi.

    ben buraya link vermek yerine direk bir ansiklopediden kaynak göstererek alıntı yapıyorum. sağlık hizmetleri alanında abd'de 100 bin kişiye 972 hastane yatağı ve 282 doktorun düştüğü dönemde, sovyetler birliği'nde 100 bin kişiye 1210 hastane yatağı ve 347 doktor düşmekteydi ve sscb demografik veriler bağlamında dünya'daki en iyi sağlık sistemine sahipti. (kaynak: memo larousse ansiklopedisi, 4. cilt, s. 993)

    eğitim alanında abd'de öğretmen başına 21 öğrencinin düştüğü dönemde, sovyetler birliği'nde öğretmen başına 15 öğrenci düşmekteydi. (kaynak: memo larousse ansiklopedisi, 2 cilt, s. 639)

    (ilgili ansiklopedinin bibliyografya bölümünde bu verilerin kaynağı olarak dünya sağlık örgütü ve documantation française gösteriliyor)

    bütün bu başarılar strumilin'in ortaya koyduğu yöntemlerle hazırlanan teleolojik tipteki planlama süreçlerinin hedeflemeleri doğrultusunda ve bilimsel metodlara dayanarak gerçekleştirilmişti.

    stalin ile ilgili atılan iftiralar da zaten çok önceden yanıtlanmıştı

    (bkz: stalin'e atılan iftiralar)
    (bkz: cahil insanların en çok düşman olduğu şeyler/#60285940)
  • linklerin açılmama sebebi muhtemelen imgur'un yasaklı olmasıdır, hizliresim linkleri şunlar:
    ölüm oranları
    ölüm oranları 2

    kaynak dünya sağlık örgütü'nün 1990 istatistiklerinden alınma. imgur linkleri açılmıyorsa diğerlerini de koyalım:
    ortalama büyüme-küçülme hızları
    g.i. khanin'in alternatif hesaplamaları

    tüm o baskılar, devlet terörü konusunda vb neden bu kadar detaylı şekilde kaydı olan şeyleri bile reddetme eğiliminde sscb savunucuları? "her şey iftira. tüm akademik yayınlar, şahitlerin anlattıkları vb hepsi yalan. doğruyu söyleyen sadece komünizmin kesin inançlıları. tek kaynak onlar olmalı sosyalizm/sscb konuşurken." yaklaşımının cidden sağlıklı olduğunu düşünüyor mu herhangi bir kimse? yani gerçekten şu tutumla sağlıklı bir tartışma yapılabilir mi?
  • dediğim gibi sscb ile ilgili verilerin 1985 öncesine mi, sonrasına mı, yani kapitalist restorasyon sürecine mi yoksa restorasyon öncesine mi ait olduğuna dikkat edilmelidir. 1985 yılından itibaren sovyetler birliği'nde yürürlüğe konan 'uskorenye' adı verilen ve glasnost'un, perestroyka'nın ekonomik alt yapısını oluşturan kapitalist restorasyon sürecinde sovyet sağlık ve eğitim sistemi söz konusu olan bu kapitalistleşmenin bir sonucu olarak çökmüştü. aynı şekilde ekonominin çöküşü de yine bu pazar soyalizmi adı verilen kapitalist ekonomi deneyinin sonucunda gerçekleşti. 1988 yılında çıkarılan bilanço ile 1980 yılının bilançoları arasındaki anormal farklılık da bundan kaynaklanmaktadır.

    bu yüzden sosyalizmle ilgili çıkarsama yapılacak nitelikte bir bilgi olabilmesi için aktarılan verinin sosyalist üretim ilişkilerinin hakim olduğu döneme ait olması gerekmektedir. 1985 öncesinde, örneğin 1980 yılına ait verilere baktığımızda pek çok sınai ürün kaleminin üretiminde sscb'nin batılı kapitalist ülkeleri geçtiğini ve dünya üretiminde birinci olduğunu görüyoruz. örneğin abd'nin 124 milyon çelik ürettiği dönemde sscb'de 150 milyon ton çelik üretilmiş. (kaynak: meydan larousse ansiklopedisi, ek cilt 21, s. 39 ve ek cilt 23 s. 783)

    sağlık hizmetleri alanında abd'de 100 bin kişiye 972 hastane yatağı ve 282 doktorun düştüğü dönemde, sovyetler birliği'nde 100 bin kişiye 1210 hastane yatağı ve 347 doktor düşmekte. (kaynak: memo larousse ansiklopedisi, 4. cilt, s. 993)

    eğitim alanında ise abd'de öğretmen başına 21 öğrencinin düştüğü dönemde, sovyetler birliği'nde öğretmen başına 15 öğrenci düşmekte. (kaynak: memo larousse ansiklopedisi, 2 cilt, s. 639)

    tartışma tartışmaya açık olan bir durum üzerinden yapılır. burada tartışmaya açık olmayan bir durum söz konusu. mises sosyalizmde değerin hesaplanamayacağını iddia etmişti, strumilin ise sosyalizmde değerin hesaplanması ve determinasyonu diye bir çalışma yapmış ve bu sosyalist planlama çalışmalarındaki uygulamalara temel oluşturmuş. maurice dobb gibi, paul sweezy gibi pek çok batılı iktisatçının yanı sıra ülkemizdeki değerli öğretim üyelerinden korkut boratav da bu konu üzerine bir doktora tezi hazırlamış ve strumilin başta olmak üzere sovyet iktisatçılarının çalışmalarından alıntılar yaparak ve sovyetler birliği'nde o dönemde yapılan uygulamaların verilerini alarak sosyalist planlamada gelişmeler adlı bir kitap yazmış ve kitabının 3'üncü, 4üncü ve 5'inci bölümlerini 'sosyalist planlamada değrin hesaplanması ve fiyat tespiti' konularına ayırmışken ve sosyalist planlamanın gerçekleştirdiği tarihsel başarılar ortadayken, dünya sağlık örgütü gibi çeşitli ve tarafsız uluslararası kuruluşların verileri dururken, bunları yok sayıp, halen gidip cia'in yayınlarına kaynak olmak dışında bir özelliği olmayan, bir takım liberal derneklerin verilerini dillendirmek bu konudaki gerçekleri tartışmalı hale getirememektedir.

    stalin'e ilişkin ortaya atılan iddiaların da yalan olduğu zaten belgeleriyle açıklanmıştı.

    (bkz: stalin'e atılan iftiralar)
  • "ınfant mortality has risen from 22.9 per 1000 in 1971 to 26 per 1000 in 1985, highest in europe except for yugoslavia, and romania, and may in fact be higher, since the official soviet definition of late fetal and infant mortality is less inclusive than that used by the world health organization, and vital statistics reporting is incomplete.

    cardiovascular disease and alcoholism are epidemic-deaths from cardiovascular diseases have increased by 50 percent since the early 1960s, accounting for half of all soviet deaths in 1980, although the rate of increase has recently slackened. alcohol is associated with one-fifth of all premature deaths, over one-sixth of the average soviet household budget goes for hard liquor, and one-fourth of the families in the slavic republics (russia, the ukraine, and byelorussia) spend more than one-third of their income on alcohol. as a result, `male life expectancy declined from 67 years in 1964` to 63 years in the early 1980s, and average life expectancy now ranks thirty-second in the world." soviet healthcare and perestroika

    demek ki sovyetler sağlığının çöküşü reformlar yüzünden değilmiş, sağlıkta bir dönem yükselme olsa da sonrasında tekrar eski hale -ya da betere dönmüş- daha reformlar başlamadan. hatta bakarsak sscb'de life expectancy reformlardan ve sscb'nin dağılmasından sonra yükselmiş:
    sovyet rusya
    abd

    ben sürekli "sayıyı artırmakla kaliteyi artırmak aynı şey değil" demiyor muyum? nasıl ki her ile üniversite açarak, her öğrenciye tablet vererek eğitim kalitesini artırmış olmuyorsunuz, sistemin geneli düzgün işlemedikten sonra kişi başına bir hastane düşse de fark etmez.

    eğitimde de aynı şey geçerli. eğitimin propaganda amacına girmiyorum dahi (bu tüm ülkelerde geçerli, sadece sovyet rusya için söylemiyorum.)

    fiyat mekanizması meselesini geçtim artık. gerçekten anlaşılmıyor sanırım dediğim şey. strumilin yeni fiyatları üretmek için zaten var olan fiyatları kullanıyor denklemde. ve verilen diğer denklemlerin hepsinde fiyatların kullanılması gerekiyor. dobb ismini bir yerden hatırlar gibi olmuştum, baktım, hayek collectivist economic planning'inin bir bölümünü ona ayırmış zaten. (shf. 214-217) ve dobb'un fikirleri gerçekten korkunç. "neden bireylerin tercihlerine saygı duyulması gerektiğini" soruyor adam yahu. "her şey devlet için, devletten başka güç yoktur." fikrinin ekonomik yansıması şu makale. sweezey de istatistikle fiyatı bir tutuyor. bravo. gerçekten çok güzel örneklermiş.

    sanki sovyetler birliğinin herhangi bir ekonomik başarısı varmış gibi "işte mises'i bitirdik ekonomik hesaplama sovyetlerde böyle oluyor" demek de manipule etmek. tabii ki coğrafi olarak maden çıkarmaya daha uygun, daha büyük bir bölge sovyet rusya. ee? sen bana kişi başına düşen milli gelirden bahsetsene. khanin de zaten sovyetler birliği'nin iktisatçılarından. ben de zaten bunun söyleneceğini bildiğim için "b" kısmında resmi verilerle anlattım.

    bu arada stalin dönemi hakkındaki her şeyin iftira ve yalan olduğunu söylemiş miydik? kolektivizasyon ve sonuçları filan da yalan dolan hep. sadece sscb'nin sadık takipçilerinin yazdığı şeyler doğrudur. bu böyledir hep. sscb'yi kötü gösteren hiçbir şey doğru değildir. sovyetler birliği zulmünü gösteren ne kadar makale varsa hepsi yalan. bunun peer-reviewed dergide yayınlanmış olması filan fark etmez, nasıl olsa onlar da burcuva komprodor şeysi. tüm tarih yalan, bi' benim söylediğim gerçek.

    bak bunu diğer tartışmalarımda da kullanacağım, güzel oluyormuş.
hesabın var mı? giriş yap