• bir çok tartışmaya konu olan bu yöntem ve uygulama alanı bulduğu sovyet ekonomi sisteminin, bu teknik yüzünden işleyemez olduğunu söyleyen bir çok iktisatçı, ilginç bir şekilde, bu teknikler ve onun ait olduğu sistemin, uzay çağı'nı başlatan, 40 sene boyunca gsmh açısından dünyadaki ikinci , ağır sanayi açısından da dünyadaki birinci ekonomi olduğunu yadsır.

    (bkz: #14955850)
    (bkz: sovyetler birliği)
    (bkz: gosplan)
    (bkz: sovnarkom)
    (bkz: vasily nemchinov)
    (bkz: stanislav gustavovich strumilin)
  • başkentte bir odada oturan politikacıların milyonlarca vatandaşının her gün ne yiyeceğine, ne içeceğine, ne giyeceğine karar vermesi durumudur. sovyet ekonomistleri olan nikolai shmelev, vladimir popov tarafından da kaynakların yukarıdan gelen emirlerle nasıl çarçur edildiği anlatılmıştır. engels'in kendisi bile merkezi planlamaya olan güvensizliğini "mısır ve etin açlığını çekerken boğazımıza kadar şeker pancarı ve papates likörüyle dolmayacağımızın garantisi nedir?" sözleriyle dile getirmiştir.

    sosyalist çin'de bizzat mao tarafından uygulanan merkezi planlama çin kaynaklarına göre 14 milyon, batılı kaynaklara göre 20-42 milyon çinlinin açlıktan ölmesine neden olmuştur.
  • aslında teknolojinin geldiği nokta düşünüldüğünde sscb'deki örneklerinin çok çok daha ötesinde, kusursuza yakın bir şekilde yapılabilir bu planlama. bir çok özel şirket zaten bunun kralını yapıyor.
  • kısıtlı bir topluluğa 3-5 ürün satan şirketlerin bile planlamada sık sık hata yaptığı, büyük miktarlarda malın ellerinde patladığı göz önüne alındığında hadi 3-5 olmasın 3000-5000 kişinin 80 milyon yurttaşın bütün tüketimini planlarken "mükemmel" işler çıkarabileceğini ummak akıllı insan işi değildir. hiç kimse "sovyetlerde bürokratlar merkezi planlamayı götlerinden atıyorlardı" gibi bir iddiası olmadı. bu nedenle pratiğin de defalarca gösterdiği gibi merkezi planlamanın verimsiz olmadığını planlamanın süreçlerini "o ondan veri alır, bu buna sorar, merkezi planlama halkın kendi kendisini yönetmesidir" martavallarıyla kanıtlayamazsınız. ayakkabı ve televizyon üretimi "hadi üret, hadi durdur" denecek kadar basit süreçler değildir. hele hele bürokrasinin doğası göz önüne alındığında üretim sürecinde radikal değişiklikler yapabileceğini söylemek aymazlıktır.

    emek değerse bir marksist miti olmaktan öteye gidememektedir. oysa ki malın değeri müşterisinin gözündedir*. x malına y miktarda parayı vermeyi kabul eden kişi artık x in değerini y yapmıştır. dünyadaki hatırı sayılır modern iktisatçıların tümünün marksistlerden korktuğu için emek-değer teorisini çöpe attığını düşünmek için kafayı komplo teorileriyle bozmuş olmak gerekmektedir.

    çin gibi tarımı gelişmiş ve tarım açısından "bolluk imparatorluğu" sayılabilecek bir ülke tümüyle merkezi teşkilatın yanlış pirinç politikaları yüzünden kıtlıkla yüzyüze kalmış, milyonlarca çinli açlıktan ölmüştür. bu sadece 4-5 ülkede denenen merkezi planlamanın yarattığı katastrofinin en büyük çaplı örneğidir. "merkezi planlamanın" daha küçük çapta nelere yol açtığını öğrenmek için eski sosyalist ülke sakinlerine, eski video ve fotoğraflara bakmanız yeterli olacaktır.
  • eleştirilerden hareketle, üretime dair verilen kararların merkezileşmek yerine daha çok yerelleşerek verilmesiyle daha idealize olabileceğini düşündüğüm planlama çeşidi. aynı evi satın almak için, ankara'nın taşrasında x tl ödüyorken ankara çankaya'da 5x tl ödüyorsam, ama oysaki evin maliyeti taşradaki maliyet ile aynı ise ben burada bir bokluk olduğunu seziyorum şahsen. riskli bir stratejidir, bildiğim kadarıyla bu devlet eliyle yapılan yapay değerlendirmelerdeki yanlışlar sebebiyle rus köylülerinin hayvanlara buğday arpa yerine ekmek yedirdiği bir dönem dahi olmuş. artı değeri topluma çevireyim derken çok daha fazlasını ziyan etme ihtimali var yani.
  • geçmişte bilgisayar teknolojisinden yararlanılması adına bazı girişimlere sahne olmuştur. ancak bu girişimler şili dışında hiçbir ülkede yeterince somutlaşmamıştır. şili'deki uygulama ise oldukça başarılı olmasına rağmen, pinochet tarafından yapılan faşist darbe sonucu burada kurulan sistemler yok edilmiştir. ancak yine de geçmişte şili'de tecrübe edilen deneyimler günümüze ve geleceğe ışık tutmaktadır.

    (bkz: project cybersyn)

    manchester üniversitesi'nden stafford beer ,basit bir bilgisayar programıyla ve iletişim ağıyla, şili'de ekonominin yalnızca %60'ını kontrol ettikleri halde neleri başardıklarını anlatıyor:
    http://www.youtube.com/watch?v=c2h_0_u1ytu
hesabın var mı? giriş yap