• 1963 çıkışlı bir miles davis albümü.
  • tequila içerken yedi shotı step olarak alırsak bu şekilde de doğrulanabilecek cümle.
  • tracklist'i şöyledir.

    basin street blues*
    seven steps to heaven*
    i fall in love too easily*
    so near, so far*
    baby won't you please come home*
    joshua*
  • ancak bu kadar iyi bir albüm ismini bu denli gerçeller, dinleyiciyi göz göre göre yıkar ve sayısız kaliteli miles davis albümü arasından kanımca sıyrılıp ilk sıraya oturur. iki farklı yorumu vardır bu enfes albümün. birinde victor feldman'ı duyarız, diğerinde herbie hancock'ı dinleriz. yine ilkinde tony williams* döktürürken ikinci sessionda eski toprak frank butler ön plana çıkar. ancak ron carter ve george coleman değişmezlerden olmuşlardır.

    16 nisan ve 14 mayıs tarihlerinde iki kez kaydedilip 1963'te aynı albüm/farklı cd formatında -rastgele!- dağıtıma giren albüm, blue note recordings'in modal ve cool arasına kayan ilgi alanını tekrar hard bop'a yönlendiren bir milestone olmuş ve bu özelliğini kırk beş yıldır korumuştur.

    basin street blues dönemin modal ve hard bop ritüelini bozmadan*** adından da anlaşılabileceği üzere bluesy bir şarkı. pek bilinmez ancak spencer williams'ın davis'in "the new sound"u üzerine etkisi büyüktür. ister istemez ilk yorumladığı piyanistlerden williams tarafından etkilenmiştir. seven steps to heaven ise paçalarından hard bop akacak kadar leziz, bir anda yorgunluğu üzerinizden alan, twelve bar blues olarak düşünülüp george coleman'ın hassasiyetiyle alternate edilmiş, güzel de olmuş bir parça. victor feldman'ın gizliliği ve paylaşımcılık yanlısı olmamasından olsa gerek, standartlaşamamıştır.

    i fall in love too easily yıkıyor. kusura bakmayın, seven steps to heaven'ın üzerine can yakıcı bu parçayı çalmak ve trompete takılan surdinin keyfini sürmek ancak ve ancak miles davis tarafından becerilebilecek efsanevi numara. moment to moment'taki roy hagrove yorumu da lezizdir, dinlenesidir; ancak bu şekli bambaşka olmuş. miles davis sizi hafif nemle öperken tony williams kalçalarınıza hafifçe dokunuyor. ancak içinizde bir sıkıntı var, özleminiz ve beklediğiniz biri var. işte, bu şarkı bu denli kaotik; aynı oranda acı verici.

    gel gelelim so near, so far'a. itiraf etmek gerekirse bu albümün geride/derinde kalmış yıllanan şarabı bu parçadır. her anlamda orijinal, benzerini dinlediğim binlerce caz albümünde bulamadığım, altmışlar ve miles davis dendiğinde aklıma ilk gelen şarkı. george coleman bir kez daha kuvvetli, tony williams narin. ancak victor feldman sırtınızı güvenle yaslayacağınız mavi notalardan özenle oluşturulan o güzel yatağı size sunuyor.

    baby, won't you please come home? ile yorgunluk dalgalarında boğulmamak için direniyor ve joshua ile eve tıpış tıpış yollanıyoruz.

    evet, miles davis tarihin en iyi caz albümlerinden birini yapmış. bir kez daha.
hesabın var mı? giriş yap