• "ben kaçıncıyım" diye soran bir aşık'a söylenebilecek en yaralayıcı cümlelerden biri..

    dört nikah bir cenaze

    --- spoiler ---

    (filmde, hugh grant ile andie macdowell sancılı bir aşk hikayesi yaşamaktadır. 40'larindeki carrie kızımız ile 27-28'indeki charles'ın arasında bir sevindirici bir üzücü şeyler olur)

    (carrie rastlantı sonucu hediyelik eşya dükkanında karşılaştığı charles'tan, düğünü için seçeceği gelinlik konusunda yardım ister. gelinlik dükkanından çıktıktan sonra bir cafe'ye giderler.. durum charles için daha zordur. zira carrie daha güçlü bir mature'dır. kısa bir süre sonra carrie başkasıyla evlenecektir. ve bu an, carrie'yi evlenmeden önce görebileceği son anlardan biridir. ve şu diyalog geçer türkçe dublajda..)

    charles: (bir umutla sorar) artık başka biriyle yatmayacağını düşünmek garibime gidiyor. ihanet etmezsin değil mi?*
    carrie: hayır, evliyken etmem. ihanet ederse onu öldüreceğimi söyledim. buna ben de uymalıyım.
    charles: haklısın..
    carrie: aslında, ben bunu yeterince yaptım zaten.
    charles: peki, bu günlerde yeterince, kaç tane demek oluyor ?
    carrie: ehh bilmem. birden fazla.
    charles: hadii, söyle. giysini gördüm gizlimiz kalmadı.
    carrie: (güler) ahh. şeyy.. ilki, en unutulmaz olandır bilirsin. oldukça iyiydi. ikincinin, sırtı kıllıydı. üç, dört, ehm, altı doğum günümde annemlerin odasında oldu.
    charles: kaç yaşında ?
    carrie: 17
    charles: (şaşırır) daha 17'de miyiz yani ?
    carrie: ben köyde büyüdüm, oralarda samanlık eğlencesi çok olur.
    charles: (aman allahım) heeh.
    carrie: evet yedi, ıhmm, (serçe parmağını aşağı yukarı hareket ettirerek bamya efekti yapar) sekiz maalesef tam bir şoktu. dokuzda çite dayanmıştım, çok rahatsızdır, sakın deneme..
    charles: (oha yani) denemem..
    carrie: on.. ahh, o harikaydı, muhteşemdi, ah, müthiş bir erkekti.
    charles: ondan nefret ediyorum.
    carrie: (güler) onbir tam bir hayal kırıklığıydı. onikiden onyediye kadar üniversite yıllarındaydı. duygulu, ilgili, zeki çocuklardı. cinsel açıdansa tatminkar değillerdi.
    charles: (oha ne diyor bu gülüşü)
    carrie: ehhhm. onsekiz kalbimi kırdı. yıllarca bekledim.
    charles: aa, üzüldüm. (bu arada önündeki yiyecekten bir çatal alıyor)
    carrie: yirmi aman tanrım, yirmiye geldiğime inanamıyorum. yirmibir fil dilliydi. yirmiiki yatakta uyuyakalırdı, ingiltere'deki ilk yılımdı.
    charles: ahh, bizi bağışla.
    carrie: yirmiüç ve yirmidört birlikteydi ve müthişti. yirmiyedi off o bir hataydı.
    charles: yirmiyedide hata yaptın öyle mi ?
    carrie: evet, çığlık atıp duruyordu. bu da hevesimi kırıyordu. hiçbir şey yapmak istemiyordum. ama fikrimi spencer değiştirdi yani yirmisekiz, babası yirmidokuzdu.
    charles: (iyişe şaşırmış, ne yapacağım ben tribine giriyor) ba-ba-babası mı ?
    carrie: ıhm, otuz, ahh, otuzbir, aman tanrım.
    charles: (alnı kaşınır, umarım daha fazla artmaz diye düşünmeye başlar)
    carrie: (ses tonlaması pek değişmeden) otuziki.. şahaneydi... ve sonra da, e nişanlım yani otuzüç..
    charles: (en sonunda bitti) ahhhah, ee ya-yani ben nişanlından bin sonrayım öyle mi ?
    (ve en dumur cümle..)
    carrie: hayır sen otuzikisin..
    charles: (otuz iki mi, sensin otuz iki..) ohh..
    carrie: hepsi bu kadar, madonna'dan az prenses di'den fazla sayılır. sen kaç kişiyle yattın peki ?
    charles: ahh, aman tanrım, o kadar da çok değil. ehh, zamanımı nasıl değerlendirdiğimi hatırlayamıyorum, ehh, çalışıyordum herhalde, çok geç saatlere kadar, hep çalışıyordum.
    carrie: (öldürücü bir gülüş)
    charles: (o herifle nişanlanmadan önce'yi kast ederek) keşke seni arasaydım.. ama sen de beni aramadın. acımasızca benimle iki kere yattın. ama beni aramadın.. ahh tanrım. lütfen bana yardım et lütfen.. (carrie'yi kolundan çekiştirerek kardeşi ile buluşacağı yere doğru götürür)

    --- spoiler ---

    not: charles'ın daha sonra vereceği cevap dokuz'dur..
hesabın var mı? giriş yap