*

  • kendisi aynı zamanda istanbul üniversitesi dişhekimliği fakültesi tedavi bölümünde profesördür ve de tiyatro/mim oyuncusudur.
  • aile dostu olmasinin yaninda ayni zamanda discim de olan gercekten sicak kanli adam.

    tek basina discilerden korkulma olayini yok edebilecek yapidadir, sizle ilgilenirken guzel muzikler dinler, her firsatta kaliteli espriler yapar, mizmizlanmaya baslarsaniz o da sizle mizmizlanir yani kisa ozet mukemmel bir insandir.
  • dişinizi oyarken gülmenizi sağlayabilen bir diş hekimidir. (bkz: pek yakında). kendisi memleketimden insan manzaraları ve kafka'nın değişim'indeki performanslarıyla hafızamızda derin izler bırakmıştır.
  • engin sabrına imrendiğim insan. bazen bunaltan saçma sorulara ve anlamsız eleştirilere bile dayanabiliyor kendisi. ayrıca sıkıcı sayılabilecek bir konsepte sahip programı ince mizahıyla dinlenilebilir kılmakta.
  • yaklaşık on sene önce bir yıl boyunca her hafta sonu gördüğüm karizma insan. dişlerimin sağlığını borçlu olduğum dişçi ve tiyatrocu. o zamanlar muayenehanesinde the phantom of the operanın afişi asılıydı her gittiğimde hayran hayran seyrederdim.
  • çok takdir ettiğim, saygı ve gıpta ile baktığım, kendisinden çok şey öğrendiğim hayat adamı... güzel insan... radyo klasiği halini almış halkın sesi programı türkiye turuna çıkmaya başladığından beri oldukça yorulan kişi... komik insan... tiyatro kökenli olması sebebiyle hayatı oynayan kişidir... sabrının kökeninin bu olduğunu sanmaktayım... koltuk altından eksik etmediği dosyası diz üstü bilgisayar özelliği taşır...
  • takdire şayan radyo adamı. şöyle ki, geçen hafta halkın sesi'ndeki* konulardan biri "neden kutlamalarda silah sıkıyoruz"du. bir vatandaşımız telefon açtı ve şu şekilde konuşmaya başladı:

    "sedat bey, bilirsiniz bizde at avrat silah diye bir söz vardır*, ancak at zamanla arabaya dönüştü tabi. şimdi ben bu ithal otolara neden bu kadar rağbet ettiğimizi anlayamıyorum*".

    bu vatandaşımız ciddi ciddi ithal otolardan konuşmaya devam etti ve radyo başındaki binlerce* kişiyi önce şapşallaştırıp sonra da gülmekten yerlere yatırarak* konuşmasını bitirdi. bu süre içinde sedat küçükay adamı kırmadan, üzmeden, dalga geçmeden dinledi, sessizce durdu yerinde, sonunda da teşekkür etti, ancak teşekkürün vurgusundan içinde kahkaha fırtınaları koptuğu anlaşılıyordu.

    dilek: varmak istediğim nokta şudur ki, ntv ek bir kanal açsın, sadece konuşma radyosu olsun, hatta bütün kanal sadece halkın sesi olsun, her güne bir konu ve yüzlerce telefon, başına da bu mümtaz kişiliği getirsin. en sadık dinleyicileri olmazsam adiyim. ya da en azından eldekinin süresini uzatsınlar da daha fazla sedat küçükay dinleyelim.
  • her programını "doğanın dengesi yerinde oldukça, ırmaklar yolunda aktıkça yarın tekrar bu stüdyolarda buluşmak üzere" filan gibi bir cümleyle bitiren, sesi yumuşak, sempatik ve güleryüzlü olduğu radyodan belli olan kişi. tvde de bir program yapsa da seyretsek.
  • kulağım yanıltmadıysa, geçenlerde 1001 gece'de nemrut gelinin doktoru rolünü canlandırmıştır.
    (hani doktoru artık iyileştiğini söylüyordu da, gelin ilgi ve ihtimam azalacağı için üzülüyordu)
hesabın var mı? giriş yap