• 19. yüzyılda schleswig ve holstein'ın statüsü konusunda çıkan anlaşmazlık. 13. yüzyılda danimarka'ya bağlanan schleswig düklüğü 1386-1460 arasında holstein'la birleştirilmiş, 1474'te de bu iki bölge ayrı ayrı düklükler olarak danimarka kralları tarafından yönetilmeye başlamıştı. holstein, kutsal roma germen imparatorluğu'nun bir fiefi -yurtluk, feodal düzende hükümdar veya derebeyleri tarafından belirli hizmetler ve vergiler karşılığında, belirli bir süreliğine, bir vasala tahsis edilen toprak parçası, üzerindeki gayrimenkuller ve köylüler-
    olmasına ve 1815'te alman konfederasyonu'na bağlanmasına karşın danimarka krallarının mülkü olarak kabul ediliyordu. 19. yüzyılda bölgede yaşayan almanlar gitgide yaygınlaşan milliyetçi hareketlerin etkisiyle bu iki bölgenin birleşmiş almanya'nın içinde tek bir bölge oluşturmasını savunmaya başladılar.

    birinci schleswig savaşı
    milliyetçi akıma karşı önce kuzey schleswig'de, 1838'den sonra da bütün danimarka'da bir karşı hareket gelişti. danimarka'daki ulusal liberal hükümet, schleswig'in yüzyıllardır danimarka'ya ait olduğunu ve almanya-danimarka sınırının geçmişte olduğu gibi gelecekte de schleswig'in güney sınırını çizen eider ırmağı ile belirlenmesini öngören eider programı'nı ortaya atınca schleswig-holstein'da mart 1848'de prusya'nın desteklediği bir ayaklanma başladı. 1850'ye değin süren bir savaşa yol açan bu ayaklanma, prusya'nın fransa ve ingiltere'nin baskısı karşısında geri çekilmesiyle sona erdi. bu savaşın sonunda ingiltere, fransa, rusya, norveç-isveç ve danimarka, schleswig-holstein'ın danimarka tacı altında birliğini kabul eden, ama schleswig'in anayasal ayrıcalığının korunmasını öngören bir anlaşma imzaladılar. bu ülkeler daha sonra 1852'de avusturya ve prusya'nın da katılımıyla londra'da düzenlenen toplantıda danimarka'nın çocuksuz kralı vıı. frederik'in ölümünden sonra yerine yeğeni prens christian von glücksburg'un geçmesini karara bağladılar.

    ikinci schleswig savaşı
    1857'de yeniden iktidara gelen ulusal liberaller, 1863'te kral ıx. christian'ı, schleswig'i holstein'dan ayırarak doğrudan danimarka'ya bağlayan bir anayasayı kabul etmeye zorladılar. avusturya ve prusya daha önceki anlaşmayı hiçe sayan bu duruma müdahale edince 1864'te danimarka-prusya savaşı başladı. çok kısa süren ve danimarka'nın yenilgisiyle biten bu savaşın sonunda imzalanan viyana antlaşmasıyla ıx. christian, schleswig, holstein, lauenburg ve kuzey schleswig üzerindeki haklarını avusturya imparatoru ve prusya kralına bırakmak zorunda kaldı. bu topraklar 1866'daki yedi hafta savaşı'nın (avusturya-prusya savaşı) sonunda prusya'ya geçti. prag antlaşması'na halkın çoğunluğu isterse kuzey schleswig'in yeniden danimarka ile birleşmesini öngören bir madde konduysa da prusya ve avusturya 1878'de anlaşmanın bu maddesini iptal ettiler. almanya'nın ı. dünya savaşı'ndaki yenilgisinin ardından 1920'de yapılan halk oylamasıyla kuzey schleswig (bugün güney jutland) danimarka'ya bırakıldı.
  • bu eyaletleri elinde bulunduran, ancak tam söz sahibi olamayan danimarka krallığı ile bu eyaletleri uzun bir aradan sonra tekrar bünyesine katmak isteyen alman konfederasyonu arasında yaşanmıştır. bu sorunun çözümü; almanya’nın birleşmesi gibi dünya tarihi açısından önemli olan süreçteki ilk savaş olma niteliğine sahiptir. (ayrıntılı bilgi için bk. http://www.tarihakli.com/ikinci-schleswig-savasi)

    bu sorunla ilgili olarak ingiliz başbakanı lord palmerston şöyle demiştir: "schleswig-holstein sorununu sadece 3 kişi anlamıştır. bunlardan biri öldü, biri aklını yitirdi. bir de ben biliyordum, fakat ben de artık ne olduğunu unuttum.’’
  • artan milliyetçilik akımıyla beraber danimarkalıların schleswig, holstein, lauenburg gibi kendi krallıklarına bağlı olan ancak hala daha mutlakiyetçilikle yönetilen 3 dükalığı kendi demokratik sistemlerine entegre etmek istemesi sonucunda 2 savaşa neden olmuş sorundur.

    her ne kadar schleswig danimarkalilar için tarihsel olarak oldukça önem arzetse de holstein ve lauenburg aslında danimarka kralına bağlı olmakla beraber alman konfederasyonununda bir üyesiydi. bu başta garip gelse de dan kraliyet ailesinin ana dilinin almanca olduğu ve bu iki eyaletteki nüfus dağılımlarının %80'inin alman olduğu bilgisini göz önünde bulundurursak bu ikili durum aslında o kadar anlaşılması zor olmasa da politik açıdan oldukça karmaşık bir soruna yol açtı.

    1848 yılında dan kralı 5. frederick tarafından yapılan bir anons ile bu 3 bölgenin yerel otonomiye sahip ancak demokratik ve liberal bir anayasayla yönetileceği ilan edildiğinde, zaten burada çok güçlü olan muhalif mutlakiyetçiler prusya ve avusturya'nın da desteğini alarak ayaklandılar. bu ayaklanma danimarka kraliyet ordusu tarafından bastırılmak istendiyse de prusyalıların meseleye dahil olması ve o bölgede yaşayan almanların hamiliğine bürünmesiyle beraber savaş büyüdü ancak fransa, rusya, ingiltere, isviçre ve norveç'in de katılımıyla imzalanan londra protokolü ile danimarkalılar dükalıkların statüsünü kabul ettirmiş oldular.

    1864'e gelindiğinde ise 5. frederick'in tahtı devreceği bir varisinin olmaması dolasıyla karışık bir politik problem başladı. danimarka anayasası tahtın kadın varisler üzerinden devredebilmesini mümkün kılarken, alman federasyonu anayasasında ise tahtın sadece erkek varisler tarafından devir alınabileceğine şart koşar. böyle bir durumda varis olarak kralın 2. dereceden kuzeni olan 9. christian tahta geçince bu 3 eyalette kontrolü kaybetmemek için kasım anayasası olarak adlandırılan yasal bir düzenlemeyle bu krallıkları tekrar danimarka krallığına doğrudan bağlamaya çalıştı.

    böyle bir durumu londra protokolünün ihlali olarak gören prusya ve avusturya tarafından açılan savaş ile 1864 yılında danimarka bu 3 eyaleti de alman konfederasyonuna kaybetmiş oldu. o dönemde garantörler olarak anlaşmayı imzalayan ülkeler ise danimarka'nın bu hareketini aynı şekilde anlaşmanın çocukça bir ihlali olarak yorumladıkları için kendileri için çok önemli olmasına rağmen savaşa dahil olmadı. özellikle ingiltere ve rusya bu konuda ilginçtir çünkü 18. yüzyıl boyunca baltik denizindeki ticari çıkarları uğruna bağımsız danimarka'yı desteklemişlerdir.

    savaşın kaybından sonra büyük bir itibar kaybına uğrayan 9. charles hem saray kültürünün alman kültürü ile oldukça yakın olmasından dolayı bismarck'a schleswig ve holstein'in kontrolü altında kalması şartıyla alman konfederasyonuna katılmak istediğini bildirmiş ancak danler ve almanlar arasındaki problemin çözümünü zorlaştıracağı gerekçesiyle bu öneri bismarck tarafından reddedilmiştir. işin ilginç tarafı ise bu tarihsel öneme sahip görüşmeler kamuoyundan 150 yıl boyunca gizli tutulmuş ve ancak 2010 yılında kraliçe 2. margrethe'nin arşivleri gazetecilere açmasıyla beraber ortaya çıkarılmıştır.

    savaş sonucunda ise, kendileri için tarihsel olarak çok önemli ve viking kültürü özelinde bir çok eser barındıran schleswig gibi bir dükalığın kaybedilmesi danimarkalılar üstünde aynı balkan savaşlarının türklerin zihninde bıraktığı iz gibi ulusal bir travma yaratmış. hatta danimarka bu savaş sonrasında silahlı güçler ile büyük kuvvetlerle mücadele edebileceğine dair inancını kaybetmiş ve 1999 yugoslavya savaşına kadar hiç bir uluslararası savaşta yer almamıştır.

    bir diğer açıdan da isveç ve norveç'in kendilerine söz verdikleri gibi yardım göndermemeleri sonucu o dönemde oldukça kuvvetli olan pan-iskandinavist akımının politik birleşme açısından önünü kesmiş ve hareket sadece sanat, dil ve edebiyat alanlarına yoğunlaşmak zorunda kalmıştır.

    uzun lafın kısası modern danimarka üzerinde travmatik etkileri olan bu savaş bismarck açısından ise almanya'nın birleşmesinin önündeki ilk engeli ortadan kaldıran savaş olmuş ve bismarck bu savaştan sonra avusturya'lılar ve fransızlar'la 2 savaş daha yaparak almanyayı tek bir üniter devlet olarak birleştirmeyi başarmıştır.
hesabın var mı? giriş yap