• gercekle$tirmek istenen $ey uzerinde surekli daireler cizip durmak kısır donguye ula$mak.anlamli anlamsiz sebepler bulup kendi icinde bir mantiga oturtmaya cali$mak.cok basit bir hadiseyi sonsuz bir tutkuya donu$turmek.saplanip kalmak.
  • tutkusal anlamlar yüklenebilir. kişiler saplantıların zorlanacak sınırları konusunda ayrılırlar. bazılarının* sınırları yoktur*.
  • saplanmak eyleminde söz konusu olan.
    kişinin*, etkisinden kendini kurtaramadığı düşünce, davranış, sabit fikir, fikrisabit, idefiks.
  • edip canseverin siirlerinden birinin ismi

    sözlerim kendim üstüne
    gölgem beni istedi
    o ki istedi
    suyum beni istedi
    o ki istedi
    cemile beni istedi
    ne oldu? hiç! alışamadım
    kartalın bir kayaya çarpısı idi

    soyundum, giyindim, tekrar soyundum
    arada olacağın düşünü kurdum
    zevk duydum bundan
    cemile anlamadı, cemal hiç anlamadı
    safiha görmedi ki
    ve göstermedim

    sözlerim kendim üstüne
    bir uzak yerlere gitmek üstüne
    sanki gunler tek bir gune birikti
    bense çıkmazda kaldim, usandim
    çıkamazlar da üst üste
    birikmiş ufuklar kadar derindim

    ve dedim: elbette deneyecegim
  • kendini doguramayan insanin, baska bir nesneyi fetislestirerek kisirlasmasi.
  • genellikle yöneldiği nesnesinden bağımsız sebeplerle, bir nesneye karsi asiri ilgi duyma durumu. cogu zaman saplanilan sey, bir sure sonra (psikopatligin derecesine gore degisen bir degisken) aman canım o kadar kafaya takmazmis dedirten bir olaydir. ancak burda dikkat edilmesi gereken nokta saplantinin oblesi değişse bile tamamen ortadan kalkmasının cok zor oldugudur.
    yani saplantili kisinin sorunu saplandigi seyde degil, kendi ruhundaki bosluktadir. ozetle saplantili adam saplanacak saplantiyi ne yapar eder bulur.
  • (kşz: takıntı)
  • (bkz: obsesyon)
  • mantıklı (hatta bazen duygusal) bir sebep olmaksızın nefret veya sevgi gibi karşılıklı varolması gereken duyguların bir tek kişinin * ruhundan gelmesi durumudur. yaratılan bir karaktere duyulan sevgi ve/veya nefrettir aslında söz konusu olan. büyük ihtimalle gerçekte bu tür duyguların yönlendirildiği kişilerin bu duyguyu yaratmaları söz konusu bile değildir.
    çoğu zaman filmlere konu olmuştur. türk filmlerinde saplantılı kötü adam ve/veya kadınlar vardır. bu kişiler konuya renk katabilmek için tek bir kişiye saplantılı aşık olarak gösterilirler *. sevgide saplantılı kişi örnekleri elbette gerçek yaşamda da mevcuttur. karşılıksız aşka sahip olanlar değil, bu duygularını başkalarına kabul ettirerek onların hayatına yön verme isteği içinde olanlar saplantılı sayılırlar. yoksa platonik aşk kimsenin hayatına karışılmadığı ve kimseye ciddi zarar vermediği müddetçe saplantı sayılmamalıdır. (bkz: öldüren cazibe)
    bir başka saplantı çeşidi de nefret saplantısıdır. genellikle çocukluğunda başından geçen kötü deneyimlerden ötürü etrafındaki insanları suçlayan, bunun için de o insanların herhangi bir davranışına ihtiyaç duymayan insanlar bunlardır. bu kişiler, kendilerine sevgi gösterseniz, hatta kendilerinin yaralı ruhuna ilaç olmaya çalışsanız bile, size bir karakter yakıştırır ve kendilerini ve daha da tehlikelisi başkalarını buna inandırmaya çalışırlar. sürekli sadece iyilik ettiğiniz bir insan sizi öldürme hayalleri kuruyor ve utanmadan bunu açıklıyorsa, hatta arkanızdan işler çevirmeye başlamışsa bu sizin için ancak olumlu bir gelişme olabilir. bu kişiden en yakın zamanda uzaklaşmanız gerektiğini anlarsınız.
    saplantı sahibi insanlar düzenli olarak psikiyatr tedavisinde bulunmalıdır. bazı durumlarda bu da yeterli olmayabilir tabi. bu durumda saplantılı kişi kendisini bir insana yakınlaştırdığı anda o insanı kaybedecek ve ancak kendisi gibi (fakat kendisine karşı) saplantılı bir insan bulursa yalnızlıktan kurtulacaktır. etrafına hakaretler eden, sürekli kapris yapan, kendisini ön plana koymaya çalışan, her fırsatta kendisinden ve saplantılarından * bahseden bu kişiler onları sevmeyenlere bıkkınlık, sevenlere ise (varsa) derin üzüntü vereceklerdir.
    sevgi saplantısında ise söz konusu kişiler aciz, zavallı, hayatın sillesini yemiş ve bir köşeye atılmış gibi davranmalarına karşı, bu tutkuyu sürdürmelerinden de anlaşılabileceği gibi aslında son derece güçlü karakterlerdir. kendilerini hayal ettikleri bir gerçekliğe kaptırmışlardır.
    aslında her iki tür saplantı da bütün gücün kendisinde olması gerektiğine inanan, işler kendi istediği gibi yürümediği için sinirlenen ve inat eden hasta insanların psikozlarıdır. psikiyatr veya mazoşist değilseniz bu tür bir insanla ilişkiye girmemelisiniz. eninde sonunda sizi de gerçekliklerinde bir yere oturtacaklardır.
    bazı durumlarda kaybettikleri bir yakınlarının yerine sizi koyacak, bazı durumlarda da sizi onları ellerinden almakla (bilinçli veya bilinçsiz) suçlayacaklardır. her iki koşulda da bu insanlar maddi, manevi hasar veren ve bu nedenle tedaviye muhtaç kişilerdir.
  • psikolojideki adı fiksasyondur.
hesabın var mı? giriş yap