• elişi dantellerin koyulduğu,çeyiz mahayetindeki her türlü şeyi içine alabilecek ceviz ağacından yapılan oymalı,kapaklı mobilya.
  • yangın olur biz yangına gideriz
    düz ovada keklik gibi sekeriz
    yokuşlarda şahin olur uçarız x2
    sandık sandıklar içinde çok şanımız var
    hazreti mevlaya yalvarmamız var

    şeklinde istanbul türküsü sözlerine malzeme olmuş edevat...

    son zamanlarda en çok seçim dönemlerinde ismi zikredilen cisim.
  • bir organizasyon çeşidi
    (bkz: emekli sandığı)
  • edirne ve tekirdağ yörelerinde iş güç sahibi eli ayağı düzgün genç erkekleri evde kalmış veya kalmak üzere olan kızların evlenmek için yaptığı yöresel bir oyun.mesela sandıklamak...
  • sandik radyo programi : klasik ve caz muzik icerigi olan ve kerim sakizli nin hazirlayip sundugu radyo programi her cumartesi saat 12:00 de radyo 92.3 ' de.
  • çeyiz kulubesi..
    (bkz: kemal kenan ergen)
  • bi siir ismidir ayni zamanda;

    "...
    kocaman sandıklarım var benim,
    umudu kalmamış hayallerimi sakladığım…

    açılmayan kilitleri var hepsinin,
    iç acıtan, her kurcalandığında;
    tıpkı, son sözü gibi sevgilinin...

    hatırlamadan unuttuğum aşklarım var bazılarında,
    unutmadan hatırladığım bütün ayrılmalarım...
    bazen sadece unutmalarım, ve unutulmalarım;
    bazen de sadece hatırlamalarım, ve yine unutulmalarım...
    bazısı acılarımı saklar, bazısı diğer acılarımı...
    bazısı da saklar yaşamadan öldüğüm bütün hatıralarımı,
    ve bütün kendimi öldürmelerimi bir çocuk masumluğunda...

    bi de,
    seni sakladığım hayallerim var benim,
    hiçbir sandığa sığdıramadığım.

    hiçbir sandığa sığdırmak istemediğim.

    hiçbir sandığa sığdırmak istememeni istediğim.
    ..."
  • hamam filminde de içinden çikan eşyalarla ,mektuplarla mestetmiş * , eski evlerin en güzel eşyasi.
  • içinden cumhuriyet çıksın diye nanik yaptığımız karanlık bir yer.
    *
  • dun aksam tarafsız bölge’de ahmet hakan’ın konukları turban meselesini tartıştılar; ancak sakın harcıalem bir tartışma sanmayınız. bu kez konu kadın cephesinden tartışıldı. ahmet hakan belki de türk televizyonculuk tarihinde bir ilk’e (daha?) imza atmıştır, ben kendisini yakinen takip edebildiğimi (buradaki –(e)bilmek, kapasite ile değil, usta romancı latife tekin’in dediği gibi, iç dayanması ile ilgili) söylersem yanlış olur.

    tartışma kolaylıkla tahmin edebileceğiniz gibi, kısır bir döngü içinde, yaratıcılıktan ve çözüm odaklılıktan olabildiğince uzak, herkesin diğerinin sözünün üstüne konuştuğu ve sıkıcı bir biçimde cereyan etti. ve ben yine sonunu getiremedim. sonuna kadar izleseydim bu aradığım özellikleri görebileceğime dair en ufak inancım olsa/ kalsa emin olun, son dakikasına kadar dişlerimi kenetlerdim.

    tek bir noktaya parmak basmak zorunda hissediyorum kendimi, çünkü kimsenin beni, hemcinslerimi, yurttaşlarımı aptal ya da bön yerine koymaya hakkı yoktur! gazeteci yazar, akp mkyk üyesi ayşe böhürler, bugün örtünme biçimi olarak benimsediklerin iddia ettikleri siyasi simgenin, modern gündelik hayatın gerekleri nedeniyle bu şekilde evrildiğine inanmamızı istedi. içtenlikle, “gün içinde başörtüm kaymasın diye bu şekilde bağlıyorum”, diye anlattı. efendim, türbanlı herkes de bu nedenle böyle sımsıkı bağlanıyormuş. sabah kalkınca bugün başımı nasıl bağlasam diye düşünmek istemeyen, gün boyu modern bir şekilde oradan oraya koşuştururken başına örttüğü örtünün kayması, düşmesi açılıp saçılması ile uğraşamam diyen, modern (nilüfer göle’nin modern mahrem tezine göre yaşayan?) türbanlı kadınlar, böyle sımsıkı, böyle latife tekin’i ve beni boğarcasına, o sentetik, pırıl pırıl, rengarenk türbanlara, ama tek tip, tek ses halinde bürünüyorlarmış. hay allah, biz de yıllarca ne sandık yahu! siyasi simgedir sandık, bunlar memleketi cumhuriyetin ilkelerinden koparacaklar sandık, atatürk ilke ve inkılaplarına karşı bir tavırdır sandık, anti-laiktir sandık! sandık oğlu sandık!

    meğer, bir sabah uyanmışlar veee, “bugün başımı öyle bir bağlayayım ki, kaymasın…. ama nasıl?” diye düşünmüşler; aradan bir saat geçmeden sokaklar, okullar, otobüsler, dolmuşlar, jipler, cafeler, nişantaşı- etiler, hep bu kaymaz başörtüsü mucitleri ile dolmuş!

    ben yutmadım, ama belki yutan çıkar…
hesabın var mı? giriş yap