• appropriation.
    karl marx'ın ilk dönem eserlerinde*** yabancılaşmanın aşılması ve mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi kavramları çerçevesinde ele alınır. marx'a göre
    kapitalizmin ürettiği en büyük belalardan biri olan yabancılaşma, insanın kendisini gerçekleştirmesini engelleyen unsurlardan kurtulup varlığının bütün boyutlarının yeniden sahiplenilmesiyle üstesinden gelinebilecektir.

    ayrıca (bkz: marksizmin 100 kavramı)
  • o geçilebildiğinde artık özgürsünüz demektir.

    sahiplenme gerçekten çok ilginçtir. aslında hiçbir şey senin değildir. sen farkında olmadan nefes alırsın, kalbin atar, alışkanlıkların yerini sana fark ettirmeden bulur ve asla açıklanamayan sayısız işlem beyninde gerçekleşir. zaman elinde değildir. herkes anı yaşar ancak gerçekten dünyada kaç kişi anı yaşamıştır?

    hiçbir şey kalıcı değildir. öfke, kin, kibir gibi tüm kötülüklerde sahiplenmektendir.
    sahiplendiğin ölçüde borçlanırsın. ve bu borçta en yüksek çabanla çalışsan bile ödeyebileceğin bir şey değildir.
    çünkü o senin zamanındır. işte gerçekten sahip olduğun tek sermayendir.

    peki ya insanların düşüncelerini sahiplenmek?
    sahip olduğun yerde her şeyi yapabileceğin bir özgürlük gibi onların akıllarında da her zaman "en mükemmel" olarak kalmanın isteği? sanki senin herkesin düşüncesine sahip olacağını sana hissettiren o sahte hisler?
    sadece iki saniye hissedeceğin tatminlik duygusu için çektiğin çileler?

    bu göründüğü kadar masum mudur yoksa en büyük zindan mıdır?
  • dürtüseldir. dengesi sağlanabilir.
  • kıskançlık ile arasında ince bir çizgi var bana göre.
    #65626446
    ilişkinde, ilişkine bağlı olarak kendine güveneceksin, partnerine güveneceksin ama 3. kişilerden gelecek tehlike sebebi ile 3. kişilere karşı güven duymayacaksın ve savunma hatta gerekirse saldırı hâlinde olabileceksin!
  • bir varlığı bir nesneye indirgemekten daha kötü bir
    şey yapamazsın. ve sahiplenme bu demektir. sadece nesnelere sahip olunabilir; varlıklara sahip olunamaz.
    bir varlıkla paylaşabilirsin, sevgini. şiirini, güzelligini,
    bedenini, zihnini-paylaşabilirsin. paylaşabilirsin ama iş yapamazsın. pazarlık edemezsin. bir erkeğe ya da bir kadına sahip olamazsın. ancak yeryüzünün her tarafında herkes bunu yapmaya çalışıyor.
    sonuç, bizim adına yeryüzü gezegeni dediğimiz tımarhanedir. sen sahip olmaya çalışırsın; bu doğal olarak imkânsızdır, bu doğanın kanunlarına göre gerçekleşemez o zaman ıstırap vardır. ne kadar bir kişiye sahip olmaya çalışırsan bu kişi o kadar senden bağımsız olmaya çalışır. çünkü her insanın özgür olmaya, kendisi olmaya doğuştan hakkı vardır. tüm dünyadaki yegâne kutsal yer olan kişinin mahremiyetini ihlal ediyorsun. ne israil kutsaldır, ne kashi kutsaldır ne de mekke kutsaldır. hakiki anlamda yegane kutsal alan bir kişinin mahremiyetidir; onun bağımsızlığı , onun varlığıdır .
    eğer bir kişiyi seversen asla alanına girmeyeceksin.
    asla bir dedektif, bir röntgenci olmayacaksın.
    . olmaya çalışmayacaksın, diğer kişinin
    mahremiyetini dikizlemeyeceksin. diğer kişinin mahremiyetine saygı duyacaksın.
    fakat sözde âşıklara bir bak: karı kocalara; kız arkadaşlara ve erkek arkadaşlara, onların dönüp dolaşıp tüm yaptıkları ihlal etmek, diğer kişinin mahrem dünyasına girmek için yollar bulmaktır. diğer kişinin hiçbir mahremiyetinin olmasını istemezler, niçin?
    eğer o kişinin bağımsızlığı, mahremiyeti, bireyselliği varsa korkarlar. o kişi yarın onları sevmeyebilir çünkü sevgi durağan bir şey değildir. o bir ândır, onun süreklilikle hiçbir alakası yoktur. o sonsuza dek sürebilir ama temelde sevgi anlık bir olgudur. eğer o bir sonraki an yine gerçekleşirse kutsanmışsındır. eğer yine olmazsa en azından daha önce gerçekleştiği için minnet duymalısın.
    açık kal: muhtemelen yine gerçekleşebilir, eğer bu
    kişi ile değilse o zaman başka birisi ile. önemli olan
    kişiler değildir, önemli olan sevgidir. sevgi akar halde kalmalıdır, o durdurulmamalıdır.

    ancak aptallıklarının içinde insanlar, "eğer bu kişi
    elimden kaçarsa o zaman tüm hayatım boyunca sevgi açlığı çekeceğim" diye düşünmeye başlar. ve o bu insanı sürekli olarak tutsak etmeye çalışarak aç kalacağını bilmez. sevgi alamayacak. bir köleden sevgi alamazsın.
    sahip olduğun mallardan sevgi alamazsın; sandalyenden, masadan, evden, mobilyalarından sevgi alamazsın.
    sevgiyi sadece, eşsizliği senin tarafından saygı gören, özgürlüğü senin tarafından saygı gören özgür bir kimseden alabilirsin. bu ânın sevgisi diğerinin özgürlüğünden kaynaklanarak gerçekleşmiştir. sahip olmaya çalışarak, ona tutunmaya çalışarak, yasal bir bağ, bir evlilik yaratarak mahvetme. bırak diğeri özgür olsun ve sen kendinde özgür kal. hiç kimsenin sana sahip olmasına da izin verme.

    sahip olmak ya da sahip olunmak, her ikisi de çirkindir . eğer sahip olursan ruhunu kaybedersin .

    (bkz: kadın dişiliğin manevi gücüyle temasa geçmek)
    (bkz: osho)
  • tdk'ya göre bir kök sözcük olan sorum'un da kökeni var: soru ve sormak'tan sor. sorumluluk köken anlamıyla soru sorulabilmek, soruları alayım diyebilmek. anlam bakımından sahiplenmenin ve sahiplenmiş sayılmanın bir göstergesi.

    çıkarsadığım kadarıyla mutlu olamayan, belki asla olamayacak bir adama göre, oğuz atay pakize kutlu ile bir hayli mutlu olmuş. yıldız ecevit ben buradayım'da kısmi mutluluk diyor. ama franz kafka'nın son aşkı dora diamant'ta yaşadığı mutlulukla eşit olmasa da atay pakize'yle çok rahat etmiş, mutluluk ve doyum bulmuş. 18 yaş farkları varmış. pakize çok anaç ve sahipleniciymiş, kafalı biri tarafından sahiplenilmek atay'a iyi gelmiş. sevin seydi belki daha klas, ama sahiplenmemiş o kadar. sevin seydi'nin işlevi daha çok oğuz atay'ın içindeki volkanı hem olumlu hem olumsuz yollardan patlatmak, irini akıtmak olmuş olmalı. bir ölçüt olarak sahiplenme, ilişki ve doyum eşiği bakımından, yoksa zorunlu ve gerekli değil. oğuz atay aşırı şikayetleriyle, mutsuzluk aurasıyla özel olabilecek herkesi bezdiriyormuş. bir şeyi eksik söyledim -arkadaşım dolduruyor- belki de oğuz atay'ın kadınları içinde onu en çok seveni pakize barışta'ymış. bilmiyorum, kalıbımı basmam ama önemli bir açı. (bkz: pakize barışta/@ibisile)

    "bu problemler -kıskançlık, sahiplenme- gerçekte problem değil, belirtidir; senin henüz sevginin ne olduğunu bilmediğinin belirtileridir. (...) kıskançlık sevginin yokluğudur." osho

    (ilk giri tarihi: 30.5.2018)

    (bkz: sahiplenmek), sahip olmak, sahip olma
    (bkz: sahip), sahipsiz, sahipsizlik
    (bkz: sahip olmamak özgürlüktür)
    (bkz: üç tekerlekli bisiklet/@ibisile)
  • erkek için nasıl ki "ben bu kadını s.ktim, artık bu kadın benim" türünden ya da genel anlamda dışarıdaki bir kadın için bile beden üzerinden bir sahiplenme durumu oluyorsa ve bunun salakça olduğunu da özellikle belirtmek gerekir; kadın için de "yahu bu adam bana baktı, benden hoşlandı vb., ben de bu adam hakkında bilgi sahibi olmalıyım, olabilmeliyim. kontrol edebiliyor olmalıyım ya da sızıyor olabilmeliyim" gibi bir salaklık söz konusu oluyor.

    velhasıl gerekli bir kavramdır, fakat ne kadar çok gereklidir o tartışılır.
hesabın var mı? giriş yap