• belirli bir bölgede yaban domuzu populasyon'unun artması halinde bir çok avcı'nın bir araya gelmesi suretiyle yapılan avlanma şeklidir..
    sürek yapacak avcılar arazinin yapısına göre aynı hizada olmak kaydıyla belirli aralık ve aynı yürüme temposuyla ''avcıbaşı'' nın başlama işaretini takiben av yapılacak sahaya girerler..

    bu yürüyüş esnasında olabildiğince ses çıkartırlar.. misal; davul , teneke çalmak ya da havaya kurşun sıkmak* gibi..

    bek avi'nin tersine bu avda çokça av kopegi kullanılır..
  • (bkz: cadı avı) *
  • dünya gezegenindeki global köylerde "senin etin budun ne bakayım, bir de tadına bakayım" çeşnisiyle yürüyen av.
  • bir cemal süreya şiiri...

    çarşı lafını ilk ve en çok karşılayan hayvan
    hayvan mı değil mi orası pek belli değil
    ama çarşılarda boynuz azıcık ya da tüy hindistan
    gözlerime uyku yerine olağanüstü bir tavşan
    güzel canından bir parça sergileyip silahıma
    tatlı canından bir parça ve kan halinde
    her seferinde kaçmanın bir kolayını bulan
    bütün tavşanlar dişidir sülalesinden

    bir denizkızı da denebilir ya da bir mısra güzeli
    ya da en iyisi bal gibi bir prudhon sosyalisti
    çarşılara girdim ki adamlar galiba müslüman
    dilimizdeki çarşı lafının hayvanla ot arasında
    doğudaki sultan celayir süreyya hazreti akşam
    kıtlıklar kırımlar başkaldırmalar uzakdoğu'daki
    en sessiz kelimeleri biriktiren dilimizdeki
    bütün tavşanlar antikadır sülalesinden

    ah efendimli bir yağmurlu inceden kızkulesi
    bir ben miyim allasen çarşılarla uğraşan
    çarşı lafını en iyi karşılayan hayvan
    hayvan mıdır kimbilir belki de hayvandır
    ben hayalet miyim kimbilir belki de öyleyimdir
    yani kilyos açıklarında ıssız bir adam
    peki nasıl yapıyorlar da onca çoğalıyorlar
    bütün tavşanlar homoseksüeldir sülalesinden
  • sürekli süren av işte. 3-5 avcının birleşip, bir sürü hayvanı veya tek bir değerli hayvanı uzun mesafelerde izleyip "punduna getirerek" avlaması olayının adıdır.

    iri yaban domuzları bu avlar için güzel bir emsal teşkil eder.

    bu avlarda; güç, dayanıklılık, kararlılık, nişancılık yetilerinin yanında iyi doğa bilgisi, yön tayin usullüeri, hayatta kalma tecrübesi gibi unsurlar da önem kazanmaktadır.

    ava giderken avlanmak var işin ucunda. tecrübesizseniz, çığırtkanlarınızı kazığa bağlayıp tatlı kış akşamlarında yeşilbaş vurunuz. kasmayınız sürek sürek deyu.

    domuz dişi girdi mi pis örseliyor valla.
  • wilbur smith romanı, orjinal adı (bkz: men of men), yayın yılı 1981
  • serdar rifat kırkoğlu'nun 2005 çıkışlı üçüncü romanı.

    tanıtım metni fikir verebilir:
    "fildişi apartmanı'ndan hiç çıkmayan bir yazar günün birinde, "medya kralı" lakaplı bir televizyon patronunun güzel kızına âşık olur ve bu aşk, birçok neden arasında "yazı eyleminin" iç diretmesiyle bir çıkmaza sürüklenirse ortaya nasıl bir hikâye çıkar?... görüntü ile yazı arasında gerçekten de kıyasıya bir orman kanunu mu hüküm sürmektedir, yoksa bazen kendisi de bir çeşit görüntü olan aşk, sanattan vazgeçmenin kaçınılmaz bir bedeli midir? yazı eylemi ne dereceye kadar tekinsiz bir avdır ve romanda söylenildiği gibi, av öyküleri avın etinden her zaman daha mı lezzetlidir?... serdar rifat, yeni romanı sürek avı'nda işte bu sorulara yanıt arıyor. sürek avı "görüntü çağı"nın karşı konulmaz bombardımanı altında yaşayan günümüz insanının kendine yazdığı bir mektup ya da kendine anlattığı çağdaş bir masal..."
  • insanoğlu, alet kullanmayı geliştirmeden önce avını yakalaması gerekiyordu. bunun için ona mümkün olduğu kadar yaklaşması şarttı.

    bu yüzden insanoğlu:

    1- avını günün en sıcak saatinde avlamaya çalışır
    2- hayvanın yürüme ve dörtnala hızı arasında bir hızda hareket eder.
    3- avı yorulana kadar onu gözden çıkarmaz.

    hayvanların solunum sistemleri iskelet sistemlerine bağlı olduğundan, yürüme ve depar arası hızlarda hareket etmeye çalışmaları onları çok yorar ve ağızdan terlemek için de durmak zorundalardır. bu nedenle de kolay av olurlar. ancak insanların böyle bir dezavantajı yoktur çünkü insanlar:

    -derisi sayesinde terleyebilir
    -iskelet sisteminden bağımsız olarak istediği gibi nefes alıp verebilir.

    not: insanoğlu endurance running hypothesis'e göre, bu avlanmayı mükemmeliştirmeye yönelik çok sayıda adaptasyon geçirmiştir.
  • bu işte akılda tutulacak en önemli şey ''her av tehlikelidir, domuz avı en tehlikelisidir''

    yanınızda mutlaka kesik, kırık ve yaralanmalar için ilkyardım malzemesi, köpeklerin kesilme ihtimaline karşı da dikiş malzemesi bulundurun.

    sürek avında avı, köpekler ve sürenciler sürer, avcılar geçeklerde bekler ve çıkarsa avı vurur. eğer sürekçi olacaksanız, önce araziyi çok iyi bilmeniz gerek, sonra domuz yataklarını bileceksiniz, en son da köpeklerinizle tam bir uyum içinde hareket edebilmeniz gerekli. her birinin huyu, avı bulma ve kovma şekli değişiktir.

    bütün şartları sağladıysanız ilk önce avcıları yerleştirmeniz gerekli. avın kime çıkacağı şansa bağlı olsa da olasılığı artırmak bilgi ile mümkün. ormanda patikalar ve geçitler bellidir, mümkün mertebe yolun üstünde durmadan 15-20 mt kenarda, bir tümsek yada kaya üstünde beklenmeli.

    erkek domuz; eğer ki iriyse kolay kolay yataktan kalkmaz, köpeklerin yeterli sayıda ve inatçı olması gerek, değilse avlamak sürekçiye kalır ve en sevdiğim av budur. kendine ve tüfeğine güven gerektirir. çünkü domuz asla kolay ulaşılır ve görülür bir yerde yatmaz. ormanın en zıncarlı yerinde, gözün gözü görmediği yerdedir ve bu işin en tehlikeli kısmıdır. 20 cm'lik dişlerden kaçacak yeriniz pek olmaz, kısa mesafe nedeni ile de net atış ister. yaklaşma yönünüz, domuzun kaçarsa avcılara gideceği yönün tersinde olmalı ki bağ bozulmasın. azılı sizi hissetti ve yataktan kalktıysa çok çok sıkışmazsa açığa çıkmaz, ormanın içerisinde uçak rotaları gibi değişmez yolları, patikaları vardır o izden ayrılmaz, ola ki kendini bekleyen avcıyı hisseder veya köpekler çevirirse de aynı izden geri gelir. özellikle çiftleşme dönemlerinde çok saldırgan olur, avcıyım ama yalan* yok , o zamanlar ben bile tırsıyorum yaklaşmaya.

    dişiler grup halinde ve yavruları ile beraber gezer. genelde köpek yaklaşmadan sürü kalkar. köpekler sürü dağılırsa, her birinin peşine ayrı ayrı gitmez ve genelde bir veye birkaçının bir arada olduğu küçük grupları takip eder, bu nedenle bekte duranların köpeksiz gelebilecek domuzlara karşı dikkatli ve sessiz olması gerek. ali birerdinç'in çoğu zaman eli boş dönmesinin sebebi de dili belası. adam sussa avı hem görecek hem vuracak ama susmuyor , anca proğram sonunda diğerlerinin vurduğu avları gösteriyor. illaki sürüden ters gidenler de oluyor, bu nedenle süreğin başladığı yerin arkasına da bir iki avcı bırakmak gerekli.

    bu avda sizin kondisyonunuz da önemli. köpeğin her geçtiği yerden geçmiyorsunuz ama yine de epey yorucu oluyor. hava durumuna ve gireceğiniz ormanın sıklığına bağlı olarak mümkün olan en ince giyim şeklini seçmek gerek. orange renk yanlış hedef olmamanız için mutlaka gerekli. eğer bölgede köpeklerin içebileceği su kaynağı yoksa yanınıza su almayı unutmayın.

    köpekleriniz kopay yada barak gibi kovucu cins değilse sürek avı yapma şansınız çok azdır. kırma sokak köpeklerinin bile sürek yaptığını gördüm ama eğitim önemli. en kolay usta bir köpeğin yanında öğreniyorlar. kopay besleyenlerin fazla sayıda köpek beslemesinin nedeni domuz tarafından saldırıya uğramaları sonucu köpek kayıpları.

    mutlaka yanınızda bu işi bilen ve size öğretebilecek biri olsun. bir av köpeği 4 senede usta olabiliyorken, kimse ilk avda sürekçi olamıyor. 10 senedir sürek avı ile avlanıp, 5 senedir sürekçilik yapıyorum, onlarca domuz yatakladım, vurdum, köpek alıştırdım, kan ve ter döktüm ustam (ömrü uzun olsun) hala söyleyecek söz bulur.

    son olarak sürek avına başladıktan sonra kuş avı benim için bitti. yıllardır kuşa tüfek atmadım hatta son gittiğimde fotoğraf makinesi ile gitmiştim o derece kendine bağlayan bir av türüdür sürek avı.
hesabın var mı? giriş yap