• 1815 viyana kongresi ile 1830 ihtilalleri arasındaki on beş yıllık süreye avrupa'da verilen isim, amaç avrupa'yı 1789 öncesi döneme dönüştürmektir. statükonun geçerli olduğu, milliyetçilik akımının olmadığı, imparatorlukların rahat ettiği döneme yani
  • avrupa'da 1815 viyana kongresinden 1848 yılı ihtilallerine kadar geçen süreç. adından anlaşılacağı üzere, fransız ihtilali ve napolyon dönemi savaşları ile avrupa'da bozulan dengenin yeniden sağlanması, eski monarşik ve çok uluslu imparatorluklar sistemine, bu dönemde geri dönülmeye çalışılmıştır. dönemin en önemli ismi ve siyasi mimarı avusturya şansölyesi klemens von metternich'tir.

    ihtilallerin patlak vermesi üzerine metternich şansölyelik koltuğundan olmuştur. bugün ile bir benzetme yaparsak metternich devrinin hüsnü mübarek'idir. 1848 yılı, tarihte milletler baharıolarak geçer ve eski rejimin savunucusu metternich'in düşüşü, bu devrimin simgesel olayıdır. tıpkı 2011'deki arap baharında, eski sistemin sembolü olanhüsnü mübarek'in devrilmesinin, bu devrim sürecinin en önemli noktası sayılması gibi.
  • bir de ingiltere'de bulunmaktadır. şöyle gelişmiştir.

    i. charles halk ayaklanmasından nasibini alıp kafası uçurulanca oliver cromwell altında bir çeşit cumhuriyet kurulmuştu fakat çok uzun ömürlü olmadı çünki bir müddet sonra ii. charles kaçtığı fransa'dan geri gelerek "babamın kanı yerde kalmayacak" minvalinde ortalığa atılınca, monarşı tekrar kurulmuş oldu.

    bu nedenle monarşinin restore edilmesinden yola çıkılarak bu döneme restorasyon dönemi denmiş olundu.

    bu monarşik dönem ii. charles ve ondan sonra tahta geçen ii. james döneminde de devam etti, fakat bir müddet sonra parlamenter yapıyı özleyen millet tekrar hölölö etmeye başlayınca ii. james'in damadı olan komik isimli william of orange ile mary hollanda'dan gelip parlamenter monarşiyi tekrar kurdular. portakal vilyelm'in hiç kan dökmeden yaptığı bu devrim bu nedenle glorious revolution olarak adlandırılır.

    peki edebiyatta ne oldu restorasyon dönemi'nde?

    parlamenter sistem zamanında burjuvazi gelişti ingiltere'de. daha önceleri edebi eserler daha "sınıfsal" bir nitelik taşımaktaydı. yani saraydır, aristokrattır bu eşrafa sunulurken artık bu orta sınıfın da beğenilerine hitap etmek gibi bir zorunluluk hissetmeye başladı.

    bu nedenle bir önceki dönemin, yani elizabeth dönemi eserleri hor görülmeye başlandı, hatta shakespeare bile bayağı ve artık modası geçmiş olarak görülmeye başladı. ama aslında sorun şuydu, bu yeni oluşan orta sınıfın beğenileri biraz daha - bu tabir doğru mu bilmiyorum ama - sıradandı aslında, oysa elizabeth dönemi eserleri fazlası ile "yoğun" eserler olduğundan, elbet ki bununla vakit geçirmek istemediler.

    yani elizabeth dönemi için italya altın kelime iken, restorasyon dönemi için fransa bu görevi devraldı, sonra da olan oldu zaten. çünkü o sırada fransa fazlası ile yunan ve roma edebiyatı etkisi altındaydı, ki bu da klasik kurallar çevresinde dönüp duran bir akım başlattı ki buna neoklasisizm denmekte.

    kısaca, artık edebiyatta mühim olan biçimdi içerikten ziyade. yazarlar kendi öznel düşünceleri yerine, toplumda yerleşmiş ve kabul görmüş düşünceleri aktarıyorlardı. bir önceki dönemin şiirsel havasının yerini artık daha katı ve düzenli duygular almıştı, yani içgüdülerin ve duyguların yerini artık akıl almıştı.

    tabi bir müddet devam ettikten sonra edebiyat kısır bir döngüye girince romantizm patlak vermiş oldu.
  • ingiltere'nin mevcut siyasi kutuplarından "tory" ve "whig" kanatlarının kökleri bu evrede atılmıştır.

    o dönemde kamu çalışanları (krallar da buna dahil) test yasası aracılığıla (bir nevi yemin ederek) ingiltere kilisesi'ne bağlılıklarını beyan ederler. kral ii. charles'ın kardeşi ve tahtın varisi james ise bu yemini etmeyince kendisinin roma katoliği olduğu ortaya çıkar. ii. charles derhal exclusion bill adlı bir yasa tasarısı hazırlayarak öz kardeşi james'in ileride tahta çıkmasını önlemeye çalışır. ve olaylar da böylece gelişir.

    hiçbir zaman yasalaşmasa ve james'in nihayetinde tahta çıkmasına engel olamasa da bu yasa tasarısı dönemin ingilteresinde büyük çatışmalara ve tartışmalara neden olur. bunun sonucunda oluşan iki güçlü kutup da birbirinden zaman içinde ayrışarak partileşir. ii. charles'a meclis'i toplayarak bu tasarıyı geçirmesi konusunda destek verenlere 'petitioners,' bu desteği verenlerden tiksinenlerin oluşturduğu gruba da 'abhorrers' adı verilir. ilk grup zamanla 'whigs,' ikinci grup da zamanla 'tories' adını alır.

    whig, 'katırcı' anlamına gelen whiggamorun kısaltılmışı, tory de 'kaçak', 'hırsız' anlamlarına gelmektedir. bu terimlerin ingiliz siyasetine bu şekilde girmesinin sebebi ise grupların birbirlerini aşağılamak için bu terimleri seçmiş olmasıdır. ancak bu ifadeler zamanla gruplar tarafından birer gurur timsali olarak benimsenmiş ve bu güne kadar da bu şekilde korunarak gelmiştir. queer, gay, vs. gibi sözcüklerin de aşağılama anlamlarından sıyrılıp grupları tanımlayan birer masum kelime haline gelmesi benzer bir toplumsal bellek temizliği sürecini işaret eder.
hesabın var mı? giriş yap