red lobster

• amerika ve kanadanın dört bir yanında şubeleri olan istakoz lokantalarıdır. yemek istediğiniz hayvanciklari havuzdan seçebilirsiniz. önünüze kocaman bir önlük bağlarlar bir de pense veya kerpeten arası bir alet. ama istakozun tadına varmak için elle yemek gerekir. bu aletle sadece gerekli kırma koparma işlemleri yapılır.
• türkiye'ye gelmesini çok istediğim frenchise gerçi buraya getirseler bile fiyatlarını tgi friday's modeline çevirirler herhalde...
  
  dudu dudu dilleri istakozu emmeli....
• olive garden'la beraber "darden restaurants" zincirinin uyesi olan restoran. red lobster gordugunuz yerde soyle bir cevrenize bakinin, mutlaka yakinlarda bir yerde bir de olive garden vardir.
• yiyebildiginiz kadar karides kumpanyasi pek faydali olan restoranlar zinciri.
  (bkz: endless shrimp)
• istakoz sevenlerin uğramaması gereken restoranlar zinciri. gidin kafesi hamptonlara kurup kendi istakozunuzu yakalayıp pişirin, daha kötü yapma şansınız yok.
• eksi sozlukte yoktur ilk ben yazayim herkes gorsun, biraz once orda yedim diye de gorgusuzluk yaparim sindirmeme de yardimci olur diyi-vedigim eksi sozlukte hal hazirda tanimlanmis irestoran
• porsiyonları eşşek kadardır (evet iki ş ile, tek ş yetmiyor) ve çok lezzetlidir.
• (bkz: lobsterın redi, oysterın bluesu derken dobiş olmak)
• kuzey amerika'da çok yaygin olan ve deniz ürünleri ile ünlü fakat hak ettiginden daha pahali olan restoran zinciri. deniz ürünleri genel olarak basarili olsa da bu restoranin asil yildizi meshur çedar bisküvileridir.
  
  birçok yerde tarifini görebilirsiniz fakat buradaki gibisini bulmak gerçekten zor. marketlerden hazir ununu alip su ve çedar ekleyip çok benzerini yapmak mümkündür.
  
  bisküvi deyince aklinizda biskrem tarzi seyler canlanmasin, bizim pogaçaya oldukça benzeyen, sarimsakli, kekikli vs bir hamur isi.
• beyoncé'nin iyi bir seks sonrası jay z'yi götürdüğü restoranlar zinciri.
  
  "when he fuck me good, i take his ass to red lobster"