• çağdaş ispanyol şiirinin en gözde şairlerindendir. hayatını yitik koru isimli eserinde kaleme almıştır.
    pablo neruda alberti'nin şiirine ve şairliği için şöyle demiş: " castilla'nın dilini tanımak ve konuşmak şansına sahip bizler için rafael alberti, ispanyol dilinde şiirin ihtişamıdır.. şair olarak doğmuştur ve bir şiir uzmanıdır. kışın ortasında açan bir gül gibidir şiiri. onun kristal çanağında bütün ispanya toplanmıştı. "
    bazı eserleri:
    karaya çıkan denizci/ "marinero en tierra"
    sevgiliyle yolculuk/ "la amante"
    şebboy sokağı'nı/"el alba del alheli"
    kireç ve türkü'yü/ "cal y canto"
    melekler üstünde/ "sobre los angeles"
    karanfille kılıç arasında'yı / "entre el clavel y la espade"
    yitik koru'yu / "la arboleda perdida"
    denizin yükselişi/ "pleaman"
    resim sanatına saygı/ "a la pintura"
    deniz saati/ "ora maritima"

    ve şiirinden bir örnek için
    (bkz: sesim karada ölürse)
  • şair. 1902'de puerto de santa maria kentinde doğdu. öğrenimini bir cizvit okulunda yaptı. genç yaşta şiir yazmaya başladı. 1924'te "premio nacional de literatura" ödülünü kazandı. ispanya iç savaşı'ndan sonra sürgüne gönderildi. yıllarca güney amerika'da yaşadıktan sonra, franco'nun ölümünü izleyen günlerde ülkesine döndü.
  • futbolu pek severdi rahmetli. franz platko'nun iki direk arasında yaptıklarından ziyadesiyle etkilenip kâğıda kaleme sarılmışlığı bile vardı.
  • ahmet ada, onun için şu şiiri yazmış:

    rafael alberti

    rafael, senin mi bu dizemli ses,
    aşıp geliyor sürgünden dörtnala,
    dörtnala ispanya toprağına
    buğdaylar arasından geçiyor
    yalınayak söz. gizemli bir at [huysuz
    bir o kadar da] gezdiriyor onu
    keyfini sürerek dörtnala

    kuşotu ışıyor dörtnala giden ata
    köpüren sular oluyor ne gece
    ne gündüz demeden, dörtnala
    bir salyangoz denize doğru koşuyor

    ah rafael, kim karartıyor şafağı
    kim denizi kapatıyor ülkende
    kim sütunları göz göz oyuyor
    kim çalıyor çocukların gülüşlerini

    ah rafael
    rüzgâra gömülü sesin ki dörtnala
    dörtnala dolaşıyor madrit’i hâlâ
    kenarda yaşayanlar arasında
    sekreter kızlar, denizciler arasında
  • bu büyük şairin bence en güzel şiirlerinden biri federico garcia lorca için yazdığı “balada del que nunca fue a granada”dır ("hiç granada'ya gitmedim baladı"). lorca'nın ısrarlı davetlerine rağmen granada'ya gitme fırsatı olmuyor bu komünist amcanın. sonra iç savaş, sürgün hayatı, falan derken 1939 yılında terk etttiği ispanya'ya 1977 yılında dönebiliyor ve anca 1980'de granada'ya gidebiliyor (santiago carrillo ile birlikte). alberti bu ziyaretini anlatırken "elvira kapısından girip bibarrambla'ya gidince "paseabase el rey moro" ("mağribi sultan yürüyordu") şarkısını hatırladım, çünkü o şarkıda da sultan elvira'dan girip bibarrambla'ya doğru yürüyordu" diyor. peki, ben neden bu son ve gereksiz kısmı anlattım? çünkü bahsi geçen şarkı güzel ve onun linkini vereceğim. şiirin kırık dökük çevirisi ve orijinali aşağıdadır.

    denizler, kırlar, dağlar boyunca, ne de uzak!
    kır saçlarıma artık başka güneşler bakıyor.
    hiç granada’ya gitmedim.
    kır saçlarım, kayıp yıllar.
    eski, silik yolları bulmak istiyorum.
    hiç granada’ya gitmedim.

    ellerime yeşil bir ışık hüzmesi verin.
    kısa bir dizgin ve uzun bir rahvan.
    hiç granada’ya girmedim.
    sur geçitlerine hangi düşmanlar yerleşti?
    havandaki özgür berrak yankılara kimler?
    hiç granada’ya gitmedim.

    bahçelerini kimler esir aldı ve
    kimler zincir vuruyor çeşmelerinin sesine?
    hiç granada’yı görmedim.
    hiç granada’ya gitmemiş olanlar, gelin.
    kan dökülmüş, beni çağıran kan.
    hiç granada’ya girmedim.

    kanı dökülmüş en sevdiğim kardeşimin.
    mersin ağaçları ve avludaki sular boyunca kan.
    hiç granada’ya gitmedim.
    en iyi dostumun kanı, mersin ağaçları boyunca,
    darro* boyunca, genil* boyunca kan.
    hiç granada’yı görmedim.

    yüceyse eğer kuleler, büyük olur değeri.
    dağlardan, denizlerden, kırlardan geçerek gelin.
    granada’ya gireceğim.

    -------------***************-------------

    qué lejos por mares, campos y montañas!
    ya otros soles miran mi cabeza cana.
    nunca fui a granada.
    mi cabeza cana, los años perdidos.
    quiero hallar los viejos, borrados caminos.

    nunca vi granada.

    dadle un ramo verde de luz a mi mano.
    una rienda corta y galope largo.
    nunca entré en granada.

    ¿qué gente enemiga puebla sus adarves?

    ¿quién los claros ecos libres de sus aires?
    nunca fui a granada.

    ¿quién hoy sus jardines aprisiona y pone
    cadenas al habla de sus surtidores?
    nunca vi granada.

    venid los que nunca fuisteis a granada.

    hay sangre caída, sangre que me llama.
    nunca entré en granada.

    hay sangre caída del mejor hermano.
    sangre por los mirtos y aguas de los patios.

    nunca fui a granada.

    del mejor amigo, por los arrayanes.
    sangre por el darro, por el genil sangre.
    nunca vi granada.

    si altas son las torres, el valor es alto.
    venid por montañas, por mares y campos.

    entraré en granada.
  • muhteşem bir çift performansın parçası olmuş büyük ispanyol şairi...

    bir video... alberti şiirini okuyor ardından o şiiri besteleyen paco ibanez kendi bestesini gitarı eşliğinde seslendiriyor... salon ayakta...

    şiirin (ve bestenin adı elbette) "a galopar"

    gösterinin devamında aynı şiir/besteyi şair ve bestecisi bütün salonla birlikte söylüyor...

    tüyleriniz diken diken olacak...

    tarih mayıs 1991... yer madrid'de bir salon...alberti'nin ölümüne daha sekiz yıl var...

    arzu edenler için buyrun efendim.

    şarkıyı birlikte söylemek isteyenler için de şiir şöyle:

    las tierras, las tierras, las tierras de españa,
    las grandes, las solas, desiertas llanuras.
    galopa, caballo cuatralbo,
    jinete del pueblo,
    al sol y a la luna.

    ¡a galopar,
    a galopar,
    hasta enterrarlos en el mar!

    a corazón suenan, resuenan, resuenan
    las tierras de españa, en las herraduras.
    galopa, jinete del pueblo,
    caballo cuatralbo,
    caballo de espuma.

    ¡a galopar,
    a galopar,
    hasta enterrarlos en el mar!

    nadie, nadie, nadie, que enfrente no hay nadie;
    que es nadie la muerte si va en tu montura.
    galopa, caballo cuatralbo,
    jinete del pueblo,
    que la tierra es tuya.

    ¡a galopar,
    a galopar,
    hasta enterrarlos en el mar!

    şiirin ülkü tamer büyüğümüzün çevirisi ise şöyle:

    » dört nala

    toprakları, toprakları, toprakları ispanya'nın,
    dağları, çölleri, ıssız ovaları.
    dört nala, sekili at, dört nala,
    halkın atlısı,
    güneşin altında, ayın altında dört nala!

    dört nala,
    denize dökünceye kadar onları,
    dört nala!

    çınlayan bir yürek gibidir, çınlayan, çınlayan,
    ispanya'nın toprakları, at nalları altında.
    dört nala, halkın atlısı,
    sekili at,
    köpüren at, dört nala!

    dört nala,
    denize dökünceye kadar onları,
    dört nala!

    kimse yok, kimse yok, kimseler yok karşında;
    ölüm dediğin nedir atına binse bile;
    dört nala sekili at,
    halkın atlısı,
    bu toprak senindir çünkü, dört nala!

    dört nala,
    denize dökünceye kadar onları,
    dört nala!
  • "ben bir aptaldım ve gördüğüm şey beni iki aptal yaptı." gibi bir sözü olan şair.
  • burada, yel ölünce
    sözcükler dökülür.
    ve değirmen konuşmaz olur.
    ve ağaçlar konuşmaz olur.
    ve atlar konuşmaz olur.
    ve kuzular konuşmaz olur.

    susar ırmak.
    susar gökyüzü.
    susar kuş.
    ve susar yeşil papağan.
    ve yukarlarda, susar güneş.

    susar ardıç kuşu.
    susar timsah.
    susar iguana.
    ve susar yılan.
    ve aşağılarda, susar gölge.

    susar bütün bataklık.
    susar tüm vâdi.ve susar hatta güvercin
    hiçbir zaman susmayan.

    ve insan, hep sessiz,
    korkar, koyulur konuşmaya.

    (bkz: sessizliğin baladı)
    (bkz: rafael alberti)
    çev: okay gönensin
  • "ama eski mutluluğumuzu yaşamak için
    bir yaprağın kıpırtısı bile yeter,
    doldurmak için
    bir zamanlar yalnız bizim olan o yeri
    silinmiş bir yıldızın soluk alması yeter.
    boşuna değil yanımda uyanışın,
    bugün yanımda uyanışın,
    koruların dayanıklı yüreğiyle korunan
    çitlenbik çalılarının arasında,
    gizli böğürtlenlerin arasında.
    kırağıyla ıslanmış öpüşler var,
    yatağını tazeleyen ince otlar,
    saçlarını süsleyen peri kızları var
    ve uykundaki dalların ufacık yeşilini
    yağma eden esrarengiz sincaplar..."
    ("canlı doğada aşk anıları"ndan)
  • otonom endülüs hükümeti tarafından verilen "endülüs'ün en iyi çocuğu" onur nişanesinin sahibi sürgün yazarı. marksist görüşleri nedeniyle franco tarafından sürülmüştür. cadiz'de yaşayıp sürgün sonrası yine cadiz'de ölmüştür. cumhuriyetçidir. doğa şairi olarak tanınır. marinera en tierra kitabında cadiz ve deniz sevgisini somutlaştırır. partido comunista de españa'da aktif görev üstlenmiştir.
hesabın var mı? giriş yap