• chantal mouffe ve ernesto laclau'nun 1985 tarihli hegemony and socialist strategy (birikim yayınları 1992'de çevirmiş) kitabında teorize ettikleri, liberal demokrasinin genişletilip derinleştirilerek, daha demokratik hale getirilmesini gerektiğini savunan yaklaşım. *

    radikal demokrasi, tek ve bütüncül bir özne kimliği olmadığı yönündeki postmodern eleştiriler ile demokrasiyi bir mücadele alanı olarak algılayan marksist eleştirileri birleştime kaygısındadır. buna göre konsensus hedefiyle yola koyulan liberal demokrasi, bu beyhude çabasına hiç bir zaman erişemeyecektir; ancak demokrasinin farklı konumlardaki öznelerin, önceden belirlenemez ilkeler çerçevesinde kurulan hegemonik ilişkilerle yaşayabileceği varsayılır. radikal demokrasinin amacı, toplumsalın açık ve belirlenemez karakterini canlı tutarak siyasi kapanmanın önüne geçebilmektir.
  • kimlik-fark iliskisine dayali,devlet egemenligi söylemini sorunsallastiran,siyasal alani global/ulusal/yerel etkilesim eksenine dogru genisleten,sivil toplumu da devlet/parti gibi bir siyasal özne olarak düsünen ve bu baglamda,katilimci demokrasinin liberal demokrasi icin önemini vurgulayan bir siyaset anlayisi.
  • kimlik farklılıklarını tanıyıp kamusal ve siyasal arenada söz hakkı verilmesi gerektiğini kabul eden postmodern demokrasi kuramıdır. türban veya başörtüsü tartışmalarının gündeminde teorik düzeyde ele alınabilecek radikal demokrasi, demokrasi teorisinde guncel ve postmodern versiyonu teşkil etmektedir.
  • liberal sol'un icadı olan bir demokrasi çeşidi. şahsen bu demokrasi çeşidinin liberal demokrasiden ne farkı var anlayabilmiş değilim. bugün dünyanın gelişmiş kapitalist ülkelerinde kimlik sorunları büyük ölçüde çözümlenmiş durumda insanlar şu veya bu kimlikten olmalarından dolayı ezilmiyorlar. bu açıdan radikal demokrasi, otoriter faşist rejimlerin çizdiği sınırlar bakımından ileri bir aşama olsa bile , gelişmiş kapitalist ülkelerde sistemi pek de rahatsız etmeyecek bir talepler manzumesidir.

    kapitast sistemde kadının sırf kadın olmasından (ermeninin ermeni, kürdün kürt, eşcinselin eşcinsel, zencinin zenci, ve akla hayale gelebilecek zotrilyon tane kimliğin sırf öyle olmasından) dolayı ezilmediği bir dünya mümkündür fakat işçinin sırf işçi olmasından dolayı sömürülmediği bir dünya imkansızdır. benim bildiğim devrimciler de mümkün olanları değil, kurulu sistem için imkansız olanları talep eder. imkansıza yürürken mümkünler zaten elde edilir.
  • laclau ve mouffe tarafından geliştirilen radikal demokrasi projesi liberalizimin temsili demokrasi anlayışının farklılıkların siyasi alana yansıtılması noktasında yetersiz kaldığını savunur. radikal demokratlara göre gerçek bir demokrasi bireylerin farklılıklarını kamusal alana yansıtabilmeleri ile mümkün olacaktır. bu nedenle kimlik politikalarına ağırlık verilir.
  • şayet mouffe'un çerçevesini çizdiği (zira laclau kuramsal olarak epeydir başka yerlerde gezinmekte) tasarımdan bahsediyorsak, 90dan günümüze olan tarihsel kesitte tüm alternatif toplum tasarımlarını radikal demokrasi bohçasına atmıyorsak, mouffe'un radikal demokrasisi liberal demokrasinin ötesine geçemiyor. eğer emekgücünün meta olduğunu reddederseniz, elinizde sömürüye dair analitik bir kategori kalmaz. bir anda kendimizi toplumsal gerçeklikle eşdeğer haline getirilen söylemsel'in, siyasal olanın sınırları içinde buluruz, zaten post-yapısalcı ontolojinin dışarısı yoktur. antagonizmaların toplumu, bizleri çapraz kestiği post-politik çağda mülkiyet ilişkiler de neymiş.
  • bir tür ileri demokrasidir.
  • liberal demokrasinin yaşadığı çıkmazları aşma adına ortaya atılmış bir kavram. türkiye, uygulama alanı mı bilemiyorum.

    ayrıca konu hakkında araştırmalar yapan/yapmış biri adına; (bkz: fuat keyman)
  • “filmlerinin birinde, biri diğerine 'çay mı, kahve mi' diye sorar, cevap 'evet, lütfen'dir. zizek bunu seçim yapmanın reddedilmesi olarak değerlendirir. günümüz demokrasi teorisi literatüründe liberal demokrasi kuramını ve toplulukçu demokrasi anlayışını reddedip, radikal demokrasi yaklaşımını geliştiren kuramcıların liberalizm ve demokrasi ilişkisine yaklaşımları benzer bir şekilde seçim yapmamayı tercih etmek biçimindedir. liberalizmin ve demokrasinin ayrı gelenekler olduğunun altı çizilmesine rağmen ikisini bir araya getirme çabaları kuramlarının temel sorunsalını oluşturmaktadır".

    fahriye üstüner, “radikal demokrasi: ‘liberalizm mi? demokrasi mi? evet, lütfen’”, odtü gelişme dergisi, 34 (aralık), 2007, 313-336, s.313.
hesabın var mı? giriş yap