*

  • mimar sinan’ın kafatasının incelenip “türklüğünde şüphe bulunmamaktadır” manşetlerini görmemizi sağlayan psikoloji.

    adı geçen kitabın, 1944 yılından önce türkiye’de desteklenen (bilhassa almanya tarafından ve daha sonraki yıllarda bayrağı amerika devralacaktır) türkçü-turancı akımların meyvesinin devşirildiği yıllarda ortaya çıkmasını tesadüflerle açıklayamayız.. hemen ardından 1944 olayları ortaya çıkacak ve zeki velidi togan’dan nihal atsız’a ve alparslan türkeş’e kadar birçok kişi yargılanacaktır. 1943 yılında kırım tatar, karaçay ve balkar sürgünü’nün de gerçekleşmiş olması ve rusya’nın; ikinci dünya savaşından mütevellid muzafferiyet şarabını yudumlamaya başlamış olması da tetikleyici unsur olmuştur. işin ilginci, almanların; birinci dünya savaşında olduğu gibi ikinci dünya savaşında da turancı akımları desteklemiş olmaları ve bu temcit pilavını yine yiyenler çıkmış olmasıdır. von papen burada önemli bir isim olarak karşımıza çıkmaktadır ki temasları yürüten şahıs kendisiydi.

    ece ayhan’ı anmak isterim sevgili sözlükçü: “ancak tarihtir ki yeniden yazılır”

    ancak; gelmek istediğim nokta çok başka: yukarıda adı verilen 1944 olaylarına karışmış faşist/ırkçı/turancı bilim adalarının(!) yayınlarıdır dikkati çekmek istediğim. bu yayınlar halen üniversitelerin çoğunda muazzam kaynaklar gibi okutulmakta, üzerlerine toz kondurulmamakta ve bu yayınları eleştirenler aynı dersi 3 yıl üst üste görebilmektedir *. bu yayınların doruk noktasını türk milli kültürü kitabının yazarı tefennizadelerden ibrahim kafesoğlu’nun çalışmaları temsil eder. bu ideoloji; daha sonra yerini türk islam sentezi adlı athrax heyulaya bırakmıştır.

    tarihi seyir için: (bkz: türk islam sentezi/#10421777)
  • kökenlerinde nefret ve dışlanmışlık hissi bulunan ideoloji çeşidi. arzu makinası ve aygıt tarafından “zamanı geldiğinde” istenilen; arzunun gizli belirsiz nesnesi ve öznesidir ırk psikolojisi. bir topluluğa kendilerinin kan bağları ile birbirlerine bağlı oldukları inancından hareketle, “diğeri öteki kılmak için”, şiddete dayalı militan bilinçdışı gün yüzüne çıkarılarak klasik anlamda muhafazakarlık ve sosyal sınıf inkârı ile birlikte faşizme geçiş de bu psikolojiden köklerini alır. linç kültürü de bu psikolojinin önemli basamaklarındandır. mesela kulağında küpe var diye dövülerek hastanelik edilen bir akademisyen burada; cümleye neyi-kimi sorularının sorulmasında kendisini gösterir. aynı zamanda ırk psikolojisinde lider kültü de son derece gelişmiştir ki; führer, başbuğ, il duce ve milli şef gibi tanımlamalar da bu zaviyeden incelenmelidir.

    bu psikolojinin türkiye’de en önemli dayanaklarından ilki, ittihat ve terakki döneminde görülmeye başlar. ziya gökalp’in son derece kötü bir sosyolog [hatta; sosyolog değildir] olduğunu [artık] bilmenizi isterim. üstad cemil meriç’in kendisine verdiği tarihi ayarlar hakkında yeni çıkan çalışmalara göz atılabilir ki; ankara’dan bir takım zevatın üstad cemil meriç’i gizli yollu tehdit ettiği ve ziya gökalp ile ilgili satırları eserinden çıkarmasını istediklerini de belirtmek isterim. üstad cemil meriç bir konuşmasında ziya gökalp’i “ezeli çırak” olarak nitelendirmiştir ki; hakkı da vardır. bu; ayrı ve uzun bir konu.

    ittihat ve terakki döneminden kökenlerini alan ırk psikolojisi, cumhuriyet dönemine de bir şekilde sirayet etmiştir. güneş dil teorisi gibi işlerden tutun da anadolu halkının milattan önce türk olduklarına dair araştırmaların tamamı bunun doğal sonucudur ve bu teoriler sosyal mühendislik başarısızlığıdır. bu konuda kalem oynatanların kim olduklarını hatırlayan var mı? yok…

    basit bir şekilde açıklarsak: hiçbir kimsenin, bir ırkın [ki; ırk ne lan] içerisinde doğmak gibi bir lüksü olmadığından ötürü [ki; burada fatalist bir görüş değil, daha çok hangi heliks’in nasıl yerleştirildiği yatar] ırk diye bir şey aslında son 4.100.000.000 yıldır hiç olmamıştır. görülen ilk insanların tamamının zenci olması ile iskandinav ülkesinin cânım cariyeleri [abbasi halifelerine selam ederim] arasındaki bağı çözebilecek olan, evrim teorisini de bulmuş olacaktır.
  • bu eseri ve devamında yaptığı açıklamalar nedeniyle marxist olmakla suçlanarak türkiye'de hapis yatmış, daha sonra harvard üniversitesi'nin araya girmesi ve amerikan büyükelçiliği aracılığıyla hükümete yaptıkları baskılar sonucunda hapisten çıkıp amerika'ya göç etmiş, ve bu tarihten sonra türkiye'ye dönmemiştir.

    (bkz: muzaffer şerif başoğlu/@procastinator)
hesabın var mı? giriş yap