• 1890 yılında rusya'da doğmuş meşhur türkçü. 1920'li yıllarda bolşevik rejimine karşı türkçü saflarda mücadele etmiş ancak başarılı olamamıştır. 1925'te türkiye'ye geldi. ilmi çalışmalarda bulundu. ikinci dünya savaşı dönemimde turancılık suçlamasıyla yargılandı. 1970'de istanbul'da öldü. kızı isenbike togan da akademisyen olmuştur.
    (bkz: bu doldurdugum kimin uktesi acaba)
  • i. tarih kongresi'ndeki tezleri desteklemediği içn yurt dışına çıkmak zorunda kalmıştır.(bkz: ahmet refik altınay)
  • viyanadayken freud'un komşusuymuş. tarih usûlü kitabı hala istanbul üniversitesi tarih bölümünde okutuluyor sanırım.
    küçük bir ek: namık kemal marxla londra'da; yahya kemal ise fernando pessoa ile lizbon aynı sokakları paylaşmışlar.
  • en önemli başarılarından biri, 1923 yılında, ünlü arap gezgini ahmad ibn fadlan'ın (ekşi sözlükte: ibni fadlan) kazan bulgarlarına yaptığı gezinin eksik olan kısımlarını da içeren tam bir kaydını iran'ın meşhed şehrinin kütüphanesinde bulmasıdır.
    bu yazıların içeriği önemlidir, ms 920li yıllarda orta asyanın batısında yaşayan bir çok kavimle ilgili (oğuzlar, başkırtlar, kıpçaklar gibi birçok türk kavmi de vardır aralarında) bilgiler içerir.
    bunları kaynak alıp sonrasına fantastik kurgular ekleyen film 13. savaşçı (the thirteenth warrior) belki de zeki hocanın gayretleri sayesinde ortaya çıkmıştır desek abartmış olur muyum bilmiyorum.
    ibn fadlan'ın gezi yazıları türkçe'de türkler ve ötekiler isimli bir kitapta sunulmuştur.
  • 1. türk tarih kongresinde ileri sürülen bazı tezlere muhalefeti yüzünden tepkilerin hedefi olmuş ve ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır.

    eleştirdiği tez, orta asya'daki büyük kuraklık tezidir. zeki velidi, basitçe, böyle bir kuraklığın yaşanmadığını söylemiştir.

    karşı çıktığı şey, orta asya'dan anadolu'ya bir göç yaşandığı iddiası değil; bu göçün nedeni konusunda ortaya atılan iddiadır. togan'ın da, diğer bütün saygın tarihçilerin de kabul ettiği biçimde, türk göçlerinin nedeni kuraklık değil, yükselen moğol gücü ve yayılan moğollardır.

    böylece, zeki velidi'nin fikirlerini göçün varlığına karşı bir argüman olarak kullanmayı da dezenformasyon olarak niteleyebiliyoruz.

    zeki velidi'nin ülkeyi terk etmek zorunda kaldığı bu süreçte kendisine destek veren kişiler arasında nihâl atsız'ın bulunması garip bir olay değildir. o dönemlerdeki türkçülük, cumhuriyetin ilk tarih ve dil tezlerini şiddetle reddetmiş ve bu tezlerin hakikatle ilgili olmadığı hususunda ısrar etmiştir.

    bu olayı atsız şu şekilde anlatıyor:

    "1932 temmuzunda ankara’da toplanan birinci tarih kongresi aklın ve ilmin asla kabul edemiyeceği bir hava içinde bocalar, bayan afet’in* köprülü fuat* gibi tanınmış bir profesöre ders vermesi gibi hârikalara şahit olur ve sözüm ona yeni yeni ilim ufukları açıp yeni keşifler yaparken bir halk partili, ünlü profesör zeki velidi’yi hiçbir şey bilmemekle suçlandırdı ve “zeki velidi beyin darülfünundaki kürsüsü önünde talebe olarak bulunmadığıma çok şükrediyorum.” dedi.

    türk tarihi üzerindeki otoritesi bütün dünyada tanınmış olan zeki velidi’yi teçhil eden bu nevzuhur bilgin, doktor reşid galip’ti. kırkından sonra saz çalmağa başlayanların notaya ve usule pek aldırış etmiyeceği muhakkak olmakla beraber doktor fazla ileri gitmiş, beni ve zeki velidi’nin diğer talebelerini, hatta talebesi olmıyanları öfkelendirmişti. diğer yedi kişiyle birlikte ona derhal bir telgraf çektim:

    'biz ise zeki velidi’nin talebesi olmakla iftihar ederiz.'

    bir de zeki velidi’ye yolladık:

    'tebrik ederiz.'

    reşit galip’e çekilen telgraf, kongrede bulunanların tabirince bomba gibi patladı. belliydi ki halk partisi küçük sesleri bomba gürültüsü sanacak kadar ödlekti.

    kongre ve telgraf temmuz ayında olmuştu. bizim bomba uğurlu gelmiş olacak ki, 19 eylül 1932’de reşit galip maarif vekilliğine getirildi. devrimci olduğunu göstermeliydi. 13 ağustos 1933 tarihine kadar süren vekilliği sırasındaki en mühim icraatı, hiç şüphesiz inkılabı korumak kaygısı ile, beni asistanlıktan alarak malatya ortaokuluna türkçe öğretmeni diye tayin etmesi oldu.

    halk partisi ile tanışmağa başlıyordum. nazik bir eda ile silindir şapkasını çıkararak elini uzatmış ve kendisini takdim etmişti:

    'bendeniz halk partisi...'

    ben de nezakette ondan aşağı değildim...

    'teşerrüf ettim efendim...' "
  • merhum, meşhed kütüphanesi'nde, ibn-ul fakih hemedani'nin "kitab'ul-buldan" kitabını da bulmuştur ve buradaki bilgilere istinaden, uygurlar diyarında moyunçur kağan zamanında maniheizm'in bulunduğunu belleten'de yazmıştır.
  • avrupa'nın en ünlü doğu uzmanlarından birisi ve aynı zamanda zeki velidi togan'ın hocası olan paul erk kahle, togan hakkındaki görüşlerini şöyle açıklamış:

    "bonn'daki seminerin çalışma grubunda pek ünlü doğu uzmanları vardı. bunlar arasında dr. zeki velidî'nin adını anmak isterim. kendisi sir aurel stein'in koruduğu bir bakşir'di. eğitimini kazan üniversitesi'nde tamamlamış, 1. dünya savaşı'ndan önce petersburg üniversitesi'nde bazı araştırmalar yapmıştı. savaş sırasında, büyük ölçüde kendisinin kurmuş olduğu bakşir ordusu'nun (bolşeviklerle müttefik) önderi olarak çarpıştı. kus duma üyesiydi. bir süre, lenin, stalin ve troçki'nin de bulunduğu altılar komitesi'nde üye olarak çalıştı. daha sonra, bolşeviklerle arasında anlaşmazlık çıktı ve iran'a kaçtı. türk dili uzmanı olarak (bakşir dili de türkçedir) 1924 yılında ankara'da, mustafa kemal'in milli eğitim bakanlığı'nda danışman olarak göreve başladı. bunu izleyen yıllarda istanbul üniversitesi'nde türkçe profesörü oldu. yedi yıl sonra ondan ve öteki profesörlerden uygarlığın türklerden doğduğu yolunda eğitim yapmaları istenince, istifa edip viyana'ya gitti. prof. dopsch'un kürsüsünde ortaçağ tarihi üzerinde çalışmaya başladı. ibni fadlan'ın kuzey bulgarları, türkler ve hazarlar diyarına yaptığı yolculuğun arapça notlarını meşhed'de keşfetmiş bulunuyordu. viyana'ya yerleştikten iki yıl sonra bu konuda verdiği üstün bir tezle doktorasını kazandı. ben, sonradan togan'ın bu çalışmasını "abhandlugen für die kunde des morgenlandes" adıyla yayınladım. kendisini viyana'dan bonn'a "honorar profesör" olarak çağırdım. gerçek bir bilimciydi. çok geniş bilgisi olmakla birlikte öğrenmeye her zaman hazırdı. onunla çalışmak verimli oldu. 1938 yılında tekrar türkiye'ye döndü ve bir kez daha istanbul üniversitesi'nde türkçe profesörlüğüne başladı."*
  • başkurt asker, devlet adamı ve hepsinden önce tarihçi. "umumi türk tarihine giriş", "tarihte usul", "horezm kültür vesikaları", "reşideddin oğuznamesi" gibi eserleri ile türk ve dünya tarih yazıcılığına büyük katkılar sağlamış, büyük bir âlimdir.

    üstadın "hatıralar" adlı eseri, bir dönemin türkistan'ı hakkında, bulunmaz bir hazinedir.
  • lenin'le aralarında şöyle bir konuşma geçmiş:

    - sen bize söz vermiştin, hani tataristan ile başkurdistan bağımsız olacaktı?
    + sen siyaset ile ahlâkı birbirine karıştırıyorsun!
hesabın var mı? giriş yap