• fransa yapımı dram/romantik/tarihi türde sinema filmidir..

    filmin yazan ve yöneten céline sciamma’dır..

    başrollerde noémie merlant ve adèle haenel oynuyor. diğer önemli rollerde ise luàna bajrami ve valeria golino oynamıştır..

    film bir ressam olan marianne ile fransız kontesin kızı olan héloïse’in arasındaki duygusal ilişkiyi* ele alıyor..

    bu nahif filmimiz türkçeye “alev almış bir genç kızın portresi” olarak çevrilmiştir..

    oyunculukları müthiş başarılı buldum. ressam marianne rolünü noémie merlant harikulâde canlardırmış. aristokrat kızı héloïse rolünde adèle haenel gayet iyiydi. hizmetçi kız sophie rolünde luàna bajrami muhteşemdi. rain man’den tanıdığım kontes rolündeki valeria golino ise son derece gerçekçiydi..

    sanat odaklı bir film olmasına rağmen filmde müzik kullanımı azdı. filmdeki en önemli beste antonio lucio vivaldi’nin “dört mevsim konçertosu”ndan. film o kadar mükemmel ilerliyor ki az kullanılmasına rağmen müziğin eksikliğini hissetmiyorsunuz..

    film sinematografik olarak harikulâdeydi. senaryosu, oyunculuğu, yönetmenliği, mekân ve kostüm kullanımı muhteşemdi. filmin görselliği o kadar şairaneydi ki izleyiciyi adetâ büyülüyor. sinematograf claire mathon’u ve bu mükemmel sanat filminin ortaya çıkmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimi gönderiyorum..

    portrait de la jeune fille en feu her yönüyle bir kadın filmidir. konusu, başrolleri, senarist ve yönetmeni kadındır. erkek oyuncuların ön planda olmadığı, erkek karakterlerin sadece küçük yan rollerde görüldüğü bir eser. film tamamen feminen bir bakış açısıyla ele alınıyor. bu bakımdan ataerkil düzene tokat niteliğindedir..

    portrait de la jeune fille en feu, lgbti+ filmi olmanın yanı sıra enfes bir dönem filmidir. film boyunca 18. yüzyıl fransa’na büyüleyici bir yolculuğa çıkıyoruz..

    filmi izlerken hatırıma atıf yılmaz’ın lgbti+ temalı düş gezginleri filmi düştü. ikisi de kadın filmiydi. istemsizce iki filmi kafamda karşılaştırıyordum. iki film de eşcinsel* temalı filmdi fakat aralarında uçurum vardı. aradaki bu büyük farklılıklar kültür farkından mı, dönem farkından mı yoksa düş gezginleri filminin senaristinin erkek olmasından mı kaynaklanıyor diye düşündüm. aradaki farkın düş gezginleri filminin yazarının erkek olmasından kaynaklandığını gördüm. çünkü atıf yılmaz her ne kadar empati de yapsa kadınlara dair hayat tecrübelerini de konuştursa nihayetinde bir kadın değildi ve asla bir kadın gibi hissedemezdi. şahsi görüşümce fransız kadın filmi portrait de la jeune fille en feu ile yerli kadın filmi düş gezginleri arasındaki fark bu sebepten kaynaklanıyordu..

    film iki saati aşkın olmasına rağmen gereksiz hiçbir sahne yoktu. konusu, olay örgüsü, kurgusu adetâ nakış gibi işleniyor..

    portrait de la jeune fille en feu’ye basit bir
    “eşcinsel” filmi demek büyük haksızlık olur. film binlerce yıldır var olan fakat gün yüzüne çıkmayan/çıkarılmayan kadın hikâyelerine dayanıyor. bu açıdan son derece önemli bir eser..

    film her anlamda o kadar yalın, duru, güzel, nahif, muhteşem işlenmiş ki deyim yerindeyse dört başı mamur bir film..

    portrait de la jeune fille en feu, az diyalogla çok şeyin anlatıldığı nadide filmlerdendir..

    filmde ateş, pek çok sahnede ve diyalogta bir nesneden, dekordan öteye giderek derin bir imge olarak karşımıza çıkıyor..

    filmin konusunda mitolojinin önemli bir yerde olmasının öncelikli anlamı, belirli bir zamana, bir döneme değil ele aldığı sorunun bin yıllarca geriye dayanan kökenine vurgu yapmak, filmde anlatılan kadın sorununu o tarihsel bakış açısına oturtmak olarak düşünülebilir..

    portrait de la jeune fille en feu, sanat ve festival filmi tarzında olduğu için bazı izleyicilere ağır gelebilir. bu tarz filmleri sevmeyenlerin izlerken sıkılması kuvvetle muhtemeldir..

    portrait de la jeune fille en feu, sinema sanat mıdır değil midir sorusuna, “sinema sanattır” diyen bir film..

    portrait de la jeune fille en feu, cannes film festivali “en iyi senaryo” ve “queer palm” ödülü, césar ödülleri “en iyi sinematografi ödülü” dahil pek çok film şenliğinden ödülle dönmüştür..

    bu büyüleyici filmi aşk ve dönem filmleri severlere kesinlikle öneriyorum..

    filmle ilgili anekdotlar

    * filme esas olarak ruhunu veren öykü, yunan tragedyası olan orpheus’un aşkıdır.

    * filmdeki büyüleyici tablolar fransız ressam hélène delmaire imzası taşıyor. hélène delmaire, film için yaptığı resimlerin üzerinde günde on altı saat boyunca çalışmış. ayrıca héloïse’in tablosunun yapıldığını gösteren bazı sahnelerde onun elleri kullanılmış.

    * şölen sahnesinde kadınların söylediği şarkının adı “fugere non possum”dur.

    * yönetmen filmdeki kürtaj sahnesi için yazar annie ernaux’un l'événement eserinden etkilendiğini belirtmiştir.

    * film columbia üniversitesi sinema sanatları profesörü ira deutchman, kodak başkan yardımcısı anne hubbell, variance films’ten dylan marchetti, mtuckman media başkanı michael tuckman, toronto film festivali eş başkanı joana vicente ve sundance film festivali program direktörü kim yutani gibi önemli isimler tarafından yılın en iyi filmlerinden biri olarak gösterilmiş.

    * oscar ödüllü güney koreli yönetmen bong joon-ho, gisaengchung filmi için düzenlenen partide portrait de la jeune fille en feu filminin yönetmeni céline sciamma ile bir araya gelmiş, daha sonra bong joon-ho, kazandığı en iyi uluslararası film oscar’ı’nı céline sciamma’ya uzatarak bu ödülü onun hak ettiğini söylemiştir.

    * deadline’a göre filmin amerika birleşik devletleri’ndeki ilk gösterimi le fabuleux destin d’amélie poulain’den bu yana gösterime giren fransız filmleri arasında en başarılılarından biriymiş.

    * filmin yönetmen céline sciamma ile filmin başrol oyuncusu adèle haenel gerçek hayatta ilişki yaşamaktadır.

    yararlanılan kaynaklar

    kaynak 1, kaynak 2

    aşağıda film hakkında bazı ayrıntılara değineceğim. izlemeden önce detayları öğrenmekten hoşlanmıyorsanuz aşağıda yazılanları okumanızı önermem..

    --- spoiler ---

    filmin adı bana ilk başlarda çok tuhaf gelmişti. filmi izlerken aşık olmakla heyecanı, şehveti, arzuyu, tutkuyu bağdaştırıyordum ancak alev alma tasvirini tam olarak bağdaştıramıyordum. ta ki şölen sahnesine kadar. şölende héloïse ateşin önündedir. aşık olduğu kadın ise tam karşısında. işte tam o sırada héloïse hayranlıkla marianne’i izlemeye başlar. héloïse o sırada öyle mest olmuştur ki önündeki ateşin eteğini tutuşturmaya başladığının farkına bile varmaz. héloïse’in kalbinde alevlenen aşkı o sırada gerçekten de alev almaya başlar. bu sahneyle filme adını veren alev alma deyimini hem mecaz hem de gerçek anlamda görürüz.

    yönetmenin zaman olarak 18. yüzyılı seçmesi kadının henüz bir birey olarak tanınmadığı, kimliğinin olmadığı bir dönem olması açısından özellikle önemlidir. milano’daki eş adayına gönderilecek resimdeki kadın beğenilirse evlenme mümkün olacak iken o erkeğin bir resminin kadına gönderilmemesi, kadının bu konuda bir söz hakkının bulunmamasına kadın ancak pasif bir direniş gösterebiliyor ve resminin çizilmesine izin vermeyerek bu durumdan kurtulmaya çalışıyor. bu da filmdeki çok önemli bir ayrıntı olarak gözümüze çarpıyor.

    filmin sonlarında bir galeride orpheus ve eurydike’in “son kopuş” sahnesini anlattığı resmi sergilenen marianne resme kendi imzasını değil yine ressam olan babasının imzasını atıyordu. eser kendisine ait olmasına rağmen sırf kadın olduğu için onun imzasının değeri yoktu. o resimle ilgilenenler babasının adı olduğu için resme bakıyordu. bu çarpıcı sahnede resimle ilgilenen birinin “genelde arkası dönük resmedilir, siz yüzünü göstermişsiniz.” cümlesini duyuyoruz. yönetmenin kimlik ve yüz kazandırmayı filmde diğer gizlenmiş ögeler gibi buraya da yerleştirdiğini görürüz.

    film 18. yüzyılda geçiyor. o döneme göre oldukça ilginç bir detay dikkatimi çekiyor. filmdeki en önemli üç karakterden birisi aristokrat héloïse, diğeri orta sınıftan marianna ve diğeri de proletaryadan sophie. o dönemde bu üç farklı zümrenin yakınlaşması alışılmışın dışında istisnai bir durumdur. yönetmen céline sciamma pek çok açıdan klişeleri ve ataerkil düzeni yıktığı gibi bu açıdan da klişeleri altüst ediyor.

    --- spoiler ---
  • céline sciamma'nın 2019'un en iyi yapımları arasında gösterilen filmi portrait de la jeune fille en feu (portrait of a lady on fire) (alev almış bir genç kızın portresi), gönlünün olmadığı bir evliliğe sürüklenen héloïse ile gizli bir şekilde onun portresini çizmek zorunda olan marianne'nin giderek derinleşen ilişkilerini odağına alıyor.

    vizyon tarihi: 6 aralık 2019
    ithalatçı: mars production
    sinema dağıtım: başka sinema
    tür: dram, romantik, tarihi
    yapım yılı: 2019
    süre: 119 dakika
    ülke: fransa

    filmin konusu:

    “ressam marianne'a, manastırdan henüz çıkan ve evlenmek üzere olan genç héloïse'in portresi sipariş edilir.

    ancak marianne, bu portreyi héloïse'dan habersiz çizmelidir.

    bu kısıtlamanın önüne geçmek için marianne, gönülsüz gelin adayı héloïse'ı önce gözlemler sonra da onunla yakınlaşır.”

    yönetmen: céline sciamma
    oyuncular: noémie merlant, adèle haenel, luàna bajrami, valeria golino, christel baras, armande boulanger, guy delamarche, clement bouyssou, michele clement, cecile morel
    senaryo: céline sciamma
    görüntü yönetmeni: claire mathon
    müzik: jean-baptiste de laubier, arthur simonini

    vizyon tarihi: 6 aralık 2019

    filmin altyazılı fragmanını buradan izlemek mümkün.
hesabın var mı? giriş yap